Konu Başlığı: Benî Kaynuka gazvesi Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Nisan 2011, 14:22:01 Benî Kaynuka Gazvesi İbni İshâk bu kıssayı aynen buradaki tertib üzere Fur'a gazvesinden sonra anlatıyor. Vakıdî ise, "Şevval'in ortasında Cumartesi günü hicretin yirminci ayı başlarında oldu. Onları Zilka'de ayı hilâli görünene kadar muhasara etti" demektedir. İbni İshâk'tan naklen Bekkâî şöyle anlatır: Benî Kaynuka hakkında anlatılanlar şunlardı: Rasûlüllah (s.a.v.) onları Benî Kaynuka panayırında toplamış ve: "Ey Yahudi topluluğu! Allah'ın sizin başınıza da aynen Kureyşe indirdiği intikam azabını indireceğinden sakının! Siz kesinlikle biliyorsunuz ki, ben de Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamberim. Bu hususu siz kendi kitabınızda buluyor ve bunun size, bir Allah tavsiyesi olduğunu anlıyorsunuz" buyurdu. Yahudiler de; "Yâ Muhammedi Ne o sen bizi de kendi kavmin Kureyş gibi görüyorsun her halde? Harb etme bilgisi olmayan bir kavim ile karşılaşıp ta fırsatı yakalayıp, onları yenmiş olman seni sakın aldatmasın. Vallahi sen bizimle harbedecek olursan işte o zaman bi^ zim ne yiğit bir millet olduğumuzu anlayacaksın" dediler. İbni İshak devamla derki: Bana Zeyd b. Sabit (r.a.) oğullarının bir kölesi, Saîd b. Cübeyr -İkrime İsnadıyla İbni Abbas'tan şöyle dediğini anlattı: Şu aşağıdaki âyetler, sadece bunlar hakkında indirildi: 11- Kâfirlere; "Yenileceksiniz ve Cehenneme sürükleneceksiniz" de. Ne kötü bir çukurluktur. 12- (Bedir'de) karşılaşan iki toplulukta, sizin için kesinlikle alınacak bir ibret vardır. Bir topluluk Allah yolunda çarpışıyor, diğeri ise (karşısındaki Müslümanları) göz kararıyla kendilerinin iki katı -fazla- gören inkarcılar. Allah dilediğine zaferiyle destek verir. İşte bunda basiret sahihleri için bir ibret vardır." (Âl-i İmram Sûresi) İbni İshâk derki: Bana Asım b. Ömer b. Katâde anlattı ki, "Benî Kaynuka kendileriyle Allah Rasûlü arasındaki anlaşmayı bozan ilk yahudî gurubu olup, Bedir ile Uhut arasında Müslümanlarla harbetti-ler. Avn Ebî Avn derki: Benî Kaynuka meselesi şöyle meydana geldi: Arap Kadının birisi, Yahudi çarşısına pazar bohçasını getirip, eşyasını orada sattı. Sonra oradaki bir kuyumcuya gidip, birşey yaptırmak için oturdu. Yahudiler kadına, "yüzünü aç" diye ısrar ettilersede kadın reddetti. Kuyumcu gizlice elbisesinin arka ucunu alıp kadının sırtındaki bir yere bağladı. Kadın gitmek için kalkınca avret mahalli açılıverdi. Yahudiler de kahkahayı bastılar. Kadın ise bir feryat kopardı. Oradaki Müslümanlardan biri durumu görüp atıldı ve kuyumcuyu öldürdü. Kuyumcu Yahudi idi. Bunun üzerine yahûdiler saldırıp o Müslümanı öldürdüler. Bunun üzerine öldürülen Müslümanın ailesi Müslümanlardan yardım istedi. Müslümanlar hadiseye öfkelendi ve Beni Kaynuka ile aralarına şer böylece girmiş oldu. İbni İshâk devamla derki. Bana Asım devamını şöyle anlattı: Rasûlüllah onları muhasara edip, kendi hükmüne razı etti. İşte Allah'ın Müslümanlara bu imkânı verdiği sırada Abdullah b. Übey b. Selûl kalkıp, Nebî (s.a.v.)'e geldi ve, "Yâ Muhammedi Benim dostlarıma iyi davran," dedi. Allah Rasûlü ona aldırış etmedi. O yine, "Yâ Muhammed! Dostlarıma iyi davransan" dedi. -Abdullah b. Übey'in Hazreçlilerle dostluk anlaşması vardı.- Efendimiz yüzünü öteye çevirdi. Abdullah'ta elini Rasûlüllah'ın zırhının cebine sokup ısrar etti. Allah Rasûlü, bırak beni diyerek öfkelendi. Öyle öfkelendiki, yüzünün çatıldığı görüldü ve "Yazıklar olsun sana beni bıraksana!" dedi. İbni Übey ise, "Vallahi bu dostlarıma ihsanda bulunmadan seni bırakmayacağım: Dört yüz tane zırhsız, üç yüz tane zırhlı, beni kırmızı ve siyah (düşmanlardan Buâs harbi günü) korudular. Sen onları sadece bir sabahta elde edeceksin. Vallahi ben bu işin bir bela olacağından korkuyorum" dedi. Nebî (s.a.v.)'de "Peki onlar sana bağışlandı" buyurdu. İbni İshak derkî; Bunu Ebû îshak b. Yesâr, Ubâde b. Velîd b. Ubâde b. es-Sâmit'in şöyle dediğini anlattı: Benî Kaynuka Rasûlüllah (s.a.v.)'a karşı harbetmeye kalktığında onların bu hareketi ile Abdullah b. Übey b. Selül ilgilenip onları müdafaya kalktı. Übâde b. Es-Samit (r.a.) kalkıp Rasûlüllah (s.a.v.)'ın yanına geldi. Ubâde (r.a.) Avf oğullarından biri idi. Onunda aynen İbni Selûl gibi Benî Kaynuka yahudileriyle anlaşması vardı. Ubade Allah Rasûlünün huzurunda onlarla anlaşmayı bozup, onlarla dost olmaktan Allah ve Rasûlüne sığınarak "Allah'ı, Rasûlünü ve Mü'minleri dost ediniyorum. Şu kafirlerin dostluk ve anlaşmasından uzaklaşıyorum" dedi. İşte bu Maide süresindeki şu âyetlerdeki kıssa Ubâde (r.a.) ile Abdullah b. Übey hakkında nazil oldu. Abdullah b. Übey b. Selûl ve O-nun "bu iş başımıza bela olacak diye korkarım" demesi hakkında Maide 51 ve 52 nolu 51- Ey îman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onların bir kısmı diğer kısmının dostudur. Sizden kim onları dost edinirse -bilsinki- O onlardandır. Allah kesinlikle zalim bir kavmi doğru yola ulaştırmaz. 52- KaIbIerinde hastalık bulunanları, "başımıza bir felâket geleceğinden korkuyoruz" diyerek onların meselesine çok ciddi sarıldıklarını görürsün. Belki Allah bir fetih, kendi katından bir emir getirir de içlerinde gizlemiş oldukları şeye pişman olurlar. 53- İşte o zaman iman edenler, "var güçleriyle, sizinle beraber olduklarına yemin edenler bunlarını!" derler. Amelleri boşa gitmiş ve müthiş zarara uğramışlardır. Ubade (r.a.)'nin Allah ve Rasûlü ile Mü'minleri dost t kında da: 55- Sizin dostunuz, sadece Allah, Rasûlü ve namazı dosdoğru kılıp, zekâtı veren ve rükû eden Mü'minlerdir. 56- Kim Allah'ı, Onun Rasûlünü ve îman edenleri dost edinirse -bilsinki- Allah'ın tarafları kesinlikle galib gelenlerdir" âyetleri indi.[206] Vakıdî bu hususta şu malumatı verir. Nebî(s.a.v.), Yahudilerin kalelerini on beş gün muhasara altında tuttu. Ta Zilka'de ayının hilali görünene kadar sürdü, ilk söz bozanlık yapan Yahudiler oldu. Onlar Nebî (s.a.v.)'ye karşı harbe kalkıştılar. Sonunda Allah kalplerine müthiş bir korku saldı. Efendimiz (s.a.v.)'e "Bırakta kalemizden inip gidelim" dediler. Nebî (s.a.v.) de, "Hayır. Siz ancak benim vereceğim hükme razı olarak gidebilirsiniz" buyurunca, razı oldular. Rasûlüllah bağlanmalarını emretti. Yahudileri bağladılar. Elleri omuzlarına bağlandı. Bu iş için Münzir b. Kudâme'yi görevlendirdi. O sırada Abdullah b. Übey gelip "bunları çözün!" dedi. Münzir'de, "Rasûlüllah'ın bağladığı insanlarımı salıvereceksiniz!? Vallahi onları çözen kim olursa olsun boynunu vururum" dedi. İbni Übey'de Rasûlüllah'a gelip, zırhının arkasından elini sokup, "Yâ Muhammedi Benim dostlarıma iyilik et!" diye yalvardı. Rasûlüllah öfkeli bir yüzle ona döndü ve "yazık sana, bırak beni" dedi. O, "hayır onlara iyilik etmedikçe bırakmam. Onlar üç yüz zırhsız, dört yüz zırhlı, beni el-Hadâik kavgası ile Buâs harbinde kara ve kırmızı herşeyden korumuşlardı. Sen şimdi onları bir sabahta biçeceğinimi sanıyorsun? Ben daha büyük bela geleceğinden korkuyorum" dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) de: "Allah onlara la'net etsin bırakın" dedi. İbni Übey'in bu konuşmasıyla Rasûlüllah onları öldürmekten vaz geçti ve Medine'den sürülmelerini emretti. İbni Übey, anlaşması olanları Allah Rasûlü'nün yanına getirdi. Yahudiler Medine'yi terke hazırlanmışlardı. İbni Übey ise onları yurtlarında bırakması için Rasûlüllah ile konuşmak istiyordu. Nebî (s.a.v.)'in kapısında Uveym b. Sâide vardı. İbni Übey girmeye kalkınca Uveym "Rasûlüllah izin vermeden giremezsin" diye engel olunca, İbni Übey onu itekledi. Uveym'de ona ağır söyledi ve İbni Übey'in yüzünü duvara sürtüp kanattı. Yahudî dostları durumu görünce bağırışıp: "Ey Ebâ Hubâb! Senin yüzüyün kanatıldığı bir diyarda asla kalamayız, onu değiştirmeye gücümüz yetmez" dediler. İbni Übey'de onlara "Vay size, yerinizde kalın" diyor, bir yandanda kanını siliyordu. Onlarda aynı sözleri tekrarla, "kalamayız" diyorlardı. Bunlar Yahudilerin en cesur olanları idi. İbni Übey onlara "siz kalelerinize girin, bende sizinle beraber gireceğim" diye ısrar etsede onları katıp kendi girmedi. Onlar bir ok atmadan savaş yapmadan kalelerine sığınıp, ancak Rasûlüllahm sulh ve hükmüne evet, diyerek kaleden çıktılar. Malları Rasûlüllah'a kalmış oluyordu. Onları oradan çıkarıp, sürgün eden ve mallarım alan Muhammed b. Mesleme idi. Rasûlüllah onların mallarımdan üç yay aldı. Birisi Uhut'ta kırılan "el-Ketûm", birisi "Ravha", diğeri de, "Beyda" denen yaylardı. İki tanede zırh aldı ki birinin adı "sağdiyye", diğeri "Fidda" idi. Üç kılıç aldı. Birisi "Kalaî" biri "Bettâr", diğeri adı olmayan bir kılıç. Onların silahlarından üç tanede mızrak aldı. Yahudilerin kalesinde pek çok silah ve kuyumculuk âletleri buldular. Onların çoğu kuyumcu idi. Rasûiüllah (s.a.v.), Ubâde (r.a.)'ye onları sürmesini emretti. Kaynuka'hlar ona; "Yâ Ebâ Velîd! Evs ve Hazrec arasında sadece seninle anlaşmahk olan, bizlerimi sürüyorsun?" dediler. O da, "Siz harbe kalkınca ben Rasûlüllaha gelip sizinle olan anlaşmamı bozduğumu söyledim" dedi. îbni Übey ona, "demek sen dostlarını himayeden vaz geçtin? diyerek onlarla olan eski geçmişleri hatırlattı." Ubâde ona; "Ebâ Hubâb! Kalbler değişti, İslam dini eski ahdi bozdu. Sana gelince sen öyle bir şeye sarıldın ki, yarın sonucunu göreceksin" dedi. Yahudiler, "bizim insanlarda alacağımız var, Yâ Muhammed" deyince, "acele edin" emrini verdi. Ubâde onlara hareket emri verince, "bize bir nefes alacak zaman verin" dediler. O da, "size üç gün müsade, bu Rasûlüllah'ın iznidir, bana kalsa size bir saat bile zaman tanımazdım. Ama bu üç gün'e hiçbir şey ilave edemem" dedi. Üçgün geçince onların ardı sıra ta Şam diyarına kadar gitti, onlarda (Amman civarında ki) Ezviata gittiler.[207] [207] Vakıdî Meğazî 1/179, 180; Zehebî İhtisar ettiği için biz Vakıdî'nin orjinaline göre terceme ettik. İmam Zehebi, Tarihü’l İslam Meğazi 3/184-190 Konu Başlığı: Ynt: Benî Kaynuka gazvesi Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Kasım 2021, 19:28:19 Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Benî Kaynuka gazvesi Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Kasım 2021, 00:55:07 Aleyküm Selam. Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
|