Konu Başlığı: Vefat yıldönümünde bestekâr ve son pâdişah Vahideddin Gönderen: Sefil üzerinde 17 Mayıs 2012, 13:42:57 Vefat yıldönümünde bestekâr ve son pâdişah Vahideddin
1919 senesi Ramazan ayı. Yıldız Sarayında bir sabah başlayan yangın büyür, ve alevler Sultan’ın geceleri kaldığı dâireyi de sarar. Sultan Vahideddin, yangını haber alınca, hemen dışarı çıkar. Köşkün önünde telâş göstermeden yangını seyrederken, çevrede ağlayanları görünce gözleri yaşararak; “Benim vatanım ateş içinde, onun yanında bunun ne kıymeti var” der. Tarihçiler, Sultan’ın, mala, dünyâya düşkün olmadığını, güzel ahlâklı ve eşi az görülebilecek kadar nâmuslu olduğunu yazarlar. Çok sevdiği vatanından kopartılırken yanında pek az şey götürebilmiştir. Öyle ki vefâtında, kasaba, bakkala ve fırına olan borçlarından dolayı rehin tutulan tabutu 15 gün boyunca kaldırılamamıştır. Vahideddin Han, acılar ve sıkıntılarla geçen sürgün hayâtından sonra, 16 Mayıs 1926’da İtalya’da vefât etmiş, cenâzesi, Şam’a getirilerek Sultan Selim Câmii Kabristanına defnedilmiştir. Vefat yıldönümü münasebetiyle bu yazı da Sultan Vahideddin’den bahsetmenin uygun olacağını düşünüyorum. Ancak idareciliği, sultanlığı değil musıkî yönünü nazara vererek. Doğrusu Murat Bardakçı’yı okuyuncaya kadar ben de Sultan Vahideddin‘in aynı zamanda iyi bir bestekâr olduğunu bilmiyordum. Murat Bardakçı’nın Şahbaba isimli kitabına bakınca ilginç bilgilerle karşılaşıyorsunuz: Meselâ kızı Sabiha Sultan anlatıyor: ‘’ Babam, alaturka musıkîye çok meraklı idi. Kendisi hiç saz çalmamakla beraber musıkînin bütün gavamızına vakıf ve aynı zamanda iyi denilecek derecede bir bestekârdı. Asdik Usta bestelediği şarkıları babama dinletip fikirlerini sorar bazen de babam da kendi eserlerini ona gösterince kıyasa kalkar ve üzüntü ile karışık hayret ve hayranlığını gizlemezdi...’’ Yine padişahın torunlarından Hanzade Sultan‘ın evinde Vahideddin’in bestelerinin güfteleri, notaları da başka bir torunu olan Neslişah Sultan da bulunmuştur. Sultanın 41 adet bestesi vardır. İbnül Emin Mahmud Kemal İnal ’’Son Sadrazamlar‘’ adlı eserinde şunları yazar.’’Talihsiz Padişahın musıkîye merakı vardı. Eserleri üstadane idi. Sarayda haftada bir gün fasıl yapan Muzıkayi Humayun Heyeti Reisi İsmail Hakkı Bey’e kendisinin beste ve şarkılarının notalarını göndererek ’’eski kalfalardan birinindir. İşe yarar bir şey ise çalsınlar, okusunlar değilse bıraksınlar’’ dedirtmiş. İsmail Hakkı Bey ve arkadaşları bu notaları çalıp okudukça kalfa namını alan eski bir cariyenin böyle metin ve dilnişin eserler ibda etmesine hayret ederlermiş. Bilâhare padişahın asarı olduğunu anlamışlar. Onu yakından tanıyanlar Sultanın kanun çaldığını söylerler. Yazımızı Sultan Vahideddin hatıratında kendi söyledikleri ile bitirelim: ’’Facialara kalkan olamadım ise de siperi saika vazifesi gördüm. Bütün musîbetleri üzerime çektim. Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. Dinine, devletine, vatanına ve milletine hıyanet edenlerin aziz Allah’ın kahreden kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum yeniasya |