๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => Tarihten Başlıklar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 16 Ağustos 2010, 02:38:10



Konu Başlığı: Mahatma Gandhi
Gönderen: Sefil üzerinde 16 Ağustos 2010, 02:38:10
 Mahatma Gandhi
   
Değerli Emre Miyasoğlu, Mahatma Gandhi'nin 'Otobiyografi'sini tercüme etmekle kültür hayatımızda ciddi bir boşluğu doldurmuş oldu. İstikbal vaat eden bu genç yazarı, etkileyici, lirik hikâyelerinden tanıyoruz.

Kolay gibi zannedilse de aslında iyi bir tercüme telif kadar zordur. Belki daha güç bir iştir; çünkü iki dile, iki kültüre tam vâkıf olmak gerekir. Bunun için derinliğini, lezzetini kaybetmeden tercüme edilen eser azdır. Siyavuşgil'in 'Cyrano de Bergerac' çevirisinin aslından güzel olduğunu söylerler. Geçmişte mutlaka okunmaya değer tercümeler yapılmıştı; mesela Doğu ve Batı klasiklerini tercüme edenlere milletçe ne şekilde teşekkür edersek edelim, yine azdır. Fakat son yıllarda Senail Özkan ve daha birkaçının yaptıkları istisna edilirse, tercüme dünyamız tam bir felaket içindedir. Sanki duru, anlaşılabilir bir dille edebiyat yapılamazmış, düşünce ifade edilemezmiş gibi uydurma kelimeler, fiili, öznesi nerede olduğu belli olmayan cümleler, hiçbir şey anlaşılmayan paragraflarla kitaplar dolup taşıyor. Bizde kitap alanlar genellikle ya küçük memurlar ya da öğrencilerdir. Bir iki kere parasına kıyanlar, bozuk Türkçe ile karşılaşınca, "Kitap okumak bana göre değilmiş" diyerek o defteri kapatıyorlar. Rahmetli Erol Güngör'ün kaleminden çıkanları okuyan, yazarına bakmadan tercüme olduğunu anlayamaz. Tercüme kokmadığı gibi, lezzetinden de bir şey kaybetmemiştir. Son yıllarda okuduğum güzel tercümelerden birisi de Emre Miyasoğlu'nun 'Mahatma Gandhi'sidir.

Bu kitabı bilhassa politikacılarımız, milletimizin kaderinde rol oynamak isteyenler okumalıdır. Gandhi'nin hayatı kültürle mücadele arasındaki uyumun gerekliliğini bize anlatıyor. Hindistan'ın sosyal yapısına bakınca, oradaki milletlerin diğerlerinden çok farklı olduğunu görürüz. Son bin yılda kaç yüzyıl Hindistan'ı Hindistanlılar yönetmiştir? Bunun sebebi nedir? Her milletin heyecan kaynakları farklıdır; bir milletin potansiyelini harekete geçirmek isteyen onun karakterini, telakkilerini, hassas noktalarını bilmelidir. Gandhi kılıcını çekip kalabalıklara; "Düşün peşime" deseydi, mutlaka Nasrettin Hoca'nın fil hikâyesini yaşardı. Fakat o milletinin mantalitesine göre mücadele şekli geliştirdiğinden bağımsız Hindistan'ın gün ışığına çıkmasında başrolü oynadı.

İnsanları idraklerden çok vicdanları yönlendirir. Bu gerçeği Gandhi'nin hayatında da görüyoruz. Babasına ait kitapların arasında Shravana'nın ailesine olan bağlılığıyla ilgili bir oyun görür ve okur. Sonra oyunu seyreder: "... Oyunda Shravana, kör olan anne ve babasını omzuna astığı iplerle taşıyarak hacca götürüyordu. Kitap ve oyun bende unutulmaz bir etki bıraktı." Yine bir gün Gandhi, 'Harischandra' adında bir oyun seyreder. Harischandra'nın abidevi şahsiyetinden etkilendiğini şöyle ifade eder: "Gerçeğin peşinde koşmak ve bu uğurda Harischandra'nın çektiği büyük sıkıntıları bile göze almak, benim için bir hedef olmuştu."

Anne ve babasını omzunda hacca götürenlerin oyunlarını seyreden Gandhi olur; bizdeki dizileri seyredenlerin ne olacağını bilmek için alim olmaya gerek yok; rüzgâr eken fırtına biçer. Ne yazık ki bizde milli sorumluluk diye bir kavram gelişmemiştir. Midemizle toprağa basar, nefsimizle düşünür, kazanacağımız üç kuruşun hesabını yaparız, getireceği yıkım bizi ilgilendirmez.

Emre Miyasoğlu, romancı, hikâyeci, şair, denemeci Mustafa Miyasoğlu'nun oğludur. Elbette ki armut dibine düşer. Mustafa Miyasoğlu'nun böyle bir evlat yetiştirmesini tabii bulmakla, Emre'nin şahsiyetini ve yeteneğini kesinlikle inkar etmiyoruz. Milletimiz adına ondan daha çok şey bekliyoruz; zira Emreler kolay yetişmiyor.

Faziletli olmaya dair çok sık söz söyleriz; fakat faziletli olmak nefsimize ağır gelir. Eğitimle faziletli yaşamak tabii bir hayata dönüşürse, insana yük olmaz; zevk verir. Okuduğu her satırın, şiirin insan üzerinde etkisi vardır. Nitekim Gandhi de kendisine şu dizelerin rehber olduğunu söylüyor:

"Bir kâse su için güzel bir yemek ver,
Bir kibar dost selamı için şevkle eğil
Bir gümüş paraya altınla cevap ver,
Hayatın kurtarılmışsa canını esirgeme."