๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 17 Şubat 2012, 21:02:40



Konu Başlığı: Şerî Mesken
Gönderen: Zehibe üzerinde 17 Şubat 2012, 21:02:40
6- Şer'î Mesken:
 

Sünnete göre bir evde bulunması gereken şartları ortaya koyup her müslümanm sahip olması gereken mesken telakkisini belirttikten sonra fukahanın, kocayı, karısına karşı teminle mükellef kıldığı meskenin tas­virini vermekte fayda var. Bu meskene ser'f mesken veya meşru mesken denebilir. Burada, fukahanın, normal bir İslâmî hayat için oturulacak meskende bulunmasını şart ve zarurî gördükleri asgarî evsâfı görmüş ola­cağız. Dikkat edilirse, burada, çocuk unsuru üzerinde durulmamıştır. Ev­lenme ânında, çocuksuz farzedilen bir kadına hazırlanması gereken mes­kenin zarurî şartları mevzubahistir. Çocuklar olunca durum ne olacak? Fı­kıh kitaplarında burası mübhemdir. Dr. Ruhi Özcanın "İslâm Hukukun­da Karı-koca Nafaka Mükellefiyeti"[329] adlı doktora tezinden aynen aldı­ğımız tasvir söyle:

1) Zevcenin din ve dünyâ işlerini görmesine müsaid olmalıdır,

2) Kocanın zevceye zulüm (haksızlık) etmek istediğinde bu zulümden onu men etmeye kudreti yeten sâlih komşular arasında yer almalıdır.

3) Zevceye can ve mal emniyeti sağlayabilmelidir.

4) Kocanın zevcesinden cinsen faydalanmasına imkân vermelidir.

5) Bütün ihtiyaçlarla birlikte su da meskene koca tarafından getirilmiş olmalıdır. Meskenin içinde sarnıç, kuyu, çeşme bulunmaması, bu mahal­lin meşru mesken olmasına engel değildir.

6) Zevce izin vermedikçe meskeninde, kocanın akrabası ikâmet ede­mezse de kocanın her türlü kadın kölelerinin, başka kadından olma cinsî münâsebeti anlamayacak kadar küçük çocuklarının bulunmasına mâni olamaz. Buna mukabil meskende zevce de kocanın izni olmadıkça, başka kocasından olma küçük çocuğunu, kendi akrabasını bulunduramaz. Mes­ken mülkiyetinin kocaya âit olması veya olmaması bu ahkâma müessir de­ğildir.

B- Mesken tenhâ, duvarları, yüksek, konak gibi geniş olup da, zevce­nin yalnızlıktan dolayı aklına bir bozukluk gelmesine sebep olacağı anla­şılır (malûm olur) sa kocanın zevceye bir yoldaş; (arkadaş, entse) temin etmesi lâzımdır.

C- Zevceye arkadaş te'mîn mecburiyeti, zevceden zevceye ve yerden yere değişir; farklıdır. Meselâ zevce yalnız başına odada ikâmet edip ge­celemekten korkan cinsten ise, iskân yeri küçük olsa bile, kocanın zevce­ye yoldaş te'min etmesi gerekir. Keza zevce küçük ve yalnız olarak ikâ­metten korkan bir insansa, zevceye yoldaş te'mfni icâbeder.

Ç-İskân yeri küçük, sâlih komşular arasında olup da, zevcenin korka-mayacağı anlaşılır (malum olur)sa> kocanın zevcesine yoldaş te'mîn et­mesi gerekmez.[330]

 

5235... Abdullah b. Âmir'den demiştir ki: "(Birgün) annemle birlikte bana ait duvarı çamurla tamir ederken Rasûlullah (s.a.) uğradı "Ey Ab­dullah bu nedir? dedi. Ben de:

Ey Allah'ın Rasulu tamirine uğraştığım birşeydir. Cevabını verdim. Bunun üzerine:

(Sana gelmekte olan ölüm) iş(i) buna gelecek olan yıkılma işinden daha da sür'atlidir, buyurdu.[331]

 

5236... Abdullah b. Âmir'den demiştir ki:

Biz (birgün annemle birlikte) yıkılmaya yüz tutmuş bize ait ahşap bir evi tamire çalışırken Rasûlullah (s.a.) yanıma uğrayıp:

Bu nedir, dedi, biz de:

Yıkılmaya yüz tutmuş bize ait bir evdir. Onu tamire çalışıyoruz de­dik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) (sana gelmekte olan ölüm) "İş (in)in (bu binaya gelecek olan yıkılma) işinden daha da acele   (geleceğini) zannediyorum" buyurdu.[332]

 

Açıklama
 

Huss: Ahşap (tahta) bina demektir. Lmr: hcel anlamında kullanılmıştır.

Bezlu'l-Mechud yazarının açıklamasına göre bu hadis-i şeriften gaye insanları eskimiş binaları tamir etmekten nehyetmek değil, ölümü hatır­latmak ve dünya işlerinin ölümü âhiret hazırlığını unutturmaması husu­sunda bir ikazdır.[333]

 

5237... Hz. Enes b. Malik'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) birgün dışarı çıkıp yüksek bir kubbe görmüş de: "Bu (da) ne? (böy­le)? demiş. (Orada bulunan) sahâbîler de kendisine: "(Bu kubbe) ensardan falanca kişiye aittir, demişler, Rasûlullah (s.a) hoşlanmadığı bu işi içinde saklayarak sükût etmiş. Nihayet (bu kubbenin) sahibi Rasûlullah (s.a.)'e gelip halkın içinde selâm vermiş. Rasûlullah (s.a.) de ondan yüz çevirmiş. (Adam selamının alınmadığını anlayınca) bu selam verme işini defalarca tekrarlamış. Nihayet adam (her defasında da selamının alınmadığını gö­rünce) Hz. Peygamberdeki öfkeyi ve kendinden yüz çevirdiğini sezmiş ve durumu arkadaşlarına (açarak) dert yanmış ve: "Vallahi ben Rasûlullah

 (s.a.)'i(n bu davranışını) yadırgadım" demiş, onlar da: "(Rasûlullah (s.a.) dışarı çıktı senin bu kubbeni (yüksek bir halde) gördü (de ondan böyle yaptı)" demişler. Bunun üzerine adam hemen kubbesini dönüp yıkmış, yerle bir etmiş. Derken Rasûlullah (s.a.) birgün (yine) dışarı çıkmış bu

kubbeyi göremeyince (oradakilere):

Kubbeye ne oldu? diye sormuş (onlar da:)

Onun sahibi bize senin kendisinden yüz çevirdiğinden sızlandı. (Gi­dip) onu yıktı" demişler (Hz. Peygamber de:)

İhtiyaç fazlası her bina sahibi üzerine bir vebaldir" buyurmuş.[334]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerifte bina yapımında israfa kaçan masraflann ^jret gününde sahibinin boynuna bir yük ola­cağı ifade edilmekte, binaenaleyh lüks ve fanteziye varan her türlü harca­malardan kaçınılması gerektiği, icabında israfa kaçan harcama ve yaptı­rımlara devlet eliyle müdahale edilebileceği vurgulanmaktadır.

Nitekim "la hayra fil israf ve lâ israfa fil hayr- israfta hayır olmadığı gibi hayırda israf da yoktur" Duyurulmuştur.[335]

[331] Tirmizî, zühd 25; İbn Mâce, zühd 13; Ahmed b. Hanbel, II, 161.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/595.

[332] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/595.

[333] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/596.

[334] Tirmizî, kıyame 39; İbn Mâce, zühd 13.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/596-597.

[335] Beziüzzaman Said Nursî, Lem'alar, 134.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/597.