> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Tarih > Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud  (Okunma Sayısı 2657 defa)
22 Haziran 2012, 16:45:41
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Haziran 2012, 16:45:41 »



Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud
Ali Şükrü ÇORUK • 68. Sayı / TARİH


1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması’yla başlayan yeni süreçle beraber fetih düşüncesinden uzaklaşan Osmanlı İmparatorluğu için artık tek bir seçenek söz konusuydu: Mevcut durumu koruyarak varlığını devam ettirmek. Siyasi alanda Batılı devletlere özellikle Fransa ve İngiltere’ye yakın olmak, idarî ve sosyal alanlarda Batı’daki gelişmeleri dikkate alarak imparatorluk bünyesinde değişiklikler yapmak bu amaca ulaşmak için başvurulan yollardan en önemlileriydi. Başarısızlıkla sonuçlanan Lâle Devri ve III. Selim tecrübelerini saymazsak bugün modernleşme veya Batılılaşma dediğimiz sürecin imparatorluk tarihindeki en önemli aktörü ise şüphesiz II. Mahmud’du.

Osmanlı tarihinde geleneğin son, modern dönemin ilk padişahı olan II. Mahmud 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdıktan sonra yukarıda sözü edilen amaç uğruna imparatorluk bünyesinde radikal bir değişime gitmişti. Batı’daki gelişmeler doğrultusunda İmparatorluk yönetiminde merkezî bir sistem kurmaya çalışan II. Mahmud’un göz ardı edilmemesi gereken ve dönem şartlarında hayatî önem taşıyan diğer bir hedefi ise kuzeyde Rus, güneyde Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tehlikesine karşı İngiltere ve Fransa’nın siyasi desteğini kazanmaktı. Nitekim bunu kendi ağzından dile getiriyordu. 1828 yılında Rusya ile yapılan ve yenilgiyle sonuçlanan savaş sırasında Batılı devletlerin Karadeniz ve Ege’deki ticari çıkarlarını korumak adına Osmanlı Devleti’ne “destek” sözü vermelerini önemseyen ve “ancak biz bundan böyle dahi kendimizi toplamayıp da eski hâlimizle kalırsak işte o vakit ne bu sözün semeresi görülür ne de diğer devletlerin kullandıkları ağız bu suretle kalır” diyen II. Mahmud’a göre Avrupalıların Osmanlı Devleti’ne verdiği desteği devam ettirmenin tek bir yolu vardı: Değişmek, yani Avrupa’nın sempatisini kazanan, onayını alan bir devlet olmak...

Yaptığı reformlar sebebiyle döneminde kimileri tarafından “müceddid” olarak yüceltilen kimileri tarafından ise “gâvur padişah” olarak nitelenen II. Mahmud’un bu değişim ve reform hareketi sadece devletle sınırlı kalmamış hayatın her alanında kendisini hissettirmişti. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra ordusuz kalan devlet için yeni bir ordu kuran padişah her şeyiyle kendi ürünü olan eskiyle bağlantısını zayıflattı; “yeni” bir yapı ve düzen tesis etme peşindeydi. II. Mahmud, imparatorluğun yapısını değiştiren bir padişah olmanın yanında aynı zamanda bu yeni yapının ve düzenin ilk temsilcisiydi. Yapmak istediği değişiklikleri öncelikle kendisinde tecrübe etmiş daha sonra bunları kanun hükmüne koymuştu. Bu dönemde gerçekleştirilen ve Yeniçeri Ocağı’ndan hareketle gerek orduda gerekse devlet katında eskiyle bağları ortadan kaldırmayı amaçlayan kılık kıyafet değişikliği bunlardan birisiydi. Aşağıda göreceğimiz gibi kimi zaman trajikomik olaylara yol açan bu değişikliğin zamanlaması ve yeri ise hayli ilginçti. 1828 yılında Rusya ile başlayan savaş sebebiyle Topkapı Sarayı’ndan ayrılan ve Rami Kışlası’na yerleşen II. Mahmud, kıyafet inkılâbını burada bulunduğu iki sene içinde gerçekleştirmişti. Tasarladığı değişiklikler için Rami Kışlası’nı bir laboratuar olarak kullanan padişah, bu değişikliklere duyulacak tepkilerin savaş ortamında asgari seviyede kalacağını düşünmüş olabilir.

Kavuktan fese giden yol: Şal
Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra klasik dönemde devlet memurlarının bulundukları makamı yansıtacak şekilde başlarına taktıkları ve mücevveze, kallâvî, horasanî gibi her biri değişik adlarla anılan kavuklar kaldırılmış, yerine ise yeni ordunun başlığı olan “baş şalı”; kaftan yerine ise daha sade olmak üzere harvanî getirilmişti. Yeni ordunun giyeceği elbise konusunda halktan gelecek tepkilerden çekinen II. Mahmud muhtemel tepkileri ortadan kaldırmak için Batılı tarzda talim yapan Mısır ordusunun başlığı olan şalı Asakir-i Mansure’nin başlığı olarak kabul etmiş, kendisi de şal takmaya başlamıştı. Aynı başlık kalite ve renk farklı olmak üzere diğer devlet memurları için de söz konusuydu. Ancak başa sarılan şalın özellikle ordu için kullanışsız olması, bu konuda birlik sağlanamaması padişahı daha pratik bir başlık arayışına itmişti.

Akılları baştan alan değişiklik!
Vak’a-i Hayriye’den sonra başlık konusunda yaşanan değişimin ülke sathına yayılması zaman almıştı. Öyle ki, ilk zamanlarda İstanbul’a yakın olan Silivri’de bile halkın ve yöneticilerin “akılları baştan alan” bu değişiklikten haberi olmamıştı. Konuyla ilgili olarak dönemi anlatan Lütfi Tarihi’nde ilginç, bir o kadar da trajikomik bir olay naklediliyor.

Ahmet Lütfi Efendi’nin yazdığına göre Osmanlı ordusu kumandanlarından Celâl Paşa, Maraş’tan topladığı kuvvetlerle Ruslara karşı savaşmak üzere Rumeli’ye geçer. Ordu Silivri’de mola verir. Mola sırasında Silivri kadısı, Celâl Paşa’yı ziyaret eder. Kılık kıyafet değişikliğinden haberi olmayan kadı efendi, Celâl Paşa’nın huzuruna eski tarz kavukla çıkar. Bunu gören Celâl Paşa sinirlenir ve adamlarına “Alın şu herifin kavuğunu” emrini verir. Olan biteni anlamayan ve imparatorluk tarihinde böyle günlerin yaşanabileceğini hatırına dahi getirmeyen zavallı kadı başından kavuğunu çıkardıkları anda aklını yitirir.

Fes karşısında ulemanın direnci
II. Mahmud’un şal yerine başka bir başlık arayışında çözüm yine bir Müslüman coğrafyada Tunus’ta bulunmuştu: Fes. Sultan Mahmud, makbulü olan Serasker Hüsrev Paşa’nın yeni tarzda oluşturduğu askerî birliğin başına taktığı fesi beğenmiş ve bundan sonra orduda bu başlığın kullanılmasını istemişti. Tunus’a elli bin adet fes siparişi verilmiş, padişah da fes giymeye başlamıştı. Fes ve harvanî II. Mahmud’un yeni dönemdeki kıyafetinin ana unsurlarıydı.

Zaten yaptırdığı resimlerde bu durum öne çıkıyor. Merkezî idare anlayışının bir yansıması olarak tek tip kılık kıyafet arzusunda olan padişahın aniden fes giymesi ve aynı şeyi diğer devlet memurlarından, özellikle ulemadan ve din görevlilerinden istemesi kısa süreli bir şok yaşanmasına sebep olmuştu. Hatta 7 Şubat 1829 tarihinde Rami’de Kışla Camii’nde düzenlenen Cuma selâmlığında padişahın baş imama hitap ederek bundan sonra başına sarık şeklinde sarılmış şal yerine fes, sırtına ise askeriyeye ve mülkiyeye mahsus harvanî giymesini emretmesi etrafta bulunanlar tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştı. Geleneksel giyim tarzı konusunda ısrarcı olan ulema ve din görevlileri ise bu durumdan oldukça rahatsız olmuşlar, II. Mahmud da gerek Vak’a-i Hayriye’de gerekse reformlar konusunda büyük destek gördüğü bu kesimin üzerine fazla gitmemişti. İki aylık uygulamadan sonra ulema ve din görevlileri için fes ve harvani giyme zorunluluğundan vazgeçilmişti. Değişiklik konusunda kararlı olan II. Mahmud’un da isteği yerine getirilerek bu meselede bir orta yol bulunmuştu. Geleneksel uygulamayı andıracak şekilde başlık olarak imame ve tülbent sarmak, üstlük olarak ferace giymek ulemanın yeni dönemdeki kıyafeti olmuştu.

Pantolon için kamuoyu yoklaması
II. Mahmud döneminde gerçekleştirilen kılık-kıyafet değişikliğinin en önemli unsurlarından birisi de pantolondu. O dönemde Avrupa’da üretilen ve giyilen pantolonların oldukça dar olması bu yeniliğin uygulanması konusunda padişahı epeyce düşündürmüş olmalı. Bu konuda halkın ne düşündüğünü öğrenmek, vereceği tepkileri ölçmek amacıyla ilginç bir yol bulunmuştu: Gönüllülere pantolon giydirip halkın arasında dolaştırmak!

Yeni ordunun subaylarından Kuruçeşmeli Hasan Bey ile Avni Bey bu gönüllülerden ikisiydi. 1829 yılı ramazan ayında Avrupa’dan ordu için getirtilen pantolonları giyerek gündüz vakti çarşı pazar dolaştılar. Tabii ki bu davranışları halkın tepkisini çekti. Zabıta tarafından tutuklandılar. Pantolon konusunda kararlı olan ve bu konuda halkta oluşan tepkilerin yayılmasını istemeyen hükümet, Hasan Bey ile Avni Bey’in tutuklanma sebebi olarak gündüz vakti oruç yediklerini ve içki içtiklerini gösterdi. İlgili kişiler mizansen gereği İzmit ve Bursa’ya sürgün edildiler.

Ahmet Lütfi Efendi bu konuda başka bilgi vermiyor. Muhtemelen ilgili kişiler yakın zamanda İstanbul’a geri dönmüşlerdi. Kamuoyunu pantolona alıştırmak için bu tarzda başka neler yapıldığını bilmiyoruz. Kesin olan bir şey varsa o da yakın zamanda II. Mahmud’un yenilikleri arasında yerini alacaktı. Avrupaî örneklerinden tek farkı ise bizde giyilen pantolonun daha bol olması ve rahat hareket etme imkânı tanımasıydı.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud
« Posted on: 23 Nisan 2024, 22:14:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud rüya tabiri,Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud mekke canlı, Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud kabe canlı yayın, Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud Üç boyutlu kuran oku Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud kuran ı kerim, Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud peygamber kıssaları,Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmud ilitam ders soruları, Kılık-kıyafet değişikliği bağlamında II. Mahmudönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes