๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Ocak 2012, 11:36:30



Konu Başlığı: Sebebler Bağımsız Olarak İstenen Şeyler Değildir
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Ocak 2012, 11:36:30
Sebebler Bağımsız Olarak İstenen Şeyler Değildir


Bu ifadeler aynı zamanda tevhid’in hakikatini de Yüce Allah’ın: "Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz" buyruğunun da hakikatini ihtiva etmektedir. Sebeblerden hiçbirisi tek başına ve bağımsız olarak istenen birşey olamaz. Herşey ancak Allah’ın meşieti ve yoluna koymasıyla olur. O halde Allah’tan başkasından ümitvar olmamak, O’ndan başkasına tevekkül etmemek, O’ndan başkasından dilekte bulunmamak, O’ndan başkasına sığınmamak, O’ndan başkasından yardım dilememek gerekir. Hamd yalnız O’nadır, şekva sadece O’na yapılır. Yalnız O’ndan yardım istenir, yalnız O’na sığınılır. İtaate gücü de O verir, masiyetten korunma imkanını da O verir. Çünkü hiçbir sebeb tek başına istenen bir şey değildir. Aksine herbir sebebe başka bir takım sebeblerin de katılması gerekir. Diğer taraftan engellerin ve onunla çatışan şeylerin de bertaraf edilmesi icab eder ki maksat hasıl olabilsin. Herbir sebebin bir ortak sebebi vardır ve zıttı vardır. Ortağı ona yardımcı olmayacak olursa ve onun zıttı da uzaklaştırılmayacak olursa, Kişinin istediği husule gelmez.

Yağmur tek başına bitkiyi yeşertmez, ancak onunla birlikte hava, toprak ve diğer sebeblerin de bir arada olması lazım. Diğer taraftan ekinin yetişebilmesi için onu telef edecek çeşitli afetlerden de uzak kalması gerekir. Yiyeceğin, içeceğin besleyici bir gıda olabilmesi, ancak bedendeki aza ve güçler ile tamam olabilir. Bütün bunlar da bunu ifsad edecek hususlar bertaraf edilmedikçe hiçbir fayda sağlayamaz.

Sana bir şeyler veren yahut sana yardımcı olan mahluk, Allah’ın onda irade, güç ve fiili yaratmış olmasına rağmen, O’nun yaptığının tamamlanabilmesi, kendi kudreti dışında ve istediğini yapmasına yardımcı olabilecek pek çok sebeb olmadıkça tamamlanamaz. İsterse kendisine itaat olunan bir hükümdar olsun. Bununla birlikte maksadı ile çatışacak ve ona engel olabilecek birbiriyle bu hususta yardımlaşan sebebleri de bertaraf etmesi kaçınılmaz bir şeydir. O halde istenen bir şey, ancak istenenin gerektirici bütün sebeblerinin varlığı ve engellerin de bulunmaması ile ortaya çıkabilir.

Muayyen herbir sebep ancak gerektirici hususun bir parçasıdır. Varlık aleminde tek başına ve tam bir gerektirici yoktur. İsterse ona gerektirici adı verilsin ve diğer yardımcı hususlara da şart denilsin. Bu lafzî bir ihtilaftır. Mahlukat arasında ma’lulünü (sonucunu) gerektirecek tam bir illetin (sebebin) varlığına gelince, bu batıldır.

Bunu gerçek anlamıyla bilen bir kimsenin önünde, Yüce Allah’ı tevhid’in kapısı açılır ve O’ndan başkasına ibadet etmek şöyle dursun, O’ndan başkasından dilekte bulunmaya kimsenin layık olmadığını, başkasına tevekkül olunamayacağını, başkasından ümitvar olunamayacağını da iyice anlar.

"Biz bütün bunlara iman edenleriz. Peygamberleri arasında kimseyi diğerinden ayırmayız. Hepsinin getirdiklerini tasdik ederiz."