> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Tahavi Şerhi > Güzel Nağmeler Dinlemek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Güzel Nağmeler Dinlemek  (Okunma Sayısı 854 defa)
06 Ocak 2012, 17:44:25
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 06 Ocak 2012, 17:44:25 »



Güzel Nağmeler Dinlemek (Semâ’)


Güzel nağmeler dinlediklerinde baygın düşen kimseler de aynı şekilde bid’atçi ve sapık’tırlar. Hiçbir zaman insanın aklının başından gitmesine sebeb teşkil edecek şeyleri gerektirecek işler yapmamalıdır. Ashab-ı Kiram ile Tabin arasında Kur’ân’ı dinledikleri zaman dahi böyle hareket eden olmamıştır. Aksine onlar Yüce Allah’ın kendilerini nitelendirdiği şu halde idiler: "Gerçek mü’minler ancak o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer. Âyetleri karşılarında okunduğu zaman (bu) onların imanını arttırır ve onlar ancak Rablerine dayanıp, güvenirler." (el-Enfal, 8/2); "Allah sözün en güzelini müteşabih, tekrar edilen (mesani) bir kitab halinde indirmiştir. Ondan dolayı Rablerine kalpten saygı duyanların derileri ürperir, sonra Allah anıldığı için derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah’ın hidayetidir, onunla dilediğine hidayet verir. Allah’ın saptırdığı kimseyi doğru yola ileten olmaz." (ez-Zümer, 39/23)

İlim adamlarının kendilerinden hayırla söz ettiği akıllılar arasından çıkan delilere gelince, bunlar bir zamanlar hayırlı kimselerdiler. Daha sonradan akılları zail olmuştur. Bu gibi kimselerin bir alameti de şudur: Bunların deliliklerinde bazen ayılma ve kendine gelme hasıl olursa, kalplerinde bulunan imanın gereği ile konuşurlar. Hatta akıllarının zail olduğu halde bile bu hususları hezeyanlarında söylerler. Fakat bir çeşit ayılıp kendilerine geldiklerinde küfür ve şirk sözler söyleyen ve akıllarının zevali esnasında da hezeyanlarında bu tür şeyler söyleyenler böyle değildirler. Deli olmadan önce kâfir ya da fasık olan bir kimsenin sonradan deli olması daha önceden sabit olmuş küfür ya da fasık’lığını izale etmez. Aynı şekilde mü’min ve takva sahibi kimseler arasından deliren bir kimse de mü’min ve takva sahibi kimseler arasında haşredilecektir.

Delilik ya da başka bir sebeble aklın zail olması, böyle bir kimse ister delirmiş veya delirtilmiş diye adlandırılsın, önceki iman ve takva halinde bir fazlalığı gerektirmez. Aksine önceden hayır ve şer kabilinden neyin üzerinde ise öylece kalır. Yani delilik onun halinde bir artış ya da bir eksikliğe sebeb değildir. Ancak delirmesi daha fazla hayır yapmaktan kendisini mahrum eder, diğer taraftan şerre karşılık çekeceği cezasını da engeller. Ancak delilikten önceki kötülüklerini de silmez.

Neşelendirici nağmeleri, semâ’ı dinlemesi halinde bir takım hezeyanlarda bulunan ve kendisinin alışılagelmiş konuşmasından başka ve ondan farklı bazı dillerle konuşmalarına şahid olunan kimselere gelince, bu o kimsenin dili ile konuşan bir şeytanın söylediği sözlerdir. Nitekim şeytanın saraya yakalanmış kimsenin diliyle konuşması da bu kabildendir. Bütün bunlar şeytanî hallerdendir.

Hem aklın zevali, dalalet ehli pek çok kimsenin zannettiği gibi Allah’ın veli’si olmaya bir sebeb yahut şart veya buna yakınlaşmaya bir gerekçe olarak nasıl görülebilir? Öyle ki bu gibi kimselerden birisi şöyle demiştir:

"Onlar öyle bir topluluktur ki düzeni çözmüşler, duvarı yıkmışlar.

Onlar için ne farz vardır, ne nafile.

Delidir onlar, şu kadar var ki deliliklerinin sırrı,

Çok değerlidir; onun kapılarında akıl secde eder."

Ancak bu sapık, hatta kâfir bir kimsenin söyleyebileceği bir sözdür. Çünkü böyle bir kimse deliliğin, kapısında secde etmesini bir sırrının bulunduğunu zannedecek hale gelmiştir. Bu sözleri söylemelerine sebeb ise bazı delilerin bir çeşit mükâşefede bulunduklarını yahut ta olağanüstü hayret verici bazı tasarruflarının olduğunu görmüş olmalarıdır. Bu da sihirbaz ve kahinler hakkında söz konusu olduğu gibi, kimi şeytanların bu işe katılmaları sebebiyle olur. O sapık kişi de böylelikle mükâşefede bulunan yahut olağanüstü bir iş yapan herkesi Allah’ın velisi zanneder. Böyle birşeye itikad eden ise kâfirdir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Size şeytanların kimin üzerine indiğini haber vereyim mi? Her yalancı günahkâr üzerine inerler." (eş-Şuara, 26/221-222) Şeytanın üzerine nazil olacağı herbir kimsenin de mutlaka yalancılığı ve facir’liği (günahkarlığı) vardır.

Bir takım riyazetlerde bulunarak, halvete çekilerek ibadet eden, cumalara, cemaatlere katılmayı terkeden kimselere gelince, onlar da iyilik yaptıklarını zannetmekle birlikte, dünya hayatındaki çalışmaları sapıklık noktasına ulaşmış kimselerdir. Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Nitekim sahih hadis’te Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şöyle buyurduğu sabittir: "Kim mazeretsiz olarak ve ehemmiyet vermeyerek üç cuma’yı terkedecek olursa, Allah onun kalbine mühür vurur."[268]

Allah Rasûlünün sünnetini izlemeyerek başka yol izleyen bir kimse eğer bu sünneti bilen birisi ise gazaba uğramış bir kimsedir, değilse sapıktır. Bundan dolayı Yüce Allah bizlere her namazda bizleri en güzel arkadaş olan ve kendilerine nimetlerini ihsan etmiş olduğu peygamberlerin, sıddîkların, şehidlerin ve salihlerin yoluna -kendilerine gazab edilmiş ve sapmışların yoluna değil- iletmesini dilemeyi bize teşri buyurmuştur.

Musa -Aleyhisselam-ın ve Hızır -Aleyhisselam-ın başlarından geçen kıssayı ilahi tevfıke mazhar olmamış bazı kimselerin iddia ettiği şekilde "ledünnî ilmi" vahye muhtaç olmamanın cevazı hususunda delil diye gösterenlere gelince, bunlar inkârcı ve zındıktırlar.

Çünkü Musa -Aleyhisselam-, Hıdır’a peygamber olarak gönderilmiş değildir. Hıdır da, Musa -Aleyhisselam-a tabi olmakla emrolunmamıştı. Bundan dolayı ona: Sen İsrailoğullarının Musa’sı mısın? diye sormuştu. O da: Evet, diye cevap vermişti. Muhammed -Sallallahu aleyhi vesellem- ise bütün cinlere ve insanlara peygamber olarak gönderilmiştir, eğer Musa ve İsa da hayatta olsalardı, onlar dahi onu tabi’lerinden olurlardı. İsa -Aleyhisselam-da yeryüzüne ineceğinde ancak Muhammed -Sallallahu aleyhi vesellem-in şeriati ile hükmedecektir.

Her kim Muhammed -Sallallahu aleyhi vesellem-e karşı durumunun, Hıdır’ın Musa -Aleyhisselam-a karşı durumu gibi olduğunu iddia edecek olursa yahutta bunu ümmetten herhangi bir kimse için caiz diye kabul ederse, o kimse İslam’ını tazelesin ve yeniden kelime-i şehadet getirsin. Çünkü o Allah’ın velilerinden olmak şöyle dursun, tamamen İslam dininden ayrılan bir kimsedir. Böyle bir kimse ancak şeytanın velilerinden olabilir.

İşte bu, zındıkları istikamet sahibi kimselerden ayıran önemli bir ölçüdür. Tetkik eden görür.

Nerede bulunurlarsa bulunsunlar, bir takım insanların etrafında dönüp tavaf yaptığını söyleyenlere gelince, Hudeybiye’de Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in Kâbe’ye ulaşması engellendiğinde niye Kâbe yerinden ayrılıp Allah Rasûlünün etrafında tavaf etmedi? Halbuki peygamber onu bir defa olsun görmeyi çok arzuluyordu. Bunlar Yüce Allah’ın şu buyruğu ile nitelendirdiği kimselere benzer: "Hatta onlardan herbiri kendisine açılmış sahifeler verilmesini ister. Asla, doğrusu onlar âhiretten korkmazlar..." (el-Muddessir, 74/52-53)

 

"Cemaati hak ve doğru, tefrika’yı sapıklık ve azab olarak görürüz."

 

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Hepiniz toptan Allah’ın ipine sarılın. Parçalanıp, ayrılmayın." (Al-i İmran, 3/103)

"Siz kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp, ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azab vardır." (Âl-i İmran, 3/105)

"Dinlerini parça parça edip, fırka fırka ayrılanlar var ya? Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi (cezalarını vermek) ancak Allah’a aittir. Sonra O, yaptıklarını kendilerine haber verecektir." (el-En’âm, 6/159)

"Onlarsa hala anlaşmazlık içerisindedirler. Rabbi’nin rahmet ettikleri müstesnâ." (Hud, 11/118-119)

Böylelikle rahmet’e mazhar olan kimseleri ihtilâfa düşmekten istisnâ etmiştir.

"Bunun sebebi: Allah’ın, Kitabı hak ile indirmesidir. Muhakkak ki Kitab hakkında anlaşmazlığa düşenler, elbette uzak bir ayrılık içindedirler." (el-Bakara, 2/176)

Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şu hadisi daha önceden de geçmişti: "Şüphesiz iki Kitab ehli dinlerinde yetmişiki fırkaya ayrılmışlardır ve şüphesiz bu ümmet yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. -Hevâ ehli fırkaları kastetmektedir.- Hepsi ateştedir, bir tanesi müstesnâ; o cemaattir."[269]

Bir rivayette de ashab: O hangisidir, ey Allah’ın Rasûlü? diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiştir: "Benim ve ashab’ımın üzerinde olduğu yol."

Böylelikle genel olarak ihtilafa düşenlerin helak içerisinde olduklarını, ehl-i sünnet ve’l-cemaat’in bundan müstesnâ olduğunu, ihtilafın ise mutlaka ve kaçınılmaz bir şey olduğunu beyan etmektedir.

İmam Ahmed’in rivayetine göre de Muâz b. Cebel’den, Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki şeytan insanın kurdudur. Tıpkı koyunların sürüden ayrılmış olanı kapması gibi. O bakımdan sakın kenardaki uzak yollara gitmeyin. Size cemaate, umumi olarak müslümanlarla birlikte olmaya ve mescide devam etmenizi tavsiye ederim."[270]

Buharî ile Müslim’de kaydedildiğine göre Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- Yüce Allah’ın: "De ki: "O size üstünüzden" buyruğundan sonra, Peygamber: "Sana sığınırım" dedi. "Yahut ayaklarınızın altından" buyruğundan sonra, Peygamber: "Sana sığınırım" dedi. "Bir azab göndermeye ya da sizi birbirinize katıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kadir olandır." buyruğundan sonra, (el-En’âm, 6/65) Peygamber: "İşte bu ikisi daha da ehven’dir." diye buyurdu.[271]

Bu buyruk onları fırka fırka birbirlerine katmasının ve onlardan kimisinin hıncını kimisine tattırmasının kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem- ise bu halden beridir. Onlar bu halde olacaklarında bir çeşit cahiliye içerisinde bulunacaklardır, bu sebebten ez-Zührî şöyle demişt...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Güzel Nağmeler Dinlemek
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:05:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Güzel Nağmeler Dinlemek rüya tabiri,Güzel Nağmeler Dinlemek mekke canlı, Güzel Nağmeler Dinlemek kabe canlı yayın, Güzel Nağmeler Dinlemek Üç boyutlu kuran oku Güzel Nağmeler Dinlemek kuran ı kerim, Güzel Nağmeler Dinlemek peygamber kıssaları,Güzel Nağmeler Dinlemek ilitam ders soruları, Güzel Nağmeler Dinlemekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes