> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Süneni Ebu Davud >  Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse  (Okunma Sayısı 766 defa)
27 Aralık 2011, 19:08:28
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Aralık 2011, 19:08:28 »





221-223. Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse

 

1096. ...Şu'ayb b. Ruzeyk et-Tâifî'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) ile sohbeti olan bir adamın yanına oturdum. Ona el-Hakem b. Hazn eJ-Kulefî[173] denilir. Bu zat, bize şöyle anlatmaya başladı:

Yedi veya[174] dokuz kişiden biri olarak Peygamber (s.a.)e elçi ola­rak geldim. Onun huzuruna girip "Ya Resûlallah! Biz seni ziyaret et­tik, sen de bizim için hayır duâ et" dedik. (Resulullah bizim için duâ etti) ve bize birazcık hurma (getirilmesini) emretti. O zaman durum biraz zayıftı (gelir azdı). Biz Medine'de günlerce kaldık. Resulullah ile beraber cumada bulunduk (cuma kıldık). Efendimiz, bir bastona veya[175] yaya dayanarak kalktı. Kısa, güzel, mübarek kelimelerle Al­lah'a hamd ve sena etti. Sonra; "Ey insanlar! Siz emrolunduğunuz herşeyi yapamazsınız veya[176] güç yetiremezsiniz, ama doğru olunuz" müjdeleyiniz!" buyurdu.[177]

(Ebû Davud'un talebesi) Ebû Ali dedi ki:

Ebu Davud'u " hadisten birkaç kelimeyi bana, bazı arkadaş­lar kaydettirdiler (Kâğıttan silinmiş) " derken dinledim.[178]

 

Açıklama
 

Rivayetten anladığımıza göre el-Hakem b. Hazn el-Külefî adında bir zat yedi veya dokuz kişilik bir hey'etin içinde Resûlullah'a gelmiş, onu ziyaret etmiş, dua ve ikramına nail olmuştur. Efendi­mizin hey'ete ikramı birazcık hurmadan ibaret kalmıştır. Bizzat râvi bu azlığın o esnadaki fakirlikten ileri geldiğini bir özür kabilinden zikretmiştir. Riva­yetin konu ite alâkası bundan sonraki bölümüdür. Râvinin ifadesine göre, bu hey'et Medine'de günlerce kalmış ve bu meyânda Resulullah (s.a.) ile cu­ma kılma şerefine ermiştir. Rivayete göre Hz. Peygamber bir bastona veya yaya dayanarak ayağa kalkmış ve hutbesini irad buyurmaya başlamıştır. Si­yaktan bu hâdisenin mescide minber konulmadan evvel meydana geldiği an­laşılmaktadır.

Demek oluyor ki, hatibin hutbe esnasında elinde bir baston veya yay, kılıç gibi birşey bulundurması meşrudur. Fukaha, bu sayılan şeyleri hatibin hangi eline almasının evlâ olduğunda müttefik değildir.

Mâlikilere göre, hatibin hitabe esnasında sağ eline bir baston veya yay ya da kılıç alması müstehabtır. Sol eli ile bir yere dayanmaz.

Şâfiîlere göre, adı geçen şeylerden birini sol eline alır, sağ eli ile de min­berin kenarına yapışır. Eline alacak bir şey bulamazsa ya sağ elini sol elinin üstüne koyar, ya da ellerini yanlarına salıverir.

Hanefîlerde kılıç zoru ile fethedilen memleketlerde hatib, hutbe esnası­na sol eline bir kılıç alır. Sulh yoluyla İslâm'ın girdiği bölgelerde ise, eline kılınç almaz. Tahtâvî, Meraki'l-Felâh haşiyesinde kılınç haricinde yay ve bas­ton gibi bir şeye dayanmanın mekruh olduğunu söyler. İbn Emiri'1-hâc bu meselenin münâkaşasını yapıp, Ebû Davud'un bu rivayetine işaret ederek Hz. Peygamber'in Medine'de hutbe esnasında elinde yay veya baston bu­lundurduğunun sabit olduğunu söyler, vakıa da budur. Tahtâvî'nin bunu mek­ruh sayarken neye dayandığını bilemiyoruz.

Hanbelîlere göre, herhangi bir eli ile, kılıç, yay veya bastona dayanabi­lir. Bu, sünnettir.

Aslında bu adı geçen şeyleri sağ veya sol eline alması konusunda hiç bir rivayet yoktur. Bütün bunlar çeşitli maslahatlar göz önüne alınarak ortaya konmuş mütelealardır.

İbn Kayyım, Zâdü'I-Meâd'da, Hz. Peygamber'in minber yapılmadan önce, hutbe irad ederken Medine'de bastona, gazvelerde de yaya dayandığı­nı; kılıca dayandığına dair hiç bir rivayetin bulunmadığım söyler. Hatta kı­lıca dayanmayı meşru görenleri de küçümseyici ifadeler kullanır.

Rivayetin devamında Hz.Peygamberin hutbede Allah'a hamd-ü sena ettikten sonra cemaate "Siz emrolunduğunuz şeylerin tümünü yapamazsı­nız, ama mu'tedil olunuz, müjdeleyiniz” buyurdu deniliyor.

"Doğru olunuz" diye tercüme ettiğimiz kelimesini İbn Ha-cer: "doğruya sanlınız, ifrat ve tefrite sapmayınız kelimesini de, "devamlı olan ameli az da olsa sev abla müjdeleyiniz" şeklinde mânâlandırmıştır.[179]

 

Bazı Hükümler
 

1. Fazulet sahibi kişileri ziyaret etmek ve onları ziyaret için yola çıkmak meşrudur.

2. Külfet'e girmeden elde olan şeylerle müsâfıre ikram etmek müstehabtır.

3. Salih kişilerden duâ istemek müstehabtır.

4. Âlimlerden ilim almak için onların yanında kalmak iyidir.

5. Hatibin hutbe esnasında, asa, yay ve kılıç gibi bir şeye dayanması müstehabtır.

6. Hutbeye Allah'a hamd ve sena ile başlanmalıdır.

7. Hatib hutbesinde cemaat için gerekli bilgileri vermeli, onlara en çok lazım olan konuları ele almalıdır.[180]

 

1097. ...İbn Mes'ûd (r.a.)'den; rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.) hutbe irad ettiği zaman şunları söylerdi:

"Hamd sadece Allah'adır. Allah'a hamdeder, ondan yardım ister ve Onun bağışlamasını dileriz. Nefislerimizin şerrinden Allah'a sığı­nırız. Allah'ın hidâyete erdirdiği kimseyi sapıtacak kimse yoktur. Al­lah kimi şaşırtmışsa onu da kimse hidâyete erdiremez. Allah'tan başka ilâh olmadığına Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim. Allah onu kıyametin önünde korkutucu ve ntüjdeleyici ola­rak hak (din) ile göndermiştir. Kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim de onlara isyan ederse (bilsin ki) o nefsin­den başka hiç kimseye zarar vermeyecektir. Allah'a hiçbir zarar ver­meyecektir."[181]

 

Açıklama
 

Hadisin başında "hutbe iradettiği zaman" diye terceme ettiğimiz kelimesi haddi zatında "kelime-i şehâdet getirdiği zaman" demektir. Ancak burada "zikrü'1-cüz irâdetü’l-küll" kabilinden olmak üzere mecazi olarak "hutbe okudu" manasına kullanıl­mıştır. Çünkü hutbenin içerisinde teşehhüd mevcuttur.

Hz. Peygamberin "Nefislerimizin şerrinden Allah'a sığınırız" buyur­ması, nefsin kötülüğü emredici, hevâ ve hevese, kötü maksatlara meyyal oluşu dolayısıyladır. Resûlullah mâ'sum (günah işlemez) olduğu için onun bu şe­kildeki duası ümmetine öğretme maksadına yöneliktir.

"Cenabı Allah onu, kıyametin önünde korkutucu ve müjdeleyici olarak hak dinle gönderdi" ifâdesindeki, "müjdeleyici ve korkutucu" kelime­lerinden maksad, itaat edenleri âhirette cennet ve dünyada yardımla müjdelemesi; isyan edenleri de dünyada mahrumiyet, âhirette de azab ve Ce­hennem ile korkutmasıdır. "Kıyametin önünde" ifadesinden de "Kıyame­tin kopmasına yakın" mânâsı murad edilmiştir. Hz. Peygamberin işaret ve orta parmağını göstererek "Ben kıyamete işte böyle yakın olarak gönderildim" buyurması da bu mânâyı destekler.

Hadis-i şerifteki "kim onlara (Allah'a ve Resulü'ne) isyan ederse" iba­resi, Allah ve Resulünü bir zamirde birleştirmenin caiz olduğuna delildir.

Başka lâfızlarla rivayet edilmiş başka hutbeler de vardır. îmam-ı Şafiî'­nin Müsned'indeki şu rivayet bunlardandır:

"Hamd, yalnız Allah' adır. O'ndan yardım diler, bizi bağışlamasını ni­yaz ederiz. O'ndan hidâyet ister, yardım dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidâyet verdiği kim­seyi hiçbir kimse saptıramaz. O'nun saptırdığım da hiç bir kimse doğru yola eriştiremez. Şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur ve (yine) şehâdet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür. Allah'a ve rasûlü-ne itaat eden dosdoğru yolu bulmuş demektir. Allah*a ve Resulüne isyan eden de -tekrar Allah'ın emrine dönünceye kadar- sapmış demektir."[182]

 

Bazı Hükümler
 

1. Hadis-i şerif hutbeye "hamd" ile başlamanın meşru olduğunu gösterir.Bunun hükmü mezhebier arasın­da ihtilaflıdır. Şafiî ve Hanbelîlere göre hutbede hamdele hutbenin farzlanndandır.Hamdele olmadan hutbe sahih değildir. Bu görüş sahihleri, hutbede kıraat, kıyam ve hutbeler arasında oturma konusunda olduğu gibi Hz. Pey­gamber'in tatbikini esas almışlardır.

Hanefî ve Mâlikîlere göre, hutbede hamdele sünnettir. Bunlar da Resûlüllah'ın tatbikatını delil almışlar ancak Hz. Peygamberin fiilinin vücûba de­lâlet etmeyeceğini söylemişlerdir.

2. Hutbede şehâdet kelimesi okumak meşrudur. Mezhepler bunun hük­münde de ihtilâf etmişlerdir. Şafiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre farz; Hanefilere göre sünnettir.

Hutbenin şart ve rükünleri mezheblere göre oldukça değişiklik arz eder.

Mâlikîlere göre hutbenin rükünleri sekizdir:

Bunlar, 1. Hutbenin müjdeleyici ve sakındırıcı olması, 2. Arapça olma­sı, 3. Açıktan okunması, 4. Zevalden sonra cuma namazından evvel olması,

5. Bölümlerinin biri birine bitişik olması, 6. Namazla arasının ayrılmaması, 7. En az on iki kişilik bir cemaatin karşısında okunması, 8. Mescidde okun-masıdır.

Şâfillerde hutbenin beş rüknü vardır:

1. Hususî lâfızları ile Allah'a hamd etmek, 2. Resülullah için salevât okumak, 3. Takvayı tavsiye etmek (bu üç şartın her iki hutbede de bulun­ması gerekir). 4. Hutbelerden birinde Kur'ân okumak, 5. Sonunda mü'minler için dua etmek,

Bu mezhebe göre hutbenin şartları da şunlardır:

1. Her iki hutbenin de arabça olması, 2. Vakit içinde irâd edilmesi, 3. Hutbelerin biri birinin peşinde olması ve rükünlerinin arasının ayrılmaması, 4. Hutbelerle namazın bitişik olması, 5. Hatibin abdestli, elbisesinin temiz olması, 6. Setrül avret, 7. Hatibin ayakta durması, 8. İki hutbe arasında otur­ması, 9. Hutbeyi en az kırk kişilik bir cemaatin dinlemesi.

HanbeliIerİn görüşü de aynen Şâfiîlerinki gibidir.Yalnız Hanbelîler, Şâfiîlerin rükün dediklerine de şart demişler ve Hatibin imamete salahiyet­li olmasını ilâve etmişlerdir. Hanbelilerde farklı olarak cumanın vakti bayram namazının vaktinde girer.

Hanefîlere göre, hutbenin rüknü ikidir:

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse
« Posted on: 26 Nisan 2024, 00:48:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse rüya tabiri, Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse mekke canlı, Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse kabe canlı yayın, Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse Üç boyutlu kuran oku Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse kuran ı kerim, Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse peygamber kıssaları, Vava Dayanarak Hitab Eden Kimse ilitam ders soruları, Vava Dayanarak Hitab Eden Kimseönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes