๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 31 Aralık 2011, 12:36:54



Konu Başlığı: Teşehhüdden Sonra Hz. Peygambere Salavât Okumak
Gönderen: Zehibe üzerinde 31 Aralık 2011, 12:36:54
178 - 179. Teşehhüdden Sonra Hz. Peygamber'e Salavât Okumak

 

976. ...Ka'b b. Ücra (r.a.)'den; elemiştir ki:

Resûlullah (s.a.)'e:

Ey Allah'ın Resulü, Bize, sana salavât getirmemizi ve selâm ver­memizi emrettin. Selâmın ne olduğunu bildik. Peki, ya selavâtı nasıl getireceğiz? dedik (veya[371] dediler) Hz. Peygamber, şu karşılığı verdi:

"Ey Allah'ım! İbrahim'in sânını yücelttiğin gibi Muhammed'in ve âlinin sânım da yücelt, İbrahim'e bol hayırlar verdiğin gibi Muhammed'e ve âline de bol hayırlar ver. Çünkü sen hamd edilensin, şerefli ve ulusun" deyiniz.[372]

 

Açıklama
 

“Ey iman edenler! Ona (Peygambere) salât okuyunuz ve selâm veriniz"[373] âyeti nazil olunca ashab-ı kiram, Resulullah'a gelip salavâtın keyfiyetini sormuşlardır. Hz. Peygamber'e sorulan sorunun, "salavât nedir?" tarzında değil de "sana nasıl salavât okuyalım?" şeklindedir. Böylece sahabilerin salavât kelimesi hakkında bilgilerinin olduğunu fakat salavâtın keyfiyetini öğrenmek istediklerini gösterir.

Müslim, Mâlik ve Ebû Davud'un (98. hadis) Ebû Mes'ud'dan yaptıkla­rı rivayetten anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber, kendisine sorulan soruya hemen cevap vermemiş bir müddet susmuştur. O kadar ki, hâdiseye şahit olan sahâbiler, "ah keşke bu soru sorulmasaydı" demişlerdir. Taberânî'deki bir rivayete göre, Resûlullah'ın bu susuşu vahyi beklediğinden dolayıdır. Efendimiz, her ne maksatla olursa olsun, bir müddet bekledikten sonra so­ruyu cevaplandırmış ve kendisine salavâtın nasıl okunacağım öğretmiştir.

Tercemeye "sânını yücelt" diye geçtiğimiz kelimesi aslında çok geniş mânâlar ifâde eder. Bu "dünyada zikrini yüceltmek, dinini galib, şeriatı ebedî kılmak, âhirette de bol sevab vermek ve ümmetine şefaatçi kıl­mak suretiyle Muhammed'e azamet ver" rnânâsındadır.

Ebu'l-Âliye; "Allah'ın salâtının Nebi üzerine olması, onu melekler ya­nında övmesidir" der. Ibn Abbâs ve Dahhâk da, Allah'ın Nebi üzerindeki salâtının, O'nun rahmeti olduğunu söylemiştir.

"Muhammed'in ailesi*' diye terceme ettiğimiz 'den maksadın ne olduğu hakkında da değişik görüşler ortaya atılmıştır. Bunları şöylece özet­lemek mümkündür:

1. Resûlulîah'a yakınlığından dolayı kendisine zekât verilmesi caiz ol­mayanlar, bunların da kim olduklarında ihtilâf edilmiştir:

a. Sadece Hâşim oğullan,

b. Hâşim ve Muttalib oğulları, (Şafiî bu görüştedir.)

c. Hz. Fatıma, Ali, Hasan, Hüseyn (r.a.) ve onların kıyamete kadar ge­lecek olan nesli.

2. Kayıtsız şartsız Hz. Peygamber'e yakınlığı olanlar,

3. Kıyamete kadar, Hz. Peygamberin izinden giden bütün müslümanlar.

4. Müslümanların müttakileri.

Bu değişik görüşleri değişik manalara hasrederek aradaki ihtilâfı gider­mek mümkündür. Bu kelime ile dua'da ümmet; övgüde muttakiler; zekât konusunda da kendilerine sadaka verilemeyenler kast edilebilir.

Hz. Peygamber, salevâtı öğretirken, kendisi için yapılacak duayı İbra­him aleyhisselâma ve âline teşbih etmiştir. Teşbih de müşebbehünbih (ken­disine benzetilendin, müşebbeh (benzetilen)'den daha kuvvetli ve üstün olması gerekir. "Burada Hz. Muhammed ve âli müşebbeh, Hz. İbrahim ise müşebbehünbihtir. Hz. Muhammed bütün Peygamberlerin en üstünü olduğuna göre bu teşbih (benzetme) doğru mudur?" diye bir sonunun hatıra gelmesi muhtemeldir. Ulema bu muhtemel soruya çok çeşitli cevaplar vermişlerdir. Bun­lardan .birkaçını zikretmekle yetineceğiz.

Buradaki teşbih salâtın aslı ile ilgilidir. Yani salâtın aslını salâtın aslına benzetme vardır. Dereceyi dereceye teşbih değildir. Bu da şu âyetlerdeki teş­bihlere benzer: "Oruç, simden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı"[374] "(Nuh'a ve ondan sonraki nebilere vahyeUiğimiz gibi sana da vahyettik"[375] "Allah'ın sana ihsan etliği gibi sen de ihsan et."[376]

Hz. ibrahim Resûlullah'ın dedelerinden olduğu ve Muhammed ümme­tine duâ ettiği için ona bir karşılık olarak muslumanlaıın da Hz. İbiahim'e dua etmelerinin emredîldiğini söyleyenler   de olmuştur.

Buhâri sârini Aynî şunla/ı söyler: "İbrahim aieyhisselâm Kabe'yi inşâ edince ummet-i Muhammed için duâ edip, "Allah'ım, Muhammed ümme­tinden her kim bu evi haccederse ona benden selâm el" dedi. Hz. İbrahim' in ailesi ve çocukları da aynı şekilde duâ ettiler Bunların yaptıklarına karşılık olarak onları namazda anmakla eınrolunduk."

Metinde salavat emrcdildiği için namazda teşehhudden sonra salevât oku­manın vacib olduğunu söyleyenler, bu hadisi delil getirirler. Hz. Ömer, oğlu Abdullah, Ibn Mes'üd, Şa'bî, Muhammed b. Ka'b, Ebü Ca'fer el-Bakır, Şafiî, İshak ve Ahmed b. Hanbel salevât okumanın vâcİb olduğunu söyleyenler­dendir. Hanefîlere göre teşehhudden sonra saSli-bârik okumak vâcib değil, sünnettir.

Namazda salavât okumanın vâcib olmadığını söyleyenler bu ve benzen hadislerin âyetini tefsir kabilinden olup bun­lardaki emrin mutlak olduğunu söylerler. Buna göre bu emir selavâtm na­maz içinde vâcib olmasını gerektirmez, namaz haricinde de olsa bir kimsenin okuyacağı salevât emre imtisal saıyılır. Namazda salevât okumanın vıicûbuna delâlet eder gibi görünen hadislerle ilgili olarak, Şevkânî Neylu'I-Evtâr'da şöyle der:

"Salevâtıu vâcib olduğunu söyleyenlere şu karşılığı vermek mümkün­dür: Hadislerde zikri geçen emirler salevâtıu keyfiyetini öğretmek içindir. Bu da vucûb ifade etmez. Dilin zevkine salıib olan herkes bilir ki, "sana bir şey verdiğimde nasıl vereyim?" sorusuna karşısındakinin "gizli ver, açıkta verme" cevabı, vermeyi emretmek değil, vermenin şekli ile ilgili bir emirdir. Bu mânâ hem lügat hem de şeriat ve örf bakımından yaygındır. Sünnette çokça tekrarlanmıştır. Meselâ: "Sizden biri geceleyin kalktığı zaman namaza iki kısa rekatla başIaMn" hadisi bu kabildendir..."

Hâdî, İmam Ahmed ve bazı Şâfiîlcr bu hadise dayanarak, Peygamber'e olduğu gibi âline de salevât okumanın vâcib olduğunu söylemişlerdir. Şafiî bir kavlinde, Ebü Hanife ve talebeleri ve fakihlerin çoğunluğu bunun vâcib değil, sünnet olduğuna hükmetmişlerdir. Ebû İshâk eş-Şîrâzî, Mühezzeb'de bunun vacib olmadığına dair icmâ' olduğunu nakleder.[377]

 

Bazı Hükümler
 

1. Kendisine birşey emredilen kişi yapacağı şeyin keyfiyetim bilemiyorsa bilenlerden sormalıdır.

2. Metinde geçtiği şekilde Hz. Peygamber'e ve âline salevât okumak meşrudur.

3. Hadis, sahabilerin İslâm'ı muhafazadaki hırs ve itinalarına, Hz. İb­rahim'in şeref ve kadrinin yüceliğine de delildir.[378]

 

977. ...Müsedded, Yezid b. Zürey' kanalıyla Şu'be'den şu (önce­ki) hadisi rivayet etmiştir. (Râvi bu rivayette) şöyle dedi:

"İbrahim'in âlini yücelttiğin gibi, MuhammecTi ve âlini de yü­celt."[379]

 

Açıklama
 

Görüldüğü gibi bu rivayette (Allahümme) kelimesi yeralmamış, duasına da bir edatı ilâve edilmiş şeklini almıştır. Müellif, bu farklara işaret et­mek için bu rivayeti kitabına almıştır.[380]

 

978. ...Mis'ar el-Hakem'den, Hakem'in (976. hadisteki) isnadı ile (iki) önceki hadisi rivayet edip şöyle demiştir:

"Ey Allah'ım! İbrahim'i yücelttiğin gibi Muhammed'i ve onun âlini (aile ve ümmetini) de yücelt. Çünkü sen hamdedilensin, şerefli ve ulusun. Ey Allah'ım! İbrahim'in âline bol hayırlar verdiğin gibi, Muhammed'e ve onun âline de bol hayırlar ver. Çünkü sen, haınd edi­lensin, şerifli ve ulusun.”

Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi Zübeyr b. Adî, İbn Ebî Leylâ 'dan, Mis'ar'ınki gibi rivayet etmiş ancak şunu da söylemiştir:

“İbrahim 'in âlini yücelttiğin gibi... sen övülensin, şân ve şeref sa­hibisin. Muhammed'e bol hayır ver... " Zübeyr, Mis'ar'tn hadisinin benzerini şevketti.[381]         

   

Açıklama
   

Aslında bu rivayetin de öbürlerinden pek farkı yoktur. Ebü Davud'un bunu tekrar etmekteki maksadı duanın orta-

sındaki (İnneke hamidün mecid) ilavesine işaret etmektir. Çün­kü babın ilk rivayetinde bu cümle sadece duanın sonunda zikredilmiştir.

Ebû Davud'un, Zübeyr b. Adi'nin rivayetini nakletmesi de "İbrahim'-'in başındaki (âl) kelimesinin farklılığına ve yerine denilmiş olduğuna işaret içindir.[382]

 

979. ...Ebû Humeyd es-Sâidî (r.a.)'den rivayet edilmiştir ki, sahabiler:

Ya Resûlallah, sana nasıl salât edelim? dediler, Resûlullah: "Ey Allah'ım! İbrahim'in âlini yücelttiğin gibi Muhammed'i, hanımlarını ve zürriyetini yücelt! İbrahim'in âline bol hayırlar verdi­ğin gibi, Muhammed'e, hanımlarına ve zürriyetine de bol hayırlar ver. Çünkü sen hamdedilensin, şereflisin" deyiniz" buyurdu.[383]

 

Açıklama
 

EbÛ Humeyd'den yapılan bu rivayette öncekilerden farklı olarak "Muhammed'in âli" terkibinin yerine "...Hanımları ve zürriyeti" tâbirleri kullanılmıştır. Bazı âlimler, bu rivayete dayanarak (âl) kelimesinin, hanımlar ve zürriyet mânâsında olduğunu iddia et­mişlerdir.

Ancak Hz. Peygamberin hanımlarının onun âlinden olmadığını göste­ren birçok haber vardır. Meselâ, Ümmu Seleme (r.anhâ), Hz. Peygamber'e kendilerinin "Âl-i Muhammed"den olup olmadığını sorunca, onu cübbesi altına almaktan kaçınmıştır."Ey chl-i Beyt! Allah sizden ancak kiri gidermeyi ve tertemiz yapmayı diler"614 âyet-i kerimesi nazil olunca Hz. Peygamber: Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i (r.anhüm) göstererek onları cübbesinin altına almış ve "Alla-hım! İşte bunlar benim ehl-i beytimdir"demiştir.Bu haberler gösteriyor ki, Resûlullahın hanımları ehl-i beytten değildir. Hadiste şanlarını ululamak için anılmışlardır.[384]

 

980. ...Ebu Mes'ud el-Ensârî'den; demiştir ki: Biz Sa'd b. Ubâde[385]'nin meclisinde iken Hz. Peygamber yanımıza geldi. Beşîr b. Sa'd, kendisine:

Ya Resulallah! Allah bize, sana salavât getirmemizi emretti, sa­na nasıl salât edelim? dedi.

Resulallah (s.a.) hiç karşılık vermeden sustu. O kadar ki biz Beşîr'in bu soruyu hiç sormamış olmasını istedik. (Bir müddet) sonra Resûlullah: "Şöyle deyiniz..." buyurdu...

Râvi Ka'nebî (bundan sonra) Kâ'b b. Ücra hadisinin mânâsını nak­ledip sonuna "âlemlerde, sen hamdedilensin, şereflisin" kelimelerini ilâve etti.[386]

 

Açıklama
 

Beşîr'in sorusunu, ashabın sorulmamış olmasını istemesi, Hz.Peygamber'in hemen cevap vermemesinden dolayıdır. Ashab, Resûlullah'ın susmasını, soruyu beğenmediğine hamletmişler ve böyle bir sorunun sorulmuş olmasına üzülenlerdir. Oysa Resûlullah vahy beklediği için susmuştur. Bu, daha sonra anlaşılmıştır.

Ebû Mes'ud, sorunun yerini ve soruluş tarzını anlattıktan sonra bu ba­bın ilk hadisi olan Ka'b b. Ücra hadisinin mânâsını rivayet etmiştir.

Ancak sonuna “ = âlemlerde" kelimesini ilâve etmiştir. Gerçi Ebû Dâvûd den sonra kelimelerini de ziyâde ettiğini söylemiş gibi görünüyorsa da bu kısım Ka'b b. Ucra'mn rivayet ettiği hadi­sin sonunda da mevcuttur. Öyleyse burada ilâve sadece'dir.

Hz. Peygamber'in Sa'd b. Ubâde'nin evine gitmesi onun tevâzuuna gü­zel bir örnek olduğu gibi reis durumunda olanların tebaayı, özellikle halkın ileri gelenlerini ziyaret etmelerinin meşru' olduğuna delildir.[387]

 

981. ...(Ebu Mes'ud eKEnsâri'nin) önceki haberi Ukbe b.Amr’dan aynen rivayet edilmiştir. Farklı olarak bunda Resûlullah;

"Allah'ım! Ümmî Nebî Mııhammed'i ve âlini yücelt" deyiniz buyurmuştur.[388]

 

Açıklama
 

Ümmî, okuyup yazma bilmeyen demektir. Okuma-yazma bilmeyen anasından doğduğu hal üzere kaldığı için (anne) mâ-nâsındaki "üm" kelimesine nisbet edilir. Mekkeliler okuma yazma bilme­dikleri için bunun "şehirlerin anası" manâsınndaki "tâbirine nisbet edildiğini söyleyenler olduğu gibi, çoğunluğu okuma yazma bilmediği için "arab ümmeti" terkibine nisbetini savunanlar da vardır. Buhârî ve Müslim'in Hz. Ömer'den rivayet ettikleri “Biz ünıınî bir milletiz, yazmayı ve hesabı bilmeyiz" hadisi son görüşü tak­viye eder. Hz. Peygamber'in kendisini ümmîlikle vasfetmesi, okuma-yazma bilmemesine rağmen ilminin kemâlinin bir mu'cize olduğuna işaret etmek içindir.

Hz. Peygamberdin, yazı yazıp yazmadığında ihtilâf edilmiştir. Bazı âlimler Efendimizin, Hudeybiye barışını bizzat yazdığını iddia ederken, bazıları yaz­dırdığını söylemişlerdir.[389]

 

982. ...Ebû Hureyre (r.a.) Peygamber (a.s.)'ın şöyle buyurduğu­nu rivayet etmiştir:

"Her kim bize,ehl-i beyte salavât getirdiği zaman tam ve bol ecir almak isterse; "Allah'ım Nebi Muhammed'în, müzminlerin anaları olan hanımlarının, zürriyetinin ve ehl-i beytinin sânını, İbrahim'in âlinin şanını yücelttiğin gibi yücelt. Çünkü sen hamd edilensin, şereflisin, "desin."[390]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerif, Hz. Peygamberce ve ailesine (metinde geçtiği şekilde) salavât okumaya teşvik etmektedir.

Namazda Hz. Peygamber'e rahmet etmesi için Allah'a dua etmenin meş­ru olup olmadığı âlimler arasında ihtilaflıdır.

İbn Abdilber bunun mekruh, Nevevî, "İbrahim'e rahmet ettiğin gibi Muhammed'e ve âline de rahmet et" demenin bid'at olduğunu söylerler.

Hanefîlerden bir grup ile Mâlikîlerden Ebû Zeyd bunun cevazına kail olmuşlardır. Bunlar, içerisinde "Muhammed'e rahmet et" cüm­lesi bulunan hadisleri delil kabil etmişlerdir.[391]

[371] Şekk râvilerden tbn Ebî Leylâ'ya aittir. Müslim'de seksiz olarak  "dedik" denil­mektedir.

[372] Buhârî, enbiyâ 10: deavat, 31, 32; Müslim, salat 65, 66, 69; Nesâi, sehv49, 50, 51, 54; Tirmizi, tefsiru sure, (33), 34. Dârimî, salat 85; Muvatta\ sefer 66, 67; Ahmed b. Hanbel, I, 162; III, 47; IV, 118; V, 274.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/24.

[373] el-Ahzab (33), 56.

[374] el-Bakara (2), 183.

[375] en-Nisâ (4), 163.

[376] el-Kasas (28), 77.

[377] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/24-27.

[378] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/27.

[379] Müslim, salât 66; Tirmizî, Tefsiru sûre (33), 34.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/27.

[380] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/27.

[381] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/27-28.

[382] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/28.

[383] Buhârî, enbiyâ 10; Müslim, salât 69: Nesâî. sehv 54; lbn Mâce, ikâme 25; Muvalta' sclcr 66; Aîımed b. Hanbel, V, 274, 434.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/28-29.

[384] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/29.

[385] Sa'd b. Ubâde b. Deylem; Hazrec kabilesinin reisidir. Akabe biatında bulunmuştur. Bedr'e iştirak edip etmediği ihtilaflıdır. Arabçayı güzel yazar ve ok atardı. Kendisine "Kâmil" denilirdi. Sa'd, babası, dedesi ve oğlunun cömertliği dillere destantır. Sa'd'ın bir köşkü vardı. Hergun onun üzerinden "her kim yağ ve et yemek isterse Deylem b. Hâris'in köşküne gelsin" diye bağırılırdı. Onun on kişiye yetecek büyüklükteki yemek tası hergun Resûlullah'ın yanına gittiği hanımının evine giderdi. Ibn Abbâs der ki: "Re­sûlullah'ın, her yerde iki sancağı vardı. Muhacirlerin sancağı Ali'de, ensârın sancağı da Sa'd b. Ubâde'de bulunurdu." Ahmed b. Hanbel'ın Kays b. Sa'd'den rivayet ettiği­ne göre Resûlullah Sa'd'ı evinde ziyaret etmiş, ellerini kaldırıp: "Allah'ım! Salâtım ve rahmetini Sa'd b. Ubâde'nin ailesi üzerinde kıl" diye dua etmiştir. Sa'd Resûlullah ve­fat edince Ensar'ın halife adayı olmuş, Ebû Bekir'in seçilmesi üzerine ona biat etmiştir.

[386] Müslim, salât 65; Tirmizî, tefsiru sûre (33), 34; Nesâî, sehv 49; Dârimî, salât 85; Mu-vattâ, sefer 67; Ahmed b. Hanbel, V, 274.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/29-30.

[387] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/30-31.

[388] Beyhakî, es-Süncnü'l-kübra, Iı, 378, Darekutnî, Sünen, I, 355.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/31.

[389] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/31-32.

[390] Sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/32.

[391] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/32.



Konu Başlığı: Ynt: Teşehhüdden Sonra Hz. Peygambere Salavât Okumak
Gönderen: Ramazan. üzerinde 22 Mayıs 2017, 23:32:25
Es Selamun Aleykum . Peygamber Efendimiz s.a.v. e allahumme salli-barik dualariyla salevat getirebiliriz . Rabb'im dilimizi ve gonlumuzu zikir ve salevata alistirsin .

Allah cc razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Teşehhüdden Sonra Hz. Peygambere Salavât Okumak
Gönderen: Ceren üzerinde 23 Mayıs 2017, 14:18:03
Aleykümselam.Rabbim razı olsun bilgilerden.Bizleride teşehüdden sonra peygamber efendimize salavat getirip feyzine erişen kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Teşehhüdden Sonra Hz. Peygambere Salavât Okumak
Gönderen: Mehmed. üzerinde 09 Ocak 2018, 20:26:49
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri çokça salavat getirenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Teşehhüdden Sonra Hz. Peygambere Salavât Okumak
Gönderen: Sevgi. üzerinde 10 Ocak 2018, 06:14:58
Aleyküm Selâm Ve Rahmetüllahi Ve Berakâtühu
Peygamberimiz'e Salâvat getirmenin fazileti pek çoktur. Mevlam bizlere Peygamberimiz'e hakkıyla Salâvat getirenlerden eylesin inşaAllah. Aminn ecmain