๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Tanımı ve Önemi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2007, 04:31:47



Konu Başlığı: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2007, 04:31:47
Mürid:
Mürid (irade eden; bağlı olan); kalbini Allah-u Zülcelal'den gayri her şeyden yana öldürmüş, sadece O'nu arzulayan, O'na müştak, dünyanın süsünden, debdebe ve ihtişamından yüz çevirmiş kimsedir. Gerçek mürid, yüzünü Hakk'a yönelten ve O'na ulaşmak için tarikat disiplinine uyan, mürşidine bağlı bir vasfa sahiptir. Küllî iradeye teslim olana teslim olmak, Hakk'a                   teslimiyettir.

Keramet:
Mü'min ve sâlih bir kimseden meydana gelen harikulade   haller,   olaylardır.   Mucize  ise Peygamberlerden sadır olur. Kera-met velayetin şartı değildir, bir kimsenin veli veya mürşid olarak kabulü için görülmesi veya gösterilmesi gerekmez. Salih kimselerin dışında bazı kimselerden zuhur eden olağanüstü hallere ise "istidraç" denir. Fasık, günahkâr ve ahlakî kemalatı olmayan kişilerin bu tür halleri, istidraç veya sihir olup; Allah Dostlarının halleriyle hiçbir alakaları yoktur.
Nakşibendî sadatı, kerametlerini gizlemeyi, Allah-u               Zülcelal'e edebin gereği saymışlardır. Kerametin hak olduğunu Kur'an-ı Kerim'deki; Ashab-ı Kehf, Meryem Kıssası, Belkıs          Kıssası gibi bölümlerden anlamaktayız. Buna Kur'an-ı Kerim’den şöyle bir örnek verebiliriz.
Neml suresinde geçen Süleyman aleyhisselam'ın kıssası şöyle anlatılmaktadır:
"(Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir? Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi. Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanı başına yerleşmiş olarak gördü..." (Neml; 38-40)
İşte bu, hem alim ve salih olan evliyaların kerametine, hem de tevessüle çok büyük bir örnektir.
Keramete başka bir örnekte şudur.
Hz. Ömer radıyallahu anh, Sariye komutasında bir orduyu sefere yollamıştı. Bir süre sonra cuma hutbesini verirken, birden:
"Ya Sariye! Dağa çekil, dağa çekil!" diye bağırdı. Cemaat birbirine baktı. Hz. Ali radıyallahu anh:
"O, söylediklerinin altından çıkacaktır. Boşu boşuna konuşmaz." dedi. Namazdan sonra Abdurrahman bin Af radıyallahu anh, Hz. Ömer radıyallahu anh'ın yanına girdi ve:
"Halkın seni kınaması için verdiğin açıkların en kötüsü kendi kendine konuşmandır. Bu davranışınla onlara dedikodu imkanı veriyorsun. Konuşurken:
"Ya Sariye! Dağa, diye bağırdın. Bu ne demekti?" diye sordu. Hz. Ömer radıyallahu anh dedi ki:
"Vallahi kendimi tutamadım. Kardeşlerimizin dağın önünde çarpıştıklarını, düşmanın önden ve arkadan onlara saldırdıklarını gördüm."
Bir ay sonra Sariyenin postacısı geldiğinde durum açıklığa kavuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer radıyallahu anh'ın aleyhinde konuşanlar şöyle dediler:
"Bu adama ilişmeyin; Allah, ona lütuf ve ikramda bulunuyor."  (Ebu Nuaym)

Murakabe:
Allah-u Zülcelal'in manevi olarak bütün hallerimize muttali olduğunu düşünerek; müridin kalbini daimi olarak gözetip masivadan ari tutması ve Rabb'inin her an onu gözettiğini bilerek o şuurla O'nun rızası doğrultusunda amel etmesidir. Murakabe üç kısımdır:
1- İbadetindeki murakabesi; ihlas, ikmal ve âdâbına riayet etmesi ve onun sıhhat ve sevabını giderecek afetlerden korumasıdır.
2. İsyan etmiş, günah işlemiş ise murakabesi, tevbe etmek, pişman olmak ve günahlardan sakınmak, haya üzere bulunmak ve tefekkürle meşgul olmaktır.
3. Mübah (gündelik) işlerinde murakabesi; edeblere riayet, nimet ile vereni müşahade ve O'na şükretmekle olur.

Mücahede-Muhasebe:
Mücahede, müridin, nefsinin isteklerini, arzu ve emellerini yerinde değerlendirip; Hakk'ın razı olacağı şeyleri yapmak, razı olmayacağı isteklerini ise terk etmeye çalışması ve bu yönde göstereceği gayret demektir. İnsan her üç saatte bir veya en az günde bir defa nefsiyle muhasebe (hesap) görmeli; bir hata veya günah yaptığı zaman onu cezalandırmalıdır.

Hal:
Müridin, manevî bir terbiyeden sonra, kazandığı güzel hasletlerin onda yerleşip istikrar bulduğu, gayri iradi bir durumdur. Hal, ilahî mevhibeden kalpte meydana gelen neşe, hüzün, kabz, bast, şevk, heybet, üns ve benzeri manalardır. Makamat gibi mücahade, İbadet ve riyazet yolu değil; murâkabe, kurb, muhabbet, havf, reca, müşahade ve yakîn gibi durumlardır.

Şeriat, Tarîkat ve Hakîkat (Ma'rifet):
Şeriat, dinin hükümleri; tarikat, bu hükümlerin zahiri ve batınlarıyla birlikte tatbikine gayret etmek; hakikat ise bu gayret neticesinde, şeriat ahkamının o kimse üzerinde sıfatlaşması, istikamet bulmasıdır.
Bir örnek verecek olursak; zekat vermek şeriatın hükmüdür. Fakat zekatı veren kimsenin, vermeden ve verdikten sonra: "Keşke vermeseydim, malım eksildi." veya: "Niçin bunu veriyorum?" gibi düşünceleri kalbinden geçirmesi, ibadetine zarar verir. İşte bu gibi düşüncelerle mücadele etmesi, bunları yenmek için her düşünce ve gayreti tarikattir. Bu mücadelelere girmeksizin, dinin hükümlerini; kolaylık, gayret ve muhabbetle yerine getirmesi haline ise hakikat denir. Hakikate ulaşan kişi her yaptığını derin bir idrak ve yakîn üzere yapar, yaptığı her şey Allah'ın rızasına uygundur.

Seyr-u Sülûk:
Seyr; tarikat kurallarının tatbiki neticesi mânevî yükselme demektir. Sülûk, yola gitmek, salik de yolcu demektir. Seyr-i Sülûk; Allah- Zülcelal'e ulaşmaya (vusûl) kabiliyet kazanmak için güzel ahlak sahibi olmaya çalışmaktan ibarettir.

Sohbet:
Sohbet, bir makam, bir derecedir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, ashabına ifade ve ivazlarını (söylemek istediği şeyleri) ekseriyetle sohbetle yapmışlardır.
Arifler bazen müridlerini bir sohbet ile Hakk'a ulaştırmışlardır. Her ne kadar ariflerin sohbetleri zahiri olarak vaaz ve nasihatlarda anlatılanlara benzemekteyse de gerçek manada diğer insanların sözleri ile kıyaslanamaz. Çünkü ariflerin sohbetlerinden feyz ve bereket yağdığı gibi nazarlarından da feyz ve bereket yağar. Çünkü onlar Allah-u Zülcelal'in nuru ile bakarlar.
Tarikat erbabı sohbete çok büyük önem vermiştir. Allah-u Zülcelal'in sevgisini celbetmeye en büyük vesile, Allah-u                 Zülcelal'i seven zatlarla sohbet etmektir. Nitekim, sohbet meclisi fenafiş-şeyh, fena fi'r-resul ve fena fillah olmanın vesilesidir.
Sırrı-i Sakati Hazretleri şöyle demiştir:
“Sohbetin hukuku ağır, vebali çoktur, edebi çok mühimdir. Mürid sohbet edeceği zata karşı çok edebli olmalıdır. Bu edebi bilirse, sohbette fayda çoktur.”
Bu açıdan sohbet iki kısımdır:
1. Eğer bir kimse, kendisinden daha olgun bir şeyh ile sohbet ediyorsa, ona hizmet ediyor ve onun hizmetinde bulunu-yor demektir.
2. Kendisinden aşağı olan bir kimse ile yapılan sohbet ise şefkat ve rahmet duygularından dolayı yapılan sohbettir. Çünkü, kendisinden aşağı olan bir kimse ile sohbet de dostluk, arkadaşlık, sevgiden dolayı yapılan bir sohbettir.
İbrahim b. Şeyban Hazretleri şöyle demiştir:
"Sadece kendi çıkarlarını düşünen kimselerle konuşmayız."
Bir gün adamın biri Sehl b. Abdullah Hazretlerine: “Seninle sohbet etmek istiyorum.” dedi. Sehl Hazretleri: “İkimizden biri ölünce kiminle sohbet edeceğiz?” diye sorunca, adam şöyle cevap verdi: “Allah-u Zülcelal ile sohbet edeceğiz.” O zaman Sehl Hazretleri: “Sen benim sohbetime layıksın.” buyurdular.
Zinnun-i Mısri Hazretleri şöyle demiştir:
"Seni hasta iken ziyaret eden, yokluğunda seni gözeten kimseler ile sohbet et."
Allah-u Zülcelal ile sohbet, O'nun emirlerine uymakla olur. Halkla sohbet ise onlara nasihat etmekle olur. Nefis ile sohbet de ona muhalefet etmekle olur. Şeytanla sohbet ise onu düşman olarak tanımakla olur. İhvanla sohbet yardımlaşmakladır. Mürşid ile sohbet, var olanı, ona feda etmektir.
Sohbette, karşılıklı samimiyet ve ihlas bulunmalıdır. Tek yönlü sohbetten hayır gelmez.
Hasan-ı Şazeli kuddise sırruh şöyle demiştir:
“Nefsini senin nefsinden üstün tutan kimse ile sohbet etme. Çünkü, bu kişiler kınayıcı olur. Seni kendi nefsinden daha üstün tutmayan biri ile de sohbet etme. Çünkü, bunların sohbeti çok fazla devam etmez.”
Ali Rabati Hazretleri şöyle rivayet etmiştir:
"Bir gün Abdullah Mervi Hazretleri ile yola çıktık. Şiddetli bir yağmur yağdı. Kendisi ile yola çıkmadan önce bana:
"Emir mi yoksa memur mu olmak istersin?" diye sormuş; ben de: “Memur olmak isterim.” demiştim. Şiddetli yağmur altında geceyi bir ovada geçirmek zorunda kalınca, bütün gece namazlığı üzerime şemsiyelik yaptı. Kendisine:
"Böyle yapmayın, oturun, ben sizi yağmurdan koruyayım." dedim. Kabul etmedi ve:
"Amir benim ve ben sana otur diyorum." dedi. Sonunda yolculuğumuz bitince: "Seni kendi nefsine tercih etmeyen biri ile sohbet etme!" dedi.
Hakiki ve kâmil bir mürşidin sohbetine devam etmek, en yüksek, en güzel ve en sağlam yoldur. Bundan dolayı sohbete se-verek ve sağlam bir şekilde bağlanarak devam edilmelidir.
Sohbet, ilmi ve tecrübeyi artırır. Batınî gözleri açar ve basireti kuvvetlendirir.
Sohbet, insanı zahiren ve batınen kuvvetlendirir.
Nakşibendi tarikatı sohbet yoludur. Şeyh Abdurrahman-i Tahi kuddise sırruh şöyle demiştir:
"Büyüklerle sohbet başlangıçta zordur. Onun içindir ki, ihvanların birbiriyle sohbet etmeleri daha faydalıdır."

Cezbe:
Şöyle bir söz rivayet edilmektedir:
"Rahman cezbelerinden bir cezbe, ins ve cinnin amellerine müsavidir."
Cezbe, Allah-u Zülcelal tarafından kuluna bir ikramdır.
Bu cezbe, ister namazda ister namaz haricinde olsun; gücü nisbetinde, kişinin, cezbesini tutması lazımdır. Şayet takatinin dışında olan ses ve hareketlerse, hiç kimse bir şey söyleyemez. Allah'ın rahmetinin ağırlığına kim dayanabilir ki?
İmam Ahmed b. Hanbel Müsnedinde, Hz. Ali radıyallahu anh'dan rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz  sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali'ye:
"Sen bendensin." Hz. Cafer'e "Senin ahlakın ve yaratılışın benim ahlakım ve yaradılışım gibi." Hz. Zeyde de "Sen benim azadlığım (azad olmuş kölemsin.) sın." demiştir. Bu            şe-kilde söylemesi üzerine, vecde (cezbeye) gelip, tek ayak üzerinde dolaşmaya başlamışlardır.
Bu sahabilerin, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda, böyle bir harekette bulunmaları mümkün değildir. Fakat takatlerini aştığı için kalkıp semaya başlamışlardır.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda, takatin dışında böyle bir olay zuhur ediyorsa, zamanımızda da böyle şeyler zuhur edebilir. Onun için bu gibi durumlara dil uzatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ama özellikle namazda kendini tutması lazımdır. Çünkü namazda iki harf çıkması ya da üç hareket olması halinde namazı ifsad edeceği için çok dikkatli olunmalıdır.
Namaz dışında  rahmet ve feyzin gelmesi halinde, kendini serbest bırakmalı ve ses çıkacak diye rahmet ve feyzi nehyetmeye çalışmamalıdır.
Çıkacaksa ses, o feyz ve nisbetten çıksın. Kişi kendini sıkıp, Allah-u Zülcelal'den gelen feyz ve berekete engel olmasın...

 


Konu Başlığı: : Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Zehibe üzerinde 07 Temmuz 2009, 13:35:21
Çok güzel bilgilendirici konular hocam ALLAH razı olsun sizden +rep
Tasavvuf yolunda ilerlemeye devam...


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Ekvan üzerinde 14 Kasım 2009, 19:47:40
Bu sekilde guzel anlattiginiz icin Allah razi olsun sizden.
Sorupta ogrenmek isteyenler icin acikca anlatilmis,guzel paylasimlar hazirlamissiniz.
Okuyupta ogrenmeliyiz,sorulunca cevap veerbilmeliyiz.Muminin vazifesi ilim dir.Ilmi ile amli olmaktir.
Rabbim bildiklerimiz ile salih amel etmemizi bizlere nasip etsin.

Sevgi ve Dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: serapnur üzerinde 19 Aralık 2009, 23:18:01
çok güzel bir anlatım


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Sems üzerinde 31 Ocak 2010, 23:52:47
Allah razı olsun. Hoş bilgiler


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Şubat 2010, 00:15:44
Bilgiler için Allah razı olsun hocam.Rabbim bizi bu yolda muvaffak eylesin...


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Şubat 2010, 23:59:24
Esselamu aleykum çok yararli bir konu idi hayatimiza tatbik edebilmek duasiyla..


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: zahdem üzerinde 03 Şubat 2010, 00:17:44
tasavvufta şu söz beni derinden etkilemiştir:"yaptığın her ameli son amelinmiş gibi yap"


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Nisan 2011, 16:13:45
Aleykumusselam ve rahmetullah.
Cezbe, ALLAH-u Zülcelal tarafından kuluna bir ikramdır
Rabbim razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Selvihale üzerinde 26 Haziran 2011, 13:57:48
Rabim razı olsun aklımzdaki çoğu soruya cevaplar var burda ..Tasavuf yoluna giripte hakkıyla ilermeyi naip etsin yaradan selmtle...


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Ekvan üzerinde 26 Haziran 2011, 14:11:33
Selamün aleyküm Tasavuf yoluna giripte hakkıyla ilermeyi naip etsin rabbim inşAllah
Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Selvihale üzerinde 27 Haziran 2011, 00:00:43
Ve alykum selam Amin amin amin ..Rabbim dularımızı kabul buyursun selemtle


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Selvihale üzerinde 02 Temmuz 2011, 23:10:42
Essalum aleykum ve rahmetullahi ve berakatu..Rabbim Allah dostlerını gönllerden  çıkartmasın ..Onların olduğu manevi yoldan bizleri ayırmasın ve bizleri bu güzel yollara layık olnlrdan eysin amin amin amin....


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: ღ۩Bilgin۩ღ üzerinde 02 Temmuz 2011, 23:23:37
Essalum aleykum ve rahmetullahi ve berakatu..Rabbim ALLAH dostlerını gönllerden  çıkartmasın ..Onların olduğu manevi yoldan bizleri ayırmasın ve bizleri bu güzel yollara layık olnlrdan eysin amin amin amin....
vealeykümüsselam amin amin amin


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Selvihale üzerinde 02 Temmuz 2011, 23:28:21
Benim gönlü güzel hocam Rabbim aminnlerinize karşılık verir inşlh selamtle klaın ..Rabbim sizi kensine yar eylesin amin amin amin


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Sefil üzerinde 26 Eylül 2011, 21:23:07
Cenabı hak sizden razı olsun çok faideli bilgiler

İnşaallah bu hallerle hallenebilmek duasıyla...


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Pelinay üzerinde 28 Temmuz 2015, 14:41:03
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Allah razi olsun hocam.
Cok faydali,aydinlatici bir paylasimdi yine.vesilenizle bilmedigimiz bir cok seyi ogrendik.Rabbim ilmimimizi arttirsin.bildiklerimizlede salih amel nasip eylesin insallah


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Ağustos 2015, 14:55:06
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah,  Bizler bu terimleri öğrenerek ona göre yaşamalıyız . Rabbim ( celle celaluhu ) bizleri ilim ile amel edenlerden eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Nur-u Yehma üzerinde 11 Ekim 2018, 08:46:31
Çok güzel bilgiler. Sadece bilgi olarak değilde okuduğumuzuds uygulayan kullardan oluruz inş.


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Nur-u Yehma üzerinde 11 Ekim 2018, 08:46:50
Çok güzel bilgiler. Sadece bilgi olarak değilde okuduğumuzuds uygulayan kullardan oluruz inş.


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Ceren üzerinde 11 Ekim 2018, 14:38:07
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufta Kullanılar Söz ve Terimler
Gönderen: Fatma Ylmz üzerinde 11 Ekim 2018, 19:54:18
Allah razı olsun hocam. Bizlerde bu hallerle hallenebilelim inşaAllah...