> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Sünnet ve Bidat > Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi  (Okunma Sayısı 1511 defa)
29 Aralık 2011, 20:14:40
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 29 Aralık 2011, 20:14:40 »



1- Geniş Kapsamlı Bid'at Tarifi


a- Hz- Peygamber (s.a.) Dönemi: Bu anlayışa göre, Hz. Peygamber (s.a.)'den sonra ortaya çıkan (muhdes) her şey bid'attir.[278] Bu ortaya çıkan şeyin dinî konularla ilgili olması veya olmaması arasında fark yoktur. Yani ister ibâdet cinsinden olsun, ister âdet cinsinden olsun değişmez. Hz. Peygamber (s.a.)'den sonra ortaya çıkmış olması, onun bid­'at olması için yeterlidir. Bu anlamda yapılan bid'at tarifinde, kelimenin, lügat manası öne çıkmıştır.

Bu anlayışı benimseyenler, görüşlerini, Hz. Peygam­ber (s.a.)'in "İşlerin en kötüsü sonra­dan ortaya çıkan şeylerdir. Sonradan ortaya çıkan her şey (bid'at) de bir sapıklıktır."[279] Nesâi'nin rivayetinde ise "... amellerin en kötüsü, sonradan ortaya çıkan şeylerdir. Sonra­dan ortaya çıkan her şey bid'attır. Her bid'at sapıklıktır, her sapıklık (işleyen de) cehennemdedir."[280] mealindeki hadisiyle temellendirmektedirler. Suyûtî, Nesâî'nin Sünen'i üzerine yaptığı şerhinde mezkur hadisle ilgili şu nakilde bu­lunur:

"Nevevî'ye göre "her bid'at sapıklıktır" hükmü, tahsis edilmiş bir âmmdır. Ve sapıklık olan bid'attan maksat, baştan aşağı sonradan uydurulan şeylerdir.[281]

Bu görüşü benimseyenler arasında başta İmam Şafii olmak üzere[282], Nevevî[283], İzzeddin Ibn Abdisselâm[284], İbn Hazm[285], Ebu'l-Ferec Îbnü'l-Cevzî[286], Ibn Abidin[287] gibi İslâm bilginleri gelmektedir.

Yapılan bu tarifte bir kapalılık (mübhemiyyet) vardır. O da Hz. Peygamber (s.a.) den sonra ortaya çıkan şeylerin (özelliğinin) dikkate alınmamasıdır. Yani dinle ilgili olanla il­gili olmayan arasında, yahut dini esaslarla bir bağlantısı bu­lunan ile bulunmayan veya zıd düşen şeyler arasında bir ayrım yapılmamış ve hepsine birden "bid'at" ismi verilmiş­tir. Tabiki bu şekil bir isimlendirme, kelimenin lügat mana­sının daha fazla ön plana çıkmış olmasındandır. Yoksa daha sonraları kelime, lügat manasını bir ölçüde kaybederek, Hz. Peygamber (s.a.) den sonra ortaya çıkan her yeni şeye veri­len isim değil, mezmum manayı ifade eden bir anlam ka­zanmıştır. Bid'at kelimesinin "sonradan ortaya çıkan her şey" olarak anlaşılması ise, bazı problemleri de beraberinde ge­tirmiştir. Şöyle ki: Hz. Peygamber (s.a.)'den sonra ortaya çı­kan bir yenilik, eğer dinle ilgili ise, dînin asıllarına uygun ise veya delâleten bunlara kıyas edilebiliyorsa ve dine de hiç bir surette zarar vermiyor bilakis destekleyip onu teşvik edi­yorsa, buna ne denilecek, sonradan ortaya çıkan şeylerde dine zarar veren şeyle vermeyen şey nasıl ayırdedilecektir? Yahut bu sonradan çıkan şey, insanlığın faydasına ait bir ge­lişme ve îcad ise buna ne denilecek? Görüş sahiplerince, bu kapalılık şöyle giderilmeye çalışılmıştır: "O da, ortaya çıkan yeni şeyin vasfına, faydalı-iyi olup olmama özelliğine bak­maktır, iyi-faydalı olup olmamadaki ölçü ise, Hz. Peygamber (s.a.)'in sünneti ve Kur'an'dır. İster âdet cinsinden olsun, ister ibâdet cinsinden olsun ortaya çıkan şey, bu iki esasa arzedilir ve ona göre değerlendirilir" diyerek bazı tariflere de gitmişlerdir. Mesela:

İmam Şafii şöyle der: "Bid'at iki türlüdür: Bid'at-ı memdûha (övülmüş bid'at) ve bid'at-ı mezmûme (yerilmiş bid'at). Sünnete uygun olan bid'at, bid'at-ı memdûha, sün­nete uygun olmayan bid'at ise, bid'at-ı mezmûmedir."[288]

İbn Hazm, "Bid'at, Kur'an'da ve sünnette gelmeyen her şeydir."[289] der.

İbnu'1-Esir, "Bid'at iki türlüdür: Bid'at-ı Hûda, bid'at-ı dalâl. Allah'ın ve Rasûlünün emrettiği şeylerin hilâfına olan şeyler zem ve inkar sadedindedir. Allah ve Rasûlünün em­redip teşvik ettiği şeylerin umûmî manası altında olan şeyler medh sadedindedir. Cömertlik, sehâvet, iyiliği emretmek gibi fiiller övülmüş fiillerdendir."[290]

Şeyh Abdülhak ed-Dihlevî, Mişkât şerhinde şöyle der: "Biliniz ki Rasûlûllah (s.a.)'den sonra zuhur eden her şey bid'attır. Sünnetin asıllarına ve kaidelerine muvafık olursa veya onlara kıyas edilirse işte o bid'at-ı hasenedir. Şayet yeni çıkan şey sünnete ve onun esaslarına muhalif ise ve onlara kıyas da edilemiyor ise, o bid'at-ı seyyiedir."[291]

Görüldüğü gibi, bu anlayışa göre, Hz. Peygamber (s.a.)'den sonra ortaya çıkan şeyin Kur'an ve Sünnet esasları içinde uygunluğu araştırılıyor, ona göre hüküm veriliyor, fa­kat dinle ilgilidir yahut dünyevîdir, âdet cinsindendir gibi bir ayırıma gidilmiyor. Yani Hz. Peygamber (s.a.) döneminde bilinmiyen şeyler bid'at olarak kabul ediliyor. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi bu şekil bir anlayış, geniş kapsamlı olup, kelimenin lügat manasının ağırlıklı olduğu bir anlayıştır.

b- Hulafai râşidin dönemi: Bu anlayışa göre bid'at, yine dini-dindışı ayırımı yapılmadan Hz. Peygamber (s.a.) ve hulafâi râşidin döneminden sonra ortaya çıkan her yeni şey olarak kabul edilmektedir. Bid'atların ortaya çıkışı için zaman olarak hulafâi râşidin devri sonunun esas alınması ise, Hz. Peygamber (s.a.)'in bir hadisine dayandırılmaktadır:

İrbad bin Sâriye'den rivayet edilmiştir: "Rasûlûllah (s.a.) bir gün sabah namazını müteakip bize son derece tesirli vaaz etti. Bu vaazın tesirinden gözler yaşardı, kalpler ürperdi. Ashaptan biri

"Kuşkusuz bu, vedalaşan bir kişinin öğütleri (gibi)dir, o halde Yâ Rasûlûllah bize neyi tavsiye buyurursunuz?" dedi. Rasûlü Ekrem buyurdu ki:

"Allah'ın emirlerine saygılı olmayı, (idareciniz) Habeşli bir köle bile olsa dinleyip itaat etmeyi size tavsiye ederim. İçinizden yaşayanlar bir çok fitnelere (ihtilaflara) şahid olacaklar. Sonradan meydana çıkan (uydurulmuş) işlerden önemle sakınınız. Çünkü bunlar dalâlettir. îçinizden her kim bunlara ulaşırsa benim sünnetime ve hidâyet üzere olan râşid halifelerin yoluna sımsıkı sarılsın.."[292]

Hadiste "hulafâi râşidinin: " bizzat zikre­dilmesi, onların döneminde ortaya çıkan şeylerin bid'at kabilinden olamayacağı, çünkü onların yaptıkları veya onayladık­ları şeylerin de bir yönüyle sünnet olduğu inancı[293] bu görüş sahiplerince ileri sürülmektedir. Yine Hz. Peygamber (s.a.)'in: "Benden sonra Hz. Ebû Bekir ve Ömer'e uyu­nuz."[294] emirleri bunu desteklemektedir.

Bu anlayışa göre de bid'at, lügat manası ağırlıklı olarak tarif edilmiş ve muhdes şeylerin bidatlık sınırı biraz genişlemiş ve Hz. Peygamber (s.a.) döneminden hulafâi râşidin dönemine kadar kaymıştır. Ortaya çıkan şeylerin bid'at olup olmaması konusundaki değerlendirmeye esas olan ölçüye, hulafâi râşidin de eklenmiştir. Yani, Kur'an, Sünnet ve hulafâi râşidinin sünneti (uygulamaları) dır. Yeni zuhur eden bir şeyin bidatlığı, veya bid'at-ı hasene ve bid'at-ı seyyie oluşu, bu zikredilen ölçüye uygunluğu nisbetindedir.

c-Sahâbe Dönemi: Sonradan meydana gelen şeylerin bid'at kabul edilmesi, ancak o şeyin Hz. Peygamber (s.a.) ve tüm sahâbe-i kiram döneminden sonra ortaya çıkmış, Kur­'an, sünnet ve sahabe uygulamalarında bir benzerinin veya kıyas edilebilecek bir kaidesinin bulunmamış olmasıyledir.[295] Bu anlayışta, zaman dilimi daha da genişlemiş sahabe dönemi sonuna kadar uzamıştır ki, en son vefat eden sahâbî, Ebu't-Tufeyl Amir bin Vâsile'dir. Onun ölüm tarihi ise hicrî 110'dur.[296] Bu da tarih olarak Emevî halifelerinden Hişam bin Abdilmelik zamanına rastlar.[297] İslâm'ın doğuşundan itibaren yüz yıllık (bir asırlık) bir zaman dilimi içinde zuhur edip o dönemde yaşayan her hangi bir sahâbinin tasvibinden geçen bir takım yeni şeyleri (muhdesat) bid'at olarak görmeyip, ancak bu dönemden sonraki yeni şeyler için bid'at olup olmadığı değerlendirmesine gidilmesindeki esas unsur: Sahâbe-i kiram'ın sözlerinin, fiillerinin ve tasviplerinin de sünnet olarak kabul edilmesi düşüncesidir. Şâtıbî, sahabeden sadır olan fiillerin durumu hakkında şu görüşü ileri sürer;

"Onlar ya kendilerince sabit olan fakat bize kadar ulaş­mamış olan bir sünnete tabî olmuşlardır, ya da üzerinde bü­tün sahâbilerin veya Raşid halifelerin icmâ ettiği bir içtihada dayanmışlardır. Onların bir konuda icmâ etmeleri, icmâ sa­yılmaktadır. Halifelerin ameli ise, aslında tüm sahabenin icmâı anlamına gelir. Çünkü maslahat gereği, tüm insanları o şeyle amel etmeye sevkeden bu ve bu arada sahabenin böyle bir davranışa karşı herhangi bir tepki göstermemesi, onların da hükme katıldıklarını gösterir."[298]

Abdulğani en-Nabîûsî, Birgivi’nin Tarikat-ı Muhammediye'si üzerine yaptığı "el-Hadîkatü'n-Nediyye Şerhu Tarikatı Muhammediye" isimli şerhinde, müellifin bidati tarif ederken " : İlk dönemden sonra" ifadesinden, ilk dönemin selef yani Rasûlüllah (s.a.) ve Sahabe dönemi ol­duğunu açıklamaktadır.[299]  Ancak  bazı  sahabenin  kendi zamanlarında ortaya çıkan şeylere "bid'at" diye hükmetmiş olmalarına gelince ise, (o durumda) bid'at terimi mutlak ol­makla birlikte, şayet meydana getirilen bir şeyin kötülüğüne dair gerek sözlü gerekse fiilî işaretler mevcutsa, bu taktirde, ihdas olunan yenilik, kabul edilmeyip reddedilir. Çünkü o kö­tüdür. Onlara göre böyle bir emareyi taşıması onun reddi için yeterlidir. Şayet böyle olmayıp da, onun kabul edilebilir olduğuna bir işaret varsa, bu alınabilir. Çünkü bu şerî ma­nada bid'at olmayıp, genel manasıyla yani lügat anlamıyla bir bidat ve yeniliktir. Dalâlet manasına gelen mezmum mana­daki bid'at değildir" diyen Leknevî[300], bu konuda şu misalleri verir: Birinciye örnek (bid'at sayılana): Ebu  Davud'un Mücâhid'den tahriç ettiğine göre şöyle demiştir: "Ibn Ömer'le birlikte bulunuyordum. Bir adam öğle veya ikindi namazında tesvib yaptı (=Yani ezanla kamet arasında ikinci bir i‘lamda bulundu "essalatü hayrun minennevm" gibi). Bunun üze­rine Ibn Ömer: Onu yanımızdan çıkarın. Zira onun yaptığı bid'attır."[301]  dedi.  Yine Aynî, "el-Binâye Şerhu'l-Hidâye" isimli eserinde şöyle der: "Mebsut'ta rivayet edilmiştir ki Hz. Ali (r.a.) yatsı namazında tesvîb yapan bir müezzin gördü de şöyle dedi: "Bu bid'at...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:35:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi rüya tabiri,Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi mekke canlı, Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi kabe canlı yayın, Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi Üç boyutlu kuran oku Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi kuran ı kerim, Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi peygamber kıssaları,Geniş Kapsamlı Bidat Tarifi ilitam ders soruları, Geniş Kapsamlı Bidat Tarifiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes