Editörden

Editörden

Ocak 2006 85.SAYI

Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Geçen ay bu köşede sürpriz yeniliklerle karşınıza çıkmaktan söz etmiştik. Yedi yaşını doldurmuş, tecrübeyi olgunluğa tahvil etmiş bir dergi olarak daha iyileşmiş bir Semerkand sunma arzusu ile bunu söylemiştik. Geçen zaman pek çok şeyle birlikte heyecanlarımızı da biriktirmişti, bunları yansıtmalıydık. Nasıl ilk çıkışımızda mevcuda razı olmamış, hep daha ötesini hayal etmiş ve belli ölçüde de olsa o hayale ulaşmışsak, çıtayı bir kez daha yükseltebilirdik. Yine yapabilirdik. Sadece ebadı büyümüş bir dergi değil, yenilenmiş, dinamik bir yüz, işte benim dergim dedirtecek bir tasarım ve içerik... İşte bunu kasdetmiştik. Sekizinci yıla bu istek ve niyetle başladık.

Çoğunlukla hedef ile gerçekleşen arasında fark vardır. Dozu kaçmadıkça bu farklılık tabii de görülür, görülmelidir. Çünkü sonuç sadece niyete bağlı değildir, hüner ve kabiliyet de ister. Bazen bunlar da yetmez, bazı yan faktörler devreye girer. Ya da tam aksine devrede olması gereken faktörler devre dışıdır. Siz nasıl görürsünüz bilmiyoruz; işte yenilenmiş dergimiz...

Bu arada, uzun süredir değişmeyen fiyatımız da değişmiş oldu. Bu değişiklik, ebadımızın, kağıt cinsinin değişmesi ile kısmen irtibatlı. Asıl, düşük düzeyde de olsa maliyet artışı devam ediyor ve uzun süre fiyatı koruyabiliyor olsanız da, bir noktada müdahale etme mecburiyeti doğuyor. Neticede 4,50 TL olduk. Klişe bir söz ama tekrarlamaktan başka çare yok; anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz.

Bu ay, daha önce çeşitli vesilelerle değindiğimiz bir konuyu, zahir ve bâtın ilişkisini ele aldık. Konu son derece önemli. Zira çağdaş kültür dinin emir ve yasaklarını göz ardı eden “tuhaf” bir dindarlığı empoze edip yaygınlaştırırken, dinî hassasiyet sahibi kimi çevreler de “kendine özel” ya da sübjektif bir din anlayışı ile başka bir kanattan, istemeden de olsa, bu sürece katkı sağlıyorlar. Sahih ve salim bir dindarlık, dinî yaşantıda iç ve dış ya da zahir ve bâtın münasebetinin doğru görülmesi, bu münasebetin tabiiliğinin korunması ile mümkün. Aksi halde ya insanı kaale almayan ya da merkeze insanı koyan bir yaklaşım doğar ki, ikisi de doğru olmaz. Başyazımızın yanı sıra, Ahmet Safa’nın iki makale olarak sunduğumuz çalışması, anlayış ve yaşantımızda zahir-bâtın ilişkisini doğru kurmada rehber olacak mahiyette.

Bilindiği üzere dergimizde ropörtaja pek yer vermiyoruz. Fakat bu ay orta sayfamızda başyazarımız Mübarek Erol’la yapılmış bir ropörtaj bulacaksınız. İslâm dünyası olarak sık denilebilecek aralıklarla tabii afetlere maruz kalıyoruz. Bu sebeple Güneydoğu Asya’da bir yıl önce yaşanan tsunami felaketini hatırlamak, yapılanları değerlendirmek önemli.

2006 yılı abone kampanyamızın en sıcak günlerindeyiz. Temsilcilerimizin çalışmalarının yanı sıra sizin desteğinizi ve etkin katılımınızı bekliyoruz.

Kurban bayramınız mübarek olsun. Şubat sayımızda buluşmak üzere inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın