๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Ocak 2012, 11:53:27



Konu Başlığı: İman ve İslam Lafızlarının Ayrı Ayrı ve Birlikte Zikredilmeleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Ocak 2012, 11:53:27
İman ve İslam Lafızlarının Ayrı Ayrı ve Birlikte Zikredilmeleri


Velhasıl İslamın iman ile birlikte kullanılması hali ile bunların herbirisinin ayrı ayrı kullanılması hali arasında farklılık vardır. İslamın, imana göre durumu kelime-i şehadet’in birinin ötekine olan durumu gibidir. Risalete şahidlik etmek, vahdaniyete şahidlik etmekten ayrıdır. Bunlar farklı iki şeydir ama bunlardan biri mana ve hüküm itibariyle tıpkı aynı şeymiş gibi birbirine bağlıdır. İşte İslam ve iman da böyledir. İslamı olmayanın imanı yoktur, imanı olmayanın da İslamı da yoktur. Zira mü’minin kendisi ile imanını muhakkak olarak ortaya koyacağı bir İslamının bulunması kaçınılmaz bir şeydir. Aynı şekilde hiçbir müslüman kendisiyle İslamının sahih olabileceği bir imanının bulunmaması düşünülemez.

Allah’ın ve rasûlünün kelâmında, insanların kelâmında, bunun yani ayrı ayrı ve bir arada kullanımın benzerleri pek çoktur.

Mesela küfür ve münafıklık lafızları böyledir. Küfür tek başına âhiretteki ceza tehdidini söz konusu ederek zikredildiği takdirde münafıklar da bunun kapsamına girer. Yüce Allah’ın: "Kim imanı inkâr ederse, ameli boşa gitmiş olur ve o âhirette en çok zarara uğrayanlardandır." (el-Maide, 5/5) buyruğunda olduğu gibi. Bunun benzerleri de pek çoktur.

Eğer bir arada zikredilecek olurlarsa kâfir, kâfir olduğunu açığa vuran kimse, münafık ise kalbiyle iman etmediği halde diliyle iman ettiğini belirten kimse anlamına gelir.

Birr ve takva lafızları ile ism (günah) ve udvân lafızları, tevbe ve istiğfar lafızları, fakir ve miskin lafızları ve buna benzer diğer lafızlar da bu türdendir.

İman ile İslam arasında fark bulunduğunun delillerinden birisi de Yüce Allah’ın: "Bedevi Araplar: ‘İman ettik’ dediler. De ki: ‘Siz iman etmediniz, fakat islam olduk deyiniz...’" (el-Hucurat, 49/14) buyruğundan itibaren surenin sonuna kadar olan buyrukları tanıklık etmektedir.

Bu delillendirmeye âyet-i kerîme’deki: "İslam olduk deyiniz" buyruğunun biz, zahiren itaata girdik anlamına geldiğini ve hakikatte onların münafık kimseler oldukları belirtilerek itiraz edilmiştir.

Bu, bu âyet-i kerîme ile ilgili olarak müfessirlerin iki görüşünden birisidir. Daha ağır basan ikinci görüş ile de buna cevab verilmiştir. Bu görüşe göre onlar, münafık değil de imanı kamil mü’minler değillerdi. Burda onların mü’min olmadıklarının belirtilmesi katilin, zina edenin, hırsızın, emanete riayet etmeyenin imanının bulunmadığını söylemesine benzemektedir. Ayetin öncesindeki buyruklarla, sonra gelen buyruklar da bu görüşü pekiştirmektedir. Çünkü sûre, başından itibaren buraya kadar masiyetleri yasaklamaya, bir takım günahkarların bazı hükümlerini belirtmeye ve buna benzer hususlara dairdir. Surede münafıklardan söz edilmemektedir. Bundan sonra da şöyle buyurulmaktadır:

"Eğer Allah’a ve Rasûlüne itaat ederseniz, amellerinizden herhangi bir şeyi eksiltmez." (el-Hucurat, 49/14) Eğer bunlar münafık kimseler olsalardı, itaatin onlara hiçbir faydası olmazdı. Daha sonra da şöyle buyurulmaktadır: "Mü’minler ancak Allah’a ve Rasûlüne iman eden ve sonra da şüpheye düşmeyen... kimselerdir." (el-Hucurat, 49/15)

Yani -doğrusunu en iyi bilen Allah’tır ya- imanları kamil olan mü’minler işte burada nitelikleri belirtilenlerdir, sizler değilsiniz. Aksine sizler, kamil imana sahip olmayan kimselersiniz.

Bu açıklamayı da şu husus desteklemektedir: O kendilerine, biz İslam olduk demelerine izin vermiş ya da emir buyurmuştur. Münafık kimseye ise böyle bir şey söylenmez. Eğer bunlar gerçekten münafık kimseler olsalardı, onların iman sahibi olmadıklarını belirtip müslüman oldular diye minnet etmelerini yasakladığı gibi, müslüman olmadıklarını da belirtirdi. Ama bunun yerine onların bir çeşit müslüman olduklarını ortaya koymakta ve Rasûlüne müslüman oldukları için minnet etmelerini yasaklamaktadır.

Şâyet onların İslama girişleri sahih olmasaydı, siz müslüman olmadınız, aksine sizler yalan söylüyorsunuz, derdi. Nitekim onların: "Şehadet ederiz ki muhakkak sen Allah’ın Rasûlüsün." (el-Münafikun, 63/1) şeklindeki sözlerinin yalan olduğunu belirtmişti. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.

Artık bu geniş açıklamalarla iman ile İslamın eş anlamlı olduğu iddiasının kabul edilemeyeceği ile "eğer islam zahiren görülen işler olsaydı, başka türlüsünün kabul edilmemesi ve ihlas sahibi kimsenin imanının da kabul edilmemesi icab ederdi" diyen kimselerin bu sözlerinin tutarsızlığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü böyle bir yaklaşımın yanlış olduğu ortadadır.

Daha önceden de iman ile İslamın (aralarındaki farkın) şehadet kelimesindeki iki unsura ve diğer hususlara benzediği, bunların ayrı ayrı zikredilmeleri ile bir arada zikredilmelerinin farklı durumları anlattığına dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

Mesela şehadet kelimesine dikkat edelim; Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: "Ben insanlarla la ilahe illallah deyinceye kadar savaşmakla emrolundum." Şâyet la ilahe illallah deyip, risaleti inkar edecek olurlarsa, kanlarının himaye altına alınması hakkını elde ederler miydi? Aksine onların la ilahe illallah deyip, bunun gerektirdiği hukuku yerine getirmeleri kaçınılmazdır. Risaleti tasdik etmeyen bir kimsenin ise "la ilahe illallah"ın haklarını layıkıyla yerine getirdiği asla söylenemez.

Aynı şekilde Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahidlik eden bir kimse bu şahidliğin hakkını, bu rasûlü bütün getirdiklerinde tasdik etmedikçe yerine getirmiş olamaz. Böylelikle bu şehadet tevhid’i de ihtiva etmiş olmaktadır. Şâyet la ilahe illallah şehadeti ile birlikte Muhammedu’r- Rasûlullah şehadeti de zikredilecek olursa, o vakit la ilahe illallah şehadeti ile tevhid’in kabulü, Muhammedu’r-Rasûlullah şehadeti ile de risaletinin kabulü dile getirilir. İşte iman ve İslam lafızları da bir arada zikredildikleri takdirde durum böyledir. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi: "Doğrusu müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, iman eden erkeklerle iman eden kadınlar..." (el-Ahzab, 33/35) Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şu buyruğunda da böyledir: "Allah’ım sana teslim oldum ve sana iman ettim." Burada bu lafızlardan birisiyle kastedilen, diğerinden kastedilenden farklıdır.

Eğer bunlardan birisi tek başına kullanılacak olursa, diğerinin manasını ve hükmünü de kapsar. Fakir ve miskin kelimelerinde ve benzerlerinde olduğu gibi. Çünkü fakir ve miskin lafızları bir arada kullanılacak olursa, anlamları farklıdır. Ayrı ayrı kullanılacak olurlarsa, aynı anlama gelirler. Acaba Yüce Allah’ın: "On miskine yemek yedirmek gerekir." (el-Maide, 5/89) buyruğu ile ilgili olarak sadece az miktarda malı bulunana verilir, hiç olmayana verilmez, yahut bunun aksi denilebilir mi? Yine Yüce Allah’ın: "Eğer onu (sadakaları) gizler ve fakirlere verirseniz, şüphesiz ki bu sizin için hayırlıdır." (el-Bakara, 2/271) buyruğunda da durum böyledir.

Aynı şekilde bu açıklama ile iman edip de müslüman olmayanın yahut ta müslüman olup ta iman etmeyenin dünya ve ahiretteki hükümleri nedir? şeklindeki bir itiraz da bertaraf edilmiş olur. Bu durumda bunlardan birisi hakkında kabul ettiği bir hükmü, diğeri hakkında kabul etmeyen bir kimsenin böyle bir kanaatinin batıl olduğu açıkça ortaya çıkar.

Ve böyle bir itiraz ile karşı çıkana şöyle denilir: Sizler müslüman mü’minin kendisidir diyorsunuz. Yüce Allah ise: "Muhakkak müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, iman eden erkeklerle iman eden kadınlar." (el-Ahzab, 33/35) diye buyurmakta ve bunları birbirlerinden ayrı ayrı zikretmektedir. Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem-e da: Filan kişi hakkında ne dersin? Allah’a yemin ederim ki ben onu mü’min görüyorum, denilince, o: "Yahut müslüman"[70] diye cevab vermiştir. Bu sözünü üç defa tekrarladığı halde peygamber onun müslüman olduğunu belirtmiş, ancak iman adını vermemiştir.

Buna göre her ikisi de eşittir, diyen bir kimse buna muhalefet etmiş olmaktadır. Takınılması gereken tutum ise, anlaşmazlık konularını Allah’a ve Rasûlüne havale etmektir. Bazı nasslarda bir çatışma görülüyor olabilir; fakat Allah’a hamdolsun ki herhangi bir çatışma yoktur. Fakat mesele nassları birbiriyle uygun olarak anlamak meselesidir, başarı Allah’tandır.

Yüce Allah’ın: "Biz de orada bulunan mü’minleri çıkardık; ama orada müslümanlardan bir ev halkından başkalarını bulmadık." (ez-Zâriyât, 51/35-36) buyruğunu İslam ile imanın eş anlamlı olduğuna dair delil göstermeye gelince, bunun delil olacak bir tarafı yoktur. Çünkü çıkartılan ev halkı hem İslam, hem iman vasfına sahip idiler. Hane halkının her iki vasfa sahip olmaları bu iki vasfın eş anlamlı olmasını gerektirmez.

Açıkça görüldüğü kadarıyla bu gibi çelişik ifadeler, Ebu Hanife -Radıyallahu anh-dan sabit olmuş değildir. Bu ifadeler onun mezhebine uyan kimselere aittir. Bu ifadelerin çoğunun pek kıymeti yoktur, Ebu Hanife de bunlardan memnun olmaz. Tahâvî, Ebu Hanife’nin, Hammad b. Zeyd ile başından geçen bir olayı nakletmektedir. Hammad b. Zeyd’e; "İslamın hangisi daha faziletlidir."[71] hadisi rivayet edilince, ona: Acaba senin görüşüne göre hangi İslam daha faziletlidir diye sorduğunda, o: İmandır diye mi cevab vermiş olmakta, sonra da hicret ve cihadı imandan mı saymakta? Bunun üzerine Ebu Hanife sesini çıkarmayıp susunca, arkadaşlarından birisi de ona: Ey Ebu Hanife, ona cevab vermeyecek misin? diye sormuş. Ebu Hanife şöyle cevab vermiş: O bana bunu Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem-den hadis diye naklediyorken, ben ona ne ile cevab verebilirim ki?


[70] Buhârî 37, 1478; Müslim 150.

[71] Müsned, IV, 114.

 


Konu Başlığı: Ynt: İman ve İslam Lafızlarının Ayrı Ayrı ve Birlikte Zikredilmeleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 29 Nisan 2021, 20:29:39
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri tahkiki imana kavuştursun Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: İman ve İslam Lafızlarının Ayrı Ayrı ve Birlikte Zikredilmeleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 01 Mayıs 2021, 01:36:41
Aleyküm selam. Rabb'im bizleri herzaman rızasına uygun şekilde yaşayan kullarından eyleyip imanı kuvvetli olanlardan eylesin inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: İman ve İslam Lafızlarının Ayrı Ayrı ve Birlikte Zikredilmeleri
Gönderen: Ceren üzerinde 02 Mayıs 2021, 15:29:05
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bizlere sunulan bu güzel bilgilerden kardeşim...