๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni İbni Mace => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 12 Aralık 2011, 18:00:38



Konu Başlığı: Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)den
Gönderen: Ekvan üzerinde 12 Aralık 2011, 18:00:38
4274) Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)den

4274) "... Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)' Şöyle demiştir;

Yahudilerden bir adam, Medine (i Münevvere) çarşısında Musâ'yı insanlar üzerine seçip tercih eden (Rabb'im)e yemin ederin diye yemin etti. Bunun üzerine Ensâr'dan bir adam (yahûdi kişiye) İçimizde Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bulunduğu halde sen bu sözü (nasıl) söylersin? diyerek elini kaldırıp ona bir tokat attı. Sonra o olay Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e anlatıldı. Bunun üzerine Resûlullah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle bu yurdu:

Allah (Azze ve Celle) "Ve Sûr'a üflenir, bunun üzerine Allah'u dilediği kimseler hâriç, göklerde olanlar ve yerde olanlar çarpılıp yikılırlar. Sonra Sûr'a bir daha üflenir. Bu defa onlar (kabirlerinden hemen kalkarak bakınıp dururlar. (Zümer, 68), buyurmuştur. Ben başını kaldıranların ilki olurum. O anda ben Arş'ın ayaklarından birisini tutan Mûsâ ile karşılaşırım. Artık bilmem o, başını benden önce mi kaldırdı, yoksa o. Allah (Azze ve Celle)'nin çarpılıp yıkılmak tan müstesna (ve muaf) tuttuğu kimselerden mi oldu. Kim de Ben Yûnus bin Mettâ'dan daha hayırlıyım (üstünüm), derse şüphesiz ya­lan söylemiş olur."

Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup râvileri güvenilir zâtlardır,[152]

İzahı

Zevâid yazarının Zevâid nevinden saydığı bu hadîsin mislini Tir­mizi, Zümer sûresinin tefsiri bölümünde rivayet ederek hasen -sahih olduğunu söylemiştir. B u h â r i Husûmet, Tevhîd ve Rıkak bölümlerinde, Müslim, Mûsâ (Aleyhisselâm)'in faziletleri bölümünde, Ebû Dâvüd Sünnet bölümünde ve N e s â î Nuût ve Tefsir bölümlerinde bunun benzerini rivayet etmişlerdir.

Bu hadiste geçen Zümer sûresinin 68. âyeti, Sûr'a üfleme olayım ve sonuçlarını bildirir. Sûr'un ne olduğu konusunda gerekli bilgi bundan önceki hadîsin izahı bölümünde verildi.

Saak: Şiddetli korkudan bayılmak, yıldırımın çarpması, çarpılıp yıkılmak ve ölmek gibi mânâlara gelir.

Yukarda anılan âyette geçen Saak, müfessirlerin çoğuna göre öl­mek manasınadır. Bâzılarına göre ise çarpılıp bayılmak manasınadır.

Müfessirlerin ekserisine göre bu âyette beyân edilen Sûr'a ilk üfleme neticesinde Allah'ın diledikleri kimseler dışında kalan yerde olanların ve yerde olanların hepsi ölür. Sûra ikinci kez üfleme sonucunda da ölülerin hepsi diriltilir.

Birinci kez üfleme sonucunda ölmeleri takdir edilmeyen ve Al­lah'ın dilemesiyle hayatta kalanların kimler olduğu hususunda çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre onlar, şehidlerdir. Diğer bir riva­yete göre dört büyük melek, yâni Cebrail, Mîkâil, îsrâfil ve Azrail (Aleyhimüsselâm)'dır. Üçüncü bir kavle göre Rıdvan, Mâlik isimli iki melek ile huriler ve zebanilerdir. Bir kavle göre   M û s â   da onlardandır.

Bu görüşler hakkında bilgi edinmek isteyenler bu hadisin izahı esnasında şerhlerde beyân edilen rivayetlere ve tefsir kitablarında naklen bildirilen hadislere bakabilirler.

Nemi sûresinin 87. âyetinde de Sûr'a üfleme olayı meâlen şöyle beyân buyurular: "ve Sûr'a üfürüldüğü gün Allah'ın diledik­leri hâriç, göklerde olanlar ve yerde olanlar korku içinde kalırlar. Hepsi boyunları bükük olarak Ona gelirler."

Bu âyette geçen «Feza» sözcüğü şiddetli korku mânâsına yorum­landığı gibi ölüm mânâsına da yorumlanmıştır. Ölüm mânâsına yo­rumlayanlara göre bu âyette beyân buyurulan Sûr üfleme olayı, kıya­metin kopacağı zaman Allah'ın dilediği kimseler dışında kalanların hepsinin ölümüne sebep olan üfleme olayıdır. Yâni Z ü m e r sûre­sinin 68. âyetinde beyân buyurulan üfleme olayının aynısıdır.

Bâzı müfessirler ise Nemi sûresinde geçen Feza' ve Z ü m e r sûresinde geçen Saak sözcüklerini şiddetli korkudan dolayı bayılmak ve çarpılmak mânâsına yorumlamışlar ve bu olayın ilk Sûr'a üfleme neticesinde meydana geleceğini, bundan sonra da Allah'ın diledikle­ri hâriç göklerdeki ve yerdekilerin hepsinin öleceği mânâsını vermiş­lerdir.

Fahrüddîn-i Râzî, Zûmer sûresinin 68. âyetinin tefsiri bölümünde geniş bilgi vermiş ve bu arada özetle şöyle demiştir:

Bâzılarına göre bu âyetteki Saak üfleme olayı ile Nemi sûre­sinin 87. âyetinde geçen Feza* üfleme olayı aynı şey olup şiddetli kor­ku ve çarpılma manasınadır. Bu olay Sûr'a ilk üfleme esnasında vu­ku bulur. Bu kavle göre Sûr'a üfleme olayı iki defa meydana gelir. Birincisi budur. İkincisi de tüm ölülerin dirilmesine sebep olan Sûr'a üfleme olayıdır.

Diğer bir kısım ilim adamlarına göre Z ü m e r sûresinin 68. âyetinde geçen Saak, ölüm demektir. Buna göre üfleme olayı üç de­fa meydana gelecek.

Birincisi Feza* üflemesi olup Nemi sûresinde geçen üfleme olayıdır.

İkincisi Saak uflemesi'dir.

Üçüncüsü de Kıyam uflemesi'dir, yâni ölülerin dirilmesi için olan üflemedir. İkinci ve üçüncü üfleme olayları Z ü m e r sûresinde geçen üflemelerdir.

Fahr-i Râzî bundan sonra Saak üflemesi sonucunda ölme­yeceği bildirilenlerin kimler olduğu yolunda vârid olan rivayetleri nakleder.

Bu hadise göre Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) kıya­met günü başını kaldıracağı zaman M û s â (Aleyhisselâm)'ı Arşın bir ayağmı tutmuş halde görecek ve Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salatü ve's-selâm), M û s â'nın kendisinden önce mi başını kaldıracağını veya âyette istisna edilen zâtlardan mı olduğunu bilmemiştir. Burada çözümlenmesi gerekli iki nokta vardır:

Birincisi i M û s â (Aleyhisselâm) vefat etmiştir. Kıyametin kopacağına yakın zamanda Sûr'a ilk üflendiğinde M û s â (Aloy-hisselâm)'in hayatta kalmak üzere istisna edilen zâtlardan olması nasıl olur?

İkincisi ı Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'İn ilk dirile­cek zât olduğu sahih hadîslerle sabit iken M û s â (Aleyhisse­lâm) 'in kendisinden Önce başını kaldırması ihtimâli nasıl izah edilir?

Müslim'in Ebû Hüreyre (Radıyaîlâhü anh) "den ri­vayet ettiği buna benzer hadisin izahı bölümünde N e v e v î özet­le şu bilgiyi verir:

Kadı demiştir ki: Bu, çözümlenmesi ve izahı en güç hadîslerden­dir. Çünkü M û s â (Aleyhisselâm) vefat etmiştir. Kıyamete yakın zamanda vuku bulacak Sür'a ilk üfleme olayına nasıl yetişir veya bundan nasıl etkilenir? Çünkü bundan etkilenmek hayatta olanlara mahsustur. Sûr'a üflendiğinde hayatta kalmaları takdir buyurulan-lar arasında M û s â (Aleyhisselâm) 'm bulunması nasıl olur? Çün­kü böyle bir istisna onun hayatta olduğuna delâlet eder. Halbuki onun hayatta olduğuna dâir veya öldükten sonra dirildiğine ait bir şey varid olmamıştır. Bu itibarla hadîste beyân buyurulan Saak, kıyamet koptuktan ve ölüler dirilttirildikten sonra göklerin ve yerin yarıldığı zaman meydana gelecek şiddetli korku Saak'ı olabilir. Yâni o zaman tekrar Sûr'a bir üfleme olayı meydana gelir ve herkes şiddetli korku­dan bayılıp yere yıkılır. M û s â (Aleyhisselâm) ise T û r dağın­da Allah Teâlâ'yı görmek istediğinde başına gelen bayılma olayı do­layısıyla kıyamet günü vuku bulacak bu Saak etkisinden ve bayıl­maktan muaf tutulmuş olur.

Resül-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'in "Bilmem Mûsâ ben­den önce mi başını kaldırdı" mealindeki ifâdesi, zâtının herkesten ön­ce diriltileceği hükmünün kendisine bildirilmeden önceki döneme ait olabilir. Şöyle bir ihtimal de vardır:

Müslim ve Ebû Davud'un rivayet ettikleri E b û H ü r e y r e (Radıyallâhü anh)ın bir hadisinde Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) "... Ben kabrinden dirileceklerin ilkiyim" buyurmuştur. Bu hadis şöyle yorumlanabilir: Yâni "Ben kabirleri yarılıp ilk dirilecek zümredenim." Bu zümre peygamberler zümresidir. Mûsâ (Aleyhisselâm) da bu zümreye dâhil olduğu için Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) onun kendisinden önce mi kalk­tığını bilmediğini ifâde buyurmuş olabilir.   Kadı' nın   sözü bitti.

Sindi de şöyle der: Mûsâ çok önce vefat ettiği halde kı­yamete yakın zamanda meydana gelecek Sür üfleme esnasında ölen­lerden istisna edilmesi veya ölenler içinde bulunması nasıl olur, diye bir soru hatıra gelir. Bu soruya şöyle cevap verilir: Peygamberler kabirlerinde hayatlarını sürdürürler. Bu itibarla kıyamete yakın za­manda meydana gelecek Sûr üfleme olayından etkilenmeleri veya et­kiden muaf tutulmaları mümkündür.

Yahudi kişinin   M ü s â    (Aleyhisselâm) 'in   seçkinliğini    ifâde eder mâhiyette yemin etmesi olayı ile ilgili olarak   B u h â r i   ve Müslim' deki   bir rivayete göre yahûdî kişi satışa arz ettiği bir malına verilen fiatı az görünce böyle yemin etmiş. Diğer bir rivayete göre kendisi ile bir müslüman arasında çıkan münakaşa dolayısıyla müslüman kişi *'Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i âlemlere üstün kılan (Allah)a yemin ederim'*, diye yemin etmiş ve buna kar­şın, yahûdî de   Mûsâ    (Aleyhisselâm) 'ı âlemlere üstün kılan (Al­lah)'a yemin ederim, diye yemin etmiş. Bunun üzerine müslüman kişi yahûdîye bir tokat yapıştırmıştır. Müslümanın yahûdiye tokat atma­sı sebebi ile ilgili olarak   Hâf iz:   Müslüman, yahûdî'nin yemin şeklinin umumîliğinden kızmıştır. Çünkü bu umûmi ifâdeye göre ya­hûdî,   M ü s â    (Aleyhisselâm)'m   Muhammed    (Aleyhi's-sa­lâtü ve's-selâm)'den de üstün olduğunu iddia etmiş ve böylece yalan söylemiştir. Müslüman zât ise Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-se­lâm)'in bütün peygamberlerden üstün olduğunu bildiği için yahûdiyi söylediği yalandan dolayı cezalandırmak üzere tokatlamıştır.

Tokatlama olayı Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) 'e inti­kal edince O, Mûsâ (Aleyhisselâm)'m faziletini beyân buyur­muştur. Yâni yukarda belirtilen   Kadı' nın   yorumuna göre kıyamet kopup insanlar dirildikten sonra vuku bulacak Sûr'a üfürülme olayı neticesinde ister M û s â (Aleyhisselâm) bayılma dışında tu­tulanlardan olsun ister bayılıp da Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'den önce ayılıp kalksın her iki ihtimale göre onun bu açıdan insanlara üstünlüğü meziyeti vardır. Bu itibarla yahûdî şahsı böyle bir sözünden dolayı tokatlamamak gerekir.

Hadisin sonunda "Kim de . Ben Yûnus bin 'Mettâ'dan daha hayır­lıyım (üstünüm) derse şüphesiz yalan söylemiş olur" mealindeki fık­rada geçen "Ben" zamiri böyle bir söz söyleyen kimseye âit olabilir. Bu takdirde mânâ şöyle olur. Her hangi bir kimse kendi şahsının Yûnus bin Mettâ (Aieyhisselâm)'dan üstünlüğünü iddia etmesin, ederse yalan söylemiş olur.

İkinci bir ihtimal: Cümlede geçen "Ben" zamirinin Resül-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'e âit olmasıdır. Bu takdirde cümlenin mâ­nâsı şöyle olur: "Kim Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in Yûnus peygamberden üstün olduğunu söylerse yalan söylemiş olur."

Birinci yoruma göre yalandan maksad küfürdür. Çünkü peygam­ber olmayan bir kimsenin bir peygamberden üstün olması düşünüle­mez. EI-Mirkat'ta belirtildiği gibi peygamber olmayan bir kimsenin bir peygamberden üstün olduğunu söylemesi küfre denk bir yalan sa­yılır.

İkinci yoruma gelince, Resûl-i Ekrem (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm) bütün yaratıklardan üstündür.   Müslim   ve   Ebû   Davud'un

rivayet ettikleri; = "Ben Âdem'in neslinin büyüğü­yüm..." hadîsi gibi bir çok delil O'nun tüm insanlardan üstün oldu­ğuna delâlet eder. Bu itibarla yukardaki hadîsin son fıkrası ikinci şekilde yorumlandığı takdirde, bu buyruğun önce buyurulduğu ve da­ha sonra bütün yaratıklardan üstünlüğü Allah tarafından kendisine bildirildiği yolunda yorum yapılır.

İkinci yorumla ilgili diğer bir ihtimal şudur: Resûl-i Ekrem (Aley­hi's-salâtü ve's-selâm). Yûnus (Aleyhisselâm)'in Kur'ân-ı Kerîm'de beyân edilen mes'elesinden dolayı câhil kişilerin Yûnus (Aleyhisselâm) ın  mertebesinin düşük olduğunu sanmamalan için ve söz konusu meselesinin onu peygamberlik derecesinden düşürmedi­ğini belirtmek maksadıyla böyle buyurmuştur.



Konu Başlığı: Ynt: Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)den
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Şubat 2018, 22:38:19
Esselamu aleykum.rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..


Konu Başlığı: Ynt: Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)den
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Şubat 2018, 07:16:13
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ebû Hüreyre (Radiyallahü anh)den
Gönderen: Sevgi. üzerinde 02 Mart 2018, 01:34:01
Aleyküm Selam. Herzaman Rabbimizin Rızasına göre hareket edenlerden olalım inşaAllah