> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Sünnet ve Bidat > İslam'da İlk Bidat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam'da İlk Bidat  (Okunma Sayısı 2086 defa)
29 Aralık 2011, 20:04:22
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 29 Aralık 2011, 20:04:22 »



A- İslam'da İlk Bid'at


"İslam'a yönelik ilk bid'atın, Hâricilerin[347] ortaya çı­kışı"[348] olduğu bilinmektedir.  Ancak, bid'atın  en geniş manası itibariyle, Hz. Peygamber (s.a.)'in tebliğ edip kaide ve kurallarının vaz edildiği dine (İslam'a) karşı, her türlü itiraz olarak algılandığında, ilk bid'at teşebbüslerinin daha Hz. Pey­gamber (s.a.) döneminde ortaya çıkmaya başladığı görül­mektedir. Bu konuda iki örnek görelim,

Câbir bin Abdillah (s.a.) şöyle dedi:

Rasulullah (s.a.) Huneyn'den döndüğü zaman Ci'râne mevkiinde iken kendisine Zu'1-Huveyris denilen bir kimse geldi. Bu sırada Bilal'ın elbisesi içinde (eteğinde) gümüş para­lar dolu olup, Rasulullah (s.a.) de bundan alıyor ve insanlara veriyordu. O kimse:

“Ya Muhammed! Adaletli ol,” dedi. Rasulullah:

"Sana yazıklar olsun! Ben de adaletli olmazsam, artık kim adaletli olur? Ben adaletli olmazsam (Sen âdil olmayan bir insana tabi olduğun için) muhakkak eli boş kalmış ve zi­yan etmişsindir"; buyurdu.

Bunun üzerine Ömer bin Hattab:

"Bana müsaade et yâ Rasûlallah! Şu münafığı öldüre­yim", dedi. Rasulullah:

"İnsanların, Muhammed sahâbîlerini  öldürtüyor, demelerinden Allah'a sığınırım. Mukakkak bu şahıs ve bunun avânesi  Kur'an'ı okurlar fakat okudukları  Kur'an hançerelerine geçmez. Onlar, Kur'an'dan (Dinden) okun, avdan delip çıktığı gibi çıkarlar" buyurdu.[349] Böylece itiraz eden kişi Rasulullah (s.a.)'e karşı itiraz kapısını açmaya ve O'na tam  teslimiyet ve ittibaya karşı çıkmaya teşebbüs etti.[350]

Hadis şarihleri, bunların, "başsız yaşamak isteyen ve ümmetin içtimaî dağınıklığını ihtiyar eden Hâriciler olduğunu bildiriyorlar."[351]

Yine Hz. Peygamber'e karşı bir bir başka itiraz, Ensar'dan bazıları tarafından gelmişti. Enes bin Mâlik şöyle nakle­der:

Allah Teâla, Huneyn (630 m.) harbinde Rasûlüne Feyy olarak verdiklerini Kureyş'ten bir takım kimselere yü­zer deve vermeğe başladığında Ensar'dan bazı kimseler:

- Allah, Rasûlüne mağfiret etsin. O Kureyş'e veriyor da bizleri bırakıyor. Halbuki kılıçlarımızdan hâlâ Kureyşlilerin kanı damlamaktadır, dediler.

Enes bin Mâlik devamla dedi ki: Ensârın bu sözü Rasullullah'a (s.a.) duyuruldu. Rasullullah Ensar'a haber gönderip, onları deriden bir çadır içinde topladı. Ensar toplanınca Rasulullah (s.a.) yanlarına geldi ve:

"Sizin tarafınızdan söylenmiş olup bana ulaşan bu söz nedir?" dedi. Ensar'ın anlayışlı olanları:

“Ya Rasulallah bizim görüş rey sahibi olanlarımız hiç bir şey söylememişlerdir,” dediler. Yanlız yaşları küçük bazı gençlerimiz: Allah mağfiret buyursun. O, Kureyş'e ihsanda bulunuyor da bizleri bırakıyor. Halbuki bizim kılıçlarımızdan hâlâ Kureyş kanı damlıyor, demişler. Bunun üzerine Rasullullah (s.a.):

"Ben Kureyş'ten henüz küfre yakın bulunan bazı kimselere (=muellefe-i kulûb) dünyalık veriyorum ve bu­nunla onların gönüllerini İslâm'a alıştırıyorum. Bu insanlar, aldıkları mallarla evlerine giderlerken, siz de Allah'ın Rasûlü ile evlerinize dönmenizden razı olmuyor musunuz? Allah'a yemin ederim ki sizin peygamberle Medine'ye dönüp git­meniz, onların ganimet mallarıyla evlerine gitmelerinden şüphesiz çok hayırlıdır", buyurdu. Bunun üzerine Ensar:

“Ya Rasulallah! Biz seninle Medine'ye gitmeyi tercih ederiz. Bizler buna çoktan razı olmuşuzdur,” dediler. Rasûlüllah:

"Emin olunuz ki, bundan sonra yakın bir zamanda başkalarının sizlere üstün tutulmasına şahid olacaksınız. Sizler, Allah'a ve Rasûlüne kavuşuncaya kadar sabrediniz. Ben Havz başında olacağım", buyurdu. Ensar hep beraber:

“Sabırlı olacağız,” dediler.[352]

Bu iki olayda olduğu gibi gerek münafıkların müslümanlar arasında fitne çıkarma teşebbüsleri[353], gerekse yahûdilerin Evs ve Hazrec kabileleri arasında fitne ateşini yakıp her iki kabileyi birbirlerine karşı savaşmaya tahrik etmelerini Hz. Peygamber engellemiştir.[354]

Böylece Hz. Peygamber'e ve O'nun sünnetine karşı ilk itirazların, İslam toplumuna giren yabancı fikirlerin, daha Hz. Peygamber döneminde ortaya çıkmaya başladığını, kural dışı bu hareketlerin, kelimenin mezmum manası ile ıstılâhî an­lamda ilk bid'at teşebbüsleri olarak görüyoruz. Ancak bu te­şebbüsler münferid olaylardır. Bunlara bakarak konuyu ge­nellemek hatalı olabilir, fakat bununla beraber ıstılâhî an­lamda bid'atın üslûbu açısından bir tesbittir.

Rasûlüllah'ın vefatını müteakip yeni ihtilaflar zuhur etmiş, ridde olayları olmuş, İslam coğrafyasının hızla genişlemesi sonucu farklı kültürdeki toplumlar İslam'ı kabul et­tikçe beraberlerinde, ictihad edilerek çözümü sağlanacak yeni yeni problemleri de İslam'a taşımışlardır. Çıkan bu yeni problemler karşısında, Kur'an ve Sünnet çerçevesinde içtihadlar yapılıp çözümler önerildiği gibi, Kur'an ve sünnetin ruhuna uygun düşmeyen fikir ve düşünceler de üretilmeye, topluma yayılmaya, deklare edilmeye başlanmıştır.

Daha çok îtikâdî alanda görülen bu düşünce ayrılıkları, bazı müteşâbih ayetlerin yorumlanması, anlaşılması sırasında ortaya çıkmış, İslam toplumunda yeni fırkaların, bö­lünmelerin dogmasına sebep olmuştur. Bu manada, İslam'a yönelik ilk bid'at Hâricilerin ortaya çıkışı olarak bilinmektedir.

Tabiidir ki bu düşünce farklılıklarının bir alt yapısı ol­malıdır. Bu alt yapı üzerinde ihtilaflar, neşvu nema bulmuşlardır. O da, fetih hareketleri sonucu, İslam'ın doğduğu Hicaz bölgesine nisbetle daha zengin olan bölgelerin İslam coğraf­yasına katılması, bu coğrafya üzerinde yaşayan halkın İslam'ı kabul etmelerine rağmen, gerekli olan İslâmî şuura ulaşa­mamaları sebebiyle eski sahip oldukları inanç ve gelenekle­rini -İslam'a aykırı olmasına rağmen İslam kisvesi altında yaşatmak istemeleri; İslam toplumunda meydana gelen si­yasî ayrılıklar sonucu, topluma rehber olacak konumda bu­lunan sahabe neslinin, kontrol mekanizmasını, yani toplu­mun, saf İslam anlayışı ile ne derece örtüşüp örtüşmediği konusundaki gerekli uyarı ve yönlendirme faaliyetlerinin istenilen düzeyde etkisini göstermemesi gibi son derece girift gelişmelerdir.

Hz. Ömer, fitneleri yok etmeye karşı azimli, bid'atlara geçit vermeyecek bir hassasiyette, Kur'an ve Sünneti en gü­zel şekilde yorumlayıp uygulayan bir sahâbî-Haiife idi. Onun hilâfeti döneminde ilk bid'atçı olarak görülen kişi Sabi'g bin Asel'dir. Kendisine îbn Sehl el-Hanzalî de deni­lir, İbn Hacer'in el-İsâbe'sinde naklettiğine göre, Medine'ye gelen bu zat, Kur'an'daki Müteşâbih ayetler hakkında sorular sormaya başlamış, Hz. Ömer onu te'dib edip kafasını yar­mış, hatta Hz. Ömer kafasına vurup da kan akınca, bu şahıs:

“Ya Ömer! Bu sana yeter, artık kafamdaki o şeyler (yanlış düşünceler) gitti" demiştir. Daha sonra Hz. Ömer onu Basra'ya sürmüş, Ebû Musa'ya bir mektup yazarak, onunla oturulmamasını, ona herhangi bir ihsanda bulunulmamasını belirtmiştir. Dârekutnî'nin tahriç ettiği bir habere göre Hz. Ömer onu Haricî görüşleri savunmakla suçlamış­tır.[355] Bununla beraber Zehebî (748/1374) bid'at'ın kavram olarak taşıdığı mânâsı itibariyle Hz. Osman'ın şehadetinden sonra ortaya çıktığını nakleder: "Hz. Osman'ın hilafeti zamanında herhangi bir bid'at zuhur etmemiştir. O'nun öl­dürülmesiyle birlikte, birbirine karşı iki bid'at ortaya çık­mıştır. Bunlardan biri Hz. Ali'yi tekfir eden Havâric diğeri de O'nun imametini, ismetini, nübüvvet ve uluhiyyetini iddia eden Ravâfıza (Gulât-ı Şia) bid'atları idi. Sahabe asrının son­larına doğru, İbnü'z-Zübeyr ve Abdülmelik'in yönetimleri esnasında Mürcie ve Kaderiyye bid'atları, tâbiun asrının başlarında ve Emevî hilâfetinin sonlarında da Cehmiyye ve Müşebbihe bid'atları zuhur etti. Sahabe devrinde bunların hiç biri olmamıştı.[356]

Bid'at denilince hemen akla, genellikle îtikadî anlamda İslâm'da meydana gelen sapmalar gelmektedir. Bid'atı konu edinen hemen bütün çalışmalarda, bazı müteşâbih ayetleri kendilerine has yorumlarıyla cumhur ulemâdan ayrılan ve Fırak-ı dâlle (sapık fırkalar) diye nitelenen bazı görüş sahip­leri gelmektedir. Turtuşî[357], Şâtıbî[358], İbnul Cevzî[359], Birgivî[360], Ahmed er-Rûmî el-Akhisârî[361], Dr. İzzet Ali Atıyye[362], Ali Mahfuz[363] eserlerinde bu görüşe ağırlık vermektedirler. Nitekim Turtuşî şöyle der:

Âlimlerimiz şöyle dediler: Bid'at'ın aslı dört fırkadır, yetmişiki fırkadan diğerleri buradan doğmuştur. Onlar: Haricîler, Râfızîler, Kaderiyye ve Mûrcie[364].

Bid'at kelimesinin etimolojik tahlilinden de anlaşıldığı gibi bid'at, "iyi olsun kötü olsun mevcut durumun dışında olmak" manasında odaklaşıyordu. Bir takım fırkaların kendi­lerine has görüşleriyle ortaya çıkmaları ve giderek sistem­leşmeleri sonucu, Hz. Peygamber'in getirmiş olduğu din, asr-ı saadetteki anlayışın dışında yeni yeni yorumlara uğru­yordu. Bu ise bazı yaşlı sahâbîleri üzüyor ve onları, karşı bir dirence sevkediyordu. Mesela Enes bin Mâlik'in şu sözleri çok ilginçtir: "Hz. Peygamber devrinde mevcut olan şeyler­den (Kelime-î şahadetin dışında) hiç birini artık göremiyo­rum." der. Kendisine

"Namazı da mı?" diye sorulunca, O,

"Namaza da ne yaptığınızı bilmiyor musunuz? (Öğleyi ak­şama yakın kılmadınız mı?)" cevabını verir.[365]

Artık İslam toplumu hızlı bir değişim içindedir. Bu değişim gün geçtikçe de dozunu artırarak devam ediyordu. Her fethedilen ülke kendi sahip oldukları inançları, alışkanlıkları ve problemleri İslam'a taşıyorlardı. İslam toplumu, Hz. Osman (r.a.) devrinden itibaren, değişimin baskısını adetâ iç bünyesinde iyiden iyiye hisseder olmuştu. Nitekim Ebû Zeri Gıfârî şöyle demiştir:

"Allah'a yemin ederim ki daha önce görmediğim ve bilmediğim şeyler görülmeye başlandı. Bunların ne Kitapta ne de sünnette yeri vardır. Vallahi Hak'kın kaybedildiğini, bâtılın d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam'da İlk Bidat
« Posted on: 26 Nisan 2024, 04:21:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam'da İlk Bidat rüya tabiri,İslam'da İlk Bidat mekke canlı, İslam'da İlk Bidat kabe canlı yayın, İslam'da İlk Bidat Üç boyutlu kuran oku İslam'da İlk Bidat kuran ı kerim, İslam'da İlk Bidat peygamber kıssaları,İslam'da İlk Bidat ilitam ders soruları, İslam'da İlk Bidatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes