> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Tahavi Şerhi > Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir  (Okunma Sayısı 874 defa)
12 Ocak 2012, 22:44:30
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 12 Ocak 2012, 22:44:30 »



Allah’ın Kelamının Mahluk Olmadığı Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Tarafından İttifakla Kabul Edilmiştir

Özetle dört mezhebe mensup olsun, selef ve halef arasından olup diğerlerine mensup olsun, bütün ehl-i sünnet, Kur’ân-ı Kerîm’in Allah’ın yaratılmamış kelamı olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir. Ancak bu noktadan itibaren müteahhir’ler: Yüce Allah’ın kelamı acaba zatı ile kaim tek bir mana mıdır? Yoksa O, Yüce Allah’ın daha önceden mütekellim değilken sonradan Allah’ın kelam ederek (konuşarak) meydana gelen harfler ve sesler midir? Yoksa o ezelden beri dilediği takdirde ne zaman ve ne şekilde isterse konuşabilen bir mütekellim midir? Kelam nevî olarak mı kadimdir? Hususlarında farklı görüşleri vardır.

Şâyet insanlar selim fıtratları ve dosdoğru akılları ile başbaşa bırakılmış olsalardı, aralarında herhangi bir anlaşmazlık ortaya çıkmazdı. Fakat şeytan bazı insanlara muğalatalarından bir muğalata telkin etmiş ve bununla onları biribirlerine düşürmüş, aralarında ayrılıklar çıkarmıştır: "Muhakkak ki Kitap hakkında anlaşmazlığa düşenler, elbette uzak bir ayrılık içindedirler." (el-Bakara, 2/176)
Tahâvî -Allah’ın rahmeti üzerine olsun-nin sözlerinin delalet ettiği husus ise şudur: Yüce Allah ezelden beri ne zaman isterse ve dilediği şekilde mütekellimdir ve O’nun tür olarak kelamı, kadîm’dir. Ebu Hanife -Radıyallahu anh-nin el-Fıkhu’l-Ekber’deki sözlerinin zahirinden anlaşılan da budur. Çünkü o şöyle demektedir: "Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın kelamıdır, mushaf’larda yazılıdır, kalplerde hıfzedilip ezberlenmiştir, dillerle okunur, Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-e indirilmiştir. Bizim Kur’ân’ı telaffuz edişimiz ise mahluktur, onu yazmamız mahluktur, onu kıraat edişimiz mahluktur. Kur’ân’ın kendisi ise mahluk değildir. Yüce Allah’ın Kur’ân-ı Kerîm’de Musa ve diğer peygamberlerden (hepsine salat ve selam olsun) nakletmiş olduğu sözler ile Firavun ve İblis’ten bize naklettiklerinin hepsi de Allah’ın kelamı olup onlar ile ilgili bize verdiği haberlerdir. Allah’ın kelamı da mahluk değildir. Musa’nın ve diğer mahlukların kelamı ise mahluktur. Kur’ân-ı Kerîm ise Allah’ın kelamıdır, onların kelamı değildir. Musa -Aleyhisselam- Yüce Allah’ın kelamını işitmiştir. O, Musa -Aleyhisselam- ile konuşunca, ezelden beri sıfatlarından bir sıfat olan kelamı ile konuşmuştur. O’nun bütün sıfatları ise mahlukatın sıfatlarından farklıdır. O bilir ama bizim bilgimiz gibi değil, O kudret sahibidir fakat bizim kudretimiz gibi değil, O görür bizim görmemiz gibi değil, O konuşur ama bizim sözümüz gibi değil."

İmam’ın: "Musa ile konuştuğunda sıfatlarından bir sıfat olan kelamı ile konuşmuştur" sözlerinden şu anlaşılmaktadır: Yüce Allah, Musa gelince onunla konuştu, yoksa o ezelden ebede kadar sürekli olarak "ey Musa" deyip durmaz. Nitekim bu husus Yüce Allah’ın şu buyruğundan açıkça anlaşılmaktadır: "Musa tayin ettiğimiz vakitte gelip, Rabbi de onunla konuşunca..." (el-A’raf, 7/143) Böylelikle bu ifadelerden, onun (Ebu Hanife’nin) mezhebine mensup olup şöyle diyenlerin görüşlerinin reddedildiği anlaşılmaktadır: Kelam nefs ile kaim ve işitilmesi düşünülmeyen bir tek manadır. Yüce Allah sesi havada yaratır. Ebu Mansur, el-Maturidî ve başkaları böyle demiştir.

İmam’ın: "O, Yüce Allah’ın ezelden beri sıfatlarından bir sıfatı olan kelâmı…" ifadesi de: Yüce Allah daha önceden mütekellim değil iken, sonradan kelam vasfına sahip olmuştur, diyenlerin görüşlerini reddetmektedir.

Özetle söyleyecek olursak Mutezile’nin, kelam’ın Allah’ın meşiet ve kudreti ile alakalı olduğuna ve dilediği vakit konuştuğuna, onun peyderpey söz söylediğine dair getirdikleri bütün deliller haktır, kabul edilmesi gerekir.

Kelam Allah’ın zatı ile kaim’dir. O, O’nun bir sıfatıdır. Sıfat da ancak mevsuf ile var olabilir, diyenlerin sözleri de bir hak’tır, kabul edilmesi gerekir ve böyle söylemek icab eder.

Buna göre her iki kesimin görüşlerinde doğru olanın alınıp kabul edilmesi gerekir. Onların her birisinin kabul ettiği görüşlerden olup da, şeriat ve aklın reddettiği şeylerden de uzak durmak gerekir.

Bize: Bu, hâdis’lerin (sonradan meydana gelmiş olayların) onunla kaim olmasını gerektirir diyecek olurlarsa, biz de şöyle cevap veririz: Bu mücmel (açıklanması gereken) bir ifadedir. Sizden önce bu anlamı ile hâdis’lerin varlığını ileri gelen imamlardan inkar eden kimlerdir? Diğer taraftan Kur’ân ve sünnetin nass’ları bunu ihtiva ettiği gibi aynı şekilde imamlardan gelen açık ifadeler de aklın apaçık gerçekleri ile birlikte bunu dile getirmektedir.

Şüphesiz insanları muhatap alan ve onlara Yüce Allah’ın söz söylediğini, seslendiğini, özel olarak konuştuğunu ve buyruklar verdiğini haber veren rasûller, onlara bunların Yüce Allah’tan ayrı bir takım mahluklar olduklarını da anlatmaya kalkışmamışlardır. Aksine onlara anlatmak istedikleri şey şu olmuştur: Bizzat konuşan Yüce Allah’ın kendisidir ve konuşmak (kelam) başkasıyla değil, onunla kaimdir. O sözü söyleyen ve buyuran O’dur. Nitekim Âişe -Radıyallahu anha- İfk (iftiraya maruz kalışını anlatan) hadisinde şunları söylemiştir: "Şüphesiz kendi nazarımda ben, Yüce Allah’ın benim hakkımda Kur’ân-ı Kerîm’de okunacak bir vahiy suretinde kelam söylemeye değmeyecek kadar önemsiz idim."[71]

Şâyet bütün bunlardan, mefhumlarından anlaşılandan farklı şeyler kastedilmiş olsaydı, elbetteki bunların da açıklanması icab ederdi. Zira gerek duyulan vakitten sonraya açıklamanın ertelenmesi caiz değildir.

Söz söyleyip, kelam ile konuşmakla birlikte sözün ve kelam’ın kendisi ile kaim olmayıp aksine o kelam’ın başkası ile kaim olduğu, söz söyleyen ve mütekellim bir kimsenin varlığını, ne akıl bilir, ne de dilde böyle bir şey vardır. Eğer onlar bu iddiaları ile teşbihten çekinip kaçındıklarını ileri sürecek olurlarsa, o takdirde başka sıfatları da kabul etmesinler. Çünkü onlar: O bilir ama bizim bilgimiz gibi değil, diyecek olurlarsa biz de: O da konuşur ama bizim konuşmamız gibi değildir der ve diğer bütün sıfatlarının da böyle olduğunu söyleriz.

Acaba kendisiyle kudretin kaim olmadığı bir kâdir, kendisi ile hayatın kaim olmadığı bir hayy’ın varlığı akıl kabul edebilir mi?

Nitekim Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem- de: "İyinin de, kötünün de asla kendilerinden öteye gidemediği Allah’ın eksiksiz kelimeleri ile (Allah’a) sığınırım."[72] diye buyurmuştur. Aklı başında bir kimsenin o mahluk olan bir şey ile sığınmıştır, demesi mümkün olabilir mi? Aksine Hz. Peygamber’in şu buyrukları da böyledir: "Gazabından rızana, cezalandırmadan afiyetine sığınırım."[73]; "Hissettiğim ve kendisinden çekindiğim şeylerin kötülüklerinden Allah’ın izzetine ve kudretine sığınırım."[74]; "Altımızdan yerin dibine geçirilmekten, Senin azametine sığınırım."[75]

İşte bütün bunlar Yüce Allah’ın sıfatlarıdır. Bu hususlar ilgili yerlerinde genişçe açıklanmıştır. Ben burada sadece bir işarette bulunmak istedim.

Hanefi’lerin müteahhir olanlarının pek çoğu (kelam’ın) bir tek mana olduğunu, birden çok oluşun, çokluğun, parçalanmanın ve kısımlara ayrılmanın, medlul’de değil de delâletlerde hasıl olduğunu kabul etmişlerdir. Bu ibareler, işte mahlukturlar ve Allah’ın kelamına delalet edip, Allah’ın kelamı da bunlarla ifade edildiğinden dolayı bunlara da "kelamullah" adı verilmiştir. Eğer bu Arapça ifade edilirse o Kur’ân-ı Kerîm’dir, İbranice ifade edilirse Tevrat’tır. Farklılık arzeden ibarelerdir, kelam değildir. Onlar: İşte bu ibarelere mecazen Allah’ın kelamı denilir, derler.

Ancak bu tutarsız bir görüştür. Zira Yüce Allah’ın: "Zinaya yaklaşmayınız." (el-İsra, 17/32) buyruğunun anlamının; "Namazı dosdoğru kılınız." (el-Bakara, 2/43) buyruğunun anlamı ile aynı olmasını gerektirir. Diğer taraftan Ayete’l-Kürsî’nin ihtiva ettiği mananın deyn (borçlanma âyeti) ile aynı anlama, İhlas suresinin anlamının "Tebbet" suresi ile aynı anlama gelmesini gerektirmektedir. Fakat kişi bu görüşü düşündükçe tutarsızlığını daha yakından kavrar ve bunun selef’in konu ile ilgili sözlerine muhalif olduğunu anlar.

Gerçek şu ki Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’ân hakikat manasıyla Allah’ın kelamındandır. Yüce Allah’ın kelamının ise sonu yoktur. O dilediği vakit ve dilediği şekilde, dilediği şeyleri söylemek vasfına sahip ezelden beri mütekellimdir. Ebediyyen de böyledir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "De ki: Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa, buna yardımcı olarak bir o kadar daha katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden o denizler tükenir." (el-Kehf, 18/109); "Eğer yerde olan bütün ağaçlar kalem olsa ve deniz de ardından yedi deniz daha ona katılsa, yine de Allah’ın sözleri tükenmezdir. Muhakkak Allah Aziz’dir, Hakim’dir." (Lokman, 31/27)[/
size]


[71] Buhârî 2661, 4141, 4750; Müslim 2770.

[72] Müsned, III, 419.

[73] Müslim 486.

[74] Müslim 2202.

[75] Ebû Dâvûd 5074; Nesaî, VIII, 282.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir
« Posted on: 27 Nisan 2024, 02:49:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir rüya tabiri,Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir mekke canlı, Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir kabe canlı yayın, Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir Üç boyutlu kuran oku Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir kuran ı kerim, Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir peygamber kıssaları,Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildir ilitam ders soruları, Ehli Sünnete Göre Allah Kelamı Mahluk Değildirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes