> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Sünnetin Delil Oluşu > Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı  (Okunma Sayısı 780 defa)
31 Mayıs 2011, 17:56:03
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 31 Mayıs 2011, 17:56:03 »



SÜNNET HÜCCET DEĞİLDİR DİYENLERİN ORTAYA ATTIKLARI ŞÜPHELER VE BUNLARIN CEVABI

Geçen açıklamalarımızdan anlaşıldı ki; sünnetin hüccet oluşu dinî bir zarurettir ve bu, hiç bir rmı'minin kalbinde şek ve şüphe bı­rakmayacak şekilde en açık delillerle ortaya konmuştur.

Ancak -sözüm ona- İslâm'ı desteklemek, onu kendisine arız olan tebdil ve tağyirden temizlemek ve muhafaza etmek isteyen bazıları, aklı zayıf müslümanların kalbini bozacak, sünnetin hüccet oluşunu ortadan kaldıracak birtakım şüpheler ortaya atmışlardır.

Bu şüpheleri yayanlardan birisi de Dr. Muhammed Tevfik Sıdkî'dir. O, Mecelletü'l-Menâr'da bunları yazıp yaymaya ve "İslâm Sadece Kur'ân'dır" başlığı altında, onları savunmaya çalışmış, bu­nunla da dinine hizmet ve onu müdâfaa ettiğini zannetmiştir.

Şayet biz, bu şüpheleri anlatmaktan ve fesadını açıklamaktan yüz çevirseydik; bu, bizim adımıza daha sağlam bir görüş ve daha doğru bir davranış olurdu. Çünkü çürük ve çarpık bir sözden yüz çe­virip hiç bahsetmemek, onun yok olması ve sahibinin unutulması için en uygun bir yol ve câhillerin nazar-ı dikkatini çekmemek için en iyi bir tedbirdir.

Şu kadar var ki; ümmet içinde yayılan tehlikelerin şerrinden ve câhillerin birtakım hâdiselere kapılıp yanlış fikirlere dalmalarından ve ilim sahiplerince makbul olmayan görüşlere hızla koşmalarının acı neticelerinden korktuğumuzdan; bu şüphelerin tehlikesini ortaya koyup, imkân niabetinde onlara cevaplar vermeyi, halk için daha önemli, sonuç olarak da daha sevimli gördük. înşâALLAH, bunları tek tek ele alıp, değerlendirmesini yaparak cevaplar vereceğiz.

1. Şüphe
Bu şüphe sahipleri diyorlar ki: ALLAH Teâla, Kitabı'nda: "Biz Ki-tab'da hiçbir şeyi eksik bırakmadık.[470] ve "BuKitab'ı sana, herşeyin bir açıklaması olarak indirdik,"[471] buyurmaktadır.

Bu âyet-i kerîmeler, Kur'ân'm, dine taalluk eden herşeyi ve dinî hükümlerin tamamını içerdiğini ifade ediyor. Kur'ân'ın, dini her yö­nüyle açıklayıp bütün tafsilatıyla ortaya koyduğunu belirtiyor. Bu durumda sünnet gibi başka bir şeyin, dinî hükümlere kaynaklık et­mesine ve onu açıklayıp tafsilâtım ortaya koymasına gerek kalma­mıştır. Bunun aksini savunmak, Kitab'm din konusunda yetersiz kaldığını ve herşeyin bir açıklaması olmadığını söylemek olur. Böyle bir söz ise ALLAH Teâlâ'nm bizzat kendi haberine muhalefet etmesi demektir ki, bu da imkânsızdır.

Cevap

Herşeyden önce, birinci âyet-i kerîmede geçen el-Kitab ile kas-dedilen, Kur'ân'-ı Kerîm değil, "Leuh-i Mahfuz" dur. Çünkü herşeyi içeren, bütün mahlukâtı, büyüğü, küçüğü, geçmişi ve geleceği ile bü­tün ayrıntılarına varıncaya kadar içeren O'dur. Nitekim ALLAH Rasûlü (s.a.v): "Kıyamete kadar olacak bütün hususlarda kalem ku­rumuştur; yani herşey takdir edilmiştir,"[472]  buyurmaktadır.

Âyet-i kerîmeleri, siyak ve sibaklarına göre anlamak gerekir. Dikkat edilecek olursa, ilk âyet-i kerîmenin Öncesinde ALLAH Teâlâ: 'Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve iki kanadı ile uçan kuşlardan (ne varsa) hepsi sizin gibi bir ümmettir (onlar da sizin benzeriniz bir top­luluktur.)"[473]  buyurmuştur. Bu âyetin hemen peşinden gelen yukarı­daki âyete verilecek en uygun mânâ, yukarıda işaret ettiğimiz şekil­de, hayvanların da ömür, rızık, ölüm, saadet ve bedbahtlık gibi bü­tün hâlleri, tıpkı insanınki gibi Kitâbu'l-Mahfuz'da, en ince detayına kadar tesbit edildiğidir.

Eğer bu âyette de Kitab'dan maksadın, ikinci âyet-i kerîmede ol­duğu gibi Kur'ân olduğunu kabullensek bile, her iki âyeti de genel mânâda zahirlerine hamletmek mümkün olamayacaktır. Çünkü bu, Kur'ân'ın, dine ve dünyaya ait her hükmün tafsilâtını ve izahını kap­sadığını, hiçbir şeyi eksik bırakmadığım söylemek olur. Aksi takdir­de ALLAH Teâlâ'nın, kendi haberine muhalefet etmiş olması icab eder. Kur'ân'm, dünyevî meseleleri en ince detaylarına kadar zikretmediği açıktır. Aynı şekilde dinî hükümlerde de yalnızca Kur'ân'la yetinme­nin ne kadar güç bir iş olduğu ortadadır. O halde âyetlerin zahirle­rine değil, kasdedilen mânâsına uygun te'viline yönelmek gerekmek­tedir.

Alimlerimiz, bu âyetleri çeşitli şekillerde te'vil etmişlerdir. Bazı­ları: "Kitab (Kur'ân)'ın indirilmesindeki asıl gaye, ALLAH'ın bilinmesi, hükümlerinin insanlığa sunulması ve dinin izah edilmesi olduğu için o, yalnızca dine ait iş ve hükümleri açıklamış, bu konuda hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır," demişlerdir.

Ancak burada söz konusu olan "beyân" iki kısımdır:

1- Nass Yoluyla Yapılan Beyân: Bu, Kitab'm, itikad esasları, na­maz, zekât, oruç ve haccın farz; ahş-veriş ve nikâhın helâl; faiz ve fuhşiyatın haram olduğunu beyân etmesidir. Temiz ve pis olan yiye­ceklerin hükümleriyle ilgili beyânı da bu kısma girer.

2- Sâri Teâiâ'nın Kitabında, Kullan İçin Bağlayıcı Birer Delil ve Hüccet Kabul Ettiği Diğer Delillere Havale Etmek Suretiyle Yapılan Beyân.

Böyle olunca sünnet, icmâ, kıyas ve muteber olan diğer deliller­den herhangi birinin beyân ettiği her hüküm, Kur'ân tarafından beyân edilmiş sayılır. Çünkü bize o delilin meşruiyetini beyân edip, bizi ona yönelten ve kendisiyle amel etmeyi üzerimize vâcib kılan Kur'ân'dır. Eğer o, bizi bu delille irşâd etmemiş ve gereği ile amel et­meyi vâcib kılmamış olsaydı; ne biz bu hükmü elde edebilir ne de onunla amel edebilirdik. Bu takdirde Kur'ân, teşriin (yasamanın esa­sı) olup, şer'î hükümlerin tamamı ona dayanmaktadır.

Bu konuda İmam Şafiî (204/819), şu açıklamalarda bulunmuş­tur: "Mü'minlerin başına gelebilecek her türlü hadiseye dair, o konu­da doğru yolu gösterecek bir delil, Kur'ân'da mutlaka mevcuttur." Zi­ra ALLAH Teâlâ, şöyle buyurmaktadır: "Bu Kur'ân, Rabb'lerinin izniy­le, insanları karanlıklardan aydınlığa, (yani) herşeye galib (ve), bütün övgülere lâyık olan ALLAH'ın yoluna çıkarman için sana indirdiği­miz bir kitaptır."[474]

"Sana da kendilerine indirileni, insanlara açıklayasın diye zikri indirdik. Beki düşünüp ibret alırlar."[475]

"Sana bu Kitab'ı, herşeyin bir açıklaması, bir hidâyet (rehberi) ve bir rahmet (vesilesi), müminler için de bir müjde (habercisi) ola­rak indirdik."[476]

"Aynı şekilde sana da emrimizden (tarafımızdan) bir ruh (manevî hayat kaynağı) vahyettik. Sen (daha Önce) kitab nedir, iman nedir bilmiyordun. Fakat biz, onu, kullarımızdan dilediklerimizi, kendisiyle hidâyete kavuşturduğumuz bir nur kıldık. (Rasûlüm) şüp­hesiz sen doğru yola iletensin."[477]

Burada beyân, usûl ve fürû ile ilgili herşeyi kapsayan bir keli­medir. Bütün bunlar için şunu söyleyebiliriz: Onlar, Kur'ân'm kendi dillerinde indiği muhatapları için bir beyândır. Bu mânâların bir kıs­mı, açıklama yönünden diğerinden kuvvetli olabilir. Fakat her halükârda dili, konuşanlar için anlaşılmaları yönünden seviyeleri birbirine yakındır. Arap lisanını bilmeyenlerin yanında ise bu mânâlar birbirinden farklılık arzeder.

ALLAH'ın Kitabı'nda verdiği hükümlere baktığımızda, kulların ubudiyette bulunmaları için yapılan beyanlar birkaç türlüdür:

1- Bunlardan bir kısmını ALLAH Teâlâ, Kur'ân'da bizzat kendisi açıklamıştır. Namaz, zekât, hac ve oruç gibi kulların yapması gere­ken farzların tamamı, açık ve gizli fuhşiyatla zina, içki, domuz eti, kan ve leşin yenilmesinin haram kılınması, abdestin farzları ve bun­lardan başka nasla bildirilen diğer hususları bu kısma girer.

2- Farziyeti, Katab'la hükme bağlanan, keyfiyetinin izahı (nasıl yapılacağı) ise Peygamber'e bırakılan hususlar. Namaz ve zekâtın miktarı, vakitleri ve ALLAH Teâlâ'nm Kitabı'nda farz kıldığı diğer hu­suslar buna örnektir.

3- ALLAH'ın, hakkında herhangi bir hüküm bildirmediği konular­da Hz. Peygamber (s.a.v)'in sünnetiyle hükme bağlanan hususlar. Cenâb-ı Hakk, Kur'ân-ı Kerîm'de, Rasûlü'ne itaati ve hükmüne mü­racaat edip teslim olmayı farz kılmıştır. Rasûlullah (s.a.v)'m verdiği hükümleri kabul eden, ALLAH'ın bunu farz kılmasından dolayı kabul etmektedir.

4- ALLAH Teâlâ'nın, hakkında içtihadı farz kıldığı hususlar. Cenâb-ı Hakk, bizzat farz kıldığı konularda, kullarını imtihan ettiği gibi böyle durumlarda, onların içtihad hakkındaki tutumlarını da He-nemektedir. Nitekim, âyetlerinde şöyle buyurmuştur: 'Yemin olsun ki, içinizden cihad edenlerle, sabredenleri belirleyinceye ve haberleri­nizi açıklayıncaya kadar, sizi imtihan edeceğiz."[478]

"ALLAH, içinizdekileri yoklamak ve kalblerinizdekini temizlemek için (böyle yaptı.)"[479]

"Umulur ki, Rabbiniz; düşmanlarınızı helak eder ve onların ye­rine sizi yeryüzüne hâkim kılarak nasıl hareket edeceğinize bakar."[480]

İmam Şafiî, daha sonra sözlerine şöyle devam eder:[481]  "Bir di­ğer beyân çeşidi de Rasûlullah (s.a.v)'ın, Kitab'da zikredilmeyen ko­nularda sünnetiyle hüküm ortaya koymasıdır." Bizim bu kitapta be­lirttiğimiz gibi ALLAH Teâlâ, kullarına Kitab ve hikmeti öğretmesini bir nimet olarak zikretmiştir. Bu, bize, hikmetten maksadın sünnet-i seniyye olduğunu göstermektedir. ALLAH Teâlâ'nın, Rasûlü'ne itaati farz kılması ve O'nun dindeki konumuna dair zikrettiklerimiz de bu anlayışı desteklemektedir. Kur'ân'da bizzat zikredilerek farz kılınan­ların beyânı ise şu şekillerde olur:

1- Kitab'm son derece açık ve anlaşılır bir şekilde beyân ettikle­ri: Bu durumda, Kur'ân'm yanında başka bir şeye ihtiyaç duyulmaz.

2- Gayet açık bir şekilde farz kılınanlar: ALLAH Teâlâ, Rasûlü'ne itaati bu şekilde farz kılmıştır. Böylece, O da ALLAH'ın emri ile bu far-ziyyetin nasıl ve kimlere farz olduğunu, ne zaman farziyetinin icab edip hangi durumlarda ortadan kalkabileceğini beyân etmiştir.

3- Kur'ân'da, hakkında hiçbir nass bulunmayıp Hz. Peygamber (s.a.v)'in sünneti vasıtasıyla beyân edilenler: Sünnette anlatılan ve Kitabı'ndaki farzların tamamın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 31 Mayıs 2011, 18:08:06 Gönderen: saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı
« Posted on: 18 Nisan 2024, 21:15:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı rüya tabiri,Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı mekke canlı, Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı kabe canlı yayın, Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı Üç boyutlu kuran oku Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı kuran ı kerim, Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı peygamber kıssaları,Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabı ilitam ders soruları, Sünnet Hüccet Değildir Diyenlerin Ortaya Attıkları Şüpheler ve Bunların Cevabıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes