๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sünnette Çocuk Eğitimi => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 04 Ekim 2010, 01:18:50



Konu Başlığı: Çocuğun Cezalandırılması
Gönderen: Ekvan üzerinde 04 Ekim 2010, 01:18:50
Çocuğun Cezalandırılması

Giriş:

Bir önceki bölümde, gerek fikrî gerekse psikolojik mânada nebevî eğitim yolları işlenmişti. Sözkonusu yolların fayda vermemesi duru­munda, bu demektir ki, cezalandırmak suretiyle çocuğun tedaviye ih­tiyacı vardır. Böylece o, işin şaka değil ciddi olduğunu anlar ve cezanın acısını tadar. Buna bağlı olarak da ana babanın gösterdiği şefkat ve me­rhametin kıymetini bilir, güzel ahlâk, itaat ve bağlılığın kaçınılmaz olduğunu farkeder. Ancak cezada uygulanacak esaslar ne olmalıdır? Baba oğluna nasıl bir ceza şekli tatbik etmeli ki, Peygamberin (s.a.v.)

"Kişinin, çocuğunu edepli yetiştirmesi ve (yerine göre ceza­landırarak) disipline etmesi bir sâ' (ölçek) sadaka vermesinden daha hayırlıdır"[752] hadisini hayata geçirebilsin? Bu konuya girmez­den önce, cezanın, ıslah ve ted'ibin fikhî boyutunu ortaya koymamız gerekir.

Hanefî fakih el-Kâsânî diyor ki: "Suç işleyen ve aklı yerinde olan bir çocuk, ceza olsun diye değil, uslandırılması ve disipline edilmesi için tâzir cezasına çarptırılır. Peygamber'in (s.a.v.) "Yedi yaşına vardıklarında çocuklarınıza namazı emredin. On yaşına geldiklerinde kılmadıkları takdirde onları dövün!" hadisi de bunu göstermektedir. Ta­bii bu, ceza yoluyla değil, ıslah ve te'dip vasıtasıyla olur. Çünkü ceza, cinayet işlemeyi gerektirir. Halbuki çocuğun fiiline cinayet adı verilmez. Fakat deli ile aklı henüz yerinde olmayan çocuk cezaya ehil olmadığı gibi, ıslah ve te'dibe de ehil değildir."


I. Ceza Pedagojik Bir Mecburiyettir:

Ceza, çocuktan intikam almaya yönelik bir eylem değil, pedagojik amaçlı bir harekettir. Ibnu'l-Cezzâr el-Kayravânî, şu tesbitleriyle bu ko­nuya açıklık getirmektedir: Çocuk, yapı itibariyle yumuşak ve yönlendirmeye çok müsaittir. Bu noktada bazı çevreler diyor ki: Şüphesiz çocuklar içinde; verilmek istenen edep ve terbiyeyi hemen ko­layca kabul edenler olduğu gibi, etmeyenler de vardır. Çok hayâli olan­lar olduğu gibi arsız ve hayâsız olanlar da vardır. Eğitim ve öğretimden zevk alanlar olduğu gibi almayanlar da vardır, içlerinden gelerek der­slerini yapanlar olduğu gibi azar işiterek ve dövülerek yapanlar da vardır. Doğruluğu sevenler olduğu gibi, yalanı sevenler de vardır. Hâsılı, onların ahlâkî yapıları, huy ve karakterleri birbirlerinden fa­rklıdır. Hakikat bu olunca, acaba ıslah ve te'dip yoluyla, cezalandırma yöntemiyle çocukların yapısında var olan çirkin huy ve davranışları değiştirmek, onları güzel ahlâk ve faziletlerle mücehhez kılmak hiç mümkün olur mu? Bir problem olarak gündeme getirilen bu suale biz "evet" cevabını veriyoruz.

Çocuklar, ihmal yüzünden edindikleri kötü huy ve alışkanlıkların yerini, ıslah ve tedip yoluyla güzel ahlâk ve iyi alışkanlıklara bırakabilirler. Tarih boyunca filozof, düşünür ve eğitimcilerin gözlem ve tecrübeleri de bunu ortaya koymuş bulunmaktadır. Bundan dolayı çocuk velileri ve pedagoglar, küçük çocukların eğitimine önem vermeli, gerekiyorsa cezalandırmalı, ileriki gençlik yıllarında pişmanlık doğuracak telafisi güç olan zaaflara ya da tedavisi mümkün olmayan yaralara meydan vermemelidir. Elbette sakin, akıllı ve uslu çocukların eğitimi ne kadar kolaysa, aksi, yaramaz ve haylaz olanların da o ölçü de zordur. Ama ne olursa olsun, gelecek yıllarda "Biz hata ettik. Ağaç yaş iken eğilirdi. Keşke ıslah ve tedip imkanımızın olduğu zamanlarda va­zifemizi hakkıyla yapsaydık!" diyerek kendimizi kınamamak ve pişmanlık duymamak için, çocukları uslandırmak ve disipline etmek üzere yerine göre korkutmalı ve yerine göre -korkutmak yeterli olmuy­orsa- dövmelidir.

Îbnu'l-Cezzâr'in bu faydalı açıklamalarından da anlaşıldığı gibi, yerine göre cezalandırma, çocukların huy ve gidişatını düzeltmek için başvurulması gereken pedagojik bir yöntemdir.