Konu Başlığı: Su İle İstincâ Gönderen: Zehibe üzerinde 02 Aralık 2011, 21:46:40 23. Su İle İstincâ (Taharetlenme) 43....Enes b. Mâlik (r.a.) şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.) ibrik taşıyan bir çocukla birlikte duvarla çevrili bir bahçeye girdi. Bu çocuk bizim en küçüğümüzdü. îbriği (Arabistan kirazı denilen) Sidre ağacının yanına koydu. Resûlullah (s.a.) de abdest bozduktan sonra su ile taharetlenerek bizim yanımıza geldi.[197] [198] Açıklama Müellif aynı konuyu daha evvel "İdrardan temizlenme" (bk. Bab11) “Taharetienme” (bâb 22) başlıkları altında işlediği halde, üçüncü defa aynı konuya "su ile taharetlenme" başlığı altında tekrar dönmüştür. Bu başlıklar arasında görünüşte bir fark yokken acaba?bu tekrara neden lüzum görmüştür? sorusu akla gelebilir. İyi dikkat edilirse görülür ki, birinci başlıkta insanın idrardan vücudunu ve elbisesini korumasının lüzum ve ehemmiyeti üzerinde titizlikle durulmuştur. Bunun neticesinde insanın kafasında taharetin su ile yapılmasının farz olduğu zannı hasıl oluyor. İşte bu yanlış kanaati silmek, mutlaka su ile taharetlenmenin farz olmadığını açıklığa kavuşturmak için ikinci başlığa yer veriyor. ' İkinci başlıkta su ile taharetlenmenin farz olmadığı açıklanınca, bu sefer acaba su ile tahareti terk ederek sadece taşla taharetlenmek sünnet midir, diye bir başka soru akla gelebilir. İşte bu yanlış kanaati de silmek için müellif üçüncü kere konuya dönmüş. Dübürde kalan pisliğin dirhem miktarını geçmemesi halinde sadece taşla taharetlenmenin caiz, sadece su ile taharetlenmenin de müstehab olduğunu delillendirmiştir. Ayrıca bu üçüncü başlıkla suyun bir gıda olduğu için taharette kullanılmaması lâzım geldiğini iddia edenlerin delilleri de red edilmek istenmiştir. Çünkü, su temiz ve temizleyici olarak yaratılmıştır. Temizleyicilik vasfı olmayan diğer içecekler ve hürmete lâyık gıda maddeleri su ile mukayese edilemezler. Aksi takdirde su ile hiçbir temizlik yapılmaması lâzım gelir ki bu ümmetten hiç bir âlim böyle bir görüş ortaya atmamıştır. Her ne kadar İbn Ebî Şeybe, Huzeyfe İbnu'l-Yemân ile İbn Ömer ve Îbnu'z-Zübeyr'in su ile istinca etmediklerini rivayet etmişse de şu hadis-i şerifler Hz. Peygamberdin su ile istinca ettiğini ifade etmektedirler: Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif ileride gelecek olan (53) numaralı hadis ile a. Tirmizî, edeb 14; b. Müslim, Tahâre 56; c. Nesâî, Ziyne 1; d. İbn Mâce, tahâre 8; e. Ahmed b. Hanbel, VI 138. de yer alan hadisler aynı mealdedir. İbn Hacer'e göre Hadis-i Şerifte Hz. Peygamber'e ibrik taşıdığından bahsedilen çocuğun Abdullah İbn Mes'ûd olması mümkün görülmektedir. Çünkü yaşlı kimselerden mecazen çocuk diye bahsedilmiş olabilir. Nitekim "Aramızda iki nalin sahibi yok mu?"[199] rivayeti de bu zatın Abdullah İbn Mes'-ud olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Çünkü iki na'lin sahibi sözü Hz. Abdullah için kullanılırdı.[200] Ancak mevzumuzu teşkil eden hadiste bulunan "Bu çocuk bizim en küçüğümüzdü" sözü bu ihtimali ortadan kaldırmaktır. Çünkü Buhârî'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Enes bu çocuğun kendilerinden, yani En-sârdan olduğunu ifade etmektedir.[201] Bu bakımdan söz konusu çocuktan maksat Hz. Ebû Hureyre'dir. Nitekim 45 numaralı hadis-i şerif bu gerçeği ortaya koymaktadır. Hz. Ebû Hureyre İslâm'a geç girdiği için kendisinden çocuk diye söz edilmiş olabilir.[202] Bazı Hükümler 1. Abdest bozmak isteyen kimsenin insanların gözlerinden uzaklaşması müstehaptır. 2. İstinca (taharetlenmek) sünnet-i müekkededir. Ancak bunun hükmü duruma göre değişir. İstinca sünnet olmakla beraber, pisliğin çıktığı yerde kalan necaset dirhem miktarı ise, istinca vacib; eğer dirhem miktarım geçerse farz; dirhem miktarından az ise, sünnet-i müekkede; bevlden sonra sadece ön tarafı yıkamak müstehab; yellenince ve benzeri hallerde taharetlenmekse bid'attir. [203] 3. Abdest alırken (ibrik, leğen v.s. gibi) lüzumlu ihtiyaçların temini hususunda yardım istemek ve helaya bir kab içinde su götürmek caizdir. 4. Tahareti su ile yapmak meşru ve sadece taşla taharetlenmekten efdaldir. Bu mevzuda İbn Abd'in şöyle der: "Su ile taşlan birlikte kullanmak .efdaldir. Fazilet itibariyle bundan sonra yalnız su ile taharetlenmek, daha sonra yalnız taşlarla iktifa etmek gelir. Fazilet dereceleri ayrı olmakla beraber bunların her biri ile sünnet yerini bulur.[204] Bu dördüncü madde üzerinde ihtilâf vardır. Cumhur'a (ekseriyete) göre efdal olan Önce taş, sonra da su kullanarak taşla suyu birleştirmektir. Eğer taş ve sudan bir tanesiyle yetinmek gerekirse, su tercih edilmelidir. Ancak pislik namaza mâni olacak miktara ulaşırsa su kullanmak farzdır. Bazıları sadece taş kullanmak, sadece su kullanmaktan daha faziletlidir demişlerse de bunun zayıflığı açıktır. 5. Kişinin ihtiyacı anında arkadaşına hizmet etmesi caiz, salihlere hizmet müstehaptır. [205] 44....Ebû Hüreyre, Nebi (s.a.)den naklen O'nun şöyle buyurduğunu haber verdi: "Orada temiz olmayı arzu eden ve seven kişiler vardır" (Tevbe (9), 108) âyeti, Kubâ'daki muslümanlar hakkında nazil olmuştur". Ebû Hureyre "su ile taharetlenmelerinden dolayı bu âyet onlar hakkında nazil oldu" dedi.[206] Açıklama Kûbâ Mescidi, islâmiyette inşa edilen ilk mesciddir. Başta Ebû Seleme İbn Abdulesed olmak üzere Medine'ye ilk hicret edenler, Küba'ya indikleri zaman, orada içinde namaz kılacakları bir mescid yapmışlardı.Kubâ'ya geldiğinde Hz. Peygamber de bu mescidde namaz kılmıştı. Peygamberimiz gelinceye kadar, Ebû Huzeyfe'nin azadlısı Salim, içlerinde Hz. Ömer de bulunduğu halde bu mescid de bütün muhacirlere imam olup namazlarını kıldırmıştı. Bir başka rivayete göre ise, Peygamberimiz Küba'ya kuşluk vakti gelince, Ammâr Ibn Yasir: "Resulullah için istediği zaman, gölgesinde yatıp dinleneceği, gölgeleneceği ve içinde namaz kılacağı bir yer yapsak olmaz mı?" demiş ve taş toplayarak Küba'da Peygamberimiz için ilk mescidi yapmıştır. Peygamberimizin Küba'da yalnız pazartesi, sah, çarşamba ve perşembe günleri kaldığı rivayet edildiği gibi 23 gece kalarak Kubâ mescidini yaptırıp içinde namaz kıldığı da rivayet edilmiştir.[207] Kubâ mescidinin fazileti hakkında birçok hadis-i şerif vardır. Bunlardan bazılarının mealleri şöyledir. 1. “Kim (evinden) çıkar da Kubâ mescidine gelerek orada namaz kılarsa, onun için umre sevabı hasıl olur” (Nesâî, Mesâcid 8, 9.) 2. "Resûlullah (s.a.) her cumartesi günü binitli ya da yaya olarak Kubâ mescidini ziyaret ederdi." (bk. BuMrî Mescid Mekke 2; Müslim, hac 515; Ahmedb. Hanbel U/5.) Âyette geçen "temizlenmeyi çok seven..." sözü "abdest bozduktan sonra taharetlenmede aşırılığı severler" anlamındadır ki, büyük abdestten sonra pislik, dübürün dışma taşmadığı zaman bile taşla silinmekle yetinmeyip suyla taharetlenirler, demektir. Rivayete göre metinde geçen Tevbe Sûresi'nin 108'inci âyet-i kerimesi inince Hz. Peygamber ensârı çağırıp "Ey Ensar topluluğu! Şüphesiz ki temizlik hakkında Allah sizi övdü* Sizin bu Övgüye lâyık olan temizliğiniz nedir?" diye sormuş da ensarîler: "Biz namaz için abdest alırız. Cünüblükten dolayı guslederiz ve (abdest bozunca da) su ile taharetleniriz" diye cevap vermişlerdir. Bunun üzerine Hz. Peygamber de; “İşte budur temizliğiniz. O halde bu temizliğe devam ediniz!” buyurmuştur.[208] Bu âyet-i kerimenin nüzul sebebi hakkında başka rivayetler de vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: 1. Kubâ halkının büyük abdest bozduktan sonra suyla taharetlenmeleridir. Nitekim mevzumuzu teşkil eden hadis de bunu ifade etmektedir. 2. Tevbe Sûresinin 108. âyet-i kerimesi inince, Hz. Peygamber Kubâ mescidine varıp Kubâ halkına, "Gerçekten temizliğinizden dolayı Allah sizi Övdü. Bu sizin yaptığınız temizlik nedir?" dedi. Onlar da: "Ey Allanın Resulü, bizim yahudi komşularımız vardı. Onlar suyla taharetleniyorlardı. Biz de öyle yapıyoruz. İşte bizim yaptığımız budur" dediler.[209] Bu hadisi İbn Huzeyme Sahih’inde rivayet etmiştir. Bir rivayete göre de bu âyet-i Kerime istincada hem taş hem de su kullanan Kubâ halkı hakkında inmiştir.[210] Her ne kadar bu hadis-i şeriflerin ifadesinden de anlaşılacağı gibi takva, üzere kurulan mescidin Kubâ mescidi olduğunda şüphe yoksa da, Hz. Peygamberin Medine'deki mescidi "Takva üzere kurulan mescid" denmeye Kubâ mescidinden daha da lâyık olduğundan, "takva üzere kurulan mescid" deyince ilk akla gelen mescidin Hz. Peygamberin Medine'deki mescidi olmalıdır. Nitekim şu hadis-i şerif de bu gerçeğe işaret etmektedir: Resûlullah zamanında iki kişi takva üzere kurulan mescid konusunda ihtilaf ettiler. Birisi: “O Allah Resûlu'nun mescididir”derken, diğeri de: “O Kubâ mescididir” demiştir. Hz. Peygamber (s.a.)e gelip sorduklarında, Nebi (s.a.): “ O benim mescidimdir” buyurdu”[211] Binaenaleyh bu haberler arasında bir çelişki söz konusu değildir. Âyet-i kerimenin her iki mescide de şumûlü vardır. Şurasını da unutmamak gerekir ki, aslında takva, manevî temizliği ifade ettiğinden, Kubâ halkının maddî temizliğini ifade eden hadis-i şerifleri, onların temizliğinin sadece manevî temizliğe münhasır kalmayıp maddî temizliğe de son derece önem verdiklerini açıklayan hadisler olarak anlamak gerekir. Binaenaleyh mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte, hadesten ve necasetten tahâretleme birlikte kalbi temizliğe sevk etmeğe, ayrıca maddî temizliğin önemli bir kısmını teşkil eden istin-caya gerekli önemi vermeye teşvik vardır. Ayrıca, Hadis-i Şerif, su ile taharetlenmenin sabit olduğuna ve bunu yapanların temizliğinin tam olması dolayısıyla Övgüye lâyık olduklarına da delâlet etmektedir.[212] [197] Müslim, tahâre 69; Buhârî, vudû' 16. [198] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 83. [199] .Buhârî, vudû' 163. [200] .Aynî, UmdetıTl-Kaari II, 291. [201] Buhâri, vudû' 16. [202] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 83-85. [203] Aynî, el-Binâye, I, 761-762. [204] Davudoğlu, Ahmed; Îbn Abidin Tercemesi, I, 581. [205] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 85-86. [206] Tirmizî, Tefsirü'l-Kurân, et-Tevbe, 10; tbn Mâce, tahare, 28. [207] M.A. Koksal, İslâm Tarihi (Medine Devri) 1, 8-9. [208] İbn Mâce, tahâre, 28. [209] Ahmed b. Hanbel III, 422. [210] Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1, 218. [211] Nesâî, mesâcid 8, Tirmizî, salât 124; Ahmed b. Hanbel V, 116. [212] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 86-88. |