> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Süneni Ebu Davud > Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama  (Okunma Sayısı 1177 defa)
08 Aralık 2011, 21:32:09
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 08 Aralık 2011, 21:32:09 »



1. Sünnet (in Mahiyeti) Hakkında Açıklama

 

4596... Ebu Hureyre (r.a.)'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) (şöyle) buyurmuştur: "Yahudiler ve hiristiyanlar yetmiş bir, ya­hut yetmiş iki fırkaya aynl(rmşlar)dı. Hıristiyanlar da yetmiş bir, yahut yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardı. Benim ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır."[11]

 

4597... Ebû Âmir el-Hevzenî'den (rivayet edilmiştir), dedi ki: (Bu­gün) Muaviye İbn Ebi Süfyan, aramızda (ayağa) kalkarak dedi ki: Şunu iyi bilin ki Rasûlullah (s.a.) (birgün) bize bir hutbe okumak üzere aramız­da (ayağa) kalkıp (şöyle) buyurdu:

"Dikkat ediniz! Sizden önceki kitap ehli yetmiş iki dini fırkaya ay­rılmışlardı. Bu (İslam) ümmet (i) de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır (Bunlardan) yetmişiki fırka cehennemlik bir tanesi de cennetliktir. Bu (cennetlik olan fırka) ehl-i sünnet ve'I-cemaattir."

(Bu hadisin ravilerinden) İbn Yahya ile Amr b. Osman rivayetlerine (şu sözleri de) eklemişlerdir. "Benim ümmetimden bir takım cemaat­lar zuhur edecektir ki onlara bu bidatlar, kuduz hastalığının sahibin (in için)e, işlediği gibi işleyecek, işlemediği bir damar ve eklem kalma­yacak."[12]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerifte kasdedilen ve yerilen ayrılıklar inançta meydana gelen ayrılıklar ve bölünmelerdir. Amelde ve teferruatta meydana gelen ayrılıklar ve bölünmeler değildir. Çünkü amelde meydana gelen farklılıklar İslamiyyette yerilmemiş, bila­kis övülmüştür. Esasen İslamî manada yapılan ictihadlar neticesinde mey­dana gelen amelî ayrılıklar asılda değil, sadece ayrıntılarda meydan gel­miş olmaları cihetiyle bunlar kökte yine bir olduklarından amelî ayrılık­ları gerçek manada bir ayrılık veya bölünme olarak kabul etmek doğru de­ğildir. Zira zahirde ayrı gibi görünen bu ayrılıklar asılda birleşmektedir­ler.

Bir başka ifadeyle İslamiyeün yapısında bulunan fikrî hareketliliğin doğurduğu ve sadece ayrıntılarda kendini gösteren bölünmeleri bir asılda birleştirmek mümkündür. Dolayısıyla bu nevi fırkalar arasında herhangi bir münaferet ve tekfir sözkonusu değildir.

Ama inanç sahasında ortaya çıkan fırkalar genellikle münaferet, asıl­dan kopma va karşılıklı tekfir ile neticelendiğinden mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte Hz. Peygamberin diliyle verilmiştir.

Bu nedenle dini ihtilafları değerlendirirken bu ihtilafların dinin usulü veya fürûunu alakadar edişinin gözönünde bulundurulması ayrı bir ehem­miyet arzeder. Ümmet-i Muhammed'in furii-ı dinde, yani fıkhı meseleler­de ihtilaf etmesi en muhafazakâr zümreler tarafından bile müsamaha ile karşılanmış, hatta rahmet telakki edilerek tevsik edilmiştir. Çünkü fıkhı meselelerin hükmünü tayin etmekteki fikri hareket daima İslam hukuku­nu işlemekle ve onu her zaman ve her yerde kabil-i tatbik bir hukuk iste­mi haline getirmektedir. Bunun aksi, birçok dini hükmün meçhul kalma­sını ve dolayısıyla tatbikat ve hayat sahnesinden çekilmesini doğurur ki Kur'an-ı KerimMe bunun için "küfür, zulüm ve fisk" tabiri kullanılmış­tır.[13] Nitekim Rasul-i zişan efendimiz: "Hakim, hükmünü vereceği sı­rada ictihad eder de doğru olanı bulabilirce iki sevap alır."[14] buyura­rak müctehidlerin hayatın her dalında, şu'belerinde bütün ayrıntılara ine­rek ictihadda bulunmalarını teşvik etmiştir.

Akaid dalında ise fırka ve mezheblere ayrılmak asla caiz değildir. Zi­ra "cemaat" hak ve isabetli olan yegane yoldur. Bu babdaki tefrika ise da­lâlet ve azab vesilesidir.

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte, akaid sahasında cemaat ehli dı­şında meydana gelecek fırka ve mezheblerin tümünün cehennemlik ol­dukları bildirilirken, cemaat ehlinden kopmamanın, cemaat ehli dışında oluşan fırkalardan da kaçınmanın lüzum ve önemi çok veciz bir şekilde vurgulanmıştır.

Cemaat ehlinden maksat "ehl-i sünnet ve'I-cemaat" dediğimiz, ger­çek müslümanlardır. Bu mevzuda İslam ulemasının açıklaması şöyledir: "Ehl-i sünnet ve'1-cemaat kelimesi Rasûlullah (s.a.) ile ashabının akaid sahasında takib ettikleri yolu izleyenler[15] manasına gelen; "ehlü sünneti rasûlillah ve ve cemaati'1-ashâb fî bâbi'l-itikad" teriminin kısaltılmış şek­lidir. Bazan bu mefhumu ifade etmek üzere" ehl-i hakk" terimi de kulla­nılır.

İslam tarihi boyunca olduğu gibi bugün de akaid sahasında isabetli yo­lu takibettiği kabul edilen ve müslümanların büyük çoğunluğunu sinesin­de toplayan ehl-i sünnet, Abdülkadir el-Bağdadî'ye (vef. 429/1037) göre şu sekiz zümreden teşekkül eder:

1- Ehl-i bid'atın hatalarına düşmeyen kelam alimleri

2- Sevrî, Evzaî, Davud-i Zahirî dahil büyük fakihler ve mensubları.

3- Muhaddisler.

4- Ehl-i bid'ate meyletmeyen sarf-nahiv, lügat ve edebiyat alimleri.

5- Ehl-i sünnet görüşlerine sadık kalan kıraat imamları ile müfessirler.

6- Müteşerri Sûfiyye

7- Ehl-i sünnet yolundan ayrılmayan müslüman mücahitler.

8- Ehl-i sünnet akidesinin yayıldığı memleket ahalisi.

Ümmet-i Muhammed'in fırkalara ayrılacağı hususunda nakledilen ha­disin bazı rivayetlerine göre Rasûlullah (s.a.) Efendimize kurtuluşa erecek fırkanın (fırka-i nâciye'nin) hangisi olduğu sorulmuş, o da: "Benim ve ashabımın yolunu takibedenler" buyurmuştur. Hakikaten kelam mez­heplerinin prensip ve görüşleri incelendiği takdirde görülecektir ki itikad sahasında kitab ve sünnete bağlı kalan, bu iki kaynakta mevcud, akaide ait delilleri îslamın ana prensiplerine ve ruhuna uygun bir şekilde yorumlayan bilhassa sem'iyyat bahislerinde nassa teslimiyet gösteren zümreler ehl-i sünnet cemaatleridir. Ehl-i sünnet ayrıca Mu'tezile, Havaric, Şia ve diğer bid'aî fırkaları hilafına ashab-i kiramın (Allah cümlesinden razı ol­sun) hepsine hürmet ve muhabbetle bağlı kalmış, onları hayırda önder bil­miş, rivayetlerini kabul etmiş, dinin diğer sahalarında olduğu gibi akaid mevzuunda da Rasulullah'tan sonra onların yolunu takibetmiştir. Bina­enaleyh hadis-i şerifte: "Benim ve ashabımın yolunu takibedenler" ifa­desine en çok yaklaşan, bu payeye en çok yakışan ehl-i sünnet olmuştur.[16]

Metinde geçen; "Benim ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır"

mealindeki cümlenin anlamı üzerinde ulema ihtilaf etmişlerdir.

1- Ulemâdan bir kısmına göre burada "yetmişüç" kelimesiyle kasdedi-len yetmişüç kelimesinin ifade ettiği gerçek mana değildir. Bu sayıyla "çokluk" kasdedilmiştir. Bir başka ifadeyle "ümmetim birçok fırkalara ayrılacak" denmek istenmiştir. Yetmişüç kelimesinin ifade ettiği sayı kas­tedilmmiştir.

2- Bu kelime ile kasdedilen "yetmişüç" sayısıdır.

Meseleye hem fıkhî, hem de itikadi mezhepler açısından baktığımız zaman birinci görüş doğrudur. Çünkü fıkhî ve itikadi mezheblerin toplam sayısı yüzü aşkın olduğundan, onları yetmişüç fırka içerisine sığdırmak mümkün değildir. Esasen hadis-i şerifte kasdedilen ve kotüîenen bölün­menin itikadi bölünme olup, ameli bölünme olmadığı da düşünülürse me­seleyi hem nkhi hem de ameli mezhepler açısından ele almanın doğru ol­madığı yine kolayca anlaşılır.

Meseleyi ikinci görüş açısından ele aldığımız zaman yetmiş üç sayısıy­la kasdedilen yetmişüç itikadi fırkadır. Binaenaleyh, mevzumuzu teşkil eden bu babdaki hadis-i şeriflere göre Muhammed (s.a.)'in ümmeti yet­mişüç fırkaya ayrılacaktır. Yani bu ümmet arasında meydana gelen itika­di fırkaların sayısı- mutlak yetmişüçe ulaşacaktır. Yetmişüçten aşağıda kalmayacaktır. Bu fırkaların zamanla yetmişüçü geçmesi bu gerçeğe ay­kırı değildir. Çünkü hadis-i şerifte bildirilen bu fırkaların sayısının yetmi­şüçü geçmemesi değil, yetmişüçe ulaşmasıdır.

Bilindiği gibi ümmet-i Muhammed, ümmet-i davet, ümmet-i icabet olmak üzere iki kısımdır. Ümmct-i davet, Hz. Muhammed'in kendilerine İslamı tebliğ ile gönderildiği insanların tümüdür. Ümmet-i icabet ise bu daveti kabul edenlerdir. Hanefi ulemasından Aliyyü'1-Kari hadis-i şerifte kasdedilen ümmetin "Ümmet-i icabet" olduğunu söylemiştir. Ulemadan bazılarına göre ümmet-i Muhammed arasında görülen itikadi bölünmeler sonucu ortaya çıkan itikadi fırkaların sayısı ehl-i sünnetle birlikte yetmi­şüçe ulaşmıştır. Ehl-i sünnetin dışındaki sapık fırkaları anahatlarıyla ve kısaca vermeye çalışacağız:

Sözü geçen sapık fırkaların aslı yedi fırkadır:

I. Mu'tezile, II. Şia, III. Hariciler, IV. Mürcie, V. Neccariyye, VI. Cebriyye, VII. Müşebbihe

I) Mutezile kendi arasında ve aşağıda görüldüğü şekilde yirmi fırkaya ayrılmıştır:

1. Vâsiliyye, 2. Hüzeyliyye, 3. Nazzâmiyye, 4. Hâıtiyye, 5. Büşriyye, 6. Ma'meriyye, 7. Müzdariyye,

8. Semamiyye, 9. Hişamiyye 10. Câhzıyye, 11. Hayatıyye, 12. Ka'biyye, 13. Cübâiyye, 14. Behşemiyye,

15. Amriyye, 16. Esvariyye, 17. Eskafiyye, 18. Caferiyye, 19. Salihiyye, 20. Hudbiyye

II- Şîa: Şianın aslı üç fırkadır:

a) Gulat-ı şia, b) Zeydiyye, c) İmamiyye

Bunlardan Gulat-ı Şia kendi arasında şu şekilde onsekiz fırkaya ayrıl­mıştır:

1. Sebeiyye, 2. Kâmiliyye, 3. Ulyâiyye, 4. Muğayriyye, 5. Mansuriyye, 6. Hattabiyye, 7. Hişamiyye,

8. Nu'maniyye, 9. Yunusiyye, 10. Nusayriyye, 11. Cenahiyye, 12. Gurabiyye, 13. Rezzamiyye 14. Zerariyye

15. Müfavvize, 16. Bedaiyye, 17. Benaniyye, 18. İsmailiyye

Ayrıca Zeydiyye de kendi arasında üç fırkaya ayrılmıştır: 1- Carûdiyye, 2- Süleymaniyye, 3- Salihiyye

Gulat-ı Şia'ya ait bütün bu fırkaların toplam sayısı İmamiyye ile bir­likte yirmi ikiye ulaşmaktadır.[17]

III - Hariciler

Bu fırkanın;

1. Muhakkime-i ûlâ, 2. Ezarıka, 3. Acaride 4. Yezidiyye, 5. Sufriyye gibi kollan vardır.[18]

Hariciler de kendi aralarında çok fırkalara ayrılmışlardır. Hatta bazı ta­rihçiler onlardan ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:13:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama rüya tabiri,Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama mekke canlı, Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama kabe canlı yayın, Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama Üç boyutlu kuran oku Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama kuran ı kerim, Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama peygamber kıssaları,Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklama ilitam ders soruları, Sünnetin Mahiyeti Hakkında Açıklamaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes