Konu Başlığı: Muaz bin Cebel (Radiyallahü anh)den Gönderen: Ekvan üzerinde 27 Aralık 2011, 17:10:52 4115) ;'... Muaz bin Cebel (Radiyallahü anh)'den
4115) ;'... Muaz bin Cebel (Radiyallahü anh)'den; Şöyle demiştir: Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bana) : Sana cennetin padişahların (ın sıfatların) dan haber vermiyeyim mi? buyurdu. Ben: Belâ (haber ver), dedim. (Bunun,üzerine) O: Zayıf olup (toplum nazarında) zayıf görülen, eski iki parça elbiseye bürünen, kendisine hiç değer ve iltifat gösterilmeyen ve (bir şeyin olması veya olmaması için) Allah'a yemin (veya duâ) ederse Allah onun duası (veya yemini) nin gereğini (keremiyle) yapacak (derecede Allah katında kıymetli mü'min) olan her adamdır, buyurdu."[16] İzahı Bu hadisin Zevâid nevinden olduğuna dâir bir kayıt yoktur. Câ-miu's-Sağîr'de de bu hadîsin Müellifimiz tarafından rivayet edildiği belirtilmektedir. Hadîste geçen bâzı kelimeleri açıklayalım Mülûk: Melik'in çoğuludur. Melik: Padişah, kral, hükümdar ve mülk sahibi gibi değişik mânâlara gelir. Burada cennetin üst derecelerine erişen mü'minler mânâsı kasdedilmiştir. Daîf: Zayıf demektir. Burada zayıflıktan maksad maddi sıkıntı ve fakirlik olabilir. îbn-i Hacer'in beyânına göre E b ü' 1 -Baka böyle yorumlamıştır. Kendisi de ■. Zayıflıktan maksad, alçak gönüllülüğünden ve maddî durumundan dolayı güçsüz olandır. Müstad'af: Halk tarafından zayıf ve hakir görülen, hakaret ve haksızlığa uğratılan kimse demektir. Müstad'ıf: Alçak gönüllü olup kendi nefsini hiçe sayan, hakir gören kimse demektir. E1 - K i r m â n i böyle demiştir. Sindi ise Müstad'ıf: Çok zayıf olan, dünyayı ve dünya ehlini bırakmakla daha zayıf olma gayreti içine giren kimsedir, demiş ve hadîsteki kelimenin Müstad'ıf, yâni ismi fail olduğunu belirtmiştir. Fakat E b ü' 1 - B a k a bu kelimenin Müstad'af, yâni ismi mef'ûl olarak okunmasına taraftar çıkmıştır. Tımr: Eski elbise demektir. Hadîsin; cümlesi iki şekilde yorumlanabilir. Birincisi "Eğer bir şeyin olması veya olmaması için Allah'ın lütuf ve keremini umarak O'nun adına yemin ederse, Allah onun hatırı için o şeyi arzusuna uygun biçimde gerçekleştirir." Yâni o mübarek mü'min Allah katında çok kıymetli bir kuldur. O kul Allah'tan bir şey dilerse ve meselâ: Allah'a yemin ederim ki bu iş böyle olacak, derse Allah onun hatırı için o işi öyle gerçekleştirir. Keza: Allah'a yemin ederim ki bu iş olmayacak, derse Allah onun hatırı için o işi onun arzusu doğrultusunda sonuçlandırır. Bu cümlede geçen İbrâr: Yemin edenin yemininde doğru çıkması için onun arzu ettiği şeyi yerine getirmektir. Meselâ bir kimse size hitaben: Allah'a yemin ederim ki siz bu işi yapacaksınız, dediğinde onun yemini doğrultusunda hareket etmeniz, o işi yapmanız Ibrâr'dır. Bu hadiste Allah'ın sevgili kulunu yemininde İbrâr buyurduğu, belirtilmektedir. Anılan cümlenin ikinci yorum şekli budur: "O kul Allah'a duâ ederse Allah onun duasını kabul buyurur." Hadîsin; .......... cümlesiyle ilgili bilgi babın girişinde verildiği için tekrarlamaya gerek yoktur. Bu hadîs, cennetin üstün makamlarına erişen mü'minlerin sıfatlarım bildirir. Tabii bu hüküm ve sıfatlar umûmi değil, çoğunluk itibariyledir. Yâni cennetin üstün makamlarına ancak bu sıfatları taşıyanlar erişecek, bunlar dışında kimse erişmiyecek, mânâsı kasdedilmemiştir. Gaye, o makamlara erişecek olanların çoğunluğunun bu insanlar olduğunu belirtmektir. Konu Başlığı: Ynt: Muaz bin Cebel (Radiyallahü anh)den Gönderen: Ceren üzerinde 18 Kasım 2017, 18:31:01 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri onun rızası dairesinde yaşayan ve cennet ehli kullardan olalim inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Muaz bin Cebel (Radiyallahü anh)den Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Kasım 2017, 19:30:21 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri de cennete girenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Muaz bin Cebel (Radiyallahü anh)den Gönderen: Sevgi. üzerinde 20 Ocak 2018, 19:47:29 Ve aleykümüsselam toplumun içinde bulunup toplumu büyük kendini küçük gören cennetin padişahıdır inşaAllah
|