> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Tarih > Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları  (Okunma Sayısı 1780 defa)
21 Haziran 2012, 17:37:48
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 21 Haziran 2012, 17:37:48 »



EVLİYA ÇELEBİ’NİN İZİNDE: Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları
Yakup ÖZTÜRK • 69. Sayı / TARİH


Evliya Çelebi’nin izinde İstanbul’un bir başka semtine yol alıyoruz bu kez. Haliç’in Eyüp karşısındaki kıyılarından başlayarak Kasımpaşa’ya geleceğiz. Sütlüce, Kara Piri Paşa, Hasköy ve Kasımpaşa bu yazının imkânları dâhilinde dünüyle, bugünüyle söz konusu edilecek. Evliya Çelebi’nin Haliç’i anlatırken gezdiği son semtler buralar. Eminönü’nden Eyüp’e, Eyüp’ten burada belirttiğimiz güzergâha geçiyor Evliya. Biz gelecek yazıda başlı başına Eyüp’ü konu almak için bu semtleri, sıralamayı bozarak öne aldık.

Sütlüce’nin kaybolanları, ayakta kalanları
Sütlüce Kasabası’nın camiden türbeye, handan hamama kadar “yüksek binaların tarih ve tafsilatı”nı anlatan Evliya Çelebi’nin semtle ilgili olarak söylediği ilginç noktalar var. Sütlüce’nin Acem dilinde adına “Kend-şir” Arap dilinde ise “Rabta-i leben” denirmiş. Rumca’da da “Galata” olarak geçermiş. Bu adlandırmaların hepsi süt manasına geliyor. Sütü halis olan bu kasabada Bizans devrinde zincir bir köprü varmış, diğer yakaya uzanan. Evliya Çelebi, bu köprünün kalıntılarının kaldığını naklediyor. Bugün yeri bile belli değil.

Evliya Çelebi, Sütlüce bahsinde birçok farklı mekândan bahsediyor. Bunların ilki Çavuşbaşı Camii. Camii, hâlâ yerli yerinde duruyor. Daha sonra Karaağaç Yalısı ve Ebussuud Bahçesi’ni anıyor. Ebussuud Bahçesi, çam fıstığı ağaçlarıyla süslü, güllü-bülbüllü bir bağ imiş. Ebussuud Efendi meşhur tefsirini bu bahçede yazmış. Ne yazık ki böylesine önemli bir bahçe bugün yok. Yeri Karaağaç Mezarlığı’nın hemen yanındaymış. Bahçenin dışında birkaç yalı adı veriliyor. Bunların öne çıkan bir hususiyetine değinilmemiş.

Bunun ardından, Sütlüce’de “tekkelerin en eskisi” diye sıfatlanan Caferabad Tekkesi’ne söz geliyor. Evliya Çelebi, yaptıranın Süleyman Han’ın adamlarından Cafer adında biri olduğunu, bir gün Han, bu tekkenin bahçesinde gezinirken Hind padişahından gelen birbirinden kıymetli hediyeleri bu tekkeye hediye ettiğini naklediyor. Burada gelen hediyelerin mahiyetine dair oldukça hoş tanımlamalar yapmış Evliya. Seyahatname ’ye bir de bu açıdan bakmak gerekiyor. Tekke, Sütlüce Camii içinde bugün. Cami olarak kullanılıyor.

Sırada Hasanabad Tekkesi var. Bu tekke Unkapanı’nın iç tarafında IV. Murad devrinde bir köle tarafından inşa ettiriliyor. İstanbul eşrafı bu tekkeye “Nizman” dermiş. Slav dilinde “bilim” anlamına geliyormuş nizman. Günümüze kalmayan bu tekkenin ancak haziresindeki birkaç mezar taşı harabe bir halde duruyormuş.

Süleyman Han’ın hattatı Ahmed Karahisari’nin türbesi de Sütlüce bahsinde anlatılıyor. Çavuşbaşı Camii’nin kapısına karşı olan bu türbe kubbesizmiş. Mezar taşı kitabesini Karahisari kendisi yazmış... Klasik şiirimizin öne çıkan şairlerinden Habibi de Evliya Çelebi’nin kaleminden “Şairler Sultanı” vasıflandırmasıyla anlatılıyor. Acem olan bu şairimiz, Yavuz Sultan Selim’in nedimlerindenmiş. Caferabad Tekkesi’nde medfun. Caferi olduğu için kendisi bizzat buraya defnedilmeyi vasiyet etti diyenler de olmuş, diye yazar Evliya Çelebi, Sütlüce’nin son satırlarında.

Bugün, şehirleşme kültürünün uğramadığı bir yapısı var Sütlüce’nin. Tarih adına bir şey bulmanız neredeyse imkânsız. Miniaturk, Kongre Merkezi gibi birkaç modern yapıyla adından söz ettiriyor. Hepsi bu.

Kara Piri Paşa Kasabası, bugün bu adla anılmıyor pek. Piri Paşa deyip geçiyoruz. Oysa Seyahatname’de başlı başına bir bölüm ayrılmış bu semt için. Hz. Ebu Bekir’in neslinden gelen bir zât-ı muhteremin adını yaşatan bir semt olduğunu ise neredeyse bilenimiz yok. Kasabanın kurucusu olduğu için semt bu adla anılıyor. Kara Piri Paşa’da Aynî Hatun’un yaptırdığı bir cami ve Turşuncuzade Hüseyin Çelebi Camii bulunuyor. Turşuncuzade Hüseyin Çelebi Camii, Mimar Sinan yapısı. Külliyesi olmayan bu camiinin muhitinde Yahudi, Rum ve Ermeniler otururlarmış. Camii, günümüzde bakımlarla ayakta durabiliyor. Semtin denizle olan ilişkisi, dükkânlarla söz konusu edilerek anlatılıyor. İskele başındaki iki yüz kadar dükkânın çoğu meyhaneymiş. Liman kasabası olan yerde kışın gemiciler konaklarlarmış. Evliya Çelebi, “gemicilerin çoğu içkiye düşkündür” diye aktarıyor. Semtin bir diğer özelliği de kiremitlerinden ve tuğlasından geliyormuş. İstanbul zenginleri damlarını Piri Paşa kiremitleriyle kaplarlarmış.

Seyahatname’de geçmiyor fakat bugün İstanbul ve Haliç için sonsuz değere sahip Aynalıkavak Kasrı’nı anmamız gerekiyor. En son yaptığımız ziyarette kapalı olan kasır, İstanbullular tarafından gezilebiliyor.

Bir iskele semti: Hasköy
Haliç’in semtlerinden birindeyiz şimdi. Hasköy, Üsküdar’dan Eyüp’e ziyarete giden küçük yolcu motorlarının uğradığı iskelelerden. Pek çok İstanbullu, Hasköy’ü böyle hatırlıyor. Emsalsiz ve güzel bir bahçe olarak anlatılmaya başlanan Hasköy’ün bazı bağlarında limon ve turunç yetiştirilirmiş.

Bir hamamı, bir Müslüman mahallesi olan Hasköy’de on bir de Yahudi mahallesi bulunuyormuş. Bu kasabayı görenler Rumeli’nde Selanik’e, Arabistan’da Safed şehrine benzetirlermiş. Bir mahallede de Ermeniler bulunurmuş. Bütün Yahudi taifesinin mezarları burada bulunurmuş. Üsküdar ve Galata’dan bile ölüler buraya getirilirmiş. Evliya Çelebi, İne Ayazma adlı Rumların ziyaret ettiği bir yerde bir gece vakti gezinirken “Gel talihim gel” diye bağırdığında kendisine dev gibi bir gulyabaninin göründüğünü yazar.

Bir de Çorlulu Ali Paşa’nın yaptırdığı 18. asra ait bir cami vardır burada. Kasımpaşa-Hasköy yolunun solunda kalır. Bu hat üzerinde günümüze kalan eserlerin çoğu 19. ve 20. asra ait. Özellikle denizcilikle ilgili burada birçok kışla bulunur. Hasköy’ün büyük fethe dair anlatacakları, Akşemseddin Hazretleri hakkında da söyleyecekleri vardır. Fatih ve Akşemseddin’in “mübarek” elleriyle diktikleri fidanları anlatır Evliya Çelebi.

Müslüman mezarlığı Kasımpaşa
Evliya Çelebi Haliç’in büyük, merkezi semtlerinden birine sözü getirir: Kasımpaşa’dayız. Kâfirler arasında Aziz Lonka adıyla bilinen meşhur bir manastır olan Kasımpaşa, fetihten sonra Müslüman mezarlığı haline getirilmiş. İstanbul’un tarihteki meşhur mezarlıklarından olan bu bölge Seyahatname’de şu satırlarla anlatılır: “Halife Abdülmümin Melik zamanında Mesleme ve Eba Eyyube’l Ensarî vasıtasıyla, sonraları Harun Reşid ve Yıldırım Beyazıd zamanında İstanbul’un bir kısmı ve Galata’nın yarısı fethedildiği zaman, yine bu Kasımpaşa’da tersane arkası tamamen mezarlık olarak kullanılmıştır.” Sahabe-i Kiram’dan birçok zâtın burada medfun olduğu bilinir. Evliya Çelebi hâlâ kûfi hatlı kitabelerin olduğunu yazar. İstanbul, fetihten sonra kalabalıklaşmaya başlayınca Kasım Paşa, Piyale Paşa, Ahıska Fatihi Ferhad Paşa, Ayas Paşa, padişah fermanıyla Kasımpaşa’yı mamur hâle getirmişler. Piyale Paşa, kazandığı zaferin ardından kendi adında bir cami yaptırmış, fakat caminin cemaati olmadığı için boğazdan denizi kesip ta camiye kadar bir saatlik yere denizi getirmiş.

Tersane-i Amire, Seyahatname’de bilhassa anlatılır. Kanuni tarafından yaptırılan tersaneye birbirinden farklı özel ve resmi mülk bağlıymış. Kaptan Paşa’nın yanında on iki bin Arabistan askeri de bulunurmuş. Tersanenin inşasıyla beraber Kasımpaşa semti daha da kalabalık bir hâl alır. Yahudisi olmayan Kasımpaşa, Galata’yla Haliç’i ayıran son nokta.

Kasımpaşa’da irili ufaklı onlarca camii bulunuyor. Evliya Çelebi, bir cümleyle de olsa hepsinden bahsetmiş. Günümüzde de yerini koruyan birkaç camii var Kasımpaşa’da. Bunlardan en önemlisi Piyale Paşa Camii’dir. “Bir dere ağzında, kıble tarafı yüksek bir set üzerine oturtulmuş sağlam bir camii” olarak anlatılan Piyale Paşa’nın pencereleri necef ve sair camlarla kaplı olduğu için içi aydınlıktır. İlim medreseleri bahsine geçmeden birkaç mescid adı anar Evliya. Bunların hiçbiri günümüze ulaşamamıştır.

Kasımpaşa’nın yirmi bin kadar Halveti, Celveti, Uşşaki, Mevlevi ve diğer tarikatlere ait tekkeleri varmış. Bilhassa Emir Sultan Tekkesi yol üzerindeymiş. (Bu rakamın doğruluğundan benim de şüphem var. Nüfusu bile o dönemde bu kadar olmayan Kasımpaşa’da nasıl, insandan çok tekke olabiliyor. Acaba bu rakam bu tekkelere mensup olanlar için kullanılmış olabilir mi?)

Hamamlarının ardından mesire alanlarına değinen Evliya Çelebi, Ayazma Mesiresi ve Pota Yeri Mesiresi’ni anlatır. Burada beş altı pota varmış. Her cuma binlerce kemankeş “Pir Vakkas ruhuna Fatiha” okuyarak potayı hedef yaparlarmış. Kasımpaşa’da bunlar gibi, ekseriyetle tekkelerle ve dervişlerle hemhâl olunan mesire yerleri bulunurmuş. Evliya Çelebi her birinden tek tek söz açıyor...

Seyahatname’nin folklorumuz açısından da ilgilenilmeye değer sayısız tarafı var. İlk defa bir İstanbul semtine bu kadar uzun yer ayırdığını gördüğümüz Evliya, Kasımpaşa’nın dükkânlarının vasıflarından çarşıları ve mahallelerine, halkının özelliklerinden kaç tabaka olduklarına, yiyecek, içecek ve sanatkârlarına kadar her yönüyle ilgilenmiş. Yazılı bir belge olma vasfı taşıyan Seyahatname’de buralara bakarak Kasımpaşa’nın halk edebiyatımıza ait ürünlerine ulaşabiliyoruz. Yaklaşık beş asır sonra bugün modern insanın ne kadar güdük bir kültürün içinde olduğunu görebiliyoruz. Bin bir damak tadının sofralarda bulunduğunu, zanaatkârların elinden çıkan eşyaların evlerin değerine değer kattığını bu eserlerden anlayabiliyoruz. Sözgelimi terzileri, Cezayir biçimi elbiseler biçerlermiş. Hapishanelerde çeşit çeşit renkli eldivenler işlenirmiş ki bunlar ancak Gürcistan’da ve Frengistan’da böyle işlenebilirmiş. Şirin kameri kayısı, Cem şah engürü, Boşnak dere gülü meşhurmuş. Bunların esamisi bile okunmuyor bugün. Pazardan alınan üç beş hormonlu meyveyle, meyve zevkimiz olduğunu iddia edebiliyoruz ya yeter bize!
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:55:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları rüya tabiri,Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları mekke canlı, Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları kabe canlı yayın, Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları Üç boyutlu kuran oku Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları kuran ı kerim, Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları peygamber kıssaları,Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyıları ilitam ders soruları, Sütlüce’den Kasımpaşa’ya Haliç Kıyılarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes