> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Sünnetin Delil Oluşu > Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir?  (Okunma Sayısı 847 defa)
25 Mayıs 2011, 19:52:37
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 25 Mayıs 2011, 19:52:37 »



SÜNNETİN HÜCCET OLMADIĞINA DAİR RİVAYET EDİLEN HABERLERİN ASLI NEDİR?

Sünnetin hüccet olduğunu kabul etmeyenler derler ki: Rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v), Yahudileri çağırmış ve onlara bazı şeyler sormuştur. Onlar da bildiklerini anlatmışlar ve bu arada Hz. İsa'ya bir hayli yalan isnad etmişlerdir. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), minbere çıkarak bir hutbe irâd etmiş ve: "(İleride) benden, çok sayıda hadis nakledilecek ve yayılacaktır. Onlardan, Kur'ân'a uygun olarak size gelenler, bana aittir. Kur'ân'a ters düşenler ise ba­na ait değildir," demiştir.”[701]

Bu meyanda, muhtelif isnadla rivayet edilen çok sayıda haber vardır. Bu haber, Rasûlullah'a isnad edilen hadislerin, Kur'ân'a arze-dilmesi gerektiğini, onlardan yalnızca her bakımdan Kur'ân'a uygun­luk arzedenlerin alınabileceğini ifade etmektedir. Bunun dışında, müstakil olarak getirdiği hükümlerle, Kur'ân'm mücmelini izah sa­dedinde ortaya koyduğu hükümler kabul edilemezler. Çünkü bunların her ikisi de Kur'ân'da mevcut değildir. Bu durumda sünnetin gö­revi yalnızca Kur'ân'ı te'kidden ibaret olmaktadır.

Öyleyse sünnet, şer'î bir hükme delil olamaz. Zira herhangi bir konudaki delilin ona delâleti, o konunun başka bir delille tesbit edil­miş olmasına dayanmaz. Dahası sünnetin, te'kid için bile olmadığı söylenebilir. Çünkü te'kid, bir hükmün tesbitinde tek başına yeterli olan delilin bir fer'idir. O zaman te'kid için gelen şeyin, ancak delile uygun olması gerektiği söylenebilir. Ayrıca Rasûîullah (s.a.v)'m, şöy­le dediği de rivayet edilmiştir: "Bana isnad edilerek size rivayet edi­len bir hadise kalbiniz yatışıyor ve onu kerih görmüyorsanız, ben onu söylemiş olsam da olmasam da onu tasdik edin. Çünkü ben, münker olanı değil, ancak ma'ruf olanı söylerim. Yine size, bana isnad edilen fakat kalbinizin yatışıp hoş görmediği bir şey rivayet edilirse, onu tasdik etmeyin. Çünkü ben, münker olan veya ma'ruf olmayan bir şe­yi söylemem."

Bu mânâda bir hayli rivayet mevcuttur. Bu da Rasûlullah'a is­nad edilen hadislerin, insanlarca Kitab ve akıl gibi doğrunun ve gü­zelin kaynağı olan şeylere arzedilmesini ifade etmektedir. Öyleyse sünnet, tek başına hüccet değildir.

Yine Rasûîullah (s.a.v)'m, şöyle dediği de rivayet edilmiştir: "Ben, ancak Allah'ın Kitabı'nda helâl kıldığını helâl kılar, yine Al­lah'ın Kitabı'nda haram kıldığını haram kılarım."

İmam Suyûtî, Şafiî ve Beyhakî'nin, Tavus'tan gelen bir is-nadla rivayeti bu şekilde naklettiklerini kaydeder.[702]  İmam Şa­fiî'nin Cimâu'l-İlm adlı eserinde ise rivayet şöyledir: Rasûîullah (s.a.v), buyurdu ki: "İnsanlar, beni hiçbir şeyle muaheze etmesinler. Ben, onlara yalnızca Allah'ın helâl kıldığını helâl ve yine O'nun ha­ram kıldığını haram kıldım."[703]

İlk rivayet, Rasûîullah (s.a.v)'tan sâdır olanların, mutlaka Kur'ân'a uygun düşmesi gerektiğine, böylece daha evvel geçtiği üze­re, sünnetin hüccet olamayacağına delâlet etmektedir.

İkinci rivayet ise sünnete yapışıp onu delil olarak kullanmayı yasaklamaktadır.

Rivayet edildiğine göre Sahâbe'den bazıları, Hz. Peygamber (s.a.v)'e : "Kusmadan dolayı yeniden abdest almak icab eder mi?" di­ye sorduklarında, Efendimiz (s.a.v): "Eğer gerekseydi, mutlaka Allah'ın Kitabı'nda bulurdum," cevabım vermiştir. Bu da sadece Ki-tab'da bulunanların yükümlülük getireceğini, sünnetin hiçbir şeyi zo­runlu kılmayacağım ifade etmektedir.

