> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Süneni Ebu Davud > Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir  (Okunma Sayısı 840 defa)
30 Nisan 2012, 17:38:41
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 30 Nisan 2012, 17:38:41 »



147. Seriyye (Baskından) Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir


 

2751. ...Abdullah b. Amr b. As'dan rivayet olunmuştur ki: Ra-sülullah (s.a.)

"Müslümanların kanları (kıymetçe) birbirlerine eşittir. Müslü­manların (sayıca)en azı(bile) onların zimmetleri uğrunda koşar. Müslümantarın en uzak olanı (dahi) onlar adına eman verebilir. Müslüman­lar kendilerinin dışındaki kimselere karşı bir el (hükmünde) dirler. On­ların kuvvetli olanı (elde ettiği ganimetleri ortaklaşa bölüşmek üzere) zayıf olana, gönderir. Seriyye olarak (düşman üzerine) giden(ler) de (ele geçirdikleri ganimetleri beraberce paylaşmak üzere, cephede ken­dilerini bekleyip) oturanlarına gönderirler. Bir mü'min, bir kafir kar­şılığında, öldürülemez. Ahdinde (sadık) olan bir zimmi de bir (harbi) kafir karşılığında öldürülemez" buyurdu. îbn îshak Kısası ve (kan­lardaki) eşitliği rivayet etmedi.[409]

 
Açıklama

 

Zimmet sözlükte, eman, zaman ve ahd manalarını ifade eder. Ahdi    bozmak,    zemmi    mucib    olduğu    için   ahde "zimmet   " denilmiştir. Çoğulu "zimem" dir.

İslâm zimmetini , ahd ve eman sahibi olan gayri müslimlere ehl-i zim­met denir. Bunların erkeklerinden her birine zimmî kadınlarından her birine de zımmiye denilir.[410]

Metinde geçen "müslümanların kanı biri birleri ne eşittir." cümlesinden maksat; kanları dökülen müslümanların diyetleri ve kısasları hususunda bi­rinin diğerinden farkı yoktur. Bir kabilenin öldürülen en şerefli kimsenin kı­sası ve diyeti ne ise cemiyette itibarı en az olan bir kimsenin kısası ve diyeti de odur. Ayrıca öldüren kimse şerefli de olsa kendisine kısas cezası uygula­nır. Cemiyetin en zayıf bir ferdi de olsa katili kısas cezasına çarptırılır. İs­lam gelmeden önce; cahiliye dönemi arapları kısası sadece zayıflara uygula­yıp, itibarlı kişileri bağışlarlardı. Ayrıca bazan öldürülen şerefli kişilerin kar­şılığında, karşı kabilelerden birden fazla sayıda insan öldürülerdi.

İslâmiyet gelince insanlar arasındaki bu adaletsiziği kaldırdı ve kan ci-hetiyle hiçbir kimsenin diğerinden farkı olmadığını ilan etti.

Yine metinde geçen "Müslümanların en aşağısı" sözü burada "sayıca en aşağısı" yani "en azı" anlamında kullanılmıştır ki, müslümanla­rın "tek bir tanesi" demektir. Bu kelimeyi "müslümanların en aşağısı olan bir köle" şeklinde anlamak doğru değildir.[411]

Metindeki kelimesine "Müslüman askerlerin derece itibarıyla en aşağısı olan, efendisinin harbe girmesine izin verdiği köle, diye mana ve­rilmişse de Hattâbî'ye göre bu kelime "müslümanların, İslam diyarından en uzak olanları" anlamında kullanılmıştır. Hattâbî'nin verdiği bu manaya göre bu kelimenin geçtiği cümleyi şöyle anlamak, gerekir. "Savaş alanında bulun­duğu için İslam ülkesinden uzak ve kafirlere yakınolan bir kimse bile bir ka­fire eman verecek olsa onun bu emanı geçerlidir. Hiçbir müslümanın bu emanı (emniyete nâiliyyet, hakkında düşmana verilen söz veya işareti) bozmaya hak­kı yoktur."

Ancak yine Hattâbî'nin beyanına göre bir müslümanın diğer müslüman-lar adına vermeye yetkili olduğu eman sınırlıdır. Bu emanı sadece kafirlerin bazılarına verebilir. Kafirlerin tümü için böyle bir eman veremez. Kafirlerin tümüne birden eman verme yetkisi sadece devlet reisine aittir. Hanefi ule­masından el-Kasânı'nin el-Bedayî isimli eserinde bildirdiğine göre müslümanın eman verme yetkisine sahip olabilmesi için akıl ve baliğ olması gerekir. Deli­nin ve çocuğun verdiği eman geçerli değildir. Genel olarak ilim adamlarının görüşü budur. Ancak İmam Muhammed'e göre buluğ şart değildir. İslamı idrak eden mürahik bir çocuk da eman verebilir. Eman verecek bir kimsede aranacak şartlardan biri de islamdır. Müslümanların safında çarşıpan bir-kafirin vereceği eman geçerli değildir.

Ancak Şafiî âlimlerinden Hafız İbn Hacer'in beyanına göre, el-Evzâî; "müslümanlar safında kafirlere karşı çarpışan bir zımminin verdiği emanın geçerli sayılıp sayılmaması devlet başkanının kararına bağlıdır. Devlet baş­kanı, isterse bu emanı geçerli kılar, isterse iptal eder.*' demiştir.

Verilen bir emanın geçerli sayılabilmesi için, bu emanı veren kimsenin hür olması şart değildir. Efendisi tarafından harbe katılmasına izin verilmiş olan bir kölenin verdiği emanın geçerli olmasında icma vardır. Fakat efen­disinin harbe girmekten men ettiği bir kölenin verdiği emanın geçerli sayılıp sayılmaması ulema arasında ihtilaflıdır. Ebû Hanife (r.a.) ile Ebû Yusuf (r,a.)e göre bu durumda olan bir kölenin verdiği eman sahih değildir. İmam Muhammed (r.a.) ile İmam Şafii (r.a.) e göre ise bu eman sahihdir. İmam Muhammed (r.a) ile İmam Şafii (r.a.) in bu mevzudaki delilleri mevzumuzu teş­kil eden hadiste geçen cümlesidir. Sözü geçen bu iki İmama göre hadiste geçen kelimesi "onların en aşağısı''anlamına gelir ki bun­dan maksat müslümanların köleleridir. Binaenaleyh, müslümanların kölele­rinden herbirinin verdiği eman geçerlidir. Bu hususta kendisine harbe gir­mesi için izin verilen köleyle verilmeyen köle arasında bir fark yoktur. Eman da zimmet gibi bir ahd olduğundan her kölenin verdiği eman geçerlidir.

Ebû Hanife ile Ebû Yusuf'a göre metinde geçen sözkonusu cümle efen­disinin harbe girmeye izin vermediği kölelere şamil değildir. Çünkü bu cüm­ledeki edna kelimesi birisi aşağılık, horluk, diğeri de yakınlık olmak üzere iki manaya gelir. Curada bu kelimeye aşağılık ve horluk manası vermek müm­kün değildir. Çünkü mü'minlerin hiçbirisi hor, hakir görülemez. Nitekim ha­disin müslümanların kanları (kıymetçe) biribirlerine eşittir" anlamındaki ilk cümlesi de edna kelimesine hor ve hakir manası vermeye engeldir. Bu bakımdan bu kelime burada "yakın" anlamında kullanılmıştır ki "düşmana en yakın olan, yani kendisine harbe katılması için izin verilen ve bizzat sava­şan köle manasına gelmektedir. Harbe girmesine izin verilmeyen kölenin ver­diği eman geçerli değildir.

Ancak Hafız İbn Hacer âlimlerin büyük çoğunluğuna göre her kölenin verdiği eman geçerli olduğunu, bu hususta savaşa katılan bir köleyle katıl­mayan bir köle arasında bir fark olmadığını söylemiştir. Yine metinde geçen "Müslümanlar kendilerinin dışındakilere karşı bîr el (hükmünde) dirler." cümlesi adeta bir nevi kendinden önce geçen cümlelerin bir açıklaması hük­mündedir. "Müslümanların birinin verdiği emanı hepsi kabul eder. Birine yapılan bir saldırıyı hepsi kendine yapılmş kabul eder. Bir anda hepsi sıkıl­mış bir yumruk haline gelirler/* anlamındadır.

"Müslümanların kuvvetli olanlarının ganimetleri zayıf olana göndermesi demek gerek vücut, gerekse mali cihetiyle daha kuvvetli olan askerlerle top­rakları, ganimetleri kendilerinden daha zayıf olan müslüman askerlere bö­lüşmeleri, demektir. Gerçekten savaşta müslüman askerlerin toplamış olduk­ları ganimetler bir yerde toplanır, sonra tüm askerler arasmdada usulüne göre paylaştırılır. Aynı şekilde seriyye olarak gönderilen askerler de ele geçirdik­leri ganimetleri kendilerini cephede beklemekte olan tüm müslüman asker­lerle paylaşırlar. Metinde geçen "seriyye olarak (düşman üzerine) giden(ler) de (ele geçirdikleri ganimetleri beraberce paylaşmak üzere cephede kendile­rini bekleyip) oturanlarına gönderirler." anlamındaki cümleden kasdedilen de budur. Rey taraftarlarına göre metinde geçen kelimesi ..." cümlesindeki "müminûn" kelimesi üzerine atfedilmiş-tir. Bir başka ifadeyle bu cümlenin aslı  = hiçbir mü'min ve ahdinde duran bir zimmi kafir karşılığında öldürülemez." şeklindedir. Bu bakımdan İmam Ebû Hanife'ye göre her ne kadar harbi bir kafir karşılığında bir mü'min kısas olarak öldürülemezse de bir zimmi kar­şılığında bir mü'min öldürülebilir. Çünkü hadiste mü'minle zimmi arasında bir ayırım yapılmamış, kafirin karşısında birlikte zikredilmişlerdir. Ancak imam Şafiî ile İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (r.a.)e göre bir mü'­min kafir karşılığında öldürülemediği gibi ahdinde duran bir zımmî karşılı­ğında da öldürülemez. Çünkü  kelimesiyle cümlesi arasın­da bir ilgi yoktur. İkisi de müstakil iki ayrı cümledir. Bu ikinci cümle atıf olarak değil, ancak birinci cümleden sonra kafalarda doğacak olan "acaba zımmilerin kanını dökmek helal midir?" sorusuna Haramdır cevabını ver­mek ve her ne kadar bir zımmî karşılığında bir mü'min (kısas olarak) öldü­rülemezse de meşru bir sebep olmaksızın zimmilerin kanını dökmenin de ha­ram olduğunu açıklamak üzere gelmiştir.[412]

 

2752. ...Seleme'den (şöyle) dediği rivayet edilmiştir: Abdurrahman b. Uyeyne Rasûlullah (s.a.)in develerine baskın yapıp, çobanını öldürmüş ve yanındaki süverilerle o develeri sürüp git­mişti. Bunun üzerine ben yüzümü Medine'ye doğru çevirdim sonra üç defa "yetişin" diye feryad ettim ve onları takibe koyulup (onlara ok) atmaya ve onları yaralamaya başladım. (Onlardan) Bir atlı (beni öl­dürmek için) geriye dönecek olursa bir ağacın dibine oturuyor (ve on­lara ok atıyor) dum. Nihayet Allah'ın yaratmış olduğu develerden Pey­gamber (s.a.) e ait ne varsa onu (müşriklerin elinden kurtarıp) arka­ma almıştım. Otuzdan fazla mızrak ve otuz (kadar) elbise bıraktılar, hafiflemek istiyolardı. Sonra Uyeyne onlara yardımcı olarak geldi ve (onlara benim hakkımda) "Sizden bir grup onun yanına var (ip onun­la anlaş) sın" dedi. Bunun üzerine onlardan dört kişi bana doğru gel­meye ve dağa tırmanmaya başladılar (onların bana yaklaşmasıyla se­simi) kendilerine işittir (ebilecek bir duruma gel) ince "Beni tanıyor musunuz?" diye seslendim. Onlar da: "Sen kimsin?" dediler (Ben de): "Ben el-Ekvâ'nın oğluyum,Muhammed (s.a.) in yüzünü şereflendiren zata yemin olsun ki; sizden beni (yakalamak) isteyip de yakalayacak bir adam olmadığı gibi (içinizde) ben (yakalamak) isteyince elimden kurtulabilecek (bir kimse) de yoktur." diye cevap verdim (Onlarla ko­nuşmaya) devam ettim. Nihay...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir
« Posted on: 18 Nisan 2024, 07:03:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir rüya tabiri,Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir mekke canlı, Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir kabe canlı yayın, Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir Üç boyutlu kuran oku Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir kuran ı kerim, Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir peygamber kıssaları,Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderir ilitam ders soruları, Seriyye Ele Geçirdiği Ganimetleri Orduya Gönderirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes