๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Ocak 2012, 20:39:30



Konu Başlığı: Yüce Allah’ın Fevkıyyetini Ortaya Koyan Nasslar
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Ocak 2012, 20:39:30
Yüce Allah’ın Fevkıyyetini Ortaya Koyan Çeşitli Nass’lar


1- Bizzat fevkıyyeti tayin eden "min:...den, dan" edatı ile birlikte açıkça fevkıyyetin zikredilmesi, Yüce Allah’ın: "Üstlerinde olan Rablerinden korkarlar." (en-Nahl, 16/50) buyruğu gibi.

2- Bu edat olmaksızın yine fevkıyyetin (yukarda oluşun) söz konusu edildiği buyruklar. Yüce Allah’ın: "Kullarının üstünde kahir olandır O." (el-En’âm, 6/18 ve 61) buyruğu gibi.

3- O’na doğru yükselişin açıkça zikredildiği buyruklar; "Melekler ile Ruh O’na miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler." (el-Meâric, 70/4) buyruğu gibi. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in da: " Onlar arasında geceyi geçiren melekler yukarıya çıkarlar (urûc ederler.) O da onlara... sorar."[177]

4- O’na doğru yükselişin (suûd) açıkça ifade edilmesi; "Güzel söz yalnız O’na yükselir (suûd)." (Fatır, 35/10) buyruğu gibi.

5- Bir takım mahlukatı kendisine doğru yükseltip kaldırdığına dair açık ifadeler. Yüce Allah’ın: "Bilakis Allah onu kendi nezdine kaldırmıştır." (en-Nisâ, 4/158); "Muhakkak Ben seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim." (Âl-i İmran, 3/55)

6- Hem zat, hem kadr, hem şeref itibariyle uluvvun bütün mertebelerine delâlet eden mutlak uluvv (üstünlük, yücelik) lafzının açıkça ifade edilmesi. Yüce Allah’ın: "Ve O, aliyydir (en yücedir), aziym’dir." (el-Bakara, 2/255); "Ve O, aliyydir, pek büyüktür." (Sebe’, 34/23); "Şüphesiz ki O aliyydir, hakîmdir." (eş-Şura, 42/51) buyrukları gibi.

7- Kitabın kendi nezdinden indirilmiş olduğunun açıkça ifade edilmesi. Şu buyruklarda olduğu gibi: "Kitabın indirilmesi mutlak galip her işi hikmet dolu Allah tarafındandır." (ez-Zümer, 39/1); "Kitabın indirilmesi hükmünde galip, en iyi bilen Allah’tandır." (el-Mu’min, 40/2); "(Bu kitap) Rahman, Rahim olan tarafından indirilmiştir." (Fussilet, 41/2); "O hikmeti sonsuz, her hamde layık olan tarafından indirilmiştir." (Fussilet, 41/42); "De ki: Onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail)... Rabbinden hak olarak indirmiştir." (en-Nahl, 16/102); "Ha. Mim. Mubin Kitaba yemin olsun ki şüphesiz Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Muhakkak Biz korkutup, uyaranlarız. O gecede hikmetli herbir iş tarafımızdan bir emir ile ayrılır. Muhakkak Biz gönderenleriz." (ed-Duhan, 44/1-5)

8- Bazı yaratıkların kendi nezdinde bulunmak özelliğine sahip olduklarını, bazılarının diğerlerine göre kendisine daha yakın olduğunu açıkça ifade eden buyruklar: "Şüphe yok ki Rabbin nezdindekiler..." (el-A’raf, 7/206); "Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. O’nun yanında olanlar ise..." (el-Enbiya, 21/19) Bu buyrukta görüldüğü gibi genel olarak "kendisinin olanlar" ile özel olarak kulları ve emri altında bulunanlardan "nezdindekiler" arasında bir fark olduğunu vurgulamaktadır. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in Yüce Rabbin kendisi hakkında yazmış olduğu kitap ile ilgili: " O kitap O’nun nezdinde "Arş’ın üstündedir."[178] şeklindeki sözleri de bu kabildendir.

9- Yüce Allah’ın semada olduğunun açıkça ifade edilmesi. Bu ehl-i sünnete mensub müfessirlere göre iki şekilden birisi ile açıklanır. Ya bu gibi ifadelerdeki "fi: ...de, da" edatı "ala: üstünde, üzerinde" anlamındadır, yahut ta "sema" ile üstte oluş kastedilmektedir. Bu hususta görüş ayrılığı yoktur ve bunun dışında bir anlama yorumlanması da caiz değildir.

10- Özellikle mahlukatın en üstünde bulunan 'Arş’a has olarak "ala: ...e, a" ile birlikte açıkça istivâ lafzının kullanılması. Çoğunlukla bunun tertibe (sıraya) ve mühlete delâlet eden "sümme: sonra" edatı ile birlikte kullanıldığı görülmektedir.

11- Yüce Allah’a ellerin kaldırılması ifadesinin açıkça kullanılması. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şu buyruğu gibi: "Şüphesiz Allah kulu kendisine doğru ellerini kaldırdığı takdirde onları bomboş olarak geri çevirmekten haya eder."[179] Sadece yüksekte oluş, duanın kıblesidir, demek hem kat’î olarak, hem de fıtrat gereği batıl’dır. Çünkü böyle bir şeyi ileride Yüce Allah’ın izniyle geleceği gibi dua eden herkes, zaten kendi içinde hisseder.

12- Yüce Allah’ın dünya semâsına her gece indiğinin açıkça ifade edilmesi.

13- Hissedilir (müşahhas) bir şekilde O’nun yüksekte oluşuna işaret etmek. Nitekim O’nu, O’nun hakkında kabul edilmesi gerekenleri, O’nun için imkansız olanları bütün insanlardan daha iyi bilen (son peygamber) O’na böylece işaret etmiştir:

Hiçbir kimsenin benzeri bir topluluğun etrafında bulunmadığı, o en büyük topluluğun bir araya geldiği, en büyük günde ve en büyük yerde onlara şöyle demişti: "Sizlere benim hakkımda soru sorulacaktır. Ne diyeceksiniz?" Onlar şöyle cevap verdiler: Senin tebliğ ettiğine, görevini eksiksiz yerine getirdiğine, gereken şekilde nasihatta bulunduğuna şahitlik edeceğiz. Bunun üzerine parmağını semaya doğru kaldırdı. Parmağını semanın da, herşeyin de üstünde olana kaldırarak; "Şahid ol Allah’ım" dedi.[180]

Biz adeta o değerli parmağın Yüce Allah’a doğru kaldırılmış olduğunu görüyor; o şerefli dilin parmağını kaldırdığı zata "şahid ol Allah’ım" diye seslendiğini işitiyor gibiyiz. Bizler onun apaçık bir tebliğde bulunduğuna, emrolunduğu şekilde Rabbinin risaletini eksiksiz yerine getirdiğine, ümmetine de son derece nasihatta bulunduğuna şahitlik ediyoruz.

Artık onun beyanı, tebliği, açıklaması ve izahı ile birlikte aşırıya kaçıp olmadık sözler söylemeye ve olur olmaz, yerli yersiz izahlarda bulunmaya ihtiyaç yoktur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

14- "Eyne: Nerede" lafzının açıkça kullanılması. İnsanlar arasında Yüce Allah’ı en iyi bilen, ümmetine en samimi olarak öğüt veren, doğru manayı en fasih bir şekilde açıklayan o yüce peygamberin hiçbir şekilde batıl bir anlam vehmettirmeyen "eynallah: Allah nerede?"[181] lafzını birden çok yerde kullanmış olması buna örnektir.

15- Rabbinin semada olduğunu söyleyen kimse lehine Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in iman sahibi olduğuna dair şahitlikte bulunması.

16- Yüce Allah’ın Firavun hakkında, onun Musa’nın ilahı olduğunu görmek maksadıyla semaya doğru yükselmek istediğini haber vermesi ve böylelikle Firavu’nun, Musa -Aleyhisselam-ın haber vermiş olduğu, O’nun semavatın üzerinde olduğunu yalanlamaya kalkışması. Bu maksatla Firavun şöyle demişti: "Ey Haman! Benim için yüksek bir kule yap. Belki o yollara ulaşırım, göklerin yollarına. Sonunda belki Musa’nın ilahının yanına çıkarım. Doğrusu şu ki ben onu yalancı sanıyorum." (el-Mu’min, 40/36-37)

O halde Cehmiye’den olup Yüce Allah’ın yüceliğini kabul etmeyenler Fir’avnî’dirler. O’nu kabul edenler ise Musa ve Muhammed’in yolundadırlar.

17- Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in namazın hafifletilmesi maksadıyla Mi’raç gecesinde Musa -Aleyhisselam- ile Rabbi arasında defalarca gidip geldiğini haber vermiş olması. Her seferinde Rabbine doğru yükseliyor, sonra da Musa -Aleyhisselam-a dönüyordu ve bu bir kaç defa tekrarlanmıştır.

18- Cennet ehlinin Yüce Allah’ı göreceklerine delalet eden Kitap ve sünnetteki pek çok nass ile Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in onu arada bulut bulunmaksızın güneşi ve ondördündeki ay’ı gördükleri gibi göreceklerini haber vermesi. Onlar, O, yüce zatı ancak onların üstünde olduğu halde göreceklerdir.

Yüce Allah’ın yukarda oluşunun inkârı, ancak görüleceğinin inkarı ile mümkün olabilir.

Bundan dolayı Cehmiye’ye mensup olanlar her ikisini de inkâr etmişlerdir. Ehl-i sünnet ise her ikisini de tasdik edip kabul etmişlerdir. Görmeyi kabul edip, yukarda oluşu kabul etmeyenler ise ikisi arasında bir yerde kalmıştır. Ne bunlardan olmuş, ne ötekilerden olabilmişlerdir.

İşte bu tür deliller eğer birer birer serdedilmeye kalkışılacak olursa, yaklaşık bin delil kadar olur. Bunu te’vil etmeye kalkışan kimsenin bütün bunlara ayrı ayrı cevap vermesi gerekir. Hepsine cevap vermek bir tarafa, bunların bir bölümüne dahi sağlıklı ve doğru cevap vermek imkanı nereden bulunacak ki?


[177] Buhârî 555, 3223, 7429, 7486; Müslim 632.

[178] Bk. Az önce geçen "Üstte Oluş" başlığı.

[179] Müsned, V, 438; Ebû Dâvûd 1488; Tirmizî 3551; İbn Mâce 3865.

[180] Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- Vedâ Haccı ile ilgili uzunca hadisin bir bölümüdür. Müslim 1218; Ebû Dâvûd 1905; İbn Mâce 3074.

[181] Müslim 537.


Konu Başlığı: Ynt: Yüce Allah’ın Fevkıyyetini Ortaya Koyan Nasslar
Gönderen: Sevgi. üzerinde 20 Nisan 2021, 05:51:47
Esselamü Aleyküm. Rabb'im bizleri Peygamber Efendimizin yolundan hiiç ayırmasın inşaAllah
 Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Yüce Allah’ın Fevkıyyetini Ortaya Koyan Nasslar
Gönderen: Ceren üzerinde 20 Nisan 2021, 14:09:12
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Yüce Allah’ın Fevkıyyetini Ortaya Koyan Nasslar
Gönderen: Mehmed. üzerinde 20 Nisan 2021, 18:07:26
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun