İbn Arabî ve Benzerlerinin Küfrü
Kendisine altın kerpiç’i, Allah Rasûlüne de gümüş kerpiç’i örnek gösteren ve böylelikle kendisini rasûl’den daha üstün ve faziletli gösteren kimseden daha kâfir kim olabilir? Bu onların kuruntularıdır: "Şüphesiz onların göğüslerinde asla kendisine ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur." (el-Mu’min, 40/56)
Bu sözleri söyleyen bir kimsenin küfrü nasıl açıkça görülmez ki? Onun bu kabilden daha başka sözleri de vardır. Bu sözler arasında küfrün açıkça görülebildiği sözleri de vardır, küfrün gizli saklı bulunduğu sözleri de vardır. Bundan dolayı böyle birisinin sözlerinin sahteliğinin ortaya çıkması için iyi bir sarrafa ihtiyacı yoktur. Bu gibi sahtelikler herkes tarafından açıkça görülebilir. Bazı ifadeler ise ancak çok becerikli ve maharetli sarraflar tarafından anlaşılabilir. Ancak İbn Arabî ve benzerlerinin küfrü; "Allah’ın peygamberlerine verilen gibi, bize de verilmedikçe asla iman etmeyeceğiz." (el-En’âm, 6/124) diyenlerin küfürlerinden daha da ileri derecededir.
Fakat İbn Arabî ve benzerleri münafık, zındık, cehennemin en alt basamaklarında vahdet-i vücut’çudurlar. Münafıklara ise -müslüman olduklarını açığa vurduklarından- müslüman muamelesi yapılır. Nitekim Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- hayatta iken münafıklar da böylece müslüman olduklarını -küfrü içlerinde gizledikleri halde- açığa vuruyorlardı, o da onlara zahir olan durumları dolayısıyla müslüman muamelesinde bulunurdu. Şâyet onlardan herhangi bir kimse içinde sakladığı küfrü açığa vuracak olursa, ona da mürted hükmü uygulanır. Şu kadar var ki tevbesinin kabulü hususunda görüş ayrılığı vardır, doğru görüş tevbesinin kabul olunmayacağıdır. Ebu Hanife -Radıyallahu anh-dan, Mualla’nın rivayeti de budur. Allah’tan yardımını taleb ederiz.
"Onların (evliya’nın sahih yolla) gelen kerametlerine ve güvenilir kimselerden sahih olarak bize ulaşan rivayetlerine inanırız."
Mucize, sözlük’te olağan üstü herbir şeyi kapsar. İmam Ahmed b. Hanbel ve diğerleri -ki onlar buna "âyet’ler" adını da verirler.- Önceki ilim ehli’nin örfünde "keramet" de bu anlamda kullanılmıştır. Fakat sonraki ilim adamlarının bir çoğu lafız itibariyle aralarında fark gözetirler. O bakından mucize’yi peygamber için, kerameti veli için kabul ederler. Her ikisinin ortak yönü ise olağan üstü olmalarıdır.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın