๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 20:17:17



Konu Başlığı: Sapıklığın Menşei
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 20:17:17
Sapıklığın Menşei


Sapıklık meşiet ile iradeyi, muhabbet ile rızayı birbirine eşit görmekten kaynaklanmaktadır. Cebriye ile Kaderiye bunları birbirlerine eşit görürler. Ancak aralarında görüş ayrılığına düşmüşler ve Cebriye şöyle demiştir: Ne oluyorsa herşey Allah’ın kaza ve kaderi ile olur, dolayısıyla hepsi de sevilen ve razı olunan işlerdir.

Bunu kabul etmeyen Kaderiye de şöyle demektedir: Masiyetler Allah tarafından seviliyor olamaz, onlara razı da olamaz. Dolayısıyla bunlar ne takdir edilmiştir, ne de haklarında hüküm (kaza) vardır. Bunlar O’nun meşîet ve yaratmasının dışındadırlar.

Ancak meşîet ile muhabbet (sevmek) arasındaki farka hem Kitap ve sünnet, hem de sağlıklı fıtrat açıkça delalet etmektedir. Kitapda meşiet ve iradeye dair nass’ların bir bölümünü daha önceden zikretmiştik. Muhabbet ve rıza ile ilgili nass’lara gelince; Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah fesadı sevmez." (el-Bakara, 2/205); "Kulları için küfre razı olmaz." (ez-Zümer, 39/7)

Yüce Allah şirk, zulüm, hayasızlık ve kibri (büyüklenmeyi) yasaklayan buyruklarının akabinde şöyle buyurmaktadır: "Kötü olan bütün bunlar Rabbinin katında hoşlanılmayan şeylerdir." (el-İsra, 17/38)

Sahih(i Buharî)de, Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: "Şüphesiz ki Allah sizin için üç şeyden hoşlanmaz: Kıyl-u kal (dedikodu), çok soru ve malı zayi etmek."[144]

Müsned’de de şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: "Şüphesiz Allah masiyetinin işlenmesinden hoşlanmadığı gibi, ruhsat kıldığı şeylerin alınmasını da sever."[145]

Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in yaptığı dualardan birisi de şudur: "Allah’ım gazabından, rızana sığınırım. Cezalandırmandan, ihsan edeceğin afiyetine sığınırım. Sen’den, Sana sığınırım."[146]

Burada Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in Allah’ın gazap sıfatından rıza sıfatına, cezalandırma fiilinden afiyet ve esenlik fiiline sığınması üzerinde iyice düşünelim. Birincisi sıfat ile ilgilidir, ikincisi ise bu sıfatın sonucu ile ilgilidir. Daha sonra bütün bunları Onun zatı ile irtibatlandırmıştır. (Velhasıl Sen’den Sana sığınırım sözünde) bütün bunlar yalnızca O’na -başkasına değil- raci’dir. Benim kendisinden Sana sığındığım şey, Sen’in meşîet ve iradenle olur. Sen’in kendisine sığındığım rızan ve afiyetin de Sen’in meşîetin ve iradenledir. Şâyet Sen bir kulundan razı olmak ve ona afiyet vermek istersen, onu yaparsın. Eğer ona gazab etmek ve cezalandırmak istersen onu yaparsın.

Hoşuma gitmeyen şeylerden benim Sana sığınışım ve Sen’in, onun benim başıma gelmesini engelleyişin de yine Sen’in meşîetin iledir. Sevilen ve sevilmeyen herşey Sen’in kazan ve Sen’in meşîetin iledir. Benim Sen’den Sana sığınışım, Sen’in gücün, kudretin, adaletin ve hikmetinin tecellisi olarak meydana gelen şeylerden benim gücüne kuvvetine, kudretine ve rahmetine sığınışım da böyledir.

Ben Sen’den, asla Sen’den başkasına sığınamam ve Sen’in meşietinin dışında bir kaynaktan sadır olmuş hiçbir şeyden de Sana sığınmam söz konusu değildir. Aksine hepsi Sen’dendir.

Bu sözlerdeki tevhid muhtevâsını, marifetullahı ve ubudiyeti ancak Allah’ı bilmekte, O’na kulluğu tanımakta derinleşmiş olanlar bilebilir.

Eğer: Yüce Allah nasıl bir işi irade etmekle birlikte, ondan razı olmaz ve onu sevmez ve o işi nasıl ister ve yaratır, aynı işi nasıl hem irade eder, hem de o işe buğzeder ve hoş görmez denilirse;

Cevabımız şudur: İşte insanların çeşitli fırkalara ayrılmasına ve böylelikle farklı yollar izleyip değişik görüşler ortaya atmalarına sebeb teşkil eden soru da budur.


[144] Buhârî 1477, 2408, 5975, 6473, 7292; Müslim 1593.

[145] Müsned, II, 108.

[146] Müslim 486; İbn Mâce 3841; Ebû Dâvûd 879; Müsned, VI, 8, 201.