๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => Tarihten Başlıklar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 04 Ocak 2012, 16:40:12



Konu Başlığı: Mehmed Âkif in Mısır a gidişi ve Kur ân tercümesi
Gönderen: Sefil üzerinde 04 Ocak 2012, 16:40:12
Mehmed Âkif’in Mısır’a gidişi ve Kur’ân tercümesi    
   
Mehmed Âkif Ersoy’un âhirete intikalinin 75. yılı münasebetiyle millî şairimizin hayatının kronolojik yününden bahsetmeyeceğim. İstiklâl Marşımızın kabulü ile ilgili prosedürden de bahsetmeyeceğim. Ancak toplumda bir takım spekülasyonlara sebep olan ve bir türlü de hakikati pek çok insan tarafından bilinemeyen, merhumun Mısır’a gidişinden bahsetmek istiyorum.
 

Hakikat şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un en yakın arkadaşlarından biri olan Mahir İz Hoca “Yılların İzi” kitabında Mısır’a gidişini şöyle anlatır:
“Arap Birliği Sekreteri Abdurrahman Azzam Paşa ki o tarihte daha paşa olmamıştı. Beydi. İstanbul’a gelip Âkif Bey ile görüşerek, ona el-Câmiatü’l-Mısrıyye’de (Mısır Üniversitesi’nde) Türk Dili ve Edebiyatı derslerini okutmasını teklif etti. İstiklâl Marşı şairinin barınacak evi olmadığı gibi, ne bir geliri, ne de emekli maaşı vardı. Bu teklife hüsn-ü kabul gösterdi. Öteden beri Âkif Bey’e karşı çok yakın bir alâka ve hürmet besleyen eski Nâfia Bakanı, Mısır Prenslerinden Abbas Halim Paşa Hilvan’daki konağını kendisine tahsis etti. Âkif Bey Mısır’a gidip derse başladı.
“Bu arada Diyanet İşleri Başkanı A. Hamdi Aksekili, Diyanet Reisliği adına bir ‘Kur’ân Tefsiri ve Tercümesi’ yaptırmak istedi. Âkif Bey’e ve muhterem Elmalılı Hamdi Yazır’a müracaat etti. Âkif Bey, Hamdi Efendi’nin tefsiri ile tercümenin bir arada çıkmasını şart koşarak teklifi kabul etti. Âkif Bey’in Hamdi Efendi’nin ilmine itimadı vardı. Ben bir kere, Ankara’dayken ulemamız hakkında fikrini sorduğumda, bana: ‘Hamdi ve Naim, bunlar sika’dandır [güvenilir kimselerden]; ne derlerse öyledir, sözleri senet teşkil eder’ demişti.
“Âkif Bey Mısır’da, Hamdi Efendi İstanbul’da çalışmaya başladılar. O sırada Kur’ân-ı Kerim’in camilerde mukabele halinde ve namazda Türkçe olarak okunacağına dair bir şayia çıktı. Hatta meşhur kurradan üstad Hafız Ali Üsküdarî ve Sultanahmed hatibi kurradan İdris Efendi ve galiba Ali Rıza Sağman ve başkaları Dolmabahçe Sarayı’nda bir toplantı yaptılar. Hafız Ali ve İdris Efendi’nin muvafakat etmemesine mukabil, Ali Rıza Sağman’ın Yerebatan Camii’nde namazda Türkçe olarak Kur’ân-ı Kerim’in mealini okuduğu işitildi; ‘Selâm verince, arkasında cemaat kalmadığını görmüş’ dediler.
“Bu havadis Mısır’a aksedince Âkif Bey telâş göstermiş ve o zamana kadar Diyanet’e gönderdiği elli sahife kadar tercümeyi, bir çok asalsı düzeltmeler yapacağı bahanesi ile, geri istemiş. Aldıktan sonra da mukaveleyi feshetmiş; avans olarak aldığı bin lirayı Hamdi Efendi’ye göndermiş olduğunu işittik. Fakat arkadaşı Yozgatlı Müderris İhsan Efendi’nin ısrarı üzerine tercümeyi Mısır’da tamamladıktan sonra, ona tevdi edip, ‘Ölümümden sonra ister başkasına ver, istersen yak’ diye vasiyette bulunmuş. Bu hâdise vefatından sonra dallandı, budaklandı. Doğrusunu öğrenmek ne Eşref Edip Bey’e, ne Ömer Rıza Bey’e, ne bana müyesser oldu. Bundan birkaç yıl önce İstanbul’a gelen Yozgatlı İhsan Efendi’nin oğlu Kimyager Ekmel Bey, Mısır’da okuyan arkadaşımıza, tercümenin yakıldığını söylemişti.” 1
Merhum Mehmed Âkif Ersoy’un vefatının 75. yılı münasebetiyle, hafızalardaki karmaşayı bir nebze olsun aydınlatmaya vesile gördüğüm için bir belge niteliğindeki bu hatırayı, en yakın arkadaşı Mahir İz Beyefendi’nin “Yılların İzi” adlı eserden nakletmeyi uygun buldum. Bu yazım vesilesiyle merhuma ALLAH’tan rahmet ve kabirlerinin Cennet mekân olmasını diliyorum.

Dipnot:
1- İz, Mahir; Yılların İzi, İrfan Yayınevi, İstanbul-1975, s. 144.

HALİL ELİTOK