๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Sunuş => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 28 Eylül 2011, 20:08:52



Konu Başlığı: Sunuş
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Eylül 2011, 20:08:52
Sunuş



Aralık 2007 108.SAYI

Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Semerkand 9. yılını da dolduruyor bu elinizdeki sayısıyla. 10. yaşına ayak basıyor. Bizim cenahta kültür alanındaki başarıları bırakın kutlamayı, görebilecek teşekkür düzeyi henüz oluşmadığı için
kimseciklerden bir şey beklemeden, sessiz ve derinden 9 koca yılı devirdi Semerkand. Bütün bu sürenin satış ortalaması aylık 125 bin civarında üstelik. Bu da ülkemiz dergi yayıncılarının ancak rüyasında
görebileceği bir rakamdır.

Semerkand şunun için alınıyor, bunun için alınıyor… Bunda ne ziyan var? Sonuçta Semerkand bir vazife yapıyor. Kendine özgü bir karakteri, bir sesi var. Yani kendine bir yer buluyor, bir boşluk dolduruyor. Bu
nedenle de okunuyor. Bütün mesele şurada: Bu bir imkandır, yeterince değerlendirebiliyor muyuz? Semerkand’ın potansiyeli gerektiği gibi kullanılıyor mu?

Katıldığımız toplantılarda en sık dile getirilen konulardan biri, satın alınan dergilerin yeterince okunup okunmadığı. En üst düzeyde faydayı gözeten bu hassasiyetten Allah razı olsun. Ama Semerkand
okunuyor. Bir dergi nasıl okunursa, ne kadar okunursa o kadar okunuyor. Burada şunu da bilmek lazım; gazeteler dahil, süreli yayınlar bir kitap gibi satır satır okunmaz çoğu zaman. Evet, para verir bir dergi
alırsın. Üstelik senin özel ilgi alanınla alakalıdır bu dergi. Ama bazı yazıları okursun, bazılarını bırakırsın. Bu son derece normal değil mi?

Burada normal olmayan şudur: Bir dergide ilginizi çeken, kendini okutan üç beş yazı yoksa ya o dergi size hitap etmiyordur ya da hakikaten kötüdür. Böyle bakıldığında Semerkand’ın çok yüksek oranda okunan  bir dergi olduğu anlaşılır. Okuyan okumayan, emeği geçen herkesin iki cihanda yüzü ak olsun.

. . .

Bu ay “kardeşlik” konusunu belirlerken hayli tereddütte kaldık. Konuyu tartışırken fark ettik ki, “Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bugünlerde…” diye başlayan hamasi nutuklar kardeşlik kavramının içini boşaltmış ya da en azından oymuş, aşındırmış. Yine de vazgeçemezdik, müslümanlar olarak birlik beraberlikten, kardeşlikten ne anladığımızı yazmamız gerekir diye düşündük.

Bu bir çağrı aynı zamanda; yabanın kirli emellerine karşı birlik çağrısı. Allah’ın kardeş kıldıklarının bunu hatırlamalarına çağrı. “Gel, bana boyun eğ!” değil, birlikte eşit kardeşler olarak yaşama iradesine ve mücadelesine çağrı. En yakınımızdan, kapı komşumuzdan başlayan muhabbet çağrısı.

Dergimize bu ay iki yeni kalem daha katıldı; Ruhan Umut ve Murat Çeri. Her ikisi de okuma keyfi veren, son derece ilgi çeken yazılarıyla katıldılar bize. İnşallah daim olurlar.

Son olarak abone kampanyamızı hatırlatalım; bütün hızıyla devam ediyor. Gecikmeden kayıtlarınızı yaptırın görevli arkadaşlara ya da merkez ofisimize. Kurban Bayramınızı kutlar, bütün İslâm alemine huzur ve  saadetler dileriz. Ocak sayımızda buluşmak üzere inşallah…