> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Tarih > Eski İstanbul’da kurban bayramları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Eski İstanbul’da kurban bayramları  (Okunma Sayısı 1047 defa)
21 Haziran 2012, 17:36:33
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 21 Haziran 2012, 17:36:33 »



Eski İstanbul’da kurban bayramları
Ali Şükrü ÇORUK • 69. Sayı / TARİH


Hayata ait her şeyin kendisine has hususiyetleri ile birlikte yaşandığı kültürümüzde kurban bayramlarının ayrı bir yeri vardır. Bu, dün olduğu kadar bugün için de geçerlidir. Eski hayatımız ve tarihimiz ile ilgili yazdığımız bu yazılarda her dönemin kendisine has iyi ve kötü yanlarının olduğunu, geçmiş hayatı hürmetle anmakla beraber maziye körü körüne takılıp günümüz yaşantısını ihmal hatta mahkûm etmememiz gerektiğini vurgulamaya çalışıyoruz. Çünkü hayata anlam ve ruh veren değerler sadece geçmişe has değil bütün zamanlara özgü. Önemli olan bu değerleri gündemde tutmak ve bugünün insanına ulaştırabilmek.

Kurban bayramını konu ettiğimiz bu yazıda yeri geldikçe günümüzle mukayeseler yaparak eski İstanbul’da mahalle ölçeğinde bayramın nasıl yaşandığına dair tablolar ve anekdotlar sunmaya çalışacağız.

Beyazıt Meydanı’nda kurbanlıklar!
Eski İstanbul’un et ihtiyacı 19. yüzyıla kadar sur dışında özellikle Yedikule’de kurulan mezbahalardan sağlanıyordu. Her nedense bu tarihten sonra Haliç boyunca mezbahalar açılmış, şehirden uzak tutulması gereken bu tesisler şehrin büyümesine ters orantılı olacak şekilde İstanbul içine taşınmıştı. Şehre kesimlik canlı hayvan girişine ise sadece kurban bayramlarında izin veriliyordu. Bayramlarda sur içine getirilen kurbanlıklar şehrin muhtelif yerlerinde kurulan pazarlarda sergileniyor ve alıcısına ulaştırılıyordu. Eski İstanbul’da kurban bayramlarında hayvan pazarı olarak kullanılan mekânlardan birisi de Beyazıt Meydanı’ydı.

Yıllar önce üniversite öğrencisiyken Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin Süreli Yayınlar Bölümü’nün duvarında Beyazıt Meydanı ile ilgili bir fotoğraf görmüştüm. Osmanlı’nın son döneminde çekildiği anlaşılan bu fotoğrafta meydanda koyunlar bulunuyor, koyunların yanı başında ise alıcılar ile satıcılar arasında pazarlıklar yapılıyor. İlk bakışta anlaşılacağı üzere fotoğraf, bayram dışında sur içine kesimlik hayvan sokmanın yasak olduğu eski İstanbul’da yaşanmış bir kurban bayramını resmediyor. İmparatorluk başkentinin, İstanbul’un ortasında kurban pazarının kurulması her ne kadar alıcı ve satıcı için kolaylık teşkil etse de ilk gördüğüm anda manzara oldukça garibime gitmişti. Çevresinde Beyazıt Camii’nin, Sahaflar Çarşısı’nın, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin ve Harbiye Nezareti’nin (şimdiki İstanbul Üniversitesi) bulunduğu “tarihî” meydanın senede bir defa da olsa kurban pazarı olarak kullanılmasını eski hayatımızın olumsuz taraflarından birisi olarak değerlendirmiştim. Sur dışında müsait yerler varken şehrin ortasına böyle bir pazarın kurulması oldukça düşündürücüdür.

Eski İstanbullular arasında kurban olarak tercih edilen hayvan koyundu. Bunlar arasında ise makbul olan Sakız koçuydu. İhtişamı, büyüklüğü ve görkemiyle dikkat çeken Sakız koçu bu özelliklerine paralel olarak diğerlerinden pahalıdır. Hâli vakti yerinde olanlar, yakınlarına kurban hediye edecek ince zevkliler etinin lezzetinden ve fazla et vermesinden hareketle Sakız koçu üzerinde ısrar ederlerdi. Günümüzde sayısı oldukça azalmış olan bu ırkın korunması ve geliştirilmesi için İzmir’de çalışmalar yapılıyor.

Eski İstanbul’da kurbanlar çoğunlukla evlerin ve konakların bahçelerinde kesilirdi. Bahçenin bir köşesine önceden bir çukur açılır, kurbanın kanı bu çukura akıtılır aynı şekilde hayvandan arta kalanlar da bu çukura gömülürdü. Ancak şehrin büyümesine paralel olarak müstakil bahçelerin ve açık alanların ortadan kalkması kurban kesiminde İstanbul halkının büyük zorluklar yaşamasına sebep olmuştur. İstanbul halkının bu dinî vecibeyi yerine getirme çabası ve bu noktada yaşadığı sıkıntılar özellikle son yıllarda medyanın ilgi odağı hâline geldi. Ancak son zamanlarda yaşanan olumlu gelişmelerle İstanbul’un ve İstanbulluların yaşadığı bu sıkıntıların büyük ölçüde azaldığını görüyoruz. Şehir merkezine uzak noktalarda oluşturulan geçici ve yarı entegre tesislerde kurbanlık hayvanı satın aldıktan sonra hemen kestirmek ve etleri muhtelif parçalara ayırmak mümkün oluyor.

Kurban kesildikten sonra etlerin dağıtımında günümüzde olduğu gibi öncelikle konu komşu, fakir fukara gözetilir, bazı kurbanlar bütünüyle muhtaç olanlara dağıtılırdı. Kurban etlerini kavurup kaplara yerleştiren fakir fukaranın bir kısmı yıl boyunca yemeklerinde bu etleri kullanırdı.

Bayram demek aynı zamanda sevinç ve eğlence demektir. Diğer bayramlarda olduğu gibi kurban bayramında da bayram zevkini ve sevincini azami derecede yaşayanlar çocuklardır. Türlü renklerde alacalı bulacalı bayramlık elbiselerini giyen çocuklar aileleriyle ve yakın akrabalarıyla bayramlaştıktan sonra soluğu şehrin muhtelif yerlerinde kurulan bayram yerlerinde alırlardı. Başta Fatih, Aksaray, Beyazıt ve Tophane olmak üzere çeşitli semtlerin cami avlularında ve boş arsalarında kurulan bu bayram yerlerinde dönemin imkânlarına göre çocukları eğlendirecek her şey mevcuttu. Seyyar tiyatrolar, atlı karıncalar, dönme dolaplar, egzotik hayvanların gösterildiği küçük bir hayvanat bahçesi, güç gösterisine dayalı aletler, salıncaklar, basit illüzyon gösterileri, davul zurna eşliğinde oynanan yöresel oyunlar, türküler, şarkılar, birdir bir, uzun eşek, sadece çocukların değil büyüklerin de ilgilendiği bayram eğlenceleriydi.

İstanbul’dan bayram sesleri
Bayramı en güzel şekilde yaşamak, misafirleri ağırlamak ve her şeyi dört dörtlük yerine getirmek kaygısı ister istemez telâşlı bir havayı da beraberinde getirirdi. Özellikle ev hanımları ve kadınlar bu konuda oldukça titizlerdi. Bugün olduğu gibi günler öncesinden başlayan hazırlıklar insanları yorgun düşürürdü. Ramazan bayramından farklı olarak bu bayramda kurban kesilmesi, etlerin dağıtılması, bir yandan pişirilerek misafirlere ikram edilmesi hususları evin yükünü iyice arttırırdı. Böyle bir ortamda yaşanan koşuşturmayı eski İstanbul’un seslerini kaydetmiş usta bir yazardan, Ahmet Rasim’den dinleyelim:

“Kurban Bayramı! O ne telâş! Peştamal nerede? Tülbendi getirin, ödağacı yakın gül suyu serpin, çengeli tak! Çukuru kaz, bıçaklar hani ya! Masat, masat, verin masadı! Çocuklar mutfağa bakın! Ayol, küçükhanım, dadı, teyze, anne, satır nerede? Ay şaşırdım! İlahî kör ol kedi! Yiyemez ol! Baksana Ahmed Ağa, şu oğlana böbreği çıkarıver! Aşçı kadın, büyük tencere ne yerin dibine geçti? Hû, efendi kahve istiyor! Hah, işte sırası, tütününden kahvesinden bıktım! İşte biliyor, işimiz var! İspirto yanında! Aman erkekler!
- Anne!
- Ne var… Ay çıldıracağım!...
- (Biraz küçüğü) Anne!
- Aman yarabbi! Mübarek günde yarabbi!
- (Biraz daha küçüğü) Anne!
- (Gırtlağın var kuvvetiyle) Annesiz kalın!
- Yukarıdan kalın bir ses:
- Yahu bir parça külbastı yapın.
- İşte böyledir, iş arasında iş!
Çat kapı:
- Kapıya bakın!
Dışarıdan:
- Etten, kurbandan…
- Kapıyı açın, inayet ola de!
- İnayet ola!..
- Aman küçükhanım bir parça etten…
Çat kapı. Büyükhanım eller dizinde:
- Bizim Durmuş ne cehennemde? Hasan nerede? Ayol yollasanıza! Bana bak, o budu Teranedil’e ayırın, o gelir alır! Benimkinin budunu hoca efendiye götürsünler. (Yukarıdan bir ses)
- Yahûlar, bir parça kavurma yok mu?
- Anne, görüyor musun hiç dili duruyor mu? Aman Allah (İnce bir bağırtı)
- Aman elim aman!
- Ne oldun oğlan?
- Aman hanımnine, acıyor yandı.
- Oh olsun, acelen ne, patladın mı? Sahana alsınlar da ondan sonra yiyeydin.”

Kurban bayramının o tatlı telâşını anlatan konuşmalar bu şekilde uzayıp gider. Günümüzde de bu telâş aynı şekilde yaşanmaya devam ediyor. Yarın da büyük ihtimalle çeşitlenerek devam edecek. Ancak bayram uğruna yaşanan bu telâş ve yorgunluğu yapılan işin kudsiyeti unutturacak, geriye tebessümle anılan tatlı hatıralar kalacak.

Bayramımız kutlu ve mübarek olsun!

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Eski İstanbul’da kurban bayramları
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:02:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Eski İstanbul’da kurban bayramları rüya tabiri,Eski İstanbul’da kurban bayramları mekke canlı, Eski İstanbul’da kurban bayramları kabe canlı yayın, Eski İstanbul’da kurban bayramları Üç boyutlu kuran oku Eski İstanbul’da kurban bayramları kuran ı kerim, Eski İstanbul’da kurban bayramları peygamber kıssaları,Eski İstanbul’da kurban bayramları ilitam ders soruları, Eski İstanbul’da kurban bayramlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes