> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Tarihe Yolculuk  > Tarihten Başlıklar >  Şeyh Esad Efendi - Menemen
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şeyh Esad Efendi - Menemen  (Okunma Sayısı 4185 defa)
31 Ekim 2009, 17:14:15
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 31 Ekim 2009, 17:14:15 »



O SENE

  

Yıl 1930... Serbest Fırka tecrübesinin yapıldığı, nihayet bu tecrübe elde patlayan bir hortum gibi beklenmedik bir korku verince hemen onun kapatıldığı ve peşinden dindarları sindirme hareketine girişildiği, yâni Şeyh Said ve şapka hâdiselerinden sonra korkunç bir şımarıklığın müslüman avına çıktığı hengâme...

  

İnönü'nün, kaptanlığını ettiği hükümet gemisi birdenbire Serbest Fırka'ya Anadolu'da ve hususiyle Ege çevresinde büyük bir alâka, hattâ sarılma derecesinde bir iştiyak görünce, kendisini kayalara bindirmek üzere farzetmiş ve bu küçük komedyanın arkasındaki dram hazırlığını hemen sezmişti. Aynı şeyi Serbest Fırka'nın başındakiler de görmüş ve bu yüzden apışıp kalmışlardı. Fantezya planındaki rollerin altından böyle bir halk temayülü ve hâile istidadı doğacağını bilemezlerdi. Serbest Fırka, vatanı yoktan var ettiklerini iddia edenlerin suratına halk eliyle inmiş, yalancılıklarını ihtar edici bir vesile olmuştu.

Serbest Fırka, 1930 yılının son bulmasına iki ay kala ortadan kaldırıldı.

  

Fakat bununla, bu fırkanın canlandırdığı ve şahlandırdığı mesele bitmiyordu. Serbest Fırka halkın hasretler içinde yandığı din dâvasını meydana çıkarmış, olanca başarısını, vaad eder gibi bir eda taşıdığı din alâkasından devşirmişti. Yahut şahdamarı dinsizlik olan Halk Partisi'ne aykırı görünmesi, onun böyle bir istidat vaad etmesine kâfi gelmişti. Şimdi bütün mesele, işte bu vesileyle kıpırdanır gibi olan din alâkasını ezmek ve bu alâkayı besleyebilecekleri umulan din şahsiyetlerini yok etmekteydi.

  

Din alâkasını besleyici, geliştirici ve bir gün patlak vermeye doğru yürütücü kuvvet ve zümrelerin başında da Nakşîlik vehmolunuyordu.

  

Hiçbir pazarlığı ve sun'i tarafından güzelleşme ve göze girme zaafı olmayan ve topyekûn fezayı kuşatıcı bir füze gibi sadece mukaddes Şeriatten istikamet alan bu tarikat, tekkelerin kapatılmış olmasına rağmen, ruhtan ruha sıçrayıcı kıvılcımlarıyle, hükümete, yekpare bir halka şeklinde görünüyor ve mutlaka başının ezilmesi lâzım bir ejderha hissini veriyordu.

  

Ne yapsınlar da bu tarikatın yüce sandıkları şahsiyetlerini bir (eroin) çetesi fertlerini tek tek avlarcasına toplasınlar ve boğazları kesilmek üzere çantalarına yerleştirsinler? Oldukları yerde ve birbirinden uzak, Allah'ı zikreden bu insanları hangi bahaneyle enseleyebilirler?

  

Zor!..

  

Fakat buldular!

Devlet ve hükümete karşı ayaklanma çapında büyük bir hâdise çıkarmak ve peşinden bunun Nakşîler tarafından körüklendiği iddiasıyle onları temizlemek ve bütün dindarları yıldırmak...

  

İşte 1930 Aralık ayının sonlarına doğru Menemen'de cereyan eden hâdise, birkaç serseriye yaptırılmış böyle bir tertip işinden başka bir şey değildir ve olanca gayesi, büyük ve kuvvetli sandıkları bazı din adamlarını ortadan kaldırmak olmuştur.

  

İspatını vak'anın nakli sırasında, hâdiselerin revş ve tarzından anlayacaksınız.

Şimdi, hâdiseye girmeden, onu din düşmanlarının nasıl gördüğüne dikkat edelim! İşte, size, din düşmanlığında en nâmdar gazetenin bundan birkaç yıl önce bu bahis üzerinde neşrettiği satırlar:

  

«23 Aralık 1930'da, yâni Serbest Fırka'nın kapanışından bir ay sonra Menemen olayı yer alır. Nakşibendi halifesi olarak kabul edilen İstanbullu Şeyh Esad'ın tahrikleriyle, başlarında Şeyh Mehmed bulunan beş Nakşibendi, Menemen'de bir irtica hareketi başlatmak istemişlerdir. Abdülhamid'in oğlunun Halife ilân edileceğini, bir sabah namazında cemaate bildiren bu beş gericiye bir kısım halk da katılmış ve Kubilây adındaki bir yedek subay duruma müdahale etmek istemiştir. Fakat gözü dönmüş yobazların tahrikiyle Kubilây'ın üstüne binlerce kişi saldırmış ve tekbîr sesleri arasında Kubilây'ın başı testere ile kesilmiştir. Bir mızrağa taktıkları Kubilây'ın başını, devrimlere karşı hareketin sembolü şeklinde Menemen'de gezdiren yobazlar, bir jandarma kıtası tarafından açılan ateş sonunda öldürüleceklerdir. İstanbul'daki Nakşibendi şeyhlerinin yargılanması ise, 1931,31 Aralığı sonunda Harp Divanı tarafından yapılacak ve 28 kişi idama mahkûm edilecektir.

  

1933 yılı Şubatında, Bursa'da Ulucami'de benzeri bir olay cereyan edecek, Türkçe ezana karşı olduklarını belirten Kozanlı İbrahim ve birkaç suç ortağından meydana gelmiş diğer bir Nakşibendi grubu, yine devrimci hükümetin kuvvetleri tarafından cezalandırılacaklardır. 1935'teki Şeyh Halit (Siirt) ve 1936'daki Şeyh Ahmed (İskilip) gerici ayaklanmaları, hep Nakşibendi tarikatının patlak verdirdiği olaylardır.»

  

Küfür karargâhı mahut gazetenin resmettiği «Menemen Hâdisesi» tablosunda Es'ad Efendiye atfedilen «Nakşibendi Halifesi» tâbirine kadar ne korkunç bir cehalet ve içyüzlerden uzaklık belirdiğini göstermeye değmez. Aslında tertip eseri olan bir vakayı, aynı tertip ruhuna bağlı bir neşir vasıtasından başka türlü izah, elbette ki beklenemez.

  

  

HÂDİSE

  

Daha önce kaydettiğimiz gibi, 1930 yılının son ayındayız... Bu ayın ortalarına doğru, Manisa ve civarında bağ budama mevsiminin en elverişli olduğu bir zamanda «Mehdi Mehmed» isimli bir serseri, etrafına birtakım ve çoğu genç, hattâ çocuk, saf tipler toplayarak Menemen taraflarına sürüklüyor... İlk ikna vesilesi köylerde zengin işler olduğu, hususiyle Paşaköy dolaylarında bütün bağların budanmakta bulunduğu, kendilerinin de bu fırsatı kaçırmamaları gerektiği, oraya giderlerse çok para kazanacakları iddiasıdır.

  

«Mehdî» unvanını taşıyan Mehmed Giritlidir ve tarihin birçok devrinde şahit olunduğu gibi Mehdîlik iddiasında bir deliden başka bir şey değildir. Hiç kimse tarafından sevilmeyen bir insandır ve oturduğu mahalle Manisa'nın Arpalan semtinde hemen herkesin nefret ve istiskaline karşıdır. Esrarkeştir. Buna rağmen, dışından, ham softa ve kaba yobaz tipinin bütün arazına mâliktir.

  

Etrafında tam beş kişi: Sütçü Mehmed; saf, âciz, kendi halinde, mahallede süt satan bir esnaf... Şamdan Mehmed; budala ve muvazenesiz bir insan ve mesleği budayıcılık... Çoban Ramazan; 18-19 yaşlarındaki bu keçi çobanı, öbürleri gibi cahil ve muvazenesizin biri... Nalıncı Hasan; bu da Giritli ve hâdiseye hiçbir şey bilmeden karışanlardan... Ve Zeki Mehmed, budayıcılık yapan bu adam da para ve menfaat karşılığında her şeye müstaid bir ahlâksız...

  

Mehdî (!) Mehmed, işte bu biçareleri telkin altına alıp bildirdiğimiz istikamate doğru sürüklüyor... Yanlarında bir de çakmaklı tüfek, hep beraber Manisa'dan Paşaköy'e gidiyorlar. Yolda hangi konaklarda kaldıkları ve neler konuştukları belli değil... Fakat oradan kaçmak suretiyle başını kurtaran Çoban Ramazan'ın anlattığına göre, yolda birkaç esrar partisi tertiplemişler, hattâ Paşaköy'de iş bulamadıkları için Bozalar köyüne dümen kırmışlar, yolda yine sızasıya esrar çekmişler ve bu arada kendine gelen Çoban Ramazan aralarından kaçıp Manisa'ya dönmüş...

  

Bozalar köyünde Sütçü Mehmed'in kardeşine misafir oluyorlar... Evde bir baba ve iki oğul olmak üzere üç kişi var... Oğullardan büyüğü askerlikten yeni dönmüş... Misafirlerin üslûp, tarz ve hareketlerinden şüpheleniyor ve babasına:

  

—       Bunlar, diyor; bence şüpheli adamlar... Kendilerini dehlesek fena olmaz!..

Babanın cevabı:

  

—       Canım bir gece kalıp gidecekler!.. Kaygıya değer mi?.. Sabaha karşı sen onları arabayla Menemen'e götürürsün!.. Böyle istiyorlar!..

Sabaha karşı, askerden gelen oğulun sürdüğü araba, Menemen'e yaklaşıyor...

Mehdî Mehmed, arabanın kasabaya girmesini beklemeden:

  

—       Biz burada inelim, diyor; bazı işlerimiz var!..

Araba başını aldığı gibi dönüyor... Onlar da oracıkta, Menemen'e karşı, yere çömelip çubuklarını çıkarıyorlar ve esrarlı tütünlerini tüttürmeye başlıyorlar. Beşi birden dalgada...

  

Mehdî Mehmed'in bu dalga içinde sözü:

  

—       Artık Mehdîliğimi ilân edebilirim! Günü geldi!..

  

  

Mehdîlik iddiasında bir sapığın ardında, esrarkeş serseriler Menemen'e giriyorlar... Şimdiki Belediye binasının bulunduğu yerde, binanın arkasına düşen camiye giriyorlar... Cami avlusunda oturup imamın gelmesini bekliyorlar... Namaz vakti erişmiş bulunduğu için cemaat, birer ikişer sökün etmekte... Bunlar, avludaki garip hal ve edalı adamları görünce âdeta ürküyor ve birbirine soruyor:

  

—       Bu yabancılar da kim?

  

—       Tanımıyoruz! Halleri gerçekten çok garip!..

  

Bu vaziyeti gören ve fısıltıları duyan Mehdîlik kalpazanı onlara doğru ilerliyor...

  

—       Bizden korkmayın, diyor; biz de sizdeniz! Camiye ibadet etmek, namaz kılmak için geldik. Namazdan sonra bir işimiz olacak! Siz de bize katılın!

  

O cemaatte bulunmuş olan bir zatın yıllarca sonra bir arkadaşına şunları söylemiş olduğunu Manisa'da tesbit ettim:

  

«— Öyle bir namaz kıldık ki, kılan kim, kılınan ne, anlayamadık! Birdenbire müthiş bir ürküntü hissi havada donmuştu!»

  

Mahutlar namaz biter bitmez camideki, üzerinde Tevhid kelimesi yazılı sancağı alıyorlar ve kapıya çıkıp cemaatin gelmesini bekliyorlar. Cemaat, gözleri dehşetle bu garip adamlara takılmış, çabucak önlerinden geçip gidiyorlar ve caminin karşısındaki kahvehanede yer alıyorlar... Herkes büyük bir merak ve tecessüs içinde...

Mehdî Mehmed sancağı kaldırıyor ve hem meydandan geçenler, hem de kahvedekilere karşı avaz avaz bağırmaya başlıyor:

  

— Sancağ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şeyh Esad Efendi - Menemen
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:46:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şeyh Esad Efendi - Menemen rüya tabiri, Şeyh Esad Efendi - Menemen mekke canlı, Şeyh Esad Efendi - Menemen kabe canlı yayın, Şeyh Esad Efendi - Menemen Üç boyutlu kuran oku Şeyh Esad Efendi - Menemen kuran ı kerim, Şeyh Esad Efendi - Menemen peygamber kıssaları, Şeyh Esad Efendi - Menemen ilitam ders soruları, Şeyh Esad Efendi - Menemenönlisans arapça,
Logged
31 Ekim 2009, 17:20:04
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #1 : 31 Ekim 2009, 17:20:04 »

ESERİ

  

Şeyh Esad Efendi'nin eserlerinden «Mektubat» ile «Divan-ı Esad» isimli Farsça ve Türkçe şiir kitaplarını temin ve tetkik edebildik. Mektupları, hususî münasebet, şeriat ve tasavvuf mevzularında olup bu bahislerle dinî ölçülere sâdık bir irfan sahibinin konuşmakta olduğu hissini aldık. Şiirlerine gelince, bunlar, Şeyh Esad Efendi'nin nadir bir hassasiyet ve şiir kabiliyetine mâlik bulunduklarına işaret

  

Birkaç misâl verelim:

  

Yetiş imdada ey Şah-ı Risalet ruz-u mahşerde Benim bâr-ı günahım lûtf-u Şah-ı Enbiya ister Ne âb-ı dideden rahat, ne ah-ı sineden imdad Benim bâr-ı günahım lûtf-u Şah-ı Enbiya ister Nola bir kerre şâd olsun cemali bâkemâlinde Ki kemter bendeniz Esad sana olmak feda ister

Ayrıca:

  

Ne mümkün bunca âteşle şehid-i aşkı gasletmek Cesed âteş, kefen âteş, hem âb-ı hoşgüvâr âteş Ben el çektim safa-yı râhat-ı ârâm-ı canımdan Safa âteş, cefâ âteş, firar âteş, karar âteş.

  

Bir yakınımızdan sağladığımız «Kenz-ül İrfan» isimli hadîs tercümelerinde ise aslî metne ve Osmanlıcaya büyük bir sadakat ve hâkimiyet müşahade ettiğimizi belirtmek borcundayız.

  

Şeyh Esad Efendi ve Menemen mevzuunda son sözümüzü söylerken, tesbiti gereken hak ve hakikat şudur ki, Şeyh Esad Efendi, kendi öz keyfiyeti bir yana, küfrün İslâmiyete yönelttiği kasda hedef kabul edilmiş olmak bakımından, üzerinde ehemmiyet ve hassasiyetle durulacak muhterem bir zât ve büyük bir din mazlumudur. Gerçek şehit...

  

 Necip Fazıl KISAKÜREK

Son Devrin Din Mazlumları

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Kasım 2015, 15:26:15
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #2 : 02 Kasım 2015, 15:26:15 »

Gerçekten ç yüzünü merak ettiğim tarihi olaylardan birisiydi Menemen olayı.
Allah razı olsun Reyyan abla.emeğine sağlık.bu konuyu bulduğuma çok sevindim.
vesilenle olayı da detaylı bir şekilde öğrenmiş oldum.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Kasım 2015, 19:15:17
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 02 Kasım 2015, 19:15:17 »

Esselamu aleyküm.Tarihi bir olay öğrenmiş oldum.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes