> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Tarihe Yolculuk  > Tarihten Başlıklar >  Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır?  (Okunma Sayısı 705 defa)
21 Eylül 2012, 19:44:58
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 21 Eylül 2012, 19:44:58 »





M. Latif SALİHOĞLU

Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır?


Evet, hangisi daha muzır, daha zararlı? Meselâ, İslâma hakaret maksatlı filmler mi, yoksa din adına yapılan kanlı protestolar mı İslâma daha çok zarar veriyor?

Kezâ, İslâmda olmayan bir şeyi, İslâmda varmış gibi gösteren bir Müslim mi, yoksa bir gayr–ı müslim mi dine daha çok zarar veriyor?
Tarih şahittir ki, mukaddes semavî dinlerin hiçbiri tek başına haricî saldırılarla, din dışı taarruzlarla yıkılmamış, bozulmamış.
Dolayısıyla, yıkılma, bozulma, çürüme denilen haller, ekseriyetle dahilden zuhûr eden hatalar, günahlar, aykırılıklar ve ahmakane tutumlar, davranışlar sebebiyle vuku bulmuştur.
Meseleye bu zaviyeden bakınca, Kâinatın Efendisini (asm) tahkir ve tezyif maksatlı kitaplara, filmlere, karikatürlere imza atan harbî düşmanlardan çok, bu yapılanlara karşı ölçüsüz tepkiler vererek şiddete yönelen, dolayısıyla mâsumların kanını akıtmaya, canlarını, mallarını yakmaya sebebiyet veren "sadık ahmaklar" veriyor.
Kudsî değerlerimize hakaret edenlere karşı, elbette ki tepki verilmeli. Bu suçu işleyen failler ile azmettiricilere en yüksek perdeden lânetler yağdırılmalı.
Lâkin, o lânetlik adamların ekmeğine yağ sürercesine yapılan aşırılıklar, hele hele insan öldürmeyi, yaralamayı netice veren şiddet hareketleri, hiçbir şekilde tavsip edilmez ve edilmemeli.
Zira, böylesi bir davranışın İslâm'da yeri yoktur. Suç işleyen bir kimsenin cezası, bir başkasına asla kesilemez. (Velâtezirû vaziretûn vizrâ uhrâ. İsrâ: 15)

"Faraza sâdık olsan..."

İslâm dininde yeri ve değeri olmayan bir şeyin gerçekte varmış gibi gösterilmesini "mübalâğa" şeklinde tâbir eden Bediüzzaman Hazretleri, Muhakemat'ın "Yedinci Mukaddeme"sinde bunun "ihtilâlci", dolayısıyla dine zararlı olduğunu ifade ile Müslümanların vasat çizgiden ayrılmamaları için anahtar mesabesindeki şu cümlelerle tesirli dersler verir:
"Mübalâğa ihtilâlcidir. Şöyle ki:
"...Hikâye ettiği şeyde meylü’l–mübalâğa ile hayali hakikate karıştırmaktır.
"Bu seciye–i seyyie ile iyilik etmek, fenalık etmek demektir.
"Bilmediği halde, tezyidinden noksan, ıslâhından fesat, medhinden zemm, tahsininden kubh tevellüd eder.
"Ey herif! Bu sözlerinde (yahut davranışlarında) şeriata adâvet ediyorsun. Faraza sadık olsan, sadık–ı ahmak olursun. Adüvvü’d–dînden (din düşmanından) daha muzırsın."
Sadık ahmakları bu sözlerle uyandırmaya çalışan Üstad Bedizzaman, yanlış istikamette giden Müslümanların söz ve daranışlarına bakarak İslâmiyeti tenkit eden hariçteki insafsızlara da seslenerek onları şu sözlerle düşünmeye dâvet eder:
 "Ey hariçten ve uzaktan İslâmiyeti tenkit etmeye çalışan insafsızlar! Aldanmayın. Muhakeme edin. Nazar–ı sathîyle iktifa etmeyin. Zira, şu sizin bahanelerinize sebep olanlar, lisân–ı şeriatta ulemâ–i sû’ (kötü âlimler) ile müsemmâdırlar. Onların muvazenesizlik, zahirperestliklerinden neş’et eden hicabın mâverâsına (perdenin arkasına) bakınız. Göreceksiniz ki, herbir hakikat–i İslâmiye, necm–i münîr (parlak yıldız) gibi bürhan–ı neyyirdir. Nakş–ı ezel ve ebed, üzerinde görünüyor.
"Hem hilâf–ı şeriatla vücuda gelen ahvâli ve su–i tefehhümden neş’et eden şübehatı senet tutmak, İslâmiyete leke getirmek, pek büyük insafsızlıktır.
"Zira, bir Müslimin herbir sıfatı İslâmiyetten neş’et etmek lâzım gelmez."
* * *
Karanlık karakterli adamlar, Amerika'da pespaye bir film çevirdiler. Bu işi sinsice, hatta oyuncuları bile aldatarak yaptıkları ayyuka çıktı.
Dolayısıyla, söz konusu film hiçbir yerde, hiçbir toplulukta kabul görmedi, itibar bulmadı. Sanat yönüyle de ciddiye alınmadı.
Hıristiyan din adamları ile devlet başkanları da bu şenaati kınama cihetine gittiler. Kutsî değerlere hakaretin kabul edilemez olduğunu dile getirdiler.
Gelişmelerin seyri bu minvâl üzere gidiyor ve gitmesi lâzım iken, ne yazık ki sağını solundan tefrik edemeyen "sadık ahmak" ünvanına lâyık bazı şahıslar—belki de piyon olarak kullanılarak—maksadı aşan, dinî ölçüden taşan bazı davranışlarda bulunmakla İslâma büyük zarar verdiler.
Eyvâhlar, esefler olsun!
İslâmın mukaddes ölçüsünü, hâl ve kàl diliyle dünyaya göstermenin ehemmiyet ve makbuliyetini müdrik olanlara da binler selâm olsun.
Saltanat Sonrası Yunan cephesinde zincirleme bozgun

Yaklaşık dört yıldır süren Anadolu Savaşında (İstiklâl Harbi) Yunan ordusunun mağlûbiyetine sebebiyet verdikleri için Küçük Asya Ordusu Başkomutanı General Georgios Hacıanestis (1863–1922) ile başbakanın da dahil olduğu beş kabine üyesi 28 Kasım 1922'de idam cezasına çarptırıldı.
İdam cezaları 2 Aralık'ta infaz edildi. Ancak, Yunan cephesindeki durumda herhangi bir iyileşme, yahut rahatlama yine de sağlanamadı.
Lozan görüşmelerinin devam ettiği şu günlerde, Yunanistan, bir yandan da içerde yaşanan kaosu dindirmekle meşgul oldu.

Hem esaret, hem idam

Daha evvel görevden alınan ve 2 Aralık'ta da idam edilen başkomutan Hacıanestis'in yerine, yeni başkomutan olarak General Trikopis atandı. Ancak, bu yenisi de ümit verici herhangi bir varlık gösteremedi. Tam aksine, Anadolu'daki durum büsbütün aleyhlerine döndü ve bozgun cephesi daha da büyümüş oldu.
Zira, Yunan Başkomutanı General Trikopis'in aralarında bulunduğu üç kişilik komuta kademesi, Anadolu'ya gelir gelmez askerlerimiz tarafından yakalanarak esir edildiler.
Komutanlarının esir alındığını haber alan Yunan kuvvetleri, tam bir bozgun havası içinde gerisin geriye kaçmaya başladı. 8 Eylül gecesine gelindiğinde, Yunan donanmasının İzmir sâhilindeki son gemisi Naksos da buradan ayrılmak zorunda kaldı.
Bozgunların böyle zincirleme devam edip gitmesi, Yunan halkını çileden çıkardı. Halkın galeyana gelerek isyana yönelmesi, sonunda Kral Konstantin'i bile tahtından etti.
Lozan görüşmeleri, işte böyle bir ortamda başladı.
Ne var ki, Yunanlıların bu perişaniyeti karşısında, İngiliz heyeti konferansta olanca ağırlığıyla o boşluğu da doldurmaya ve Türkiye tarafını asla kabul edilmeyecek bir takım anlaşmalara imza atmaya mecbur etti.
Yunan tarafı böyle darmadağın bir durumda iken başlayan Lozan Konferansı, yazık ki Türk tarafının darmadağın olmasıyla neticelendi. Meselâ, Ege Denizi sâhillerimizin burnu dibindeki "12 Ada"nın savaş mağlûbu Yunanistan'a peşkeş edilmesi gibi...
Bu adalar, 1911'den sonra emâneten İtalya'nın idaresinde bulunuyordu.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır?
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:53:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? rüya tabiri, Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? mekke canlı, Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? kabe canlı yayın, Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? Üç boyutlu kuran oku Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? kuran ı kerim, Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? peygamber kıssaları, Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır? ilitam ders soruları, Harbî düşman mı, sâdık ahmak mı daha muzır?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes