Konu Başlığı: Duâ Ve Nefes Etme (Rukye) İle Tedavi Gönderen: Ekvan üzerinde 06 Ekim 2010, 02:57:41 5. Duâ Ve Nefes Etme (Rukye) İle Tedavi: Humeydb. Kays el-Mekkî(r.a.) anlatıyor: Caferb. Ebî Talib'iniki oğlu Rasûlüllah'a (s.a.v.) getirilmişti. Rasûlüllah (s.a.v.) çocukların dadısına: “Bunları zayıf görüyorum, acaba neden? diye sordu. O da: “Ya Rasûlallah! Onlara hemen nazar değiyor. Senin tasvibini bilemediğimiz için de şifa dileğiyle onlara okutamadık, dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.v.): “Onlan okutun! Eğer kaderin önüne geçebilecek birşey olsaydı, onu mutlaka nazar geçerdi" buyurdu.[548] Sâib b. Yezîd (r.a.) anlatıyor: Teyzem beni Rasûlüllah'a (s.a.v.) götürerek: “Ya Rasûlallah! Yeğenimin sancısı var, dedi. O da benim başımı sıvazladı ve bana bereket duasında bulundu.[549] Cuayd diyor ki: Doksandört yaşında olduğu halde Sâib b. Yezîd'in gayet sağlam ve dimdik ayakta olduğunu görünce bana: "Göz ve kulak sağlığımın Rasûllullah'ın (s.a.v.) duası sayesinde iyi olduğunu bilmekteyim" dedi. Burada, bilinmesinde ve tatbik edilmesinde fayda gördüğümüz sünnet ve müstehap olan bazı duaları sıralamak istiyoruz: a) İbn Abbâs'dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) sıtma (humma), tüm ağrı ve sancılara karşt sahabeye "Büyük olan Allah'ın adıyla, tazyikle kanı fışkırtan/kanı kesilmeyen damarın şerrinden ve ateşin hararetinden azamet sahibi olan Allah'a sığınırım." duasını öğretirdi.[550] b) Âişe (r.a.) anlatıyor: Bir insan bir yerinden şikayet ettiğinde veya onda bir yara yahut yaralanma olduğunda Peygamber (s.a.v.) şehadet parmağını yere koyar sonra kaldırır ve: "Allah'ın adıyla, yurdumuzun toprağı bazımızın tükrüğü ile. Bununla hastamız Rabbimizin izni ile şifa bulsun diye" duâ ederdi.[551] c) Âişe (r.a.) anlatıyor: Bizden birisi rahatsız olduğunda Rasûlüllah (s.a.v.) onu sağ eliyle sıvazlar sonra: "Ey insanların Rabbi! Şu rahatsızlığı gider, şifa ver! Şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Hastalık izi bırakmayan şifa ihsan et!" derdi.[552] d) Âişe (r.a.) diyor ki: Rasûlüllah (s.a.v.) rahatsız olduğu vakit kendine muavvizât (Ihlas, Felak ve Nas surelerini) okur ve üflerdi. Ağnsı fazlalaştığı zaman da onun üzerine ben okuyor ve bereketini umarak kendi eliyle onu sıvazlardım.[553] e) Ebu Saîd el-Hudrî'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Cebrail (a.s.) Peygamber'e gelerek: “Yâ Muhammed! Rahatsızlığın var? demiş, o da: “Evet, cevabını vermişti. Bunun üzerine Cebrail: "Allah'ın adıyla, sana eziyet veren herşeyden, herkesin ve her hasetçinin nazarından (şifa dileğiyle) sana okuyorum. Allah sana şifa versin! Allah'ın adıyla sana okuyorum" dedi.[554] Ibn Abbâs da şu sözüyle muavvizât okumanın önem ve lüzumuna dikkatleri çekmiştir: "Dünyaya gelen her insanın kalbinde "vesveseci" vardır. Eğer Allah'ı zikrederse o siner. Ama gaflet ederse vesvese verir; kötü şeyler fısıldar. Yüce Allah'ın "O sinsi vesvesecinin şerrinden insanların Rabbine sığınırım, de!"[555] sözünün manası da budur."[556] |