๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Sunuş => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 15 Eylül 2011, 12:34:40



Konu Başlığı: Editörden
Gönderen: Zehibe üzerinde 15 Eylül 2011, 12:34:40
Editörden



Şubat 2007 98.SAYI


Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Hayli zamandır dini anlamada ve anlatmada ciddi bir sorun olduğu ortada. İlk akla geldiği üzere teknik bir sorun değil bu, araç gereç eksikliği, radyo televizyon meselesi çözümleneli uzun zaman oldu.

Eskiden radyo televizyonların, gazetelerin “İslâm’ı sevmeyenlerin” elinde olduğundan şikayet edilirdi. Toplumu etkileme kanallarının bize tıkalı olduğu düşünülürdü. Şimdi tamamen olmasa da yollar açık. İsteyene TV de var, radyo da… Gazete dergi ise mebzul miktarda. Ama umulanın aksine sorun çözülmedi, aksine daha da büyüdü, karmaşık hale geldi.

Meğer bizim asıl sorunumuz sesimizi duyurmak değilmiş. Konuşmak isteyenler konuşacak mikrofon bulunca, yazmak isteyenler gönlünce yazma imkanına kavuşunca anladık ki asıl sorun çıkardığımız sesin ne olduğu ile ilgiliymiş.

İşte görüyorsunuz, herkes bir din anlatıyor, yazıyor, çiziyor ama meseleler anlaşılmaktan çok anlaşılmaz hale geliyor. Şüpheler giderilemiyor, aksine yeni şüpheler üretiliyor. Muhatapların yakîni artmıyor, aksine uzaklaşmalar oluyor.

Sözü dolandırmadan diyelim diyeceğimizi, iki sorunla karşı karşıyayız. Birincisi “din sunanlar”ın hak ve hakikat konusunda çoğunlukla kafaları net değil, çünkü gönülleri karışık. Pek çoğu da mensubu olduğu dine tuhaf bir şaşılıkla bakıyor zaten. İkincisi, o hep elde etmeyi arzuladığımız anlatım kanallarında kendimiz kalarak bulunmamız zor. Çünkü o kanalların –şimdilik diyelim- bize yabancı, dolayısıyla bizi yabancılaştırıcı bir dili var.

Bu ay bu sorunun birincisini, “Modern Din Anlayışı”nı ana konu olarak ele aldık. Bunu yapmaktan maksadımız, hastalığı tanıyabilelim ki ona göre tedbirli olalım düşüncesi. Özellikle bugünkü yaygın yanlışın temel dayanaklarını ele aldığımız ikinci yazıyı dikkatli okumanızı tavsiye ederiz.

Geçen ay çocuk dergisinde haklı tepkilerinize neden olan fahiş bir hata yaptık. Kurban elbette dinimizin beş temel esasından biri olarak sayılmıyor. Ve elbette farz değil. Ama dergide öyle çıktı. (Bunun nasıl olduğunun sizin açınızdan önemi yok. O taraf bizimle ilgili ve gereken ders alındı.) Fakat Semerkandımızın hassasiyetleri ve bugüne kadarki performansı dikkate alındığında, bunun kötü bir kaza olduğu o kadar açık ki… Özür diliyoruz.

Mart sayımızda buluşmak üzere inşallah.