๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => Tarihten Başlıklar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 16 Aralık 2011, 18:51:23



Konu Başlığı: Sultan II. Mahmud dönemi icraatları
Gönderen: Sefil üzerinde 16 Aralık 2011, 18:51:23

Sultan II. Mahmud dönemi icraatları

Başarısız "Sekban–ı Cedit" denemesi

Yaklaşık on beş yıl müddetle askerî sahada uygulanan "Nizâm–ı Cedit" denemesi (1793–1807), Sultan III. Selim'in yanı sıra onlarca devlet adamı ile yüzlerce zâbit ve neferatın hayatına mal oldu.
1808 yılı sonbaharında (Eylül–Kasım) uygulanan "Sekbân–ı Cedit" denemesi ise, devrik padişah Sultan IV. Mustafa, Sadrâzam Alemdar Mustafa Paşa ve birçok devlet adamı ile birlikte binlerce Yeniçeri asrkerinin hayatına mal oldu.
Sultan III. Selim'in yenilik (teceddüt) politikalarını kendi iktidarı döneminde de ihya edip sürdürmek isteyen Sultan II. Mahmud, 29 Mayıs 1807'de kaldırılan "Nizâm–ı Cedit" mânâsında orduda yeni bir düzenleme yapmak istedi.
Sadrâzam Alemdar'ın da aynı fikirde olması, padişahı bu hususta daha da cesaretlendirmişti.
Nihayet, 1808 yılı Eylül'ünde aynen "Nizâm–ı Cedit"i ihya eder bir tarzda "Sekbân–ı Cedit" ordusu kuruldu.
Bu durum, teceddüt politikalarından hoşnut olmayanların o müzmin "İstemezuuuk!" şeklindeki isyankâr damarını yeniden depreştirdi.
Zeminin müsaid olduğunu gören dahilî ve haricî fesat şebekeleri de devreye girip (tıpkı, daha evvel yaptıkları gibi) Yeniçeri Ocağını bir kez daha ateşlemeye koyuldular.
Fitne ateşi, kısa sürede alevlendi. Yeniçeri Ocağını yeniden fokurdatmaya başladı.
14/15 Kasım gecesi ayaklanan Yeniçeri askerleri, Sadrâzam Alemdar Mustafa Paşayı bertaraf etmek için âni baskın yaptılar.
Etrafının çevrildiğini gören Alemdar,  Saray'dan ve Sekbân–ı Cedit'ten yardım geleceği ümidiyle teslim olmayarak çatışmaya devam etmek niyetindeydi.
Ne var ki, ümidi boşa çıktı. Saatlerce bekleyip direnmesine rağmen, hiçbir taraftan yardım gelmedi. Son çare olarak, yakınında bulunan barut fıçılarını ateşleyerek intihar yolunu seçti. Meydana gelen patlama, yıkım ve yangın sonucu, çevrede bulunan Yeniçeri neferatından da yüzlerce kişi ecel şerbetini içti.
Hayatta kalan Yeniçeri askerleri, Bâbıâli'den sonra Topkapı Saray'ına doğru harekete geçti. Maksatları, yenilik taraftarı olan devlet erkânını tepelemek ve Sultan Mahmud'u halledip IV. Mustafa'yı yeniden tahta geçirmekti.
Saray'daki muhafız kuvvetlerle isyancılara mukabele eden Sultan II. Mahmud, Sekbân–ı Cedid'i kaldırdığını söyleyerek, isyan ateşini dindirmeye  çalıştı.
Ne var ki, bununla yetinmeyen Yeniçeri Ağaları, daha da ileri giderek kendilerine muhalif gördükleri devlet adamlarını öldürmeye ve Sekban Ocağındaki askerlerle çatışmaya devam edeceklerini deklare ettiler.
Sultan II. Mahmud, bu tehlikeli durum karşısında ikinci bir adım daha atarak, Saray'da gözetim altında tutulan selefi IV. Mustafa'nın idam edilmesini emretti.
"Devletin selâmeti" gerekçesiyle alınan fetvâdan sonra, IV. Mustafa'nın vücudu ortadan kaldırıldı.
Böylelikle, isyan eden Yeniçerilerin nihaî plânı âkim bırakılmış oldu. Asiler, Sultan II. Mahmud'u kabullenmeye mecbur kaldılar. Zira, onun yerine geçirilebilecek hayatta bir başka Osmanoğlu yoktu.
Sultan Mahmud da, varılan mutabakat üzere, Yeniçeri Ocağının devamına razı oldu ve ona alternatif olacak bir başka askerî nizamı ihya etme politikasını da askıya alma cihetine gitti.
(Devamı var)
 
Yeniçeri Ocağına dair bir çalışmanın kapağı.
 
"Sened–i İttifakı"ın diğer maddeleri

Merkezî hükümet ile Anadolu ve Rumelideki âyânlar arasında 29 Eylül 1808'de imzalanan yedi maddelik anlaşmanın ilk beşini bir önceki yazıda sıraladık; geri kalan diğer maddelerinde ise, özetle şu hükümler yer alıyor:

Altı: Devlet merkezi olan İstanbul'da herhangi bir ocakta veya bir meslek sınıfında fitne fesat çıkaranlar olursa, bu sınıf ve ocakların kapatılması ve sorumluların idamı için derhal harekete geçilecek, gerek hanedan ve gerekse memalik idareleri merkezî hükûmete destek vermekten çekinmeyecek.

Yedi: Bu madde, bir cihetiyle yukarıdaki altı maddenin hülâsası mahiyetindedir. Vergi ve asker toplanması, fakir ve fukaranın gözetilmesi, kànun ve adâletin dışına çıkılmaması gibi hususlar tekraren hatırlatılıyor, aykırı hal ve hareketlerin vaki olması halinde ise, bunların sür'atle ilgili devlet birimlerine haber verilmesi isteniyor.

ZEYL

"Sened–i İttifak"ın sonuna ayrıca bir "Zeyil" eklenmiş olup, kararların uygulanması safhasına dair özetle şunlar ifade ediliyor:
Bundan böyle Sadâret (Başbakanlık) ve Meşihat (Diyanet, Şeyhülislâmlık) makamına gelenler, öncelikle Sened–i İttifak'a imza atarak vazifeye başlayacaklar. İmzaların takip ve kayıt işlemleri, Divân–ı Hümayun Kalemindeki görevliler tarafından yapılacak. İşleme konan dosyalar, hiçi geciktirilmeden Padişaha arz edilecek, Padişah da bu işlerin takibine her zaman için nezâret edebilecek.

NOTLAR

"Sened–i İttifak"'ın orijinal metnine baktığımızda, maddelerin şu isimlerle sıralandığını görmekteyiz: Şart–ı evvel, şart–ı sâni, şart–ı sâlis, şart–ı râbi, şart–ı hâmis, şart–ı sâdis, şart–ı sâbi'...
Maddelerin sonunda ise, Bakara Sûresinin 181. âyeti yer alıyor: "Femen beddelehu ba'dema semiahû feinnemâ ismuhu alellezîne yübeddilunehu innellâhe semî'un alim."
Meali: "Her kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse, günahı ancak onu değiştirenlerin boynunadır. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve bilendir."

M. Latif SALİHOĞLU