Buraya kadar, sünnetin delil oluşunu inkâr edenlerin şüphe, iti­raz ve takıldıkları noktaları naklettik. Şimdi, bunları tek tek ele alıp cevaplarını verelim.

Cevap:

Hadislerin Kur'ân'a arzını ifade eden rivayetlerin hepsi de zayıf­tır. Bu nedenle, onlarla delil getirmek doğru olmaz. Bu rivayetlerden bir kısmı munkatî, bir kısmının ise râvilerinden bazıları ya sika değil veya meçhuldür. Bazısı ise hem sika değil, hem de meçhuldür.

İbn Hazm (456/1062), el-îhkâm adlı eserinde,[704]  Suyûtî (911/1505) de Miftâhu'l-Cenne'de,[705] Beyhakî'den naklederek tafsi­latıyla, bu hadis ve benzerlerini açıklamışlardır.

İmam Şafiî (204/819), Risâle'de şöyle demiştir: "Büyük küçük, herhangi bir meselede hadisi kabul edilen hiçbir râvi, bu haberi rivayet etmemiştir. Dolayısıyla bize, siz bunu rivayet edenin hadisini şu meselede (delil olarak) tesbit ve kabul ettiniz, (bunu niçin kabul et­miyorsunuz?) denilemez. Üstelik bu rivayet, munkatî bir senetle gelen bir rivayettir ki, onu hiçbir meselede kabul edemeyiz."[706]

İbn Adilberr de (463/1071) Câmiu Beyâni'l-İlm adlı eserinde şu görüşlere yer vermektedir: Abdurrahman b. Mehdî, bu hadisi, zındıklar ve Haricîlerin uydurduğunu söylemiştir. Sahih haberleri zayıf olanlarından ayırma dirayetine sahip ilim ehline göre bu lafız­ların, Hz. Peygamber (s.a.v)'den sâdır olması mümkün değildir. Bazı âlimler ise bizzat bu hadisi, Allah'ın Kitabı'na arzetmişler ve şöyle demişlerdir: "Onu Allah'ın Kitabı'na arzettiğimiz vakit gördük ki, Al­lah'ın Kitabı'na ters düşmektedir. Çünkü Allah Teâlâ'nın Kitabı'nda, hadislerden yalnızca kendisine uygun düşeni kabul etmemiz gerekti­ğine dair hiçbir şey göremedik. Bilakis O'nun, mutlak olarak Hz. Peygamber (s.a.v)'in örnek alınmasını, O'na itaat edilmesini, her hâl ve şartta emrine muhalefetten kaçınılmasını emir ve tenbih ettiğini gördük."[707]

Böylece haber, kendi kendinin asılsız olduğunu ortaya koymuş oluyor. Ayrıca hadisin Ebû Hureyre (s.a.v)'den merfû olarak gelen başka rivayetlerinde Rasûlullah (s.a.v): "Benden size muhtelif hadis­ler (haber ve nakiller) gelecektir. Onlardan, Allah'ın Kitabı'na ve sünnetime uygun düşenler, bana aittir. Bu ikisiyle çelişki arzedenler ise bana ait değildir,"[708] buyurmuştur.

Bu rivayet de zayıf olmakla birlikte, diğerlerinden daha sıhhatli ve tutarlıdır. Dikkat edilirse bu rivayet, aleyhimize değil, lehimize bir delildir; aslında bizim görüşümüzü desteklemektedir.

Yukarıdaki ilk haberin uydurma olduğuna delâlet eden bir diğer delil de sahih bir senetle bize kadar ulaşan Rasûlullah (s.a.v)'m şu sözüdür: "Sizden birini, koltuğuna yaslanmış bir vaziyetteyken, emir­lerimden veya yasaklarımdan birisi kendisine gelince: 'Ben anla­mam! Biz, Allah'ın Kitabı'nda ne buluyorsak, ona tâbi oluruz," der­ken bulmayayım."[709]

İmam Şafiî (204/819), er-Risâle'de bu hadisi rivayet ettikten sonra, şöyle demiştir: "Allah'ın, Peygamberdin emrine itaati farz kıl-masıyla Allah Rasûlü, insanların, emirlerini reddetme yolunu iyice kapatmıştır."[710]

Hadisin Kur'ân'a arzı ile ilgili haberin sahih olabileceğini farzet-sek bile hiçbir müslümanm, Rasûlullah'tan ortaya çıkan söz ve amel­lerin iki kısım olduğunu; bunlardan bir kısmının Kur'ân'a uygun dü­şüp kendisiyle amel edilebilecek nitelikte, diğerinin de Kur'ân'a ters düştüğü için reddedilebilecek vasıfta olduğunu düşünebileceğine ihti­mal vermiyoruz. Nitekim rivayetlerden birisinde: "O, bana aittir," denilirken diğerinde: "O, bana ait değildir," denilmektedir. Ayrıca İbn Hazm'm naklettiği bazı rivayetlerde: "Allah, kendisine Kur'ân ile hidâyet yolunu göstermişken Allah'ın Rasûlü'ne ne oluyor ki, Kur'ân'a uygun düşmeyeni söylesin?" denmektedir.

Hem Rasûlullah (s.a.v)'m, Kur'ân'a muhalefet etmekten masum, insanların Kur'ân'ı en iyi ezberleyeni, onun âyetlerini en fazla düşü­neni ve en çok zikredeni olduğu ittifakla kabul edilmişken nasıl olur da sözkonusu hadisin, Rasûlullah'ın da Kur'ân'a muhalefet edehileceği ihtimalini ifade ettiği söylenebilir? Halbuki Allah Teâlâ, şöyle bu­yurmaktadır:

"De ki: Ben, onu (Kur'ân'ı) kendi arzuma göre değiştiremem. Ben, sadece bana vahyolunana tâbi oluyorum.”[711]

Her müslüman, pek tabiî olarak, Rasûlullah (s.a.v)'tan Kur'ân'a muhalif hiçbir şeyin sâdır olmayacağına inanır.

İmam Şafiî (r.h), Cimâul-İlm adlı eserinde şöyle demektedir: "Allah Teâlâ, Peygamber (s.a.v)'in, Kur'ân'daki ve dindeki konumu­nu, Kur'ân'da belirtmiştir. Bu nedenle (mü'min) kullara farz olan, Allah'ın kendisine vahyettiği konularda, Peygamber'in sadece vahy edilen şeyleri söyleyeceğini, Allah'ın Kitabı'na asla muhalefet etmeye­ceğini ve O'nun, Allah'ın indirdiklerindeki maksadının ne olduğunu beyân ettiğini bilmeleridir."[712]

Yine Şafiî, demiştir ki: "Hiçbir sünnet, asla ve kafa Kur'ân'a muhalif değildir."[713]

Eğer yukarıdaki hadisin sahih olduğu farzedilecek olsa, mânâsı şöyle olur: "Size bir hadis rivayet edildiği zaman, doğru olarak anla­makta güçlük çeker, müşkilâta düşerseniz; onu Allah'ın Kitabı'na ar-zedin. Kur'ân'a ters düşerse reddedin. Çünkü o, benim sözlerimden değildir."

Sonra Rasûlullah'tan sâdır olan şeylerin, Kur'ân'a muhalif düş­memesi, sünnetin hüccet olamayacağı anlamını ifade etmez. Yine onun, Kur'ân'm mücmelini izah, umûmî olanını tahsis, mutlakım takyid edemeyeceği, bir hükmü sona erdirip neshe demeyeceği ve müşkil ifadelerini açıklığa kavuşturamayacağı anlamı da taşımaz. Çünkü Rasûlullah'ın beyânı, Allah'ın muradına tamamıyla uygun deşmektedir. Kur'ân lafızlarının zahirine bakıldığında, sözkonusu beyânın onlara uygun düşmeyip ihtimalli olduğunu bir anlık kabul-lensek bile bu, Kur'ân'a muhalif olarak düşünülemez. Hem Rasûlullah (s.a.v), yalnızca Kur'ân'a muhalif olanların reddedilmesi­ni emretmiştir. Bundan, Kur'ân'a uygun düşmeyen fakat çelişki de arzetmeyen haberlerin reddedilmesi gerektiği anlaşılamaz.

Bahsettiğimiz duruma, konuyla ilgili Ibn Hazm'm rivayet ettiği şu rivayet de delâlet etmektedir: Rasûlullah (s.a.v), şöyle buyurmuş­tur: "Bana isnad edilerek rivayet edilenler, üç çeşittir. Allah'ın Kitabı'yla karşılaştırdığınızda, ona uygun olarak gördüğünüz her hadisi kabul edin. Allah'ın Kitabı'yla karşılaştırıp da kendisini reddedebile­cek bir şey bulamadığınız fakat Kur'ân'daki yerini de tesbit edeme...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir?
« Posted on: 27 Nisan 2024, 01:17:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? rüya tabiri,Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? mekke canlı, Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? kabe canlı yayın, Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? Üç boyutlu kuran oku Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? kuran ı kerim, Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? peygamber kıssaları,Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir? ilitam ders soruları, Sünnetin Hüccet Olmadığına Dair Rivayet Edilen Haberlerin Aslı Nedir?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes