> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Sünnetin Delil Oluşu > Müstakil Sünnetin Delili
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müstakil Sünnetin Delili  (Okunma Sayısı 1144 defa)
23 Mayıs 2011, 17:51:10
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 23 Mayıs 2011, 17:51:10 »



MÜSTAKİL SÜNNETİN DELİLİ

Müstakil sünnet, Allah Teâlâ'mn, bize öğrenip gereğiyle amel etmeyi ibâdet olarak emrettiği bir delildir. Bunu, şu sebep ve deliller göstermektedir:

1- Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Allah Teâlâ'dan kendisine gelen her şeyi tebliğ etmede hatadan masum olması, -ki bu masumiyet, muci­zelerle sabit olmuştur- Kur'ân'm sükût edip bir hüküm bildirmediği konularda hüküm bildiren sünnetin de bu tebliğin ve ilâhî vahyin içi­ne girdiğini göstermektedir. Şu halde o, Allah'ın katmdakine ve hük­müne uygun olan bir haktır. Bu sıfatta olan bir şeyle de amel vâcibdir.

2- Bu sebeplerden biri de sünnetin hüccet (dinî hükümlerde bir kaynak) olduğunu gösteren âyet-i kerîmelerin genel açıklamalarıdır. Bu tür âyet-i kerîmeleri ikinci bölümde zikrettik. Bütün bu âyet-i kerîmeler, ister Kitab'm hükmünü te'kid, ister kapalı mânâları beyân etsin, isterse müstakil hüküm koysun, bütün sünnet çeşitleri­nin, dinde kesin bir delil olduğunu göstermektedir. Öyle ki bunca âyet-i kerîme, üç çeşit sünnetin de delil olduğunu ve müstakil hüküm koyan sünneti devre dışı bırakarak tahsisi getirme ihtimalinin bu­lunmadığını kesin olarak ortaya koymuştur.

Hele, Allah Teâlâ'nın: "Rabbin hakkı için onlar, aralarında çe­kiştikleri şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden ne­fisleri hiçbir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar,"[766]  âyet-i kerîmesi, özellikle müstakil sünnetin delil oluşunu ifade etmektedir. Daha önce de ikinci bölümde, Kur'ân delilini (üçüncü delil) işlerken bu âyetin sebeb-i nüzûlüyle birlikte İmam Şafiî'nin yorumunu zikretmiştik.

Sonra da Şâtibî, el-Muvâfakât adlı eserinde bazı âyetleri zikre­dip kendi anlayışına göre onlarla delil getirilecek yönleri tesbit et­miş, en sonunda onlara itiraz etmiştir. Biz de onun kitabında yaz­dıklarını zikredip bir değerlendirmesini yapacağız: Şâtibî, önce ken­disinin: "Sünnet, ifade ettikleri bakımından Kitab'a dahil olmakta­dır," sözünü doğru bulmayan kimsenin, buna delil olarak şu âyet ve açıklamaları öne sürebileceğini zikrediyor: Allah Teâlâ buyurmuştur ki: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerse­niz, onu (halletmek için) Allah ve Rasûlü'ne götürün. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız böyle yapın."[767]

Meseleyi Allah Teâlâ'ya götürmek, onu Kitab'a (Kur'ân) arzet-mektir. Peygamber'e götürmek ise hayatta iken kendisine, vefatın­dan sonra da sünnetine arzetmektir.

Bir diğer âyette: "Allah'a itaat edin. Peygamber'e de itaat edin, isyandan sakının,"[768]  buyuruluyor. Bunların dışında, Peygamber'e itaatin, Allah'a itaatle birlikte zikredildiği âyetleri düşünürsek orta­ya şu çıkar: Allah'a itaat, Kitabı'nda zikrettiği emir ve nehiylere uy­mak; Peygamber'e itaat de Kur'ân'ın dışında getirmiş olduğu emir ve nehiylerine tâbi olmaktır. Çünkü Peygamber'in (s.a.v) getirdiği bü­tün şeyler Kur'ân'da olsaydı, hepsi Allah'a itaatin içine girer, ayrıca "Peygamber'e de itaat edin," denilmezdi. Bir başka âyette: "Peygam­berin emrine muhalefet edenler, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine acıklı bir azab isabet etmesinden sakınsınlar,"[769]  buyu­ruluyor.

Bu âyette, özellikle Hz. Peygamber'e uyulması gereken bir şey­den bahsedilmiştir. O da Kur'ân'da zikredilmeyen şeyleri getiren sünnettir. Buna işaret eden bir başka âyet şudur:

"Kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur."[770]

Bir başka âyet: '"Peygamber size neyi verirse onu alıp uygulayın; neden sakındırırsa ondan da kaçın."[771]

Bütün bu Kur'ân âyetleri gösteriyor ki Peygamber'in (s.a.v) ge­tirmiş olduğu herşey, bütün emrettikleri ve nehyettikleri, hüküm ba­kımından Kur'ân'da gelenlere katılmıştır. Bu, onun Kur'ân'dan ayrı olduğunu ve ona ek hükümler koyduğunu ortaya koyar.

Şâtibî, daha sonra muhatabın sorabileceği bu tür delil ve açık­lamalarına şöyle cevap veriyor: "Biz: 'Sünnet, Kitab'ın hükümleri için bir açıklama mahiyetindedir,' dediğimizde şunu anlatmak isti­yoruz: Sünnet, Kitab'daki değişik anlaşılma ihtimali olan hükümle­rin açıklaması olmak zorundadır ve bunun için ihtimallerden birisi­ni açıklar. Bir mükellef, bu açıklamaya uygun amel ettiğinde Kur'ân'ın emrettiği hususta Allah'a, yaptığı açıklamanın gerektirdi­ği konuda da Rasûlü'ne itaat etmiş olur. Şayet, Hz. Peygamber'in açıklamasının tersine amel ederse ameli ilâhi murada ters düştüğü için Allah'a isyan etmiş olur. Aynı zamanda açıklamasının gereğine göre amel etmediği için Peygamber'e de isyan etmiş olur. Buna göre Allah'a ve Rasûlü'ne itaatin ayrı ayrı zikredilmesi, mutlak olarak uyulacak şeyin ayrı olmasını gerektirmez. Bu gerekli olmayınca, yu­karıdaki âyetlerde, sünnette olan hükümlerin Kur'ân'dan ayrı oldu­ğunu gösteren bir delil bulunmaz. Bilakis Kur'ân ve sünnet, aynı mânâda birleşirler. Bununla beraber isyan ve itaat, iki ayrı yönden kaynaklanabilir. Bunda olmayacak bir şey yoktur. Rasûlullah'ın hükümlerinin Kur'ân'da bulunma meselesi, Allah'ın izni ve yardımıyla, bu konunun peşinden incelenecektir. Soru sahibinin: 'Bu durumda sünnetin, Kur'ân'a ek olarak yeni hükümler koyması gerekmektedir,1 sözüne gelince bu, kabul edilebilir. Fakat bu ek hükümler, bir şerh hükmünde midir? Çünkü şerhte açıklanan kısımları ayrı açıklamak mevcuttur. Yoksa şerh olarak görülmez mi? Veya bu ek hükümler, Kur'ân'da bulunmayan yeni bir şey midir? İşte burada ihtilâf var-dır..."[772]

Biz de Şâtibî'ye deriz ki: Senin, Peygamber'e itaati tarif eder­ken: "Peygamber'e itaat, Kur'ân'ın dışında getirmiş olduğu emir ve nehiylere tâbi olmaktır," şeklindeki açıklamanda, sünnet için yaptı­ğın bu sınırlamayı uygun bulmuyoruz. Bilakis deriz ki: Peygamber'e itaat, getirdikleri ister Kitab'ı açıklasın, ister onu te'kid etsin, isterse müstakil hüküm koysun, bütün emir ve nehiylerine yapışmaktır. Âyet-i kerîme, bütün bu sünnet çeşitlerini kapsamaktadır.

Aslında âyetin emrini bütün olarak ele aldığımızda, ortaya şu çıkar: İlk akla geldiği gibi müstakil sünnete yapışmak, "Peygamber'e itaat ediniz," emrine daha evvel açıkça dahil olmaktır. Öyle ki; em­rin zahirinden ilk anlaşılan ve tek olarak ayırabileceğimiz, bu tür sünnettir. Ayetleri açıklayan sünnet ise böyle değildir. Çünkü bu, açıklanan ile verilmek istenenin aynısıdır. Buna yapışmak, ona ya­pışmak gibidir. Kitab'ı destekleyen sünnet de müstakil sünnet gibi değildir. Sünnetin bazı çeşitlerinde Allah ve Rasûlü'ne itaatin aynı hükümde birleşmesi, açıklamamıza bir zarar vermez. Çünkü bizim için mühim olan, Rasûl'e itaatin müstakil sünneti de içine almış ol­masıdır. Buna göre iyice düşünüldüğünde, Hz. Peygamber (s.a.v)'e bütün sünnet çeşitlerinde itaat etmenin, kulun Allah Teâlâ'ya itaati­nin bir gereği olduğu ortaya çıkacaktır.

Yine senin: "Bu, Kur'ân'da gelmeyen bir sünnettir," sözündeki hasrı da kabul etmiyoruz. Çünkü her sünnetin, Kur'ân'dan gelmesi veya aslen Kur'ân'a dayanması şart değildir.

"Bu durumda sünnetin, Kur'ân'a ilâve hükümler koyması gerek­mektedir," sözündeki ilâveyle sadece müstakil hüküm koymasını kasdediyorsan, bunu doğru bulmuyoruz. Eğer hem müstakil hüküm koyan ve hem de kapalı hükümleri açıklayan sünneti kasdediyorsan bu, doğrudur.

"Sünnet, Kitab'ın bir açıklamasından ibarettir," sözünle "Allah ve Rasûlü'ne itaatin ayrı ayrı zikredilmesi, itaat edilen şeyin ayrı olmasını gerektirmez," sözünü ele alalım. Sana sorarız: "Sünnet, Ki-, tab'ın bir açıklamasından ibarettir," sözünle neyi kasdediyorsun? Eğer bununla, bütün sünnet çeşitlerinin Kur'ân'ın bir açıklaması ol­duğunu kasdediyorsan, işte bizim kabul etmediğimiz ve karşı çıktığı­mız taraf budur. Hem sen de bu sözünü hiçbir şekilde isbat edemez­sin. Senin bu konudaki şüphelerini ve müstakil sünneti, âyetleri açıklayan sünnete dahil etme konusundaki diğer zorlamalarının yer­siz ve haksız olduğunu isbat edeceğiz.

Gerçek şudur: Şüphesiz, sünnetin bir kısmı Kur'ân'ı açıklar; bir kısmı da müstakil hüküm koyar. Bunu, üçüncü meselede açıklayaca­ğız. Vakıa bu olduğuna göre âyet-i kerimeler, her ikisine de şâmildir. Sünnetin hepsinin böyle olmadığım ancak bir delil ortaya koyabilir. Böyle bir delil de yoktur. Buna göre senin, gerçeğe uymayan bir hata­ya göre reddiyede bulunman doğru değildir.

Eğer yukarıdaki sözünle, sünnetin bir kısmının Kitab'ı açıkladı­ğını kasdediyorsan, bunu kabul ederiz; bu kısma yapışmayı ve Pey­gamber'e itaate dahil etme çabam da normal görürüz. Bütün sünnet çeşitlerinin âyetin kapsamına girmediğini biz değil, sen söyledin. Öy­leyse itirazı bize değil, kendine yönelt ve anlattıklarına nefsini ikna-ya çalış.

Yine senin: "Bu gerekli olmayınca âyetlerde, sünnette olan hü­kümlerin Kur'ân'da bulunmadığını gösteren bir delil yoktur," sözünü ele alalım. Eğer bu sözünle sünnette olan bütün şeyleri kasdediyor­san, bu görüşüne katılamayız. Çünkü âyet-i kerîmeler, bütün sünne­tin Kur'ân'da bulunmadığını gösteriyor. Bilakis deriz ki: Sünnetin bir kısmı müstakil hüküm koyar, bir kısmı da Kur'ân'ı açıklar. Peygam­ber (s.a.v)'e itaati emreden âyetler, her ikisini de içine almaktadır. Ancak bunu sen, kendi kendine yaptığın açıklamada söyledin.

Eğer yukarıdaki "sünnette olan hükümler" ifadesiyle, sünnette olanların bir kısmını kasdediyorsan, sözüne delil gösterdiğin şartı kabul etmeyiz. Çünkü Allah ve Rasûlü'ne itaatin ayrı ayrı zikredil­mesinden dolayı itaat edilen şeyin ayrı olmasının gerekli olmayışın­dan, âyet-i kerîmenin mutlak ifadesine bakarak, birbirinden farklı ve ayrı iki itaatin çıkması lâzım gelmez. Diğer bir ifadeyle, Kur'ân'ı açıklayan sünnete uymayı Hz. Peygamber (s.a.v)'e itaate dahil et­mek, müstakil hüküm koyan sünnete uymanın bu itaatin dışında ol­duğunu göstermez. Aslında ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müstakil Sünnetin Delili
« Posted on: 20 Nisan 2024, 19:02:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müstakil Sünnetin Delili rüya tabiri,Müstakil Sünnetin Delili mekke canlı, Müstakil Sünnetin Delili kabe canlı yayın, Müstakil Sünnetin Delili Üç boyutlu kuran oku Müstakil Sünnetin Delili kuran ı kerim, Müstakil Sünnetin Delili peygamber kıssaları,Müstakil Sünnetin Delili ilitam ders soruları, Müstakil Sünnetin Delili önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes