๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Tahavi Şerhi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 20:18:38



Konu Başlığı: Ehl-i Sünnet Vel-Cemaatin Kader Görüşü
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Ocak 2012, 20:18:38
Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat’in Kader Görüşü


İnsanların kader meselesiyle ilgili görüş ayrılıkları meşhurdur. Ehl-i sünnet ve’l-cemaat’in kabul ettiği görüş de şudur: Herşey Allah’ın kaza ve kaderi iledir. Kulların fiillerini de yaratan Yüce Allah’tır. Nitekim O şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak Biz herbir şeyi bir kader ile yarattık." (el-Kamer, 54/49); "Herşeyi yaratıp, onu inceden inceye takdir ve tayin etmiştir." (el-Furkan, 25/2)

Kâfirin küfre sapması, Allah’ın irade ve meşîeti iledir. Ancak küfrü sevmediği gibi ondan razı da olmaz. Oluşu açısından onun meşîeti ile olur, fakat dinen ondan razı değildir.

Ancak Kaderiye ve Mutezile bu hususta muhalefet etmişler. Yüce Allah’ın kâfirin iman etmesini istediği halde kâfirin de küfrü istediğini iddia etmişlerdir. Onların böyle bir iddiaya kaçışlarının sebebi hem kâfirin küfrünü istemiş, hem de bundan dolayı onu azaplandırmış olacaktır, dememek içindir.

Fakat onlar bu görüşleriyle sıcağa karşı korunmak isterken, ateşe sığınanın durumuna düşmüşlerdir. Çünkü onlar birşeyden kaçayım derlerken, ondan daha kötü bir şeye düşmüşlerdir. Zira bu durumda kâfirin meşîetinin, Yüce Allah’ın meşîetine galip geldiğini kabul etmek zorundadırlar. Çünkü Yüce Allah onların görüşlerine göre, kâfirin iman etmesini istediği halde kâfirde kâfir olmayı istemiş ve böylelikle kâfirin iradesi Yüce Allah’ın iradesinin önünü kapatmış olmaktadır. Bu ise en çirkin itikadlardandır, ayrıca buna delil de yoktur. Aksine bu iddia delile aykırıdır.

Ömer b. el-Heysem’in şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bir gemide yolculuğa çıktık. O gemide bizimle birlikte biri Kaderiye’ye mensup birisi de Mecusî iki kişi vardı. Kaderiye’ye mensup Mecusî’ye: Müslüman ol, dedi. Mecusî: Allah dileğinceye kadar (olmam) deyince, Kaderiye’den kişi dedi ki: Allah diler ama şeytan dilemez. Bu sefer Mecusî şöyle dedi: Allah diledi, şeytan da diledi. Eğer bunun sonucunda şeytanın dileği olmuşsa o takdirde bu güçlü bir şeytan demektir. Bir rivayete göre de o mecusî: Ben bu ikisinden güçlü olanları ile beraberim, diye cevap vermiştir.

Bir bedevî Amr b. Ubeyd’in de bulunduğu bir ders halkasının başında durdu ve dedi ki: Ey adamlar, benim devem çalındı. Allah’a devemi bana geri döndürmesi için dua ediniz. Amr b. Ubeyd dedi ki: Allah’ım sen bunun devesinin çalınmasını murad etmediğin halde çalındı. Bu deveyi ona geri çevir. Bedevî Arap dedi ki: Senin dua etmene benim ihtiyacım yok. Amr: Niye? Deyince, şu cevabı verdi: O dilemediği halde devem çalındığı gibi, geri döndürülmesini istediği halde, geri döndürülmeyeceğinden korkarım, dedi.

Ebu İsam el-Kastalanî’ye bir adam şöyle demiş: Bana görüşünü söyle. Benim hidayete ulaşmama engel olmakla birlikte, beni sapıklığa düçar eder, sonra da azaplandırırsa bu durumda bana karşı adil olmuş olur mu? Ebu İsam şu cevabı verdi: Eğer hidayet O’na ait bir şey ise O, bu hidayeti dilediğine vermek ve dilediğine de vermemek hakkına sahiptir.

Kitap ve sünnetten delillere gelince: Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Eğer Biz dileseydik, her nefse elbette hidayetini verirdik. Fakat Benden sadır olan: ‘Cehennemi bütünü ile cinlerden ve insanlardan elbette dolduracağım’ sözü hak olmuştur (yerini bulacaktır.)" (es-Secde, 32/13); "Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette toptan iman ederlerdi. Böyle iken sen iman etsinler diye insanları zorlayıp, duracak mısın?" (Yunus, 10/99); "Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe de siz dileyemezsiniz." (et-Tekvir, 81/29); "Ama Allah dilemedikçe de siz dileyemezsiniz. Çünkü Allah en iyi bilendir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir." (el-İnsan, 76/30); "Allah dilediğini saptırır, dilediğini de dosdoğru yol üzerinde tutar." (el-En’âm, 6/39); "Allah kimi doğru yola iletmeyi dilerse, göğsünü İslama açar. Kimi de saptırmayı dilerse, onun da göğsünü gökyüzüne tırmanıyormuş gibi daraltır, sıkıştırır." (el-En’âm, 6/125)