> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Tarih > I. Dünya Savaşı’ndan sonra
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: I. Dünya Savaşı’ndan sonra  (Okunma Sayısı 753 defa)
25 Temmuz 2012, 14:16:55
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 25 Temmuz 2012, 14:16:55 »



I. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Amerikan yardımı
Ali Şükrü ÇORUK • 79. Sayı / TARİH


İnsanlığın üstesinden gelmekte zorlandığı felâketlerin başında açlık ve kıtlık geliyor. Savaşlar, iç çatışmalar ve kuraklık bu felâketin başlıca nedenleri. Son günlerde Doğu Afrika’da Somali’de yaşanan açlık ise 21. yüzyılda da insanlığın bu felâketle yüz yüze kalacağının bir göstergesi. Özellikle çocuk ölümlerine odaklanan medya sayesinde, hakkında günü gününe bilgi sahibi olduğumuz bu felâketin ortadan kaldırılması yolunda dünyada ve ülkemizde geniş katılımlı yardım kampanyaları düzenleniyor. Dileğimiz bu yardımların en kısa sürede yerine ulaşması ve Somali halkının yaralarının sarılması.

Açlık ve kıtlık, I. Dünya Savaşı sonrasında hem galip hem de mağlup devletlerin uğraşmak zorunda olduğu bir felâket olmuştu. Savaş sırasında bütün kaynaklarını cephede kullanan mağlup devletler cephe gerisini ihmal etmişler, savaş bittiğinde ise bu felâketle karşı karşıya kalmışlardı. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu, bu sıkıntının en yoğun şekilde yaşandığı coğrafyalar olmuştu.

Galip devletlerin bu meseleyle uğraşmak zorunda olması ise işgal ettikleri coğrafyalarda yaşanan açlık ve kıtlık sebebiyleydi. Yoksa kendi ülkelerinde böyle bir sorun söz konusu değildi. Bununla beraber bir ülkeyi işgal etmek, aynı zamanda o ülkenin iaşe başta olmak üzere hayati ihtiyaçlarını gidermek ve sosyal meselelerini halletmek görevini de üzerine almak anlamına geldiğinden bu sorumluluktan kaçamamışlardı. Bununla birlikte galip devletler bu meseleyi kendilerine mahsus yöntemlerle çözmeye çalışacaklardı.

Savaş sonrasında açlık ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkelerden birisi de Türkiye olmuştu. Uzun süren savaş sırasında varını yoğunu kaybeden halkın Mondros Mütarekesi imzalandıktan ve İtilaf Devletleri temsilcilerinin İstanbul’a gelip ülke yönetimine el koyduktan sonraki hâli içler acısıydı. İspanyol nezlesi, verem, tifüs başta olmak üzere salgın hastalıklarla uğraşan, bunun yanında bir kuru ekmek bulamayan halk çektiği sıkıntıları gazetelere gönderdiği mektuplarla dile getiriyordu. O günleri yaşayanlar arasında “muhacirlik dönemi” olarak adlandırılan bu dönemde açlık ve yokluk yüzünden ülke içi göçler yaşandı. Hatta bazılarının o günleri anlatırken “mısır koçanlarını değirmende öğütüp ekmek yapardık” dediğini çoğumuz işitmişizdir.

Amerika’dan gelen yardım gemileri
Geç bir dönemde, 1917 yılında İngiltere ve Fransa’nın yanında savaşa giren ve Almanlara karşı zafer kazanılmasında büyük pay sahibi olan, bu süreç zarfında ekonomik ve askerî bakımdan fazla kayıp yaşamayan ABD, savaş sonrasında Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun açlık ve kıtlık meselesini giderme görevini üzerine almıştı. Bu bağlamda konunun Türkiye ayağı ile ilgili çalışmalar Şubat 1919 tarihinde başladı. Amerika Yardım Komitesi’nin organize ettiği bu faaliyet ile ilgili haberleri dönemin İstanbul gazetelerinden takip etmek mümkün. Amerika Yardım Komitesi’nin gazetelere yaptığı ilk açıklama bu konuda önceliğin kimlere verileceğini göstermesi bakımından önemli. Kendi kamuoyunun da etkisiyle dikkatini Türkiye’deki gayrimüslim azınlıklara yoğunlaştıran ABD’li yetkililer, yardım faaliyetinin savaştan zarar gören, başta Ermeniler ve Rumlar olmak üzere gayrimüslim unsurlara yönelik olduğunu açıklıyordu. Ayrıca İstanbul yardım kampanyasının dışında tutulmuştu. (İkdâm, 4 Şubat 1919). Komite ertesi gün yaptığı açıklamada ise önceliğin Anadolu ve Suriye’de yaşayan gayrimüslimler olmakla beraber ihtiyaç sahibi Müslümanlara da yardım yapılacağını duyuruyordu. (İkdâm, 5 Şubat 1919). Yani “mağluplar” en son sıradaydı. Öncekinin biraz yumuşatılmış şekli olan bu açıklamanın, Türk kamuoyunda oluşacak olumsuz intibayı gidermek ve yardım kampanyası sırasında yaşanacak olası sıkıntıları gidermeye yönelik olduğu hemen anlaşılıyor. Nitekim daha sonraki günlerde İstanbul da bu faaliyetin kapsamına alınacaktı. (İkdâm, 17 Şubat 1919) Yalnız İstanbul’a yapılacak “yardım” diğerlerinden farklıydı. Yardımın bir kısmı şehirde bulunan yetimhanelere meccanen verilecek, bir kısmı ise “maliyet fiyatıyla” tüccarlara satılacaktı.

Şubatın ortalarından itibaren Türkiye’ye gelmeye başlayan yardım gemilerinin son durağı İzmit Körfezi’ndeki Derince Limanı’ydı. Buradaki depolara boşaltılan yükler Anadolu ve Suriye’deki ilgili yerlere gönderilmeye başlandı. Un, buğday, tohum, kumaş, çorap, yorgan, ayakkabı, ilaç, gaz yağı, tarım aletleri ve otomobillerden oluşan bu ihtiyaç malzemelerinin ve gıda maddelerinin halka dağıtımını ise Amerikalı yetkililer ve Kızılhaç görevlileri bizzat gerçekleştirdi (İkdam, 19 Şubat 1919).

Şubat sonu ve Mart başında ise İstanbulluları sevindirecek olaylar yaşandı ve ilk etapta dört yardım gemisi limana demir attı. İstanbul’un iaşe sıkıntısına “ilâç” gibi gelen ve halkı hayata döndüren bu sevkiyat daha sonraki günlerde ürün çeşitliliğiyle devam edecekti. Gemilerin getirdiği yükler arasında İstanbulluların savaş süresince hasretini çektikleri, karaborsada yüksek fiyatlarla satıldığı için halkın büyük kısmının ulaşamadığı “has buğday unu” ve süt tozu ağırlıktaydı. Amerikan gemilerinin İstanbul’a gelmesi piyasalarda etkisini hemen gösterdi ve un fiyatlarında büyük düşüş yaşandı. Çuvalı 39-40 liraya satılan unun fiyatı 30-31 liraya düştü. Un fiyatlarında yaşanan bu düşüş şeker, çay, kahve gibi diğer gıda maddelerinde de kendisini gösterdi. (İkdâm, 28 Şubat 1919) Amerika’dan getirilen un ise 16 liradan piyasaya giriş yaptı (İkdâm, 2 Mart 1919). Piyasa şartları dikkate alındığında oldukça ucuz olan Amerikan unundan yapılan has francela ekmekler fırınların vitrinlerini süsledi ve halktan büyük rağbet gördü. Bu undan yapılan baklavalar, börekler, pastalar tekrar sofralarda yerlerini aldı. Bu arada hükümet de devlet memurlarına maaşlarına mahsuben Amerikan unu dağıttı. (Alemdâr, 7 Mart 1919) Süt tozu meselesinde ise Amerikalı yetkilileri şaşırtan ve bazı tedbirler almaya iten gelişmeler yaşanıyordu. Amerikan yardım komitesi, süt tozuna “aşırı su katarak” halka satan sütçülere ve bakkallara satış yapmayı yasakladı (Alemdâr, 29 Mart 1919). Uzun bir yokluk devresinden sonra adeta bir ilâç gibi gelen ve İstanbul’un damak tadını değiştiren Amerikan unu ve süt tozu aşağıda temas edeceğimiz gibi kamuoyunda başka değişikliklere de yol açacaktı.

ABD’den İstanbul’a gelen mallar arasında ayakkabılar da vardı. İstanbulluların yokluktan “beş senedir nasır tutan ayakları” bu ayakkabılar sayesinde bayram edecekti. Üstelik ucuz, şık ve kaliteli olan bu ayakkabılar halka savaş öncesi dönemi hatırlatmıştı. (Karagöz, 16 Nisan 1919)

Amerikan yardımının sonuçları: Manda tartışması, tango, çarliston, otomobil
ABD’nin “insaniyet namına” Türkiye’de gerçekleştirdiği yardım misyonu, doğal olarak siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçları da beraberinde getirecekti. Her şeyden evvel, I. Dünya Savaşı sırasında karşı tarafta olmasına rağmen Osmanlı ile savaşmamış olan ABD’nin Türkiye’nin sıkıntılarını gidermek yolunda yaptığı bu yardım İstanbul halkı ve aydınlar arasında bu ülkeye karşı bir sempati oluşturmuştu. Bu sempatinin en önemli siyasi göstergesi ise manda meselesiydi. Türkiye’nin geleceği ile ilgili tartışmaların yapıldığı o günlerde bazı aydınlar ülkenin kurtuluşunu Amerikan mandasında görmüşler, özellikle kalkınma yolunda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi olan ABD’ye ümit bağlamışlardı. Manda fikrini savunanlara göre ABD’nin himayesi ve yol göstericiliği olmadan Türkiye’nin ayağa kalkması mümkün değildi. Nitekim bu tartışmalar lehte ve aleyhte olmak üzere bir müddet kamuoyunu işgal edecekti.

İstanbul’da açılan İngilizce kursları ise kültürel anlamda yeni bir yönelimi simgelemekteydi. Bu yönelim sosyal alanda daha belirgindi. İşgalin de tesiriyle her alanda bir kontrolsüzlüğün yaşandığı toplumda yavaş yavaş Amerikan tipi hayat tarzının tezahürleri kendisini gösteriyordu. Amerikan ceketleri ve pantolonları, Beyoğlu’nda “bar” adı verilen eğlence yerlerinin açılması, caz müziğinin gelmesi, tango, fokstrot, çarliston gibi dansların Beyoğlu ve Şişli çevresinde yaygınlık kazanması bu döneme rastlıyor. Hatta çarliston hakkında yazılan;

Bana derler kambur felek
Gezdim tozdum fellek fellek
Bu çarliston bak ne hoştur
Gülmesene a dümbelek

kantosu dönemin çalgılı tiyatrolarında uzun süre çalınıp söylenmişti.

Bu misyonun önemli sonuçlarından biri de ticaret alanında yaşanmıştı. İtilaf Devletleri’nin Osmanlı Devleti’ne uyguladığı abluka kaldırıldıktan sonra ticaret eşyası taşıyan Amerikan gemileri İstanbul limanında boy göstermeye başladı. Bu gemilerin yüklerini ise otomobil, motosiklet gibi dönemin lüks tüketim malları teşkil ediyordu. Bir başka deyişle yardım misyonu aynı zamanda ABD için uluslararası ticarette yeni pazarlar bulma anlamına gelmekteydi.

Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan bütün bu gelişmeler, benzer şekilde II. Dünya Savaşı sonrasında da yaşandı. Savaş sonrasında ABD’nin uygulamaya koyduğu “Marshall Planı” çerçevesinde Türkiye’ye yardım yapılmış, bu yardımın da tıpkı yukarıdaki gibi siyasi, sosyal ve kültürel sonuçları olmuştu.


Bir karikatür örneği:

Mütareke döneminde Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı yardım yazılı basında yankı bulmuş, bu konuyu işleyen pek çok karikatür yayımlanmıştı. Dönemin mizah gazetelerinden Karagöz’de (nr. 1150, 5 Mart 1919) yayınlanan bir karikatürde “Sam Amca” İstanbul halkına ekmek dağıtıyor. Dönemin algısıyla sırf insani amaçlarla uzak diyarlardaki insanlara iyilik eden Sam Amca’nın, vakur ve karşılık beklemeyen bir tavırda çizilmesi dikkat çekici. Buna karşılık olarak İstanbul halkının birbirini ezercesine “börek” tadındaki ekmeklere hücum etmesi ise...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: I. Dünya Savaşı’ndan sonra
« Posted on: 28 Mart 2024, 15:32:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: I. Dünya Savaşı’ndan sonra rüya tabiri,I. Dünya Savaşı’ndan sonra mekke canlı, I. Dünya Savaşı’ndan sonra kabe canlı yayın, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Üç boyutlu kuran oku I. Dünya Savaşı’ndan sonra kuran ı kerim, I. Dünya Savaşı’ndan sonra peygamber kıssaları,I. Dünya Savaşı’ndan sonra ilitam ders soruları, I. Dünya Savaşı’ndan sonraönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes