๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Tanımı ve Önemi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2007, 04:43:48



Konu Başlığı: Allah' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2007, 04:43:48


Allaha giden bu yolun  rükunları, kalbi masivadan yani Allah’tan başka herşeyden temizlemektir. Bu yolun dört tane rüknu vardır.

1-) Bu Rükunlardan birincisi Vird (günlük ders) dir. Bir günde en az beş bin defa “Allah” Lafza-i Celalini  kalben söylemektir.

Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“Allah’ı zikretmek elbette (İbadetlerin) en büyüğüdür.” (Ankebut; 45)

Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“Öz akıl sahipleri onlardır ki, Allah’ı ayakta, otururken ve yanları üzerine uzanırken zikrederler.” (Al-i İmran; 191)

Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“Dikkat edin! Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur ve sükûnete kavuşur.” (Ra’d; 28)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Kişiyi Allah-u Teala’nın gazabından en çok koruyan amel, onun Allah-u Teala’yı zikretmesidir.” (Taberani)

Zikir kalbin cilasıdır. Nitekim, İmam-ı Şa’rani Ali el-Mersefi’den şöyle nakletmiştir: İnsanın kalbinin temizlenmesi için zikirden daha üstün bir şey yoktur. Çünkü zikreden kimsenin kalbinin temizlenmesi, cila ve kalayla bakırın temizlenmesi gibidir. Başka ibadetle kalbin temizlenmesi de sabunla bir tabağı temizlemek gibidir. Kalay ve cilanın temizliği nerede? Sabunun temizliği nerede? Pasın giderilmesi sabun ile çok uzun bir zaman alır, ama kalay olursa hemen anında pas giderilir.

Muaz bin Cebel radıyallahu anh:

“Cennet ehli, sadece dünyada iken zikirsiz geçirdikleri zamana üzülürler.” demiştir. Ve yine denilmiştir ki; insanlar susamış olarak ölürler. Allah-u Teala’yı zikredenler ise, ölürken susamışlık azabını çekmezler.

Hasan-ı Basri şöyle demiştir:

“Zikir iki çeşittir. Bir çeşidi, oturduğu yerde Allah-u Teala’nın ismini anmaktır. İkincisi, günahlar karşısında O’nu hatırlayıp kendini uzak tutmaktır. En üstün zikir bu ikinci zikirdir.”

Ebu derda radıyallahu anh’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“Size amellerinizin en hayırlısını, Allah katında en temiz olanını, derecelerinizi en fazla yükselteni ve sizin için altın ve gümüş infak etmekten, düşmanlarınızla muharebe meydanında karşılaşıp boyunlarınızı vurmanızdan ve onlarında sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlı amelleri haber vereyim mi?” buyurdu. Ashab-ı Kiram;

“Evet haber ver.” dediler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah’ı zikretmektir.” (İbn Mace)

Bildirildiğine göre Musa aleyhisselam Allah-u Zülcelal’e:

“Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?” diye sordu. Allah-u Zülcelal:

“Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alamet bağışlarım.” buyurdu. Musa aleyhisselam:

“Ya Rabbi! Bu alametler nedir?” deyince,            Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu:

“Ey Musa! Birinci alamet olarak ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık nefret ettiğim kula da iki alamet veririm.” Musa aleyhisselam:

“Ya Rabbi! O alametler nedir?” diye sorunca, Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu:

“Ey Musa! Nefret ettiğim kula birinci alamet olarak beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu nefsinin arzuları ile başbaşa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasında azabıma ve belalarıma çarpılsın.”

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Herşeyi temizleyen, her kiri gideren bir şey vardır. Kapleri temizleyen şeyde Allah’ı zikretmektir. Allah’ın azabından kurtaracak en tesirli amel zikirdir.” (Beyhaki)

Bir hadis-i kudsi’de Allah-u Zülcelal şöyle buyurmuştur:

“Ben, kulumun hakkımdaki zannına göreyim. Kulum beni andığında, onunla beraber olurum. O beni içinden anarsa bende onu onlardan daha hayırlı bir toplum içerisinde anarım. O bana bir karış yaklaşırsa, bende ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, bende ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse bende ona koşarak gelirim.” (Buhari, Müslim, Tirmizi)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Allah’ı zikreden ve zikretmeyenin farkı ölü ile diri arasındaki fark gibidir.” (Buhari, Müslim)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Size Allah’ı çok zikretmenizi emrediyorum. Peşine düşman düşen kimse, nasıl bir kaleye sığınarak ondan kurtulursa, kul da şeytandan ancak Allah’ın zikri ile kurtulur.” (Tirmizi, Hakim)

Bu ayet ve hadislerden anlaşılacağı gibi, Allah-u Zülcelal’in zikri insan için herşeyden daha hayırlıdır. Dünyalık kazancımıza hiçbir zararı olmayan Allah’ın zikri ile insan daima meşgul olabilir. Boş olmadığı zaman, ticareti veya herhangi bir işi ile uğraşıyorken de kalben Allah’ın zikrini yapabilir. Yürürken diliyle salavat getirebilir, istiğfar edebilir.

Allah’ın zikri büyük olmaz mı? Bizim O’nu zikretmemiz bellidir. O’nun bizi zikretmesi ise dar günlerde bize yardım etmesi, bize dünyada iken taat nasip etmesi, günahtan muhafaza olabilmemiz için kuvvet nasip etmesi ve bizim için ne kadar faydalı olan şey varsa onu bize nasip etmesidir. Kabirde de münker ve nekir melekleri bize soru sordukları zaman onların şaşıracağı biçimde başarıyla cevap vermemizdir.  Haşir meydanında insanların kitapları ellerine verilirken, kitabımızın sağ elimize verilmesine, keskin bir kılıcın ağzı gibi olan sırat köprüsünden geçmemize, onun altında yanan ateşten muhafaza olmamıza ve ahirette bize sorulacak bütün sorulara Allah-u Zülcelal’in yardımcı olmasıdır.

Allah’ın zikri ile bu gibi menfaatler kazanılıp, onun yardımına nail olunurken, O’nun zikrini yapmamak âkıbetimizin kötü olacağına alâmettir. Yeryüzünde bu menfaatten daha büyük bir menfaat yoktur. Ölüm, sekerat, haşır, sırat gibi korkunç olaylar karşısında, daha dünyada iken Allah-u Zülcelal’in zikrini yaptığımız zaman O bize yardımcı olacaktır.

Hülasa olarak O’nun bizi zikretmesi demek, darda kaldığımız ölüm, sekerat, haşir ve sırat gibi zamanlarda bize yardım etmesidir. Allah-u Zülcelal’in yardımına kavuşmak için O’nun zikrini yapmamız lazımdır. Allah-u Zülcelal kudret ve azamet sahibidir. Bunun için O’nun zikri de büyüktür. Bundan dolayı titizlikle bunun üzerinde durmamız, buna devam etmemiz ve Allah’ın zikrinden kendimizi mahrum etmememiz lazımdır.

Velhasıl Allah-u Zülcelal kalbimize muttali olduğu zaman, kalbimizi çoğunlukla kendi zikri ile meşgul gördüğü zaman bize yardımcı olacaktır.

Mü’min olan kimse kendilerine verilen görevleri imkanları ölçüsünde yerine getirebilmek için çaba sarfetmelidir. Onun için İbrahim Dusuki şöyle demiştir:

“Bir kimse günlük dersi olan vazifesini terkettiği zaman o gün onun üzerinde Allah-u Zülcelal’in rahmeti, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şefaatı, evliyaların himmet ve imdadı muhakkak kesilir.”

Allah-u Zülcelal kendi zatının hakkı ile ve Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hürmetine, bu çok büyük hayır olan zikrinden bizi mahrum etmesin. Kendisini zikretmemiz için bize kuvvet versin ve zikriyle kendi rızasını ve muhabbetini kazanmayı bize nasip etsin İnşallah-u Teala...

2-) Allah’a giden yolun rükunlarından ikincisi: İlmiyle amel eden  Alim’in râbıtasıdır:

(Geniş bilgi için Müellifin Âdab isimli kitabına bakınız)

3-) Allah’a giden yolun rükunlarından üçüncüsü: İmsaktan güneş doğuncaya kadarki vakti zikirle değerlendirmektir:

Nasılki Allah-u Zülcelal bazı mekanları bazı mekanların üstüne efdal kılmıştır. Bunun yanında bazı zamanları da, bazı zamanların üstüne efdal kılmıştır. Sabah namazında zikretmekte diğer zamanlara göre efdaldir. Kişi sabah namazından sonra, gireceği güne ibadet ederek, zikirle başlarsa temiz bir nefis ile güne girecek ve selametle o günden çıkacaktır. Çünkü bu amel, Allah-u Zülcelal ile huzurlu olmasını sağlayacaktır. Allah-u Zülcelal ile huzurlu olunca da bu, onu ibadet yapmaya teşvik edecektir. Böylece hem sevap kazanacak, hem o günü ibadetle geçirecek, hemde günahtan muhafaza olacaktır.

4-) Allah’a giden yolun rükunlarından dördüncüsü: Teheccüd namazıdır:

Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;

“Gecenin bir bölümünde de sana mahsus fazla bir namaz olarak uykudan kalk, Kur’an ile teheccüd kıl. Umulur ki, Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.” (İsra;79)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Hurayre radıyallahu anh’a şöyle buyurmuştur:

“Ey Ebu Hureyre! Yaşarken, kabirdeyken ve kıyamet gününde Allah’ın rahmetini istiyorsan gece kalkarak namaz kıl. Evinin, yıldızların, ayın aydınlattığı gibi olmasını istiyorsan gece kalk ve namaz kıl.”

Buradaki yıldızlardan maksat şudur. Nasıl insanlar gökyüzüne baktıklarında yıldızları görüyorlar, aynı şekilde melekler de yeryüzüne baktıkları zaman teheccüd namazına kalkan kimselerin evini de bir yıldız gibi parlak görmektedirler.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;

“Size geceleri ibadetle meşgul olmayı tavsiye ederim. Gece namazı sizden önceki iyi ve dindar kişilerin adet ve edebi, Rabbinize yaklaştırıcı, hatalarınızı affettirici, günahlardan alıkoyucu, aynı zamanda bedeni rahatsızlıklardan da tedavi edicidir.” (Tirmizi, İbn Ebi’d-Dünya, İbn Huzeyme)

Allah-u Zülcelal Davud aleyhisselam’a şöyle vahyetmiştir:

“Ey Davud! Akşamın karanlığı yayılınca yatıp sabaha kadar uyuyan kimse, Beni sevdiğine dair iddiasında yalancıdır.”

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“İnsan uyuduğu zaman şeytan kişinin ensesine üç düğüm atarak, her birinde ‘sana uzun uykular’ der. Kişi uyanıp Allah’ın ismini anarsa bir düğüm, abdest aldığında ikinci düğüm, namaza durduğunda üçüncü düğüm çözülür. Böylelikle huzurlu ve temiz bir nefis ile sabahlar. Bunları yapmadığı zaman da tembel ve pis bir nefis ile sabahlar.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında, gece uyanmadan sabahlayan birinden bahsettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Şeytan onun kulağına bevl etmiştir.” buyurdu. (Buhari, Müslim, Nesai)

İnsanın burada çok dikkat etmesi lazımdır. Kim fecre kadar yatıp sabahladığında şeytan o kimsenin kulağına bevl ederse, mutlaka o kimse o günün ibadetini yapamaz duruma gelir. Öyleki hatalara düşerek ibadetin tatlılığını da alamaz ve herkese ahlaksız davranır. Bunun tersine imsaktan önce kalkan kimse temiz bir nefis ile güne girmiş olur. Herkese güzel ahlakla davranır, ibadetten bir lezzet alır ve günahlardan muhafaza olur. Bu hadis-i şerifte bütün mü’minler için çok büyük bir uyarı vardır. Bu uyarıdan ders almak lazımdır. Mü’min olan kimse gündüz çok yoğun bir işle meşgul olmadığı zaman bir miktar istirahat etme imkanı varsa, imsaktan önce kalkmak, teheccüd namazı kılmak, mü’min kimse için çok kıymetli ve değerlidir. Aynı zamanda ahirette çok büyük mükâfatlar kazanmaya vesiledir.

Şakik-i Belhi: “Kabrimin aydınlık olmasını istedim. Onu gece namazında buldum.” demiştir.

Bazı evliyalar: “Allah yolunda süluk eden bir kimse, bütün gecelerini uyku ile geçirecek olursa, hiçbir feyz alamaz.” demişlerdir.

Bütün bunlardan sonra insan gece uykusundan fedakarlık yaparak korku ve ümit içerisinde Allah-u Zülcelal’e yalvarmalıdır. Bu şekilde yapmadığı zaman tembel ve pis bir nefis ile sabahlar. Nasılki yolculuğa çıkarken hazırlık yapılıyorsa, kıyamet yolculuğunda da kendisine faydalı olacak esvaplara sarılmalıdır.

 



Konu Başlığı: : ALLAH' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Zehibe üzerinde 27 Haziran 2009, 23:13:02

ALLAH-u Zülcelal kendi zatının hakkı ile ve Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hürmetine, bu çok büyük hayır olan zikrinden bizi mahrum etmesin. Kendisini zikretmemiz için bize kuvvet versin ve zikriyle kendi rızasını ve muhabbetini kazanmayı bize nasip etsin İnşALLAH-u Teala...

Amiin inşaallah

Bizde bu hakikatleri biliyoruz fakat iş uygulamaya gelince tıkanıyoruz irademizi daha güçlü kılmamız gerek kararlı bir şekilde kendimize yani nefsimizi alıp karşımıza onunla konuşmamız gerek yoksa biz bu güzellikleri yapmazsak hep huzursuzluk ve boşluk hissi bizimle olur

ALLAH’a giden yolun rükunlarından üçüncüsü: İmsaktan güneş doğuncaya kadarki vakti zikirle değerlendirmektir
Bazı evliyalar: “ALLAH yolunda süluk eden bir kimse, bütün gecelerini uyku ile geçirecek olursa, hiçbir feyz alamaz.” demişlerdir.


Bunları yapabilirsek kararlılıkla ve süreklilikle zaten güzel yol kat ettik demektir çünkü ayetlerle hadislerlede konu açıklanmış müjdeler sıralanmış.
Biz bu müjdeleri az mı görüyoruz acaba derdimiz ne ?
Allah razı olsun güzel bir paylaşım hocam




Konu Başlığı: Ynt: ALLAH' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Şubat 2010, 16:55:17
Esselamu aleykum Allah (c.c.) kalplerimizi isleyen demir gibi bir saniye bile zikirden ayirmasin insaAllah.Rabbim (c.c.) razi olsun hocam.Gönüllerimizin gerçek huzuru bulabilmesi duasiyla..Selametle.


Konu Başlığı: Ynt: ALLAH' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Şubat 2010, 20:22:16
Rabbim dillerimizi kendi zikriyle, kalbimizi sevgisiyle şereflendirsin.
Allah razı olsun hocam sizden.Yazdığınız her bir harf için Rabbim bir sıkıntınızı gidersin.Amin amin amin.


Konu Başlığı: Ynt: ALLAH' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Selvihale üzerinde 03 Temmuz 2011, 00:32:39
Amin amin amin ...Rabbim zikrini gönlümüzden, fikrimizden, dilimizden düşürmesin...Rabbim halkın içinde hakkın zikriyle meşgul olnlardan eylsein amin amin amin..


Konu Başlığı: Ynt: ALLAH' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Sefil üzerinde 24 Eylül 2011, 21:20:08

Cenabı hak bize kendi yoluna götürecek rükunları yapmayı nasip eylesin ve birinci rükündeki

“Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?” diye sordu. ALLAH-u Zülcelal:

“Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alamet bağışlarım.” buyurdu. Musa aleyhisselam:

“Ya Rabbi! Bu alametler nedir?” deyince,            ALLAH-u Zülcelal şöyle buyurdu:

“Ey Musa! Birinci alamet olarak ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık nefret ettiğim kula da iki alamet veririm.” Musa aleyhisselam:

“Ya Rabbi! O alametler nedir?” diye sorunca, ALLAH-u Zülcelal şöyle buyurdu:

“Ey Musa! Nefret ettiğim kula birinci alamet olarak beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu nefsinin arzuları ile başbaşa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasında azabıma ve belalarıma çarpılsın.”

Musa aleysellamın kıssasında yer alan mümin kullarından olmayı nasip eylesin


Konu Başlığı: Ynt: Allah' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Kasım 2014, 19:57:50
Aleykümselam.Allah'a giden yol Allah'a hakiki bir imanla bağlanmak dan geçer.Onu her an zikir etmekle geçer.Rabbim bizleri hakiki bir imanla,onun yolunda gitmeyi nasip etsin inşallah.....


Konu Başlığı: Ynt: Allah' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Mehmed. üzerinde 01 Ağustos 2015, 17:55:12
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah,  Bizler zikir ile kalbimizi günahlardan ve manevi hastalıklardan arindirmaya çalışmalıyız.  Rabbim ( celle celaluhu ) bizleri zikirden gafil eylemesin.


Konu Başlığı: Ynt: Allah' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Pelinay üzerinde 15 Ağustos 2016, 07:51:33
Allah-u Zülcelal Davud aleyhisselam’a şöyle vahyetmiştir:

“Ey Davud! Akşamın karanlığı yayılınca yatıp sabaha kadar uyuyan kimse, Beni sevdiğine dair iddiasında yalancıdır.”

Artik bi ceki duzen vermemiz lazm hayatimiza.her seyden bihaber gafilce yasayip gidiyoruz.Allahım bu gafilligimizi affeyle.amin amin amin


Konu Başlığı: Ynt: Allah' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Nur-u Yehma üzerinde 11 Ekim 2018, 01:40:00
Nasıl ki yolculuğa çıkarken hazırlık yapılıyorsa.... Biz  de bu dünyada bir yolcuyuz giderken götüreceğimiz şeyler sadece bizle gelen amelimiz yaptığımız iyi işler. Amelide ne kadar doğru yaptık orası da Allahu alem zaten. Geçici olduğumuzu biliyoruz ama hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. Hem bu Dünya hem de öbür Dünya için çalışmalıyız birini bırakıp birine sarılmak olmaz


Konu Başlığı: Ynt: Allah' a Giden Yolun Rükunları
Gönderen: Ceren üzerinde 11 Ekim 2018, 14:47:39
Esselamu aleykum. Tam bir ihlas tam bir imana sahip olan tevekkul içinde allahın yolunda giden ve onun rizasini kazanan kullardan olalim inşallah. ..