๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 21:20:55



Konu Başlığı: Havz ve Nitelikleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 21:20:55
Havz ve Nitelikleri


Havz’dan söz eden hadisler tevatür derecesine ulaşır. Bu hadisleri otuz küsur sahabi -radıyallahu anhuma- rivayet etmiştir. Hocamız İmadu’d-Din İbn Kesir -Allah onu rahmetine gark etsin- "el-Bidaye ve’n-Nihâye" adını taşıyan[112] tarihe dair büyük eserinin son taraflarında bu rivayetlerin bütün yollarını tesbit etmiş bulunmaktadır.

Bu hadislerden birisini Buharî -yüce Allah’ın rahmeti üzerine olsun- rivayet etmektedir. Enes b. Malik -Radıyallahu anh-dan rivayete göre Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: "Benim Havz’ımın ölçüleri Eyle ile Yemen’deki San’a arası kadardır. Onda bulunan ibrik’lerin sayısı ise semadaki yıldızların sayısı kadardır."[113]

Yine ondan gelen rivayete göre Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: "Ashab’ımdan bir takım insanlar Havz’ın etrafında yanıma geleceklerdir. Ben onları tanıyacağım ama benden uzaklaştırılmış olacaklardır. Bu sefer ben: Arkadaşlarım? diyeceğim, bana şöyle diyecek(ler): Senden sonra ne gibi bid’at’ler ortaya çıkardıklarını bilmezsin."[114] Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.

İmam Ahmed’in rivayetine göre de Enes b. Malik -Radıyallahu anh- şöyle demiştir. Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem- bir uykuya daldı, tebessüm ederek başını kaldırdı. Ya o kendilerine söyledi, yahut onlar ona: Ne diye güldün? diye sormaları üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu: "Az önce bana bir sure indirildi." Sonra da: "Bismillahirrahmanirrahiym. Muhakkak Biz sana Kevser’i verdik" suresini sonuna kadar okudu ve sonra şöyle buyurdu: "el-Kevser’in ne olduğunu bilir misiniz?" Onlar: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dediler. Şöyle buyurdu: "O aziz ve celil olan Rabbimin bana cennette vermiş olduğu bir nehirdir. Onun üzerinde pek çok hayırlar vardır. Kıyamet gününde ümmetim o nehre geleceklerdir. Onun üzerindeki kaplar yıldızların sayısı kadardır. Onlardan bir kul (ona yaklaşmaktan) alıkonulunca, ben şöyle diyeceğim: Rabbim, o benim ümmetimdendir. Şöyle denilecek: Senden sonra ne bid’atler çıkardıklarını bilemezsin."[115]

Bu hadisi Müslim de rivayet etmiş ve ondaki lafız şöyledir: "O Rabbimin bana vaadettiği bir nehirdir. Üzerinde pekçok hayır vardır. O kıyamet gününde ümmetimin kendisine gelecekleri bir havuzdur" geri kalan bölümleri ise az önceki rivayet gibidir.

Bunun anlamı şudur: Bu Kevser’den Havz’a doğru iki kanal bol bol su akıtmaktadır. Havz ise Sırat’tan önce Arasat’tadır. Çünkü ondan ayrılmaktadır ve topukları arkasına gerisin geri dönmüş bir takım kimseler ona yaklaştırılmayacaktır. Bu gibi kimseler ise Sırat’ı da geçemeyeceklerdir.

Buharî ve Müslim, Cündeb b. Abdullah el-Becelî -Radıyallahu anh-dan böyle dediğini rivayet etmektedirler: Ben Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem-i şöyle buyururken dinledim: "Ben sizden önce Havz’a ulaşmış olacağım."[116]

Buharî’deki rivayete göre Sehl b. Sa’d el-Ensarî -Radıyallahu anh- dedi ki: Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurdu: "Şüphesiz sizden önce Havz’a varmış olacağım, benim yanıma gelen (ondan) içer. İçen ise ebediyyen bir daha susamaz. Benim yanıma hiç şüphesiz kendilerini tanıdığım, kendilerinin de beni tanıdıkları bir takım kimseler de gelecektir. Sonra benimle onların arasına engel konulacaktır." Ebu Hazim dedi ki: Ben onlara bu hadisi anlatırken, en-Nu’man b. Ebi Ayyaş benim sözlerimi işitince dedi ki: Sen bunu Sehl’den böylece mi dinledin, ben: Evet, dedim. O da dedi ki: Ben de şahitlik ederim ki Ebu Said el-Hudrî’den bunu dinledim ve o fazladan şunları da söylüyordu: " Bunun üzerine ben şöyle diyeceğim: Onlar benim ümmetimdendirler. Bana: Senden sonra neleri (bid’at olarak) ihdas ettiklerini bilmezsin denilecek, bu sefer ben: Benden sonra değişiklikler yapanlar, benden uzak olsunlar, benden uzak olsunlar."[117]


[112] Bk. el-Bidaye ve’n-Nihâye, I, 337-373

[113] Buhârî 6580; Müslim 2303.

[114] Buhârî 6582; Müslim 2304.

[115] Müslim 400; Müsned, II, 102.

[116] Buhârî 6589; Müslim 2289

[117] Buhârî 7050; Müslim 2290, 2291.