> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Tarih > İstanbul’un Karamanlıları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İstanbul’un Karamanlıları  (Okunma Sayısı 1118 defa)
20 Haziran 2012, 17:17:56
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Haziran 2012, 17:17:56 »



İstanbul’un Karamanlıları
Önder KAYA • 70. Sayı / TARİH


İstanbul’un çok kültürlü yapısı içinde Karamanlılar denilen zümre, ilginç bir yere sahiptir. Karamanlılar, Ortodoks mezhebine mensuplardı. Grek alfabesi kullanır ancak Türkçe konuşup yazarlardı. Bu nedenle de onların Ortodokslaşmış Türkler mi yoksa Türkleşen Ortodokslar mı olduğu hâlâ tartışmalı bir konu. Önemli oranda iç Anadolu’da Karaman, Niğde ve Kayseri gibi şehirlerde yaşıyor olsalar da, Anadolu’nun pekçok farklı yerine dağılmış bulunuyorlardı. Karamanlılar da İstanbul’a, tıpkı gittikçe kalabalıklaşan Ermeni ve Yahudi cemaatleri gibi büyük ölçüde fetih sonrasında Fatih Sultan Mehmet tarafından, yeni başkenti şenlendirme politikası çerçevesinde getirilmişlerdi. İlk Karamanlılar’ın daha ziyade Karaman bölgesinden ve şehrin imarı sırasında görev alan yapı ustası kişiler oldukları, söz konusu gruba da bu nedenle Karamanlı dendiği şeklinde bir görüş var. Ortodoks patrikhanesine bağlı olan bu cemaat, Türkçe konuşması sebebiyle İstanbul’a yolu düşen pek çok gezginin de ilgi odağına yerleşmiştir.

Karamanlılar’ın İstanbul’daki yaşam alanları
16. yüzyılda İstanbul’a gelen Avusturyalı seyyah Hans Dernschwam, görece diğer seyyahlara göre Karamanlılar hakkında detaylı bilgiler veriyor. Yazdıklarından, daha bu devirde Yedikule ve civarında Türkçe konuşan, Rumcadan anlamayan bir topluluğun Yedikule’de ikamet etmekte olduğunu öğreniyoruz. Dersnschwam bu topluluğa “Caramanos” der ve ilave olarak da topluluğun İran’a pek uzak olmayan kıraç bir diyardan Yavuz Selim zamanında İstanbul’a getirildiğini söyler. Hâlbuki Ermeni müellif Eremya Çelebi Kömürciyan, Karamanlılar’ın daha Fatih zamanında İstanbul’a iskân edildiklerini zikrediyor. Nitekim aşağıda da bahsedeceğim üzere Samatya civarındaki Aya Konstantin ve Helena Kilisesi’nin, daha Fatih zamanında bu cemaate verilmiş olması, Kömürciyan’ı destekler nitelikte.

Hıristiyan inancındaki bu toplumun kadınları uzun, sivri, beyaz ve renkli bir başlık giyiyorlardı. Hatta seyyahımız bu başlığı papanın başlığına benzetir. Topluluğun bölgede, o sıralarda harabe haline gelmiş bir kilise ve manastırı olduğunu da ondan öğreniyoruz. Cemaatin bölgede sadece küçük bir kilisesi faal halde olup bu yapının içinde insan boyunda olan İmparator Büyük Konstantin ve annesi Azize Helena’ya ait resimler bulunmaktaydı. Kiliseye ait yemekhanede ise Hz. İsa’nın son yemeğini gösteren bir tablo yer alıyordu.

Robert Mantran, 17. yüzyıl İstanbulunda Karamanlılar’ın Narlıkapı, Fener ve Kumkapı’ya yerleştiklerini söylüyor. 19. yüzyılın başlarında eserini kaleme alan Ermeni müellif Sarraf Hovhennesyan ise İstanbul’daki Rum kiliselerini sayarken Samatya’da Altımermer semti civarında bir Karamanlı mahallesinden ve buradaki Aya Konstantinos kilisesinden dem vurur ki, söz konusu yapı Dernschwam’da geçen kilise olsa gerek. Zaman içinde Karamanlılar da şehir içine yayılmışlardı. Karamanlılar yaşam sahası olarak daha ziyade Rumların bulunduğu semtleri tercih etmiş Fener, Cibali, Kumkapı gibi semtlere dağılmışlardı.

Gündelik hayatları
Karamanlılar’ın gündelik yaşamları ile ilgili mevcut bilgilerimiz ne yazık ki son derece az. Bu anlamda en detaylı bilgileri veren kişilerden biri 1551’de İstanbul’a gelen Fransız seyyah Nikolas de Nikolay. Onun anlatımına göre Karamanlılar arasında 16. yüzyılda en makbul meslek, kuyumculuk ve işlemecilikti. Zaten cemaatin en varlıklı kesimini de bugünkü Kapalıçarşı civarındaki çarşı ve bedestenlerde bu işlerle meşgul olan kişiler oluşturuyordu. Öte yandan yine bu grup geldikleri yörelere göre farklı meslekler de tutmuşlardı. Mesela Kayserililer daha ziyade pastırma ve sucuk yapımında uzmanlaşırken, zahirecilik ve peynircilik Niğde’den gelen Karamanlılar’ın elindeydi. Varlıklı kişilerin eşleri de son derece rahat bir hayat yaşıyorlardı. Bu kadınların ihtişamı kıyafetlerine de yansımıştı. Karamanlı zenginlerin kadınları genellikle ipek ve kadife kumaştan yapılma ağır, işlemeli elbiseler giyiyorlardı. Başlarında taşıdıkları rengârenk ve çiçek desenleriyle bezeli serpuşlar da ayrıca göz alıcıydı. Bu serpuşların arka tarafında yerlere kadar uzanan bir tül hemen göze çarpıyordu. Zengin kadınlar hamama ve kiliseye gitmek dışında nadiren dışarı çıkarlar, vakitlerini daha çok evde işleme yaparak geçirirlerdi. Gelir düzeyi düşük olanlar ise aile geçimine katkıda bulunmak amacıyla sokaklarda peynir, piliç, yumurta ve sebze satarlardı. Cemaatin erkeklerinin giyimini, diğer Rumlardan ayırmak mümkün değildi.

İstanbul’da 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyılın başında ise bakkallık mesleği adeta Karamanlılar ile özdeşleşmişti. Karamanlılar’a bu dönemde Tophane ve Beşiktaş gibi gelişmekte olan semtlerde de rastlanıyordu. Ermeni yazar Hagop Mintzuri 1898-1900 yıllarında, Beşiktaş çarşısında bir fırında çalışırken, komşuları olan Karamanlı Yorgo ve damadı Sava’dan da bahsediyor. Yorgo usta bakkallık yapmakta ve bir yandan da Tophane’deki soydaşı olan bakkallara yüzde yirmi beş faizle borç para vermekteydi. Borç senetlerini de, Türkçe yazılışı ve Rumca okunuşu olan Karamanlıca ile hazırlamaktaydı. Yeri gelmişken hemen belirtelim, İstanbul’un tanınmış meddahlarından Sururi’nin plağa okuduğu oyunlardan birinin adı da “Çapkın Süleyman ve Karamanlı bakkal” adını taşıyor.

Karamanlılar’dan kalan kiliseler ve mezar alanları
Şehirdeki iki kilisenin Karamanlı cemaati ile bağlantılı olduğunu ve onlarla özdeşleştiklerini biliyoruz. Bunlardan ilki Karamanlılar’ın İstanbul’daki ilk yerleşimleri olan Samatya ile Yedikule arasında. Söz konusu kilise Aya Konstantinos ve Helena adını taşıyor. Bilindiği üzere Roma İmparatoru Büyük Konstantin her ne kadar yaşamı müddetince Hıristiyanlığını açıkça ifade etmemiş olsa da bu din mensuplarına türlü kolaylıklar sağlamıştı. Hatta kendi eseri olan başkentinde, bir zamanlar bugünkü Fatih külliyesinin yerinde bulunan 12 Havari Kilisesi başta olmak üzere, bazı dinsel yapılar inşa ettirmişti. Yine Hıristiyanlık, onun vesilesiyle aradığı huzur ortamına kavuşmuş ve ilk ekümenik konsil olan İznik konsiline de başkanlık etmişti. İmparatorun Hıristiyanlara karşı bu denli müsamahakâr olma nedenlerinden biri de çok sevdiği annesi Helena’ydı. Dindar bir Hıristiyan olan Helena, kutsal topraklara bir yolculuk yapmış ve beraberinde başta Hz. İsa’nın gerildiği çarmıhın parçaları olmak üzere pek çok kutsal emanetle geri dönmüştü.

İşte söz konusu kilise bu ana-oğula adanmıştı. Eski Rum kiliselerinden biri olan bu yapının inşa tarihi, fetih öncesi devreye kadar çıkıyor. Büyük Konstantin’in sağ kol ve parmak röliği bu kilisede korunmuştu. Nitekim 21 Mayıs günü de bu imparatora adanmış ve ona ait rölikler yani kutsal kalıntıların söz konusu tarihte çıkarılarak halka sergilenmesi bir gelenek haline gelmişti. Bazı seyahatnamelerde bu kilisede, imparator Konstantin zamanından kalma ikonaların korunduğundan bahsediliyor.

Kilise, fethi takip eden yıllarda bakımsızlıktan harabeye dönmüştü. Öte yandan Fatih Sultan Mehmet de yeni başkentini ihya etmek amacıyla fethettiği bölgelerden nitelikli nüfusu İstanbul’a göç ettirme yolunu tutmuş, bu çerçevede çok sayıda Karamanlı da İstanbul’a getirilerek Samatya ve Yedikule arasına yerleştirilmişti. Sultanın harap olan bu kilisenin imar edilmesine izin verdiğini ve sonrasında da yapının “Karamanlı Kilisesi” olarak adlandırıldığını biliyoruz. Kilise tarih içinde çeşitli yangın ve depremlere maruz kaldı. 1689’da ciddi bir yangın geçirdi, 1805’te ise yeniden inşa olunarak ibadete açıldı. 1833’te restore edilen kilisenin avlusunda bulunan çan kulesi ise, Sultan II. Abdülhamid’in saltanatı sırasında inşa olundu. Son olarak 1963’te esaslı bir restorasyon geçirdi.

Adı Karamanlılar’la anılan bir diğer kilise ise Aya Kiryaki, ya da halk arasındaki ifade ile “Merdivenli Kilise”ydi. Bu kilise ile ilgili bilgiler 16. yüzyıla kadar uzanıyor. Kilise, zaman tünelinde türlü badireler atlatmışsa da 1894’teki büyük İstanbul depremi sırasında harabeye dönmüştü. Burada görevli olan ve 2009’da hayata gözlerini yuman papaz Meletios Sakkulidis’in sözlü ifadesine göre kilise, 1895’de Karamanlı cemaatince yeniden inşa olunmaya başlandı. İnşaat 1901’de sona erdi ve yapı, törenle ibadete açıldı. Meletios Sakkulidis’in bir diğer özelliği de ülkemizde Karamanlıca kitaplar ve Karamanlılar hakkında en kapsamlı bilgi sahibi kişi olmasıdır.

Kaynaklarda Karamanlılar’ın yoğun olarak yaşadıkları Yedikule’nin hemen dışında, surlara yakın bir yerde, mezar alanı bulunduğuna dair veriler yer alıyor. Ancak ne yazık ki bu mezarlık bugüne ulaşmamış olup muhtemelen bugün Balıklı Rum Kilisesi’nin avlusuna döşenen ve Karamanlıca olan mezar taşlarının bir kısmı oradan nakledilmiş olmalı. Öte yandan hâlihazırda Balıklı Rum Mezarlığı’nda Karamanlıca yazılan mezar taşlarına da tesadüf olunuyor. Şu halde Rum millet sistemine dâhil, ancak kilise ve mezarlığı vesilesiyle farklılığını muhafaza eden bir cemaat ile karşı karşıyayız.

Karaman cemaati açısından en büyük değişim ve dönüşüm Kurtuluş Savaşı sonrasındaki Türk-Yunan nüfus mübadelesi sırasında yaşandı. Anadolu’daki Karamanlı nüfus, cemaatin önde gelenlerinin hükümet nezdindeki girişimlerine rağmen Ortodoks mezhebinden olmaları nedeniyle Rum telakki edilmiş ve Yunanistan’a gönderilmişlerdir. Ancak Lozan anlaşmasının İstanbul Rumlarını kapsamaması sayesinde bir müddet daha bu şehirde varlıklarını devam ettirmişlerse de izleri günden güne silindi. Çokuluslu bir yapıdan ulus-devlete geçiş sürecinden Karamanlılar da etkilendi. Yunanistan’a giden Karamanlılar ise büyük ölçüde hâkim kültüre karışarak eridi.

Kaynakça:

- Mustafa Akkaya; Hıristiyan Türklerden Karamanlılar, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İstanbul’un Karamanlıları
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:28:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İstanbul’un Karamanlıları rüya tabiri,İstanbul’un Karamanlıları mekke canlı, İstanbul’un Karamanlıları kabe canlı yayın, İstanbul’un Karamanlıları Üç boyutlu kuran oku İstanbul’un Karamanlıları kuran ı kerim, İstanbul’un Karamanlıları peygamber kıssaları,İstanbul’un Karamanlıları ilitam ders soruları, İstanbul’un Karamanlılarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes