> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Süneni Ebu Davud > Sulh
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sulh  (Okunma Sayısı 1324 defa)
27 Nisan 2012, 21:04:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Nisan 2012, 21:04:35 »



12.Sulh

 

3594... Ebû Hureyre'den rivayet olunduğuna göre Rasûllah (s.a) şöyle buyurmuştur:

"Müslümanlar arasında sulh caizdir."

Ahmed (b. Abdulvahid ed-Dımışkî bu hadise) ilâve (olarak şu cüm­leyi de rivayet) etmiştir: "Ancak bir haramı helâl kılan ya da bir helâ­li haram kılan sulh müstesnadır." Süleyman b. Dâvûd da (bu hadise) ilâve (olarak şu cümleyi rivayet) etmiştir: "Rasûlullah (s.a); Müslü­manlar şartları üzerindedirler buyurdu."[85]

 
Açıklama

 

Sulh: Savaşın ve anlaşmazlığın zıddıdır. Bir fıkıh terimi olarak, “iki tarafın nzasıyla ihtilâfı ortadan kaldıran bir akid" anlamına gelir.

Fıkıh âlimleri sulhu beş kısma ayırmışlardır:

1- Müslümanın kâfirle yaptığı sulh.

2- Kan koca arasında yapılan sulh.

3- Âdil taife ile bağîlerin yaptığı sulh.

4- Birbirlerinden davacı olan iki müslümanın aralarında yaptıkları sulh.

5- Müslümanların kâfirlerle haraç almak şartıyla yaptıkları sulh.

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte söz konusu olan sulh, iki müslü­manın arasında bir mal ya da bir hak üzerindeki anlaşmazlıktan doğan hu­sumeti gidermek için yapılan sulhtur.

Hattâbî şöyle der: "Sulh, bir nevi mal ya da menfaat alışverişi cümle­sinden olduğu için; iftira davası, bir kimsenin bir kadının kendi eşi olduğu­nu iddia etmesi gibi davalarda sulh caiz olmadığı gibi, nerede olduğu bilin­meyen bir mal karşılığında bir borcun bağışlanması gibi meçhul va'dler üze­rinde yapılan sulhler de geçerli değildir. Çünkü böyle bir sulh her iki tarafın da veresiye bir alışveriş akdi yapmaları kabilindendir."

Hattâbî bu açıklamayla, aslında mâli bir mübadele olan sulhta mâli mü­badelelerde riayet edilmesi gereken esasların tümüne riayet edilmesi gerekti­ğini ifade etmek istemektedir.

Merhum Ömer Nasuhi Bilmen'in ifade ettiği gibi; "Aleyhine dava açılan kimsenin aleyhindeki iddiayı kabul edip etmemesi itibariyle sulhler üç kısımdır:

1- Davalının aleyhindeki iddiayı kabul ettiği halde yapılan sulhler.

2- Davalının aleyhindeki iddiayı inkâr ve reddettiği halde yapılan sulhler.

3- Davalının aleyhindeki iddiayı kabul veya reddetiğini bildirmeyip id­diayı sükutla karşıladığı halde yapılan sulhler."[86]

İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik ve Ahmed b. HanbePe göre; bu üç çeşit sulhten üçü de caizdir.

Fakat İmam Şafiî ile İbn Hazme'e göre, bunlardan sadece, davalının aleyhindeki iddiaların doğruluğunu itiraf etmesi halinde yapılan sulhler sa­hihtir; geriye kalan iki nevi sulh ise bâtıldır.[87]

Davalının iddia ettiği hak bir miktar para ise ve yapılan sulh davalının bir miktar para ödemesiyle gerçekleşmişse, yapılan muamele bir para boz­durma muamelesinden yani "sarf'dan ibarettir. Dolayısıyle bu sulhte sarf muamelesinin esaslarına dikkat edilmesi gerekir.

Davalının itiraf ettiği hak bir ticaret malı, yapılan sulh de davalının bir-miktar para ödemesiyle gerçekleşmişse, yahutta aksi ise; yapılan muamele bir alışveriş muamelesidir. Binaenaleyh alışveriş muamelesinin bütün ince­liklerine riayet edilmesi gerekir.

Eğer davalının itiraf ettiği hak bir para ya da bir ticaret malı olur da, davalının bir menfaat ödemesi karşılığında sulh yapılırsa o zaman bu sulh bir icâre muamelesi hükmünü taşır ve icâre muamelesinin esaslarına riayet edilir.[88]

Davalının, aleyhindeki iddiayı inkâr ya da sükutla karşılaması ve dava­lının bir mal ya da menfaat vermeyi kabullenmesi halinde yapılan sulh ise; davacı için hakkının karşılığını alması anlamına geldiği gibi davalı için de, mahkemede kendisine teklif edilecek olan yeminden kurtulmak için vereceği bir fidye anlamına gelir. Bu durumda davalının ödediği kıymet bir mal olur­sa sulh bir alışveriş muamelesi hükmüne girer ve üzerinde alışveriş hükümle­ri cereyan eder. Fakat ödenen bu kıymet bir mal değil de bir menfaat olursa o zaman sulh icâre hükmüne girer ve icâre hükümlerine tâbi olur.[89]

Ayrıca sulhun sahih olabilmesi için; tarafların teberruda bulunması ca­iz olan kimselerden olmaları, taraflardan birinin vermesini kararlaştırdıkla­rı malın kıymeti haiz bir mal ya da bir menfaat olması, ihtilâf konusu olan hakta hakkullahtan bir hakkın bulunmaması gerekir.[90]

"Müslümanlar şartları üzerindedirler" cümlesinden maksat, "sözlerinde dururlar" demektir. Burada "sözünde durma" kelimesini müteaddî edatla­rından olan "alâ" edatının müteaddî yapmasında, müslümanları İslâm vas­fı ile tavsif etmek ve onların mertebelerinin yüksekliğine işaret etmek gibi manalar vardır.

Şartı bozmayarak ona riayetkar kalmanın lüzumu da hadisin işaret et­tiği ahkâmdandır.

Metinde geçen "Ancak, bir helâli haram veya haramı helâl kılan şart müstesna" cümlesindeki helâli haram kılan şart, bir cariyeyi satarken müş­terinin onunla cima etmemesine şart koşmak; haramı helâl kılan ise, cimai haram olan cariye ile cima etmeyi şart koşmak gibi şeydir.[91]

Her ne kadar hadisin senedi tenkid edilmişse de, Bezi sahibinin açıkla­masına göre Hafız İbn Hacer, bu hadisin diğer hadislerle takviye edildiği için zayıflıktan kurtulup hasen seviyesine yükseldiğini söylemiştir.[92]

 

3595... Kâ'b b. Mâlik'in haber verdiğine göre;

Kendisi, Rasûlullah (s.a) zamanında, İbn Ebî Hadred'de olan ala­cağını, (ondan) mescidde sert bir şekilde istemiş, ikisinin sesleri de evin­de bulunan Rasûlullah (s.a) işitecek kadar yükselmiş. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) onlar(ın yanın)a çıkmak isteyip odasının (önünde ge­rili bulunan) perdesini açarak Kâ'b b. Mâlik'e; "Ey Kâ'b!" diye ses­lenmiş. (O da), "Buyur ya Rasûlallah" diye cevap verince, ona "ala­cağının yarısını düş" diye eliyle işaret etmiş. Kâ'b da:

"Ey Allah'ın Rasûlu, (bu tavsiyeyi derhal) yerine getiriyorum" diye cevap vermiş.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) (borçluya dönerek):

"Kalk, (kalan) borcunu (derhal) öde" buyurmuştur.[93]

 
Açıklama

 

Neylü'I-Evtâr müellifi Şevkânî'nin de ifade ettiği gibi, ala­caklı Kâ'b b. Mâlik ile borçlu İbn Ebî Hadred arasındaki münakaşa konusu, borcun miktarı olabileceği gibi borcun ödeme süresi de olabilir. Münakaşa konusunun, borcun miktarı üzerinde olduğu kabul edi­lirse Hz. Peygamber, Kâ'b'a, "yarısını düş" derken "borcunun yarısından vazgeç" demek istemiştir.

Bu durumda hadis, davalının, aleyhindeki iddiayı reddetmesi halinde de taraflar arasında sulh yapılabileceğine delâlet etmektedir. Bir önceki ha­disin şerhinde de açıkladığımız gibi İmam Ebû Hanîfe ile İmam Ahmed, İmam Mâlik ve alimlerin çoğunluğu bu görüştedirler.

Eğer ihtilâf konusunun ödeme süresinin sona erip ermediği meselesi ol­duğu kabul edilirse; o zaman bu hadiste, davalının aleyhindeki iddianın doğ­ruluğunu kabul etmemesi halinde yapılan sulhun caiz olacağına dair bir de­lil yoktur. Sulh konusundaki görüşleri bir önceki hadisin şerhinde açıklamıştık.

Metinde geçen "yarısını düş" sözü bir tavsiye niteliğinde olmakla bera­ber; "borcunu öde" sözü vücûb ifade eden bir emirdir.[94]

 
Bazı Hükümler

 

1. Alacaklının borcunu mescidde istemesi caizdir.

2. Kadı, hasımlar arasında sulh teklifinde bulunabilir.

3. Davacı borcunun bir kısmını bağışlayınca borçlunun borcunu derhal ödemesi vacip olur.[95]

 [85] Tirmizî, ahkâm 17; İbn Mâce, ahkâm 23; Ahmed b. Hanbel, II, 366.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/178.

[86] Hukuk-i İslâmiyye Kamusu, VIII, 7.

[87] Bk. Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, III, 310.

[88] Bk. A.g.e, 309.

[89] bk. A.g.e, 310.

[90] Bk. A.g.e, 306, 310.

[91] Bk. Davudoğlu A, Selâmet Yolları, IV, 124.

[92] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/178-180.

[93] Buharı, salât 71, 83, husûmât 4, sulh 14; Müslim, müsâkât 20; Nesâî, kudât 20; İbn Mâce, sadakat 18; Dârimî, büyü 49; Ahmed b. Hanbel, VI, 390.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/180-181.

[94] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/181.

[95] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/182.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sulh
« Posted on: 23 Nisan 2024, 22:42:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sulh rüya tabiri,Sulh mekke canlı, Sulh kabe canlı yayın, Sulh Üç boyutlu kuran oku Sulh kuran ı kerim, Sulh peygamber kıssaları,Sulh ilitam ders soruları, Sulhönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes