๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 24 Ocak 2012, 19:34:49



Konu Başlığı: Şıranın içilebilmesi için özelliği nasıl olmalıdır?
Gönderen: Zehibe üzerinde 24 Ocak 2012, 19:34:49
10. (kuru üzümden elde edilen) şıranın (içilebilmesi için) özelliği (nasıl olmalıdır)?

 

3710...  Abdullah b. ed-Deylemî'nin babasından rivayet olunmuş­tur; dedi ki:

Biz Peygamber (s.a)'e varıp:

Ey Allah'ın Rasûlü, sen bizim kim olduğumuzu, nereden ve ki­me geldiğimizi bilmektesin, dedik. (Hz. Peygamber de):

"Allah'a ve Rasûliine (geldiniz)" buyurdu, (Biz de):

Ey Allah'ın Rasûlü, bizim üzümlerimiz var, onları ne yapalım? diye sorduk.

“Onları kurutunuz" buyurdu. (Biz):

Kuru üzümü ne yapacağız? dedik.

"Sabah kahvaltınızda şırasını çıkarınız, akşam yemeğinizde içi­niz. (Yahutta) akşam yemeğinde şırasını çıkarınız, sabah kahvaltınız­da içiniz. O şırayı (ince deriden veya başka bir şeyden yapılmış) su tu­lumlarına koyunuz, büyük küplere koymayınız. Çünkü vakti (biraz) geçince (büyük küplerde şarap olur, küçük küplerde ise) sirke olur" buyurdu.[118]

 

3711... Âişe (r. anha)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a)'a, yukarısı bağlanan bir tulumda şıra yapılırdı. Tulumun (aşağısında içerisindekini içmeye yarayan bir de) ağzı olur­du. Sabahleyin yapılan şırayı akşamleyin içerdi. Akşamleyin yapılan şırayı da sabahleyin içerdi.[119]

 

3712... Âişe (r.anha)'dan rivayet olunduğuna göre;

Kendisi Peygamber (s.a) için sabahleyin (kuru hurmayı ya da ku ru üzümü ıslatarak) şıra yaparmış, akşam olunca (Hz. Peygamber) ak şam yemeğini yeyip üzerine de (bu şırayı) içermiş. Eğer (şıradan) bira zı artacak olursa onu (yere) dökermiş. Yahutta (başka birinin içmes için) onu (bir başka kaba) boşaltırmış.

Sonra geceleyin Hz. Peygamber için (yeni bir) şıra hazırlarmış Sabah olunca (Hz. Peygamber) sabah kahvaltısını yapar, kahvaltım üzerine de bu şırayı içermiş. Tulum, hem sabah hem akşam yıkanırmı;

(Bu hadisin ravilerinden Mukâtil) dedi ki: Babam (Hayyân) Hz. Âişe'ye;

(Yani bu tulum) bir günde iki defa mı (yıkanırdı)? diye sordu da (Hz. Âişe), "Evet" cevabım verdi.[120]

 

3713... İbn Abbas (r.a)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki:

Peygamber (s.a) için kuru üzüm (ıslatılarak) şıra yapılırdı. (Pey­gamber Efendimiz) bu şırayı o gün, ertesi gün ve daha ertesi gün üçüncü (gün)ün akşamına kadar içerdi. (Üç gün geçtikten) sonra onu(n geti­rilmesini) emrederdi. (Getirilince bakardı, eğer bozulmamışsa) hizmet­çilere içirirdi. Yahutta (bozulmuş olduğu için yere) dökerdi.

Ebû Dâvûd dedi ki: “Hizmetçilere içirirdi" sözünün manasıfna gelince), bu hususta ilk akla gelen şey (şırada meydana gelen) bozul­madır. (Yani bozulmamışsa onlara içirirdi, bozulmuşsa içirmezdi dökerdi.)

Yine Ebû Dâvûd dedi ki: (Hadisin senedinde bulunan) Ebû Ömer, Yahya b. Ubeyd el-Behrânî'dir.[121]

 

Açıklama
 

Azlâ: Tulumun alt tarafında bulunan ve tulumun içindekini içmeye yarayan deliktir. Bir başka ifadeyle tulumun alt tara­fında bulunan ağzıdır.

Gudve: Sabah namazından sona güneş doğuncaya kadar olan vakittir.

Aşiyye: Zevalden sonra güneş batıncaya kadar devam eden süredir.

Gadâ: Sabah kahvaltısı, aşâ ise akşam yemeği demektir.

3710 numaralı hadis-i şerifte Hz. Peygamber'e, "Ey Allah'ın Rasûlü, sen bizim kim olduğumuzu... bilmektesin" diye söze başlayıp da Hz. Pey­gamber'e ellerinde bulunan üzümleri ne yapmalarını tavsiye etmesini so­ran kimse Yemenli olan ve sonradan Hımyer'e yerleştiği için Hımyerî (Hım-yerli) diye anılan Fîruz ed-Deylemî'dir. Fîruz, kendi kabilesiyle birlikte müs-lüman olunca kabilesi bazı dinî müşkillerini Hz. Peygamber'e sormak için bir heyet göndermişti. Bu heyetin içinde Fîruz da bulunmuştur.[122] Hz. Pey­gamber onlara ellerinde bulunan üzümleri kuruttuktan sonra onları sabah­ları ince deriden yapılmış tulumlarda ıslatarak şıra yapıp akşamlan içmele­rini, ya da akşamları ıslatarak şıra yapıp sabahları içmelerini fakat bu şıra­ları asla büyük küplere koymamalarını tavsiye etmiştir. Çünkü deriden ya­pılmış tulumlarda bulunan şıralar zamanla bozuldukları takdirde sirkeye dö­nüştüğü halde büyük küplerde bulunan şıralar bozulunca doğrudan doğru­ya şarap olurlar. Şarap ise müslümanların hiçbir işine yaramaz.

3711 ve 3712 numaralı hadis-i şeriflerde ise Hz. Peygamber'in sabahle­yin kurulmuş olan bir şırayı akşamleyin, akşam yemeğinde içtiğini, akşam­leyin kurulmuş olan bir şırayı da sabahleyin içtiğini, artanı ya başka birisi­nin içmesi için başka bir kaba boşalttığım, ya da yere döktüğünü ifade\et-mektedirler.

Sabah kurulan bir şıranın akşama kadar, akşam kurulan bir şıranın da sabaha kadar bekletilmesinin sebebi, tabiidir ki ıslatılmış olan kuru hurma­nın veya kuru üzümün şırasının iyice çıkması içindir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz'in sabah kurulan bir şırayı akşam içtikten sonra veya akşamleyin kurulan bir şırayı sabah içtikten sonra kalanını içecek biri­sini bulamayınca onu yere dökmesi, daha fazla kalması halinde bozulacağı­nı bildiğindedir. Çünkü sıcak yaz günlerinde bir günden fazla kalan bir şıra bozulup şarap haline gelebilir.

Fakat serin kış günlerinde şıra daha fazla kalabileceğinden Hz. Peygam­ber onu kış günlerinde üç gün içmiştir.

3713 numaralı hadis-i şerifte anlatılan da budur. Böyle serin gecelerde Hz. Peygamber bir şırayı üç gün içmeye devam ederdi. Üç gün sonra bakar­dı, eğer bozulmuşsa kimseye içirmez, dökerdi; bozulmamışsa hizmetçilerine içirirdi. Üç gün geçtiği halde bozulmamış bir şıranın içilmesini caiz görmek­le beraber kendi tabiatı bundan hoşlanmadığı için kendisi içemezdi. Fakat içebilen kimselerin içmelerinde bir sakınca görmezdi.[123]

[118] Nesâî, eşribe 56; Ahmed b. Hanbel, IV, 232.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/332.

[119] Müslim, eşribe 85; Tirmizî, eşribe 7.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/333.

[120] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/333-334.

[121] Müslim, eşribe 82; Nesâî, eşribe 56; İbn Mâce, eşribe 12.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/334.

[122] Ahmed b. Hanbel, IV, 232.

[123] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/334-335.