> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  > Tedbir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tedbir  (Okunma Sayısı 1386 defa)
23 Mart 2011, 14:57:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Mart 2011, 14:57:52 »



Tedbir




Bu, kişinin kendisinden sonra tahakkuk edecek olan bir azad etmedir. Yani bir efendinin kölesinin hürriyetini mutlak mânada kendisinin ölümü şartına bağlamasıdır. Bunun caiz olmasının dayanağı şudur; bu şarta bağlı bir azad etmedir. Ve yine bu kölenin eve girmesi şartına bağlanarak azad edilmesi gibi olmaktadır.

Tedbir; kölenin hürriyeti hususunda lehinde vasiyyette bulunmak gibidir ve diğer vasiyyetlere benzer. Tedbir; azadlığın icabının hemen yapılması, sübûtununsa, efendinin Ölümünden sonra olmasıdır. Efendinin ölümünden sonra sübûtu, azadlık neticesini doğurur. Ölü, azad etme salahiyetine sahip değildir. Öyle ise, ileride kendisinden hürriyet semeresi elde edilsin diye, tedbir sözleşmesinin derhal hürriyete sebep olacak şekilde düzenlenip akdedilmesi gerekir. Mukayyed tedbir sözleşmesi ise bunun hilafınadır. Çünkü bu sözleşme efendinin hayatının en son cüz'ünde hürriyet sebebi olacak şekilde akdedilir. Zira kölenin azad edilmesi bir sıfatla tavsif edilmiş olan bir ölüm şartına bağlanmıştır ki, bu şüphelidir ve ölüme kesinlikle yol açmaz. Dolayısıyla bu ölümün bir hürriyet sebebi olarak kabul edilmesi mümkün olmamaktadır.

Mutlak mânadaki ölüme gelince; bu mutlaka vukûbulacaktır ve bu ölüme yol açacaktır. Dolayısıyla bunun o hal için bir sebep olarak nazar-ı itibara alınması mümkündür.

Bir kimse kölesine; 'ben öldüğüm zaman sen hürsün' veya; 'ardımsıra hürsün1 veya; 'sen müdebbersin' veya; 'seni müdebber kıldım' veya; 'sen ölümümle beraber hürsün' veya; 'öldüğümde hürsün* veya; 'nefsini veya rekabeni senin için vasiyyet ettim' yahut; 'senin için malımın üçte birini vasiyyet ettim' derse; o köle bu sözlerle müdebber olur: Itk lâfzının azad etmede sarih oluşu gibi, müdebber kılmada da tedbir lâfzı sarihtir.

Hürriyetin efendinin ölümü şartına bağlanmasına gelince; buda tedbir mânasmdadır. 'Ölümümle beraber hürsün' sözüne gelince; bu hürriyeti efendinin ölümüne bitiştirmek mânasmdadır. Hürriyet şartının (ölümün)  hürriyetten  evvel   vukûbulması gerekir. Bu sözü söyleyen efendi; 'ölümümden sonra hürsün' demiş gibi olur ve bu köleyi müdebber kılmaktır. 'Ölümüm anında hürsün1 sözünde azadlık efendinin ölümü şartına bağlanmıştır. Kölenin azad olması için, evvelâ efendinin ölümü gerekir. 'Öldüğümde hürsün1 sözüne gelince; (...de) zarf edatı fiilin sonunda kullanıldığında o fiili şart fiil haline getirir. Ölüm, vefat ve helak mekânının söylenmesi de böyledir. Zira bu da aynı mânaya gelir.

Rekabe (boyun, nefis) vb. lerinin vasiyyet edilmesine gelince; köle kendi şahsının rekabesine mâlik olmadığından, vasiyyet de vasiyyet sahibinin mülkiyetinin sona erip, lehinde vasiyyette bulunulan şahsa intikalini gerektirir. Bu vasiyyet de köle hakkında bir hürriyettir. Meselâ efendinin köleye hitaben; 'nefsini sattım1 veya; 'nefsini sana hibe ettim' demesi gibi...

Köleye hitaben efendinin; 'malımın üçte birini senin için vasiyyet ettim1 demesine gelince; bu vasiyyet efendinin bütün malının üçte birinin köle mülkü olmasını ve kölenin kendisinin onun malından azad olmasını gerektirir. Köle bu mala sahip olur ve hürriyete kavuşur. Efendinin, malının bir sehmini köle için vasiyyet etmesi de böyledir. Çünkü bir sehim; malının altıda birinden ibarettir. Ama efendi malının bir cüz'ünü vasiyyet ederse, bu tedbir olmaz. Çünkü bu belirsiz bir cüz'den ibarettir. Bunun miktarını belirlemek mirasçılara aittir. İmkânı yok; onun rakabesi (bedeninin esaretten kurtarılması) vasiyyet kapsamına girmez.

Hasan'ın Ebû Hanîfe'den rivayet ettiği görüşe göre; bir kimse kölesine; 'ben Ölüp defnedildiğimde...' veya; 'ölüp yıkandığımda...' yahut; 'Ölüp kefenlendiğimde sen hürsün' derse; bu tedbir akdi olmaz. Çünkü bu durumda efendi onun azadlığını kendi ölümünün yanı sıra başka bir şarta daha bağlamıştır. Kıyasa göre efendi ölünce bu köle azad olmaz. Çünkü tedbir efendinin, kölenin azadlığını mutlak olarak ölümü şartına bağlamasıdır. Oysa bu yapılan; kölenin azadlığını ölümün yanı sıra başka bir şarta bağlamaktır. Meselâ; 'ben Öldüğümde ve sen eve girdiğinde hürsün' demek gibi... Lâkin bu durumda kölenin, efendinin malının üçte birinden azad edilmesi müstahsen görülmüştür. Çünkü efendi onun azadlığını kendi ölümüne ve ölümü esnasında, ama mirasçıların miras üzerinde mülkiyetlerinin teessüsünden evvel meydana gelecek bir sıfata bağlamıştır. Bu takdirde o kölesinin azadlığını sıfatlı bir ölüm şartına bağlamıştır. Azadhğı kendisinin ölümüne ve kölesinin eve girmesi şartına bağlamasında ise, hüküm bunun hilâfınadır. Çünkü kölenin eve girmesi ile, efendinin ölümü arasında bir alâka yoktur ve bu bir yemin gibi olup diğer yeminler gibi efendinin ölümüyle ortadan kalkar.

İmam Züfer ile Yâkub (Ebû Yûsuf) un ihtilafına gelince; bir kimse kölesine; 'ben öldüğümde veya öldürüldüğümde sen hürsün' derse; Ebû Yûsuf a göre bu köle müdebber değildir. İmam Züfer dedi ki; 'bu köle müdebberdir. Çünkü kendisi onun azadlığını mutlak surette kendi ölümüne bağlamıştır. Bu ölüm de kesinlikle vukubulacaktır.' Ebû Yûsuf un görüşünün gerekçesi şöyledir; efendi kölesinin azadlığını iki şeyden birine bağlamıştır ve; 'ben Ölürsem ya da falan adam öldürürse, sen hürsün' demiş gibi olur.

Müdebberlik sahih olunca, köleyi efendisinin azad etmeden kendi mülkünden çıkarması caiz olmaz. Zira bir hadîs-i şerîfde Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:    "Müdebber köle satılmaz, hibe edilmez, miras

olarak intikal etmez. O efendinin terekesinin üçte birinden hürdür. "[11]

Ayrıca, -evvelce de açıkladığımız gibi- müdebberlik sözleşmesi o anda hürriyetin sebebidir. Efendinin ölümü de günün birinde mutlaka vukubulacaktır. Müdebber kölenin satılmasında veya hibe edilmesinde bu hakkı iptal edilmiş olur ki, bu da caiz değildir. Çünkü efendisi onu müdebber kılmakla onun hürriyet hakkını vâcib kılmıştır. Mükâtebin veya ümm-ü veledin satılması caiz olmadığı gibi; bu hakkı müdebberin de satılmasına mânidir. Bu hak sabit olduğuna göre, biz deriz ki; hizmette çalıştırma, ücret karşılığı başkasının işinde çalıştırma, cinsî münasebette bulunma gibi, hür kimse üzerinde yapılması caiz olan her tasarrufun müdebber üzerinde de yapılması caiz olur. Zira hürriyet hakkı, hürriyetten daha çok değildir. Hür kimse üzerinde yapılması caiz olmayan tasarrufların; meselâ, satış, hibe, rehin gibi tasarrufların müdebber üzerinde de yapılması caiz olmaz. Ancak kitabet akdi bundan müstesnadır. Satılmasının ve hibe edilmesinin caiz olmayış sebebini açıklamıştık. Rehin bırakılmasının caiz olmayışına gelince; rehin bırakmaktan maksat, onun vasıtasıyla bir menfaat temin etmektir Satılması caiz olmayan müdebber vasıtasıyla menfaat temin etmek de caiz olmaz.

Müdebber köleye kitabet akdi yapmak caiz olur: Çünkü bu ileride meydana gelecek bir hürriyeti öne almaktır. Efendisi müdebberi hemen azad edebileceği gibi, kitabet akdine de bağlayabilir. Cariye müdebbere iken efendisinden bir çocuk doğurursa; efendisinin ümm-ü veledi olur ve üzerindeki müdebberlik de kalkar: Çünkü bu onun için daha hayırlıdır. Bu fazla bir vasıf ve tekiddir. Müdebbere iken efendisinin ölümüyle hürriyeti sabit olur. Bu hususda icmâ edilmiştir. Hürriyetim elde etmek için de asla kazanç sahasına atılmaz. Efendisi onu kendi hizmetinde çalıştırabilir. Ücret karşılığında başkasının işinde de çalıştırabilir. Onunla cinsî münasebette bulunabilir: Çünkü efendinin onun üzerinde mülkiyeti sabittir. Bu sebeple ve yukarıdaki açıkladığımız sebeplerden dolayı, bu tasarruflar geçerli olurlar.

Bu cariyenin kazancı ve diyeti de efendisine aittir: Çünkü o efendisinin mülkiyetinde kalmaya devam etmektedir. Azadlık şartının mevcudiyetinde de daha evvel de hürriyeti hakeder; zira o cariye gibidir.

Efendisi onu -rızası olmadan da- evlendirebilir. Çünkü onun tenasül organına sahiptir. Onunla cinsî münasebette bulunma hakkına da sahiptir. Bu tasarrufların hür kadın üzerinde de yapılması caizdir.

Müdebbere cariyenin doğurduğu çocuk da, ashabın icmâıyla müdebberdir. Çünkü müdebberlik o cariyenin ayrılmaz bir vasfıdır. Mükâteblikde olduğu gibi, müdebberlikde de çocuk anasına tâbi olur.

Efendi öldüğü zaman müdebber olan köle efendinin malının üçte birinden azad olur: Bu hususda rivayet ettiğimiz hadîs-i şerîf bunu emretmektedir. Efendi onun azadlığını kendi ölümüne bağlamış olduğundan, bu bir vasiyyettir. Vasiyyet de efendinin terekesinin üçte birinde muteber olur. Eğer üçte biri onu azad etmezse, üçte bir hesabı ile   azad olur: Bu, şu mânaya gelir: Müteveffanın malının üçte biri hesaplanır. Bu üçte bir o kölenin azadlık bedeli olarak yeterli olmuyorsa, kalan kısmı ödemek için köle kazanç sahasına atılır. Efendi borçlu olarak ölmüşse, köle kıymetinin tamamı karşılığında kazanç sahasına atılır: Zira açıkladığımız üzere müdebber kılmak bir vasiyyettir. Borcun ödenmesi vasiyyetin gereğinin yapılmasından önce gelir. Burada sözü edilen borçla; terekenin tamamını kapsayan borç kastedilmektedir. Hürriyeti reddetmek mümkün değildir. Şu halde her iki tarafın durumu nazar-ı itibara alınarak kölenin kazanç sahasına atılması gerekir.

İki ortakdan biri hissesi nisbetinde kölesini müdebber kılmış ve diğer arkadaşının hissesini de kenidisi almış ve sonra ölmüşse; kölenin yarısı (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed) tedbir ile azad olur. Diğer yarısı için de kazanç sahasına atılır: Çünkü tedbir sözleşmesi yapılmış olmasa da onun yansı Ebû Hanîfe'ye göre kendi mülkündedir. İmameyn'e göre tedbir sözleşmesi sebebiyle tamamı azad olur. Çünkü kölenin bir kısmını müdebber kılmak, tamamını müdebber kılmak gibidir ki; bu azad etmenin bölünür olup olmadığı mes'elesinin bir teferruatıdır.

Efendi kölesine; 'eğer şu hastalıkdan Ölürsem  veya; 'şu yolculuğumda Ölürsem...' yahut; 'yirmi seneye kadar ölürse...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tedbir
« Posted on: 24 Nisan 2024, 07:05:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tedbir rüya tabiri,Tedbir mekke canlı, Tedbir kabe canlı yayın, Tedbir Üç boyutlu kuran oku Tedbir kuran ı kerim, Tedbir peygamber kıssaları,Tedbir ilitam ders soruları, Tedbirönlisans arapça,
Logged
29 Ağustos 2020, 18:41:39
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 29 Ağustos 2020, 18:41:39 »

Allah razı olsun paylaşım için
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes