๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Sunuş => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 17 Temmuz 2011, 08:28:39



Konu Başlığı: Eksilen Kim?
Gönderen: Zehibe üzerinde 17 Temmuz 2011, 08:28:39
Eksilen Kim?


Mayıs 2010 137.SAYI
 

Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Dünya değiştikçe ister istemez biz de değiştik. Şehirlerimiz, evlerimiz, çalışma hayatımız, gündelik alışkanlıklarımız hakim kültüre göre şekillenmeye başladı. Bu bir noktaya kadar kaçınılmaz bir durum. Ne var ki her şeye rağmen korumamız gereken bireysel ve toplumsal değerlerimizi bu değişime kurban verdikçe kendimiz eksiliyoruz. Modern dünyanın vaat ettiği hiçbir şey bu eksikliği gidermiyor, tamamlamıyor.

Korumamız gereken bu unsurların başında elbette Rabbimizle irtibatımız geliyor. Kalbî irtibatımız ve ibadetlerimiz... Sonra dürüstlüğümüz, samimiyetimiz, nezaketimiz, hak bilirliğimiz, yani ahlâkımız… Ve nihayet müslüman toplum olarak bizi inşa eden, kimlik kazandıran, ayakta tutan özelliklerimiz. Zaman ne kadar değişirse değişsin, isterse insanlık başka gezegenlerde koloniler kursun, bunlar bizde kalmalı. Kalmalı ki ideal medeniyetin bir gün yeniden yeşereceğine dair umutlar sönmesin.

Bugün artık İslâm memleketleri genellikle dünyanın başka herhangi bir memleketine benziyor. Şehirler, gündelik hayat, kılık kıyafet neredeyse aynı. Bir beldenin İslâm beldesi olduğunun ilk ve en görünür işareti camilerimiz ve oraya beş vakit ruh veren, can katan ezanlarımız. Ne var ki camiler cemaatsiz. Ayın konusunun spotunda söylediğimiz gibi ahir zaman yorgunu müslümanlar olarak namazlarımızı evlerimizde, işyerlerimizde eda ediyor, camileri ıssız bırakıyoruz. Beldeye müslüman kimliğini veren ibadethanelerimizle, dolayısıyla kendi kimliğimizle irtibatımız iyi değil.

Her namaz çağrısında ırmak olup camiye aktığımızı düşünelim bir an. Muhitimiz nasıl değişir, çocuklar, gençler, namazla henüz ünsiyet kuramamış olanlar nasıl etkilenirdi. Sadece bu bile başlı başına toplumsal bir eğitim ve inşaya yol açmaz mıydı? Dindarlarımızın cemaat seferberliği, cuma ya da bayram namazlarına koşarak giden ortalama müslümanı etkileyip beş vakte teşvik etmez miydi?

O halde cemaatle namaz bireysel tercihin ötesinde anlamlar taşıyor. Cemaatle namaz, toplumsal sorumluluğumuzla, müslüman kimliğimizle, zamane rüzgârında savrulmamakla kopmaz biçimde irtibatlı. Bu sebeple camileri ve cemaati işledik bu ay. Yazarımız Taha Yıldız, “Biz Olmayınca Camiler Mahzun” başlığı altında bu dinî ve sosyal sorumluluğumuzu, camilerin müslüman hayatındaki önemini hatırlattı bize.

Her ay söylediğimiz gibi yine özenle hazırlanmış, birbirinden ilginç yazılar sizi bekliyor bu ay. Yine arada bir hatırlattığımız gibi dergimizin müdavimi okuyucularımızdan, tanıdığı başka kimseleri de aramıza katmasını bekliyoruz. Bu zor değil. Sizi etkileyen bir yazımızı anlatın bir tanıdığınıza. Sonra okuduğunuz dergiyi hediye edin.

Haziran sayımızda buluşmak üzere inşallah...