๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 19:53:48



Konu Başlığı: Sebebleri Yerine Getirmek
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 19:53:48
Sebebleri Yerine Getirmek Tevekküle Aykırı Değildir


Bazıları tevekkülün kazanç yollarına başvurmaya ve sebebleri yerine getirmeye aykırı olduğunu, işler takdir edilmiş olduğuna göre esbabı yerine getirmeye gerek bulunmadığını zannedebilir. Ancak bu yanlıştır, çünkü kazanç yollarına başvurmanın kimisi farzdır, kimisi müstehabtır, kimisi mübah, kimisi mekruhtur, kimisi de haramdır. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- tevekkül edenlerin en faziletlisidir, fakat o savaşa giderken zırh giyerdi. Kazanç elde etmek için pazarlarda dolaşırdı. Öyle ki kâfirler onun hakkında: "Bu nasıl peygamberdir ki yemek yer ve pazarlarda dolaşır?" (el-Furkan, 25/7) demişlerdi.

Bundan dolayıdır ki kazanç yollarına başvurmayı tevekküle aykırı gören bir çok kimsenin ya sadaka yahut hediye suretiyle başkalarının kendilerine verdikleri ile rızıklarını elde ettiklerini görüyoruz. Ancak (sadaka yada hediye veren) bu kimse bir vergi memuru, yahut bir güvenlik amiri ya da buna benzer (kazancı arasında çoğunlukla haram bulunan) bir kimse olabilir.

Yüce Allah’ın: "Allah dilediğini siler ve (dilediğini) bırakır. Ana kitap ise O’nun nezdindedir." (er-Rad, 13/39) buyruğunun tefsiri ile ilgili bir takım görüşlere daha önceden işaret etmiş bulunuyoruz.

Yüce Allah’ın: "O her gün bir iştedir." (er-Rahman, 55/29) buyruğuna gelince, el-Beğavî şöyle demektedir: Mukatil dedi ki: Bu âyet-i kerîme yahudilerin: Şüphesiz Allah cumartesi günü hiçbir şey hakkında hüküm vermez, demeleri üzerine nazil olmuştur.[163]

Tefsir alimleri derler ki: Hayat vermek, öldürmek, rızık vermek, bir takım kimseleri aziz kılıp başkalarını zelil kılmak, hastaya şifa vermek, bir esiri esaretten kurtarmak, sıkıntı içersinde olan birisini kurtarmak, dua eden birisinin duasını kabul etmek, bir dilekte bulunana istediğini vermek ve bir günahı bağışlamak ve buna benzer sayılamayacak pek çok fiilleri ve yarattıklarında dilediğini yaratması O’nun şanındandır.[164]

"Kula isabet etmeyen bir şey hiçbir şekilde ona isabet edecek değildi. Ona isabet eden herhangi bir şeyin de ona isabet etmemesi imkânsızdır."

Bu, daha önce geçen takdir olunmuş herbir şey kaçınılmaz olarak meydana gelir, şeklindeki gerçeğe binaen kullanılmış bir ifadedir.

"Kul şunu bilmelidir: Yüce Allah’ın yarattığı ve meydana gelen herbir hususa dair bilgisi ezeldendir. O bakımdan O, bunu son derece muhkem ve kat’î bir şekilde takdir etmiştir.Göklerde ve yerdeki yaratıklardan hiçbir kimse bunu nakzedemez; kimse onu bozamaz, izale edemez, değiştiremez, başka bir yere havale edemez, eksiltemez, O’na bir şey ilave edemez."


[163] Begavî Tefsiri, IV, 270.

[164] İbn Kesir, VII, 469-470.