Konu Başlığı: Sonuç Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 28 Aralık 2011, 23:17:11 SONUÇ Din hiç bir insanın vazgeçemeyeceği, yaratılışında beraber getirdiği kutsal bir olgudur. Allah buyruklarını peygamberleri vasıtasıyla insanlara bildirmiş ve onlardan bu kurallar çerçevesinde yaşamasını istemiştir. İslâm dini de Onun peygamberi Hz. Muhammed (s.a.) tarafından tebliğ edilmiş, fiilen uygulama biçimi gösterilmiştir (sünnet). Kur'an'ın bizzat peygamberimizin emriyle vahy katipleri tarafından yazıya geçirilip daha sonra Hz. Ebu Bekir döneminde Mushaf haline getirildiğini biliyoruz. Kur'an'ın pratiği olan Sünnet'in Kur'an gibi özel katipler vasıtasıyla tesbiti mümkün olmadığı için olması da mümkün değil, çünkü bir yaşam biçiminin bülün ayrıntılarını yazıyla tesbit imkansız-zaman içinde, Kur'an'ı anlama, dini yaşama adına bir takım sebeplerle hadislerin, sünnetin arasına Hz. Peygamber'in söylemediği, O'nun yapmadığı şeyler de sokulmuş. Ulemâ geliştirdiği gerek isnad metoduyla, gerek cerh-ta'dil ilmiyle sünnetin sahihini sakîminden ayırma yolunda gayret sarfetmişler ciltler dolusu kitaplar yazarak bilgiler vermişler, sünnetse bizzat sünnet olduğunu ifade etmişler, uygun değilse sünnete uygun olmadığını veya bu ifadeyi özetleyecek bir kelime olarak "Bid'at" kelimesini kullanmışlardır. Sünnet ve bid'at, biri diğerinin negatifi halinde olan bu iki kelime toplumda sıkça telaffuz edilmeye başlanmıştır. Ne yazık ki halk, bu iki kelimenin mahiyetini tam olarak bilmediği için, gerektiği yerde kullanamamış ve yanlışlara düşmüştür. Geleneğe ait bir öge dinin bir emri gibi algılanır olmuştur. Yapılan mücadelede keskin tavırlar alınınca ifrat-tefrit uç noktalar meydana gelmiştir. Yaptığımız bu küçük çalışmamızda her iki kavramın mâhiyetinin ne olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Vardığımız sonuç ise dînî cehaletin kaldırılması gerekliği yönündedir. Zira hem toplum hem de -dînî hususlar yanlış algılandığı için- din zarar görmektedir. Folklorik değerler, kültürel gelenekler, dinî değerler birbirine karıştırılmayarak Tevhide, dinin özüne zarar vermediği müddetçe, folklorik değer, bir çeşitlilik olarak mütâlâa edilebileceği, bid'atların sıralaması yapılmaktan ziyâde bu konuda ölçü verilmesinin daha uygun olacağı kanaatine vardık. Bid'atlarla yapılacak mücadelede kesin ve keskin tavırlar almaktan ziyâde, bu konudaki cehaletin giderilmesi bid'ata konu olan hususlar tek tek ele alınarak sünnete uygun olup olmadığı tesbit edilmek suretiyle konunun ilmî bir tarzda ortaya konmasının daha faydalı olacağım düşünüyoruz. Bid'at ve hurafeden uzak durmak Kur'an ve Sünneti doğru öğrenmekle mümkündür. Tevfik Allah'tandır.[469] [469] Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 165-166. |