๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 20:04:35



Konu Başlığı: Kitabın Hükmünü Reddeden
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 20:04:35
Kitab’ın Hükmünü Reddedenin Küfründe Şüphe Yoktur


Kitab’ın hükmünü reddedenin kâfir olacağı şüphesizdir. Fakat karşı karşıya kaldığı bir şüphe dolayısıyla Kitabın hükmünü te’vil eden kimseye de doğruya dönmesi için doğru husus ne ise açıklanır. Yüce Allah’a ise -Cehm’in ve ona uyanların söyledikleri gibi- sadece kahır ve kudreti dolayısıyla değil, aynı zamanda hikmetinin, rahmet ve adaletinin kemali dolayısıyla da yaptığı hakkında soru sorulmaz. Buna dair daha geniş açıklamalar, Tahâvî’nin -Allah ona rahmet etsin-: "Biz helal kabul etmediği sürece kıble ehlinden herhangi bir kimseyi işlediği bir günah dolayısıyla tekfir etmeyiz" sözlerini açıklarken gelecektir.

"İşte bunlar Yüce Allah’ın dostlarından (veli kullarından) kalpleri (iman) nuru ile aydınlanmış kimselerin gerek duyduğu şeylerin özetidir ve bu, ilimde derinleşmiş olanların mertebesidir. Çünkü ilim iki türlüdür: Birisi mahlukat arasında var olan (onlar tarafından bilinen) bir ilimdir, diğeri ise mahlukat arasında bulunmayan bir ilimdir. Var olan ilmin inkârı küfürdür, olmayan ilmi bilmek iddiasında bulunmak da küfürdür. İman var olan ilmi kabul edip bulunmayan ilmi elde etmeyi terketmedikçe sabit olmaz."

Tahâvî’nin -Allah ona rahmet etsin-: "İşte bunlar..." sözleri ile şeriatın getirdiği ve daha önce kendisine işaret edilen, inanılması ve gereğince amel edilmesi gereken hususlara işaret etmektedir.

"İşte bu, ilimde derinleşmiş olanların mertebesidir" sözleri de Allah Rasûlünün icmalî ve tafsilî olarak nefy ve isbat (red ve kabul)e dair getirdiklerinin bilgisidir.

"Olmayan ilim"den kastı Yüce Allah’ın yarattıklarına bildirmeyip, gizlediği ve onun elde edilmesi için çalışmalarını yasakladığı kader ilmidir. "Mevcut (var olan) ilim"den kastı ise şeriatı, şeriatın usül ve furuû (itikadî, şer’î ve fıkhî) hükümleridir.

Allah Rasûlünün getirdiklerinden herhangi bir şey inkâr eden bir kimse kâfirlerden olacağı gibi, gayb ilmini bildiği iddiasında bulunan kimse de kâfirlerdendir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "O gaybı bilendir, O kendi gaybına hiçbir kimseyi muttali kılmaz. Meğer ki beğenip seçtiği bir peygamber ola." (el-Cin, 72/26-27); "Saatin (kıyametin ne zaman kopacağının) ilmi şüphesiz Allah’ın nezdindedir. Yağmuru O indirir, rahimlerde olanı O bilir, hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez, hiçbir nefis de hangi yerde öleceğini bilmez. Muhakkak Allah herşeyi bilendir, herşeyden haberdardır." (Lukman, 31/34)

Bizim Yüce Allah’ın hikmetini bilemeyişimiz, bunun bize gizli kalması o hikmetin bulunmamasını, bizim o hikmeti bilmeyişimiz, var olmamasını gerektirmez. Nitekim bizler zarardan başka bir şeylerini bilemediğimiz yılanların, akreplerin, haşeratın yaratılışındaki hikmeti bilememekteyiz. Bu Yüce Allah’ın, bunları yaratmadığı manasına gelmediği gibi, bunlarda bizim için belli olmayan bir takım hikmetlerin bulunmamasını da gerektirmez. Çünkü bir şeyin bilinmemesi o şeyin yok olduğunun bilinmesi demek değildir.

"Biz Levh’e ve Kalem’e de iman ederiz. (Levh’e kalem ile) yazılan herşeye de."