> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Tarihe Yolculuk  > Tarihten Başlıklar > Şapka Kurbanları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şapka Kurbanları  (Okunma Sayısı 1249 defa)
31 Ekim 2009, 18:42:19
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 31 Ekim 2009, 18:42:19 »



ŞAPKA KURBANLARI
 


ATIF HOCA’YA DOĞRU

Şeyh Said’in asılısından 5 ay sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine «Şapka iktisası» ismiyle şapka giymeyi mecburî kılan bir kanun getiriliyor!

Hayret!


Örf ve âdet ölçüleri dururken kılığı kanunla biçilmiş ve mecburî kılınmış hangi millet var bu dünyada?..

Üniforma için bile aynı şey… İnsanoğlu dilerse onu giyer ve belirttiği mesleğe girer; dilemezse de hem o meslekten, hem üniformasından uzak kalır. Yâni mecburî kılık an­cak bellibaşlı mesleklerin hakkı olarak o meslek içinde düşünülebilir, gönül rızasına dayanır ve asla meslek zarureti olmaksızın topluma teşmil edilemez. Yoksa bu horozlara kırmızı ibiklerini kesip yerine kül rengi baykuş saçı dikmelerini emretmek gibi bir şey olur.Hürriyet vatanı İsviçre’nin «Giyyom Tel» hikayesin-deki şapka, hiç olmazsa, halkın giymekle değil, selamlamakla mükellef olduğu bir Firaun serpuşuydu ve onu, kendi öz rengine sahiplik haklarından mahrum bırakmıyordu.

«Giyyom Tel»e selâmlaması emredilen şapka:— Ben varım! Diyen bir sembol..

Türk’e zorla giydirilen şapka ise:

— Sen yoksun! Diyen bir remz…

Şeyh Said hadisesinin hemen arkasından başlayan ve lâiklik teranesiyle devam eden İslâmı kazıma hareketi hiçbir fikrî, ilmî ve hukukî tepkiye çarpmadı. Basit halk infialleri ve onlarm doğurduğu, küçük, fakat bütün memleketi üç ayaklı sehpalarla donatıcı direnişler müstesna, hiçbir ağızdan şu sesler işitilmedi:

— Eğer lâiklik, dini devletten ayırmak, tarafları birbirinin dünyasına el atmaktan yasaklamak demekse (ki Avrupalı anlayış budur!), müslümanların, üzerinden ruhî ve menfî bir mânâ tüttüğüne inandığı şapkayı zorla kellelere oturtma fermanı nasıl çıkartılabilir? Her şey bir tarafa, tamamen Batılı bir ilim ölçüsünde, hem de Örf, âdet ve an’aneyle perçinli, ferdî zevk ve meşrebe devlet müdahalesi hangi hukuk telâkkisine hazmettirilebilir? Fertlere tenasül âletlerini fera edip, bir de üzerine kırmızı kordelâ bağlamalarını emretmek (hiç olmazsa onda küfür yok!) bu işten daha az zalim olmaz mı? Hıristiyandan müslümanı ayırd edici alâmet ve işaretler, salip, zünnar (papasların beline bağladığı düğümlü ip) ve kenarlı şapka olduğuna göre, bunu âdi bir giyim eşyası gibi müslümana zorla teklif etmek, onun din hislerine tecavüz olmaz da ne olabilir ve lâikliğin hangi maddesine uy durulabilir? Bir işi telkin etmek başka, cebretmek başka şeylerken, hiç değilse onu şahsî tercihe bırakmak yerine «buldok» köpeğine çenesinden bağlı takke giydirir-cesine bir hareket, o millete acaba ne gözle bakmak olur? Evet, şapka âdi bir giyim eşyasıdır; fakat salip de nihayet âdi bir mâden ve basit bir madde parçası olduğuna göre, sırf belirttiği remz ve mâna yüzünden benimsenemez oluyor da, asırlardır cedlerimizin küfür alâmeti saydığı bir nesne nasıl ruh gümrüğünden vergisiz ve muayenesiz geçirilebiliyor? Ya şahsiyet?.. İskoçyahsından Moskofuna, Hollandalısından Yunanlısına kadar ayrı şekiller ve üslûplar içinde olur ve müslümanlarda da arnavudu, lâzı, çerkezi, arabı gibi İslami örnekler bulunur da niçin Türk’ün milli bir başlığı olmaz ve aksine onun şahsiyet cevherine kıyılmak istenir?

Mahmut Goloğlu imzalı ve «Devrimler ve Tepkileri» isimli eserden «Şapka iktisası» kanununun Mecliste nasıl ele alındığını takip edelim:

Teklifin sahibi, geçenlerde ölen, müteveffa Demokrat Parti kurucularından ve Halk Partisine karşı hürriyet mücahitlerinden (!) Refik Koraltan… Şeyh Said meselesinde de vurup kinci, silip süpürücü saldırganlardandı o… Bakın, insanlar nerelerden gelip nerelere vardıkları iddiasında:

«İşte bu sırada, Konya Mebusu Refik Bey ile birkaç arkadaşı Şapka Giyilmesi (Şapka İktisası) hakkındaki kanun tekliflerini Meclis Başkanlığına verdiler. Teklif, birkaç gün içinde ilgili Komisyonlardan geçip Genel Kurula geldi ve teklif sahibi Refik Bey’in isteği kabul edilerek hemen görüşülmesine başlandı.Teklifin gerekçesinde; (Aslında hiçbir öneme sahip olmayan başlık sorunu, çağdaş uygar uluslar ailesi içine girmeye kararlı Türkiye için özel bir değere sahiptir. Şimdiye kadar Türkler ile öteki çağdaş uygar uluslar arasında bir marka niteliğinde sayılan şimdiki başlığın değiştirilmesi ve yerine çağdaş uygar ulusların tümünün ortak başlığı olan şapkanın giyilmesi gereği belirmiş ve ulusumuzun bu çağdaş ve uygar başlığı giymek suretiyle herkese örnek olduğundan bağlı kanunun kabulünü teklif ederiz.) deniyor ve kanun metninin birinci maddesinde de (Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bütün memurların, Türk milletinin giydiği şapkayı giymek zorunda oldukları) hüküm altına almıyordu.»

(Devrimler ve Tepkileri - s. 150)



Bakın siz işe!

—Tasarruf edebileceğimiz, tasarruf selâhiyetine malik bulunduğumuz kişiler olarak önce mebuslar ve memurlar giysin de halka örnek olsun, halk da onları takip etsin!Denileceği yerde, birkaç mankene giydirdikleri şapkayı milletçe ve kendi kendisine giyilmiş gösteriyorlar da Meclisi ve devleti halkı takip etmeye zorluyorlar. Samimi­yetsizlik ve gülünçlüğün bu kadarına pes!..

Bakın siz bu satırları nakleden muharririn (Mahmut Goloğlu) görüşüne:

«Görülüyor ki, şapka giyme zorunluğu halk için teklif edilmemiştir. Çünkü halk, böyle bir kanun zoruna lüzum kalmadan şapkayı giymeye başlamıştı. Teklifde-ki kanun zorunluğu (mebuslar ile memurlar) içindi. Demek ki, genel olarak, toplumun kılığındaki değişiklik devrimi kanun zoru ile olmamış, şapka giyimi bu gerçeğin milli vicdanına mal edilmesiyle başlamıştı. Kanun zoru koyma ihtiyacı, halka göre aydın olmaları gereken mebuslar ile memurlar için duyulmuştu.»

Sözde aydınlar dünyasının sembolü şapkayı aydın olmayan halk benimsiyor ve kendi kendisine başına geçiriyor da aydınlar için kanun yapmak, yâni onları şapka giymeye zorlamak icap ediyor!?!?..

Hakikatleri tepetaklak etmekte, bilmem ki, bundan daha hayâsız, yüzsüz bir misal gösterilebilir mi? Sen memuruna şapkayı bir emirle de giydirebilirsin, fakat hiçbir şeyden haberi olmayan halkı misal diye ele alıp, sanki mukavemet aydınlardan ve memurlardan geliyormuş gibi:

— Kanunu onlar için çıkarıyorum!

Diyebilir misin?Mecliste dâvayı bu çapta ele almak şöyle dursun, en cılız mikyasta abes bulan kimse yoktur. Yalnız Bursa Mebusu, İstiklâl Harbi gerçek kahramanlarından Nureddin Paşadır ki, en âdi ve entipüften tarafıyle de olsa bir itiraz ve mukavemet sesi çıkartabiliyor:

—Bu kanun. Anayasaya aykırıdır, reddini isterim!

Nureddin Paşa’nın, Anayasadaki cebr ve zoru yasaklayan kayıttan başka, itirazına basamak yapabildiği (ideolojik) bir görüşü yoktur, o sadece İslâmi duygusuyla hareket etmekte ve bunu açığa vuramamakta ve bir çirkinliği hissetmiş olmaktan ileriye varamamaktadır. Böyleyken Meclis kubbesinde «Böyle bir şey olamaz!» diye çınlayan tek ses, onun…

Refik Koraltan başta, Ahmed Ağaoğlu, İlyas Sami, Hoca Rasih Efendi, Şükrü Kaya, Necati Bey gibi, milletin kendi kendisine şapkayı giydiği ve bunun kanunlaşması ge­rektiği iddiasındaki millet (!) savunucuları, tarihte eşi görülmedik demagocya dilleriyle Nureddin Paşa ‘nın üstüne çullanıyorlar; hele bunlardan Rasih Efendi şapkanın ceva­zına Allah Resulünü şahit gösterecek kadar şenaatte ileri gidiyor ve kanun kabul ediliyor:

«Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri ile genel, özel ve bölgesel idarelere ve bütün kuruluşlara bağlı memurlar ve müstahdemler Türk milletinin giymiş olduğu şapkayı giymek zorundadır. Türkiye halkının da genel başlığı şapka olup buna aykırı bir alışkanlığın sürdürülmesini hükümet yasaklar.»

Halkın bizzat giydiği ve hükümeti arkasından çektiği gibi «havsalasûz - akıl yakıcı» ve hayal çatlatıcı bir yalana âlet edilen şapka(ki halk onun melon çeşidine melun adını takmıştır) bir anda ve yer yer Anadolu’nun vicdanına kapkara rengiyle oturuveriyor ve Erzurum, Rize, Giresun, Maraş, Kayseri, Konya ve daha bazı merkezlerden mahzun müslümanların acıklı direnmeleri başlıyor.

Kısa kısa noktalayalım. İlki Erzurum:

Çarşıda kapatılan dükkânların kepenk sesleri… Heyecanlı bir kalabalık… Kalabalık Vilâyet binasının önünde…

Sesler:

— Şapkayı istemiyoruz! Gâvur kılığına giremeyiz!

Kalabalık süngülü jandarma zoruyle dağıtılıyor. Erzurum’da Sıkı Yönetim… İstiklâl Mahkemesi… Başta Gavur İmam lâkaplı bir hoca ile Hoca Osman isimli bir din adamı, aralarmda da bir kadın, sehpada 33 ceset…

Rize;

Güney su nahiyesi… Sabit Tarakçıoğlu adında gayet itibarlı, kafası ilim ve kalbi vecd dolu bir vaiz halka hitap ve şapkanın din gözünde mahiyetini izah etmekte… Heyecan… Camiden çıkan yığın soluğu karakolda alıyor:

Karakoldaki onbaşı halka «Ben de sizdenim!» diyor ve başındaki şapkayı yere çalıyor. Ne hazindir ki, İstiklâl Mahkemesi gelince direnicileri tek tek haber veren ve kimi gösterdiyse asılmasına sebep olan ve Mahkemece lütuflandırılan bu alçaktır.

Güneysu ahalisi Rize istikametinde yürümeye koyuluyor. Yolda bazı nasihatçıların tesiriyle kalabalık zayıflıyorsa da civar köylerden bazı katılmalarla yine dolgunca çapta il merkezine varıyor. Vali Hurşit telgraf başında:

— Rize ayaklanmıştır! Süratle tedbir!..

Halbuki bütün suçu «şapka giymeyiz!» demekten ibaret ve her türlü fiilî isyan davranışından çekingen kalabalık, çoğu seyirci ve körü körüne katılmış 80-100 kişi…Ankara telâşta… Bir zamanların kahraman Hamidi-ye’si şimdi Rize önünde ve kahramanlık toplarını havaya ateş etmekle göstermekte… İstiklâl Mahkemesi de tezgahım kurmuş, dirhem kafesi yere mıhlı adalet terazisini dengelemekle meşgul…8 idam kararı… Vaiz Sabit Tarakçıoğlu, Mehmed Peçe, Arslan Peçe, köy muhtan Yakup Peçe, köy bekçisi Kadir Koliva, Hafız Şaban Koliva, Hasan Külünkoğlu, Mahmut Kamburoğlu…

Sabit Hoca o gece mahkûmları uyandırmış:
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şapka Kurbanları
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:36:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şapka Kurbanları rüya tabiri,Şapka Kurbanları mekke canlı, Şapka Kurbanları kabe canlı yayın, Şapka Kurbanları Üç boyutlu kuran oku Şapka Kurbanları kuran ı kerim, Şapka Kurbanları peygamber kıssaları,Şapka Kurbanları ilitam ders soruları, Şapka Kurbanlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes