๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Sunuş => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 02 Ağustos 2011, 13:47:23



Konu Başlığı: İki Kavram Pek Çok Yanlış
Gönderen: Zehibe üzerinde 02 Ağustos 2011, 13:47:23
İki Kavram, Pek Çok Yanlış


Haziran 2009 126.SAYI


Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Dinimizle ilgili bilgi eksiğimize bağlı olarak İslâmî konu ve kavramlara yüklediğimiz anlamlar da sıhhatini yitiriyor, zamanla kulaktan dolma şeylere dönüşüyor. Günlük dilde sık kullandığımız sabır, tevekkül, riya, takva benzeri kelimeleri hakikaten doğru anlıyor, doğru kullanıyor muyuz? Yoksa kendi kökünden yani referansından kopuk, hatta onlara aykırı anlıyor ve kullanıyor olabilir miyiz?

İçinde yaşadığımız toplum, önce kültür rayını değiştirdi. Böylece asırlardır canımıza kanımıza kattığımız pek çok unsurla birlikte onları kodlayan kelimeler dağarcığımızdan eksiliverdi. Üzerine bir de dinî eğitimin göz ardı edilmesi ya da içinin boşalması eklenince, kalanlara dair yaygın yanlışlar kaçınılmaz oldu.

Neyse, “şöyleydi de böyle oldu” yakınmalarıyla bugüne pek değmeyecek söylemlerin peşine takılmanın anlamı yok. Nostalji ve hali hazırdan şikayet konforlu ama işe yaramaz. Bugün ne yapılmalı, ona bakmamız lazım. Nerede eksik varsa tamamlamak, yanlışı düzeltmek, yani bu anlamda “vaktin evladı” olmak lazım. Ancak bu şekilde yarına dair güzel hayaller kurmak mümkün olabilir.

Keşif ve keramet meselesi de hakikaten yeniden anlaşılmaya muhtaç. Konu hem tasavvufî irtibat sahiplerini hem de tasavvuf eleştirmenlerini yakından ilgilendiriyor. Çağın seküler bilim mantığıyla “pozitifleşmiş” yaklaşımların hariçten ahkâm kesmelerini saymıyoruz. Fakat keşif ve keramet, mümin olma hallerini dert edinenlerin bigâne kalacağı hususlar değil.

Bu manada meselenin doğrudan tasavvufla irtibatlandırılması aslında bir yanılsama. Bu iki konu doğrudan Mukaddes Kitabımız ve Sünnet-i Seniyye kaynaklı olduğu için tasavvuf diye bir başlık hiç olmasaydı yine olacaktı, konuşulacaktı. Bir de çağımızın hangi rüzgârlarla geldiği malum mistik takıntıları dikkate alınınca, evet, keşif ve keramet meselesini anlamak kaçınılmaz oluyor.

Bu sayımızda ayın konusu işte bu değerlendirmelerle şekillendi. Yazı işlerimizden Ali Sözer konuya özet ama son derece derli toplu bir açıklama getirdi. Merakla okuyacağınızı, faydalanacağınızı umuyoruz. Konuya dair daha detaylı bilgi arayan okuyucularımıza, Süleyman Uludağ hocanın yazıda da referans gösterdiğimiz konuya dair kitabını buradan tavsiye edelim.

Bazı okuyucularımızın dergimize dair görüş ve düşüncelerinin yeterince dikkate alınmadığına dair serzenişleri var. “Gönderdikleriniz” köşemizi takip ederseniz, elimizden geldiğince okuyucularımıza karşı duyarlı olmaya çalıştığımız sanırım anlaşılır. Yapabildiklerimiz evvela kendimizle sınırlı. Sonrası çaba ve dua... Fakat dergimizin yayın amacına paralel duruşunu ve çizgisini korumaya büyük özen gösterdiğimiz biliniyordur.

Üç aylarınızı şimdiden tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dileriz. Temmuz sayımızda buluşmak üzere inşallah